Bir 14 Mayıs günü...

Panel adı altında tasarlanmış, ancak tüm çabaya rağmen "müşterisini" toplayamamış bir siyasal gösteri...

Biz de oradaydık...

Ve söyleyeceklerim var...

Domaç’ la ilgili...

1 hafta öncesinden gelmeyeceğini söyleyen, paneli örgütleyenler tarafından gelmeyeceği bilinen bir adam için "son anda gelmekten vaz geçti" demeniz doğru değil ve ayıp, bu bir...

Orada bulunmayan birinin ardından bu denli uzun uzun"çekiştirmeniz" uygun değildi. TEB başkanıyken Domaç’ la fazlasıyla "tepişmiş" bir insan olarak bu beni bile rahatsız etti, bu iki...

Eczacıya karşı arkasından konuşup konuşup, kendinizi alkışlattırıp, sonrada milletvekili seçildiğinde kapılarda baklava ve börek ile hazırolda karşılamanız, saygıda kusur etmemeniz, siyasal gücüne boyun eğmeniz, yeni binalarınızın, eczacılık fuarlarınızın ve bilumum etkinliklerinizin kurdelelerini Domaç’ a kestirmeniz, ikiyüzlülüğün dik alasıdır. Bana dizi dizi fotoğraflarınızı yayınlatmayın, gereksiz bir iş olur, bu üç...

Sürekli tadı artık kaçmış bir sakız gibi, 4 yıl önce milletvekili olup gitmiş Mehmet Domaç’ ı gündem edip, kendi sorumluluklarınızı ve yapmadıklarınızı, yapamadıklarınızı "örtme" tavrınızdan artık gına geldi, bu dört...

Domaç oraya gelip te, "madem benim SGK ve ilaç sanayicileri ile yaptığım anlaşmalardan rahatsızsınız, ben 4 yıldır yokum, o anlaşmaları yırtıp atsaydınız, neden yırtmadınız?" deseydi, ne diyecektiniz, bu beş...

Gelip te," benim yaptığım kamu ilaç alım protokolünde eczacılar açısından KKİ taşıma zarar oranı % 3- 4 dolaylarındaydı. Siz bunu 7- 8 oranlarına çıkarttınız" deseydi, ne diyecektiniz, bu altı...

Gelip te, " sürekli benim üzerimden konuşuyorsunuz, kendi yaptıklarınızı anlatın da bir dinleyelim" deseydi, ne anlatacaktınız, bu yedi...

Mehmet Domaç’ ın “eczacının önüne çıkamadığı” sözünüz tumturaklı bir yalan. Ben, sizin de bulunduğunuz, davet edildiğim hangi eczacı etkinliğine gitsem onu baş köşede oturur buluyorum. Tekrar ediyorum... Bana fotoğraf yayınlatmayın. Bu sekiz...

"Zamanında, benim eşim AVM de eczane açtı diye demediğinizi bırakmadınız. Söyleyin bakalım eczaneleriniz nerede?" deseydi ne cevap verecektiniz? Bu dokuz...

Yahu şu bizim yardımlaşma sandığımızı ne yaptınız?” deseydi, ne diyecektiniz? Bu on...

"Olan oldu... Söylenen söylendi, yazılan yazıldı, çizilen çizildi, Domaç gideli 4 yıl oldu, artık önümüze bakalım, bizi yapay gündemlerle meşgul etmeye çalışmayın" yönünde yaptığımız bütün çağrılara kulak tıkıyorsunuz... Çünkü, işinize böylesi geliyor...İnsanlar onunla oyalansın, size bakmasın istiyorsunuz. Sürekli Domaç’ ı konuşturtarak kendinizi gizliyorsunuz. Bu onbir...

Salak değiliz... Hepinizin Domaç’ ın yolunda olduğunuzu, milletvekili olabilme sevdasıyla yanıp tutuştuğunuzu görebiliyoruz. Bu da oniki!

Niye "bir ünlü" Mehmet Ali Birand?

İlaç ve eczacılık alanıyla hiç ilişkisi olmayan gazeteci Mehmet Ali Birand neden moderatör olarak seçildi?

Demek ki olaya bir çekicilik, popularite katılmak istenmiş...

Şov yani...

Bir de aklıma takılmışken sorayım:

Mehmet Ali Birand para aldı mı?

Aldıysa ne kadar aldı?

Ayrıca Sayın Birand’ a da bir sözüm var:

Anlatılanları ilgiyle dinlediğinizi gözlemledim. Orada da bundan sonra eczacılık alanıyla ilgileneceğinizi söylediniz. Size önerim; “Bizim köy” de anlatılan her şeye inanmayın. Bir de bundan sonra eczacılıkla ilgilenecekseniz eğer, doğruları öğrenmek için Eczacının Sesi e- Gazete’ yi okuyun lütfen...”

En çok güldüklerim...

Mehmet Domaç TEB Başkanıyken "Domaç’ ın Prensleri" ( tanımlama bana ait değildir, yaygın olarak böyle söyleniyordu) arasında adı en önde geçen Özgür Özel "ben Domaç’ la hiç çalışmadım" dedi.

TEB hakkında kamuya açık bir biçimde, resmi web sayfasından demediğini bırakmayan, en son "TEB’ i dikkate almayın" diye yazı yayınlayan Semih Güngör, Arif (UZER) Abi’ nin bir sorusu üzerine, "Burada orta yerde meslek örgütlerimizi tartışmaya açarsak AKP’ nin ekmeğine yağ süreriz" dedi.

Semih Güngör ve İstanbul Eczacı Odası’ nın bu ağır, zehir zemberek yazılarına muhatap olan, 2 ay öncesinin TEB Genel Sekreteri Özgür Özel sözünün bir yerinde: "Ben Semih başkana çok güvenirim, beni bu güne kadar hiç yanıltmadı" dedi.

Ama salondakiler onu da alkışladı onu da...

Ne günlere kaldık...

Cem Yılmaz’ mış... Ferhan Şensoy’ muş... Yılmaz Erdoğan’ mış...

Geçin bunları...

Bizimkilerin yanında çırak onlar, çırak!

Ah be, benim kara sevdam, canım memleketim...

Memleketimin insanları....

Nereden bulup ta seçiyorsun...

Her alanda her yerde bu insanları.

MHP sözcüsü ağırbaşlıydı

MHP sözcüsü İstanbul il başkan yardımcısı Ecz. Fahri Yağlı, polemik konusu olabilecek hiç bir konuya girmedi. İlaç ve eczacılık alanına dair kendisinin ve partisinin görüşlerini aktardı. Bana göre panelin en "ağır başlısı" idi.

BDP’ li niye gelmiş?

BDP destekli Muş bağımsız milletvekili adayı ( bu da ne demekse artık) Ecz. Demir Çelik oraya niye gelmiş hiç anlamadım...

İlaca dair hiç bir şey söylemedi...

Genel, bilinen siyasal düşüncelerini aktardı gitti.

Ve panele bir öğrenci damga vurdu

Panele bir eczacılık fakültesi öğrencisi damgasını vurdu...

Dedi ki;

"Sabah yapılan yürüyüşte eczacı çok azdı. Hep biz öğrenciler vardık. Eczacılar burada da yoklar. Bu beni umutsuzluğa düşürdü"

İşte bizim gerçeğimiz...

Siyasal şovlarla milletvekilliği peşinde koşan, duruma zemine göre konuşan, esen havaya göre davranan, dün yediğini unutan, her şeyi göstermelik olan yöneticilerin eczacıları düşüreceği durum ancak bu olurdu...

Panelde eczacılığa dair kayda değer bir şey oldu mu?

Bana göre olmadı...



NOT: Yazımda konu edilen panel için detaylı bilgi edinmek istiyorsanız aşağıdaki LİNKİ tıklayabilirsiniz:

http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=haber&id=4374

 

İLETİŞİM

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

0533 218 16 80

Fax: 0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat