Olacağı buydu…
Sonunda göstermelik İ- TE- SE’ miz de oldu…
E, yakıştı!..
Nasılsa bizde her şey göstermelik değil mi?..
***
İstanbul Eczacı Odası çok doğru bir iş yaptı…
İstanbul Yönetimi’ ni ve Hukuk Bürosu’ nu kutluyorum.
Tabi, sevgili dostum Ertan’ ın da (ÇİFTÇİ) hakkını verelim…
Meseleyi, yani bu yönetmelik- genelge çelişkisini, hukuka aykırılığını ilk kez eczacı kamuoyuna o taşıdı ve duyurdu…
19. 04. 2010 tarihinde “ALIŞTIRA ALIŞTIRA…” başlıklı, bizim ÖZGÜR KÖŞE’ de yayınlanan yazısıyla duruma dikkat çekti.
Şu; 1 Haziran uygulamasından söz ediyorum…
Detayları henüz açıklanmadı ama, anlaşılan o ki; İstanbul Eczacı Odası’ nın başvurusu üzerine, Danıştay, aldığı kararla stoklardaki ilaçların karekodsuz da olsa 1 Ocak 2011’ e kadar, mevcut haliyle satılabilmesinin önünü açtı.
Kısa vadede en büyük sorunumuz çözüldü gibi görülüyor.
Sanıyorum, detaylar kısa süre sonra açıklanır.
Şimdi, herkes bu karara sahip çıkmalı, takipçisi olmalı, olabildiğince gündeme taşımalı ve ilgililerin önüne koymalı…
Israrla… İnatla…
Bir biçimde yok sayılmasına asla izin verilmemeli.
Yok sayılabilir mi? Burası Türkiye… Olur mu, olur…
Nasılsa uygulayamayacaklardı, demeyin…
Bu karar çok önemli bir hukuksal kazanımdır.
İstanbul Yönetimi’ nin süreci iyi okuyamayarak protokol sürecini Danıştay’ a taşıması, mevcut protokolün sürekliliğini sağlaması, ne kadar yanlış bir iş olmuşsa, bu da o kadar doğru bir iş olmuştur.
TEB bu karara sahip çıkmalı ve yüksek sesle dillendirmelidir.
***
Her şeye rağmen yine serinkanlı olunması gereken bir dönemden geçiyoruz.
Bir noktada not düşmek isterim…
Meslek örgütlerinin, özellikle merkezi üst örgütün gerektiğinde ilgili yetkililerle iyi diyalog ve iletişim kurması gerçekçi ve anlaşılır bir durumdur. Konumlarının gereği de budur.
Ancak, bu durum tek tarafın dayatması şekline dönüşürse o başka bir şeydir. İyi iletişim değildir.
Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’ nin siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen 2. Başkanı eliyle kurduğu iletişimin dozu kaçmışa benziyor. Merkez Heyeti’ nin ve Sn. Çolak’ ın konuyu bir daha gözden geçirmelerini diliyorum.
***
Geldiğimiz bu aşamada, İTS meselesinde iki kutup anlayışından bir an önce çıkmak gerekiyor…
Birincisi; İstanbul Eczacı Odası’ nın önderi olduğu, kafasını kuma gömmüş gibi davrandığı “istemezük” anlayışıdır.
Diğeri ise; TEB Yönetimi’ nin, dışarıdan bakıldığında her şeye “tamam” dediği görüntüsü veren anlayıştır.
Mevcut şartlar değerlendirildiğinde her ikisi de doğru değildir.
Bir ara ve “gerçekçi” yol vardır. Bu yolu açacak olan, gerekli etkileşimi yaratacak olan da diğer eczacı odalarıdır.
Bu potansiyel vardır. O potansiyel aktive olmalı ve gereğini yapmalıdır.
Eczacıları iki “yanlış” kutup arasında sıkışmaktan kurtarmalıdırlar.
TEB’ i doğru etkilemeli, yapıcı bir demokratik baskı kurmalıdırlar.
İTS yola çıkmıştır…
Nasıl kurulacaksa öyle kalacaktır.
Doğru kurduramazsak altında kalacağımız çok açık görülüyor.
!
Bugün 19 Mayıs… Onurlu bir başkaldırının tarihi… Hani hep denilir ya: en aydınlık günler, koyu karanlıkların arasından çıkar… Tam da öyle… Her yaşadığımız gün onların değerini çok daha fazla anlıyoruz… Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına sonsuz sevgi, saygı ve minnet…
!
Bilmeyenler için;
İstanbul Eczacı Odası’ nın, deyim yerindeyse kurumsallaşmış, müptelâları oluşmuş, yıllardır nefis konserler veren bir Türk Müziği Topluluğu var.
Önceleri o konserleri kaçırmamaya çalışırdım. Fırsat olmadı. Yıllardır gidemedim. Ancak, ciddi bir zamansızlık olmazsa eğer, bu konseri kaçırmayacağım. Israrla öneriyorum; siz de kaçırmayın.
Önümüzdeki konser, 14 Mayıs Etkinlikleri kapsamında...
29 Mayıs 2010- Cumartesi günü, İTÜ Maçka Kampüsü Yabancı Diller Yüksek Okulu Binası Mustafa Kemal Amfisi’ nde, saat: 18:00 de kokteyl, 19:30 da da konser gerçekleşecek.
İLETİŞİM
0533 218 16 80
Fax: 0216 574 72 69