Haberiniz Olsun; TEB' de Deprem Fırtınası Var...

Hafta sonu İzmir' deydik...

Ege Eczacılık Günleri etkinliklerine katıldık. Etkinliklerle ilgili altı çizilecek notlar var. Ancak, bana göre daha önemli bir konu öne çıktığı için, o işi sonraya bırakıyorum.

Şu kadarını söylemek durumundayım:

Başta başkanları Ecz. Tuncay Sayılkan olmak üzere, İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu' na, bizi dostça, sevgiyle karşılayan Eczacının Sesi okurlarına, meslektaşlarıma, ilgi ve konukseverliklerinden ötürü çok teşekkür ederim. Sn. Sayılkan' ı açılışta yaptığı konuşma için de kutluyorum. Örgütümüzün içinden gelecek bu türden "gür ve net" seslere çok ihtiyacımız var.

İTS panelinde konuşan Denizli Eczacı Odası Başkanı Sn. Ecz. Özen EKİZ' i de kutluyorum. Olayın gerçek yüzünü berrak bir biçimde sergilediği için...

Bizim Metin' in (SEVAL) sunumu dört dörtlüktü, ağzına yüreğine sağlık...

***

Gelelim bu yazının konusuna...

Haberiniz olsun; TEB Yönetimi' ne ilişkin kulislerde deprem fırtınası var.

Hani, büyük deprem öncesi olanlardan...

Çok kısa bir süre sonra, başta Ecz. Sait Yücel olmak üzere beş Merkez Heyeti Üyesi' nin istifa edeceği, bu yönde karar alındığı, Sn. Yücel' in bu yönde son derece istekli olduğu konuşuluyor.

Gerekçe ne ?..

Çalışma koşulları kalma(mış)...

Doğru mu?..

Şimdiye kadar neydi? şimdi ne oldu?..

15 aydır vardı da, şimdi mi yok oldu?..

Bilmek isteriz...

***

Eczacının koşullarına bir bakalım...

Üç yıllık bir protokol imzalanmış. Kazanım yok gibi...

6197 değişikliğinin rafa kalktığı söyleniyor. Öyle olmadığını İzmir' de gördük, Domaç, eczacı- eczacı ortaklığında ısrarcı...

Bu ısrarında yalnız olmadığı da okunabiliyor...

Önümüzde İTS var...

Eczacının başında türlü belalar da var...

Çalışma döneminin yarısını da geçmiş bulunuyoruz.

Eeee?..

" - Nereye?.." diye sormazlar mı?..

***

"- Nasılsa gerçekleşecek, bari şu İTS belasının altında imzamız olmasın..." diyerek kaçıyor musunuz?..

Oysa, Sn.Yücel aynı zamanda İstanbul Ecza Koop. un başkanıdır.

Mutfağı da bilir, vitrini de...

Bu dönem, ona en çok ihtiyaç olunan dönemdir...

***

Ne olacak?

Merkez Heyeti' nden 5 kişi boşalacak. Alttan yedekler gelecek.

Onlar ısınacak da, görev yapacak...

Yalnızca, "biz elimizden geleni yaptık, bize müsade..." deniliyorsa, o olmaz.

Sonrasında ne olacağını anlatmalısınız...

Ne yaptığınızı belgeleriyle sunmalı, neye imza attığınızı ya da atmadığınızı bilmek durumundayız.

Bu aşamada, bu durumda sahici gerekçeleri bildirmelisiniz.

Başkasını bilmem...

Benim için, böylesi bir istifa, gelecek seçimler için "bir tazelenme" çabası olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır.

Ama, inanın insanlar, zaten oldukça dağınık olan bir TEB yapılanmasının 2 ay sonraki halini gördükçe size yalnızca şunu söyleyecektir:

" - Yapmanız gereken şeyler varken, neden bırakıp kaçtınız?.."

Onlara "gelecek seçimler için, özellikle İstanbul seçimleri için yatırım yaptık" diyebilecek misiniz?..

"Siyasi geleceğimiz için kenara çekilmek zorundaydık... Günler vebal yüklüydü..." diyebilecek misiniz?..

***

Şunu söyleyebiliyor ve yaptırabiliyorsanız sorun yok:

" - Koşullar çok zor olsa da, örgütlerimizin yenilenme ihtiyacı açıktır. Önce İstanbul, sonra TEB olmak üzere, olağanüstü genel kurullara gidiyoruz..."

Ya da; "başarısız olduk, yapacak bir şeyimiz yok..."

Diyebiliyor musunuz?..

Hayır!..

Olmadı o zaman...

Sayın Sait Yücel' in ve İstanbul Eczacı Odası' nın verdiği sözü tutmasını bekliyoruz.

O söz, TEB' e aday olurken "eczacıları ayağa kaldıracağız" sözüdür.

Çalışma döneminin, neredeyse tamamlanmasına yakın, yani hesap verme dönemi yaklaşırken "bana müsade" diyemez...

Bu işi bir daha düşünün.

Geminin yeni fırtınalara değil, sakin bir limana ihtiyacı var...

Yaratacağınız depremin altında kalırsınız..

***

İstanbul Eczacı Odası ardı ardına yaptığı açıklamalarla bu istifanın, kaçışın "haklı zeminini" hazırlamaya çalışıyor. Hiç alışılmadık bir biçimde, yazılarında, özellikle "TEB Merkez Heyeti" değil, "TEB Başkanlık Divanı" hedef alınıyor.

Yani; o bildik tavır yine sahnede...

"İyiler bizim, kötüler sizin..."

Önümüzdeki dönem çok belli; atılan tüm nutuklar unutturulup, "vallahi de billahi de bizim bir suçumuz yok, bunlar yaptı..." denilecek...

Hem de nasıl?..

Bağıra çağıra...

Bunca dert içinde, bunca politik manevra...

Eczacı canının derdinde...

Pes doğrusu...



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat