İlk Defa mı Tutulmayan "Bakan Sözü" Görüyoruz Sanki...
30 Haziran günü akşamı...
The Marmara Oteli'nin toplantı salonu tıklım tıklım dolu...
Bir çok meslektaşımız ayakta, herkes heyecanlı...
İstanbul Eczacı Odası'nın Sayın Genel Sekreteri mikrofonda, "uzlaşma, anlaşma sağlandı..." diyor ve ardı ardına kazandıklarımızı anlatıyor.
Verilen hava "artık her şey çok güzel olacak" gibi...
Zımni olarak bir algı daha yaratılmak isteniyor:
"Bu başarı İstanbul Eczacı Odası'nın başarısıdır"
" - Sizin sayenizde...Kararlılığınızı gücünüzü gösterdiniz..." populizmiyle toplantı 20-25 dakika sürüyor.
Başka hiç kimseye tek kelime ettirilmiyor.
" - Haydi iyi akşamlar, geldiğiniz için sağolun"
Alkışlar altında dışarı çıktık.
Ayaküstü sohbette arkadaşlar, " Ne diyorsun?" dediler.
" -Anlatılan gibi değil..." dedim.
"Çok karamsarsın" dediler. "Yaşarız, görürüz..." dedim....
Bir şey daha söyledim:
"İstanbul Eczacı Odası'nın iyice aşınmış olan aklı ve geleneksel isyancı ruhu, bu akşam, bu salonda mezara gömüldü..."
Ne yapılmalıydı?...
Öncelikle doğrular anlatılmalıydı...
Anlatılmadı...
Akla dayalı bir yönetim öngörüsü sunulmalıydı...
Sunulmadı...
Meslektaşlarımız konuşturulmalıydı...
Konuşturulmadı...
Söylenmesi gereken şey şuydu:
" - Arkadaşlar kimi sözler verildi. Somut olanlar şunlardır.... Biz temkinli olmak durumundayız. Bir zafer kazanmış havasına girmeyelim. Ancak verilen sözlerin uygulamasını görmek durumundayız. Bu nedenle eylemimizi bir süreliğine durduruyoruz. Afişlerinizi saklayın. Gözünüz kulağınız biz de olsun... Eylem sürecimiz devam ediyor..."
Bu "yapılamadı" değil...
Yapılmadı...
Bilerek, bilinçli olarak...
Üzerinden bunca süre geçti...
Şimdi, İstanbul Eczacı Odası'nın üyeleri bir değerlendirme bekliyorlar...
İstanbul Eczacı Odası'nın üyeleri Bursa'da Bölgelerarası Toplantı'da yapılan konuşmayı ve analizi bilmek istiyorlar...
Ve bir "tepki" bekliyorlar...
Bu aşamada susmak olur mu?...
Bir şey daha; meslektaşlarınızın bu süreçte örgütüne olan güveninin nasıl ağır bir yara aldığını görebiliyor musunuz?...
Farkında mısınız?...
***
Meslektaşlarımız sürekli soruyorlar:
" - Neler oluyor?..."
Olan biten şu:
1) SGK, işi zamana yayıyor. " Ne kurtarırsak kârdır" anlayışıyla hareket ediyor.
2) İlaç Sanayi bulunduğu noktadan geri adım atmıyor.
Yani, devletin "verdik" dediklerini vermek istemiyorlar...
Ya da olabildiğince geç vermek istiyorlar.
Çünkü; her geçen günde eczacının cebinden 1 milyon dolar alıyorlar...
Az para mı?...
Sizce böyle bir yapı karşısında bunu yapmaları son derece doğal değil mi?...
Ya verilen sözler?...
Onların ne önemi var...
İlk defa mı tutulmayan "bakan sözü" görüyoruz sanki...