Yeni Eczacılık Fakülteleri Kurulmuş, Aynı Tas Aynı Hamam
Gülelim ağlanacak halimize…
Sayıları kaç oldu, tam olarak kimse bilmiyor…
Üç özel üniversitede daha eczacılık fakültesi kurulmasına karar verilmiş.
Bu kadar eczacılık fakültesi, memleket ve eczacılık açısından son derece gereksiz, kurucuları açısından son derece gerekli bir iş…
Gerekli, çünkü, para kazanıyorlar hem de iyi para kazanıyorlar bu kadar basit!
Diğer sonuçlar onları hiç ilgilendirmiyor…
“İşsiz eczacılar ordusu, kaynak israfı, yozlaşma, niteliksiz eğitim falan filan vs.vs.vs…”
Eğitim ve sağlık hizmetleri para kazanma odaklı olarak sürdükçe devam eder gider böyle…
Biz de oturduğumuz yerden üç- beş gün bağırır çağırırız, sosyal medyada ajitasyon yaparız geçer gider.
Aslında aşağı yukarı her meslekte yaşanıyor bu durum.
Ülke üniversite tarlasına dönmüş…
Öyle ki, bazen mahalle aralarında adı sanı hiç bilinmeyen özel üniversitelere rastlayıp şaşırıp kalıyorum.
Eğitimde ve sağlıkta özel sektör o kadar plansız ve denetimsiz gidiyor ki, tam bir saldım çayıra mevlam kayıra durumu var.
Eğitimde ve sağlıkta yoğun bakımlık olmadan acil müdahaleye ihtiyaç var.
Bütün örgütlü sivil toplum, meslek örgütleri, en üst düzeyde, hep birlikte, derli toplu çürüyen sistemi sorgulayıp, görünür yapmadıkça, güçlü bir şekilde “DUR” demedikçe bu sorunun çözümü yok.
Devam eder gider böyle…
Yalnız eczacılık fakültelerinde bir başka ilginç durum yaşanıyor…
Özellikle Ortadoğu ülkeleri kökenli çok fazla öğrenciden söz ediliyor.
İki türlü…
Birincisi doğrudan Türkiye’ de eğitime başlayanlar, ikincisi de yurtdışından bazı eczacılık fakültelerinden transferle gelenler.
Yabancı öğrenci kontenjanların da bir şeyler oluyor sanki, oraya bir bakmak lazım.
Bir de çok merak ediyorum, Türkiye’ de TC vatandaşlığı alıp eczane açmış olan kaç yabancı eczacı var acaba?
Yabancı eczacılarla ilgili basında bir şeyler çıkmıştı, kimse ilgilenmedi bile.
Son zamanlarda o kadar çok yabancı, Ortadoğu ülkelerinden gelmiş çalışan hekime rastlıyorum ki, “ne oluyoruz yahu?” diyesi geliyor insanın.
Her ülkenin kendi insanlarını ve kaynaklarını koruma tedbirleri vardır, olmalıdır.
Önümüzdeki tabloyu, verilere hakim, net bir biçimde ortaya koyacak birileri aranıyor…
KKİ Sorunu Büyüyecek
Kamu Kurum İskontosu (KKİ) denilen şey, ilaç sanayicilerinin eczaneler aracılığı ile SGK’ ya yaptıkları özel bir iskonto türü.
Genç meslektaşlarım bilmeyebilir, başlangıç tarihi tee 2004 yılı…
Garip bir protokolle başlatıldı öyle de devam ediyor…
Bazı firmalar devlete “iskonto yapacağım” diyor ama sözlerini tutmayınca iskonto yapmak emrivaki ile eczacının üzerine kalıyor.
Normalde olacak şey değil ama oluyor işte!
Özellikle alternatifsiz, tedavide olmazsa olmaz ilaç sahipleri eczacı karşısında o kadar rahat davranıyorlar ki!
Umurlarında değil.
İlaç fiyatlarında devletten dilediğini alamayan ilaç sanayicileri “yok o zaman iskonto filan…” diyorlar, açıkça.
Görünen o ki, bu sorun daha çok ilaca ve firmaya yayılacak.
Eczacının Sesi bir süredir bu konuya dikkat çekiyor, “burada ciddi problem gelişecek” diyor.
Görüştüğümüz, konuştuğumuz ilaç sanayicilerinden aldık, alıyoruz bu işareti.
Soruna “köktenci” bir çözüm bulunamazsa bu kaos sürer gider, o kaos içinde de eczacılar haksız hukuksuz bir biçimde kaybeder dururlar.
Bildiriler, açıklamalar gırla gider…
Sonuç?..
Artık gücü gücüne yetene düzeni bu!
Freni patlamış bir kamyonda gibiyiz…
Kamyon bir yerden atladı atlayacak…
Böyle giderse az kaldı.
Ortaya sağlam bir irade koymak gerekiyor.
İLETİŞİM İÇİN:
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
gencosmanogluhakan@gmail.com
https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu