“İşte, Olay Budur!...”                                                02.10.2006

 

 

Hani son yılların moda bir deyimi var ya; “-İşte, olay budur”, tam öyle...

 

TEB Başkanı Sn. Ecz. Mehmet Domaç, 9-11 Haziran 2006 tarihinde, Kuşadası’ nda yapılan 1. Bölgelerarası toplantı da, yaptığı konuşmanın içinde şunları da söylemiş:

 

“......- Değerli meslektaşlarım, SSK’ yla birlikte otuz yıllık hayalimiz gerçek oldu; çünkü,SSK uygulaması, uluslar arası kurallara, evrensel eczacılık uygulamalarına aykırıydı. Ayaktan tedavide ilaç hizmeti halk eczanelerinden verilir, bizim, serbest eczane dediğimiz yerlerden verilir. Yatarak tedavide de hizmet hastane eczanesinden verilir. Onun için, dünyanın hiçbir ülkesinde hastanenin karşısında sıra sıra eczane yoktur bizim gibi; ama, hiç kimse de hiçbir hastanede, hiçbir kurumda, ayaktan tedavi ilacını eczane dışından bir yerden almaz. Şimdi geldiğimiz yer neresi; evet, SSK, cirolarımızı arttırdı, ama karlılığımız kalmadı; ama en çok vergi veren de biziz. Şimdi bu çelişkileri çözmemiz lazım...........................”

(TEB HABERLER-Mayıs-Haziran-2006 sayısı)

 

İşte, biz de tam tamına bunu söylüyoruz

 

Ama en yetkili ve yetkin ağızlardan birinden duymak başka.

 

Sn. Domaç’ ın söylediklerini yaşadıklarımızla bitiştirip biraz açalım.

 

Ciromuzla birlikte iş yükümüz, işletme giderlerimiz, vergilerimiz arttı.

 

Bizim meslek hakkımız... O yok!...

 

"Vatan millet" için çalışıyoruz...

 

Bir de üstüne üstlük doğru dürüst geri ödemeleri de yapmıyorlar. Armudun sapı üzümün çöpü, haksız kesintiler. Tam anlamıyla bir bürokrasi zulümü. Dalga geçer gibi, anlamsız uygulamalar...

 

Ne yaptılar farkında mısınız?

 

Masrafları, ticari riski ve tüm işi bize ait olmak üzere eczanelerimizi devletleştirdiler.

 

Sn. Domaç, çelişkileri çözmekten söz ediyor. O yolda bir adım görmek isteriz.

 

 Bir adım...

 

Çelişkileri nasıl çözmeyi düşündüğünüzü de bilmek istiyoruz.

 

 Eczacı parasıyla Sn. Sağlık Bakanı’nın seçim bölgesine hastane yaptırıyorsunuz. Böyle mi çözeceksiniz mesela...

 

Çelişkileri çözmek bir yana, 2007 Tek Tip Protokol Taslağını gördük. O taslak, elbette bir takım değişikliklere uğrayacaktır. Ancak içinde ki niyet bangır bangır bağırıyor.

 

Bunu görememek için ne olmak gerekir, siz söyleyin.

 

Perşembenin gelişi çarşambadan belli. Her geçen günün bir öncekini aratacağı o kadar net görünüyor  ki...

......

 

Geldiğimiz noktaya bakar mısınız;

 

İstanbul Eczacı Odası’ nın 25 Eylül 2005-30 Eylül 2006 tarihli Çalışma Raporu’ nun 59. sayfasında bir faaliyet aktarımı var: “T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ile Protokol” . İstanbul Eczacı Odası, Ziraat Bankası İstanbul Bölge Müdürlüğü ile protokol yapmış, bize en fazla 100 000 ytl olmak üzere 48 ayda geri ödemesi yapılacak, kredinin faizinden de % 5 indirim sağlanacak bir kredi paketi ayarlanmış.

 

Yani, örgütümüz bize diyor ki;”-Sıkışık olduğunuzu, tıkandığınızı, ilaç dağıtım kanallarınıza ödemelerinizi yapamadığınızı, masraflarınızı karşılayamadığınızı, vergilerinizi ödeyemediğinizi biliyoruz. Size faizinden % 5 indirim yapılacak kredi ayarladık, gidin alın, borçlarınızı ödeyin,bankayı da kendinize ortak edin

 

Bu olayda yorum yapmaya kalkarsam çok kırıcı olacağımı biliyorum. Onun için yapmıyorum.

 

.....

 

Biraz da şiir:

 

..............................................

Koyun gibisin kardeşim.

Gocuklu celep kaldırınca sopasını

Sürüye katılıverirsin hemen

Ve adeta mağrur, koşarsın salhaneye.

Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,

Hani şu derya içre olup

Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.

 

Ve bu dünyada, bu zulüm

Senin sayende.

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

Kabahat senin,

-demeye de dilim varmıyor ama-

kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.

( Nazım Hikmet)

 

 

 

Ecz. Hakan Gençosmanoğlu

 

ECZACININ SESİ

 

e-posta:ecz.hakan@superonline.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat