TEB Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı 29 Temmuz’ da Ankara’ da gerçekleştirildi.
 
Bakın, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Semih Güngör orada yaptığı konuşmada ne söylemiş:
 
“…Türk Eczacıları Birliği Başkanlar Danışma Toplantıları son dönemde giderek içeriği boş, tartışmadan uzak ve karar üretilemeyen toplantılar şekline dönüştü. Bu nedenle bu toplantılara katılıp katılmamayı şahsım adına çok ciddi olarak düşünmeye başladım. Bu düşüncemin sizler tarafından yanlış anlaşılması beni son derece üzer. Aslına bakılırsa Başkanlar Danışma Kurulu Toplantılarında birkaç saat olsa bile sizlerle birlikte olmak ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak beni son derece mutlu ediyor. Bu yönüyle Başkanlar Danışma Kurulu Toplantılarına katılmak benim için bir ayrıcalık…”
 
Yani, diyor ki, “Burada bir şey yok. Öylesine laflamaya geliyoruz…”
 
Çok hazin bir itiraf.
 
Öyle değil mi?
 
Eczacılar önderlerinden, örgütlerinden medet umuyor.
 
Ama hale bak!
 
***
 
1 no lu eczacı odası başkanı tarafından kamuoyuna açıkça ilan edilmiş bu itiraf, bilerek ya da bilmeyerek, “birilerine” “dilediğinizi yapabilirsiniz, ara sıra sloganlar patlatmamıza aldırmayın, biz dökülüyoruz” mesajı göndermek değil de nedir?
 
***
 
Anlamlı hiçbir şey söylemeyen, söyleyemeyen bir örgüt.
 
Aralarında kavga ediyorlar: “falanca dağıtım kanalının adını açıklamaya yazdıydın, yazmadıydın…” diye.
 
Sen bu halde olduktan sonra…
 
Yazsan ne olacak, yazmasan ne olacak?
 
Umursayan olacak mı?
 
***
 
Dünkü gazetelerde yer aldı…
 
Başbakan diyor ki:
 
“ Bazı sivil toplum örgütleri, meslek odaları, sendikalar Anayasa değişiklikleri hakkında görüşlerini açıkladılar. Ama açıklamayanlar da çok fazla. Evet’ se Evet… Hayır’ sa Hayır. Düşüncelerini söylesinler. Bize gelip başka dışarıda başka konuşuyorlar. Olmaz böyle şey”
 
Bizimkiler susuyor.
 
Suya sabuna dokunmayan açıklamalarda birinciler oysa.
 
***
 
Çağdaş Eczacılar yönetimindeki İstanbul Eczacı Odası 12 Eylül Cuntası’ nın Anayasası’ na HAYIR demişti.
 
Ta 28 yıl önce.
 
Demişti de, kimi yöneticileri içeri düşmüştü.
 
Bizde böyle bir geleneğin mirasçıları olduğumuz için yıllarca övünüp durmuştuk.
 
Ya şimdi?
 
***
 
Bilemiyorum ama anlaşılan gönüllerinde EVET yatıyor.
 
Kendileri söylemeli.
 
Evet’ se Evet… Hayır’ sa Hayır!
 
Ama o koltuk belası var ya…
 
Ah o koltuk!
 
Ve o koltuğun sağladıkları…
 
Vicdanları kör etmiş.
 
Dilleri kelepçelemiş.
 
Kimseyi küstürmemek gerekiyor.
 
Öyle ya, ne desin adam…
 
Evet, dese tabanı uyanacak.
 
Hayır, dese son seçimlerde blok olarak oy aldığı AKP’ li meslektaşlarımızı küstürecek… Gelecek seçim tehlikeye girecek.
 
Ne desin şimdi?
 
En iyisi işi gürültüye getirmek.
 
***
 
Örgütün içini boşaltıp, ucuz politika arenası haline getirdiler…
 
Koltuk kavgasının biri bitiyor, diğeri başlıyor.
 
Şimdi de çıkıp “buradan bir şey çıkmaz” diyerek içinde bulundukları bataklığı itiraf ediyorlar.
 
Ne diyelim…
 
Koltuk yolunda “durmak yok, yola devam”…
 
Koltuk için ne gerekiyorsa o!
 
***
 
Dürüst olmak…
 
Açık olmak…
 
İlkeli olmak…
 
Namuslu olmak…
 
Meslek?..
 
Memleket?..
 
Kimin umurunda?
 
 
 
 
İLETİŞİM
0533 218 16 80
Fax: 0216 574 72


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat