İstanbul Eczacı Odası...
İstanbul Eczacı Odası, devasa bir meslek örgütü...
Yaklaşık 6500 üyesi var.
Etkileşim alanının da çok geniş olması gerekiyor.
Peki, öyle mi?..
***
Geçmişe doğru dönüp bir bakalım...
Ne zaman İstanbul Eczacı Odası dursa, Türkiye' de ki eczacı hareketi de zaafa uğruyor...
TEB' de iktidar ya da değil... Hiç farketmiyor.
***
Şu anda hatta uzunca bir süredir, eczacı hareketinin ciddi bir zaaf içinde olduğunu söylemek doğru mudur?..
Elbette... Bu çok açık görülüyor...
Yoksa, bu kadar ardı ardına mesleki kayıp verilir miydi?
Detaylara girecek değilim.
Herkes biliyor...
***
Son iki yıldır izlenen politikalara "alıcı bir gözle" bakılırsa, ortaya şöyle bir tablo çıkıyor; İstanbul Eczacı Odası' nın söyledikleri, gerek içerik gerekse de zamanlama açısından Eczacının Sesi' nin söylediklerinin "çok çok kötü" bir kopyası gibi...
Önerilen ve yapılan işlerin içi çok eksik bırakılıyor...
Zamanlama kötü ve çok geç...
İnandırıcılık ise hiç yok...
***
Peki, neden böyle?..
Birincisi; "üretme ve sahici müdahale etme niyeti" sezilmiyor...
İkincisi; kapılar kapalı... Yani demokratik katılım anlayışı gözden de gönülden de ırak...
***
Ekibi ve kadroyu geçtik...
Doğrusu; gözlediğimiz, İstanbul Eczacı Odası' nda bir "yönetim kurulu" görülmüyor...
Genel Sekreterlik makamı "boş" gibi...
Geriye ne kaldı?..
Başkan ve ardındaki iki, üç yakın arkadaşı.
Başkan' ın herkese gülen ve iyi geçinmeye çalışan halinin kendisine çok yararı olduğu söylenebilir...
Ancak, eczacı hareketine ve İstanbul Eczacı Odası' na bir yararı olduğu söylenemez...
***
Tiyatro, sinema, müzik, sosyal gezi, sportif faaliyetler vs. bir meslek örgütünün yapması gereken işlerdir...
Ama temelde yapılması gereken işler yapılamadığında, işlev ve görüntü bir "sosyal club" a dönüşme eğilimi taşır ki, bu da günümüzün ihtiyacı değildir...
***
Bu yazıyı bir çağrıyla bitirmek istiyorum:
Kendisine "ben çağdaşım, ilericiyim, demokratım" diyen tüm arkadaşlarım, meslektaşlarım, elinizi vicdanınızın üzerine koymak zamanı hala gelmedi mi?..