Fransız Meclisi, “Türkler Ermenilere Soykırım Yapmamıştır” Demeyi Yasak Etmiş

 

 

 

Fransız Meclisi, “Türkler ermenilere soykırım yapmamıştır” demeyi yasak etmiş.

 

Orhan Pamuk da, tam da aynı günde Nobel edebiyat ödülünü almış.

 

Vay efendim vay... Kıyamet kopuyor...

 

Yahu, arkadaş;

 

Senin ülkende insanların “insana yaraşır” bir biçimde yaşıyor mu? Yaşatabiliyor musun?

 

“-Tüm yurttaşlarım eşit, özgür ve saygındır”, diyebiliyor musun?

 

Çocuklarını, gençlerini hurafelerle, dogmalarla, bir yığın akıl dışı saçmalıklarla değil, bilimsel öğretilerle, çağa yakışır değerlerle, üretken, insana saygılı, ülkesini seven bireyler olarak yetiştirebiliyor musun?

 

Öz kaynaklarına, insanına, ülkene sahip çıkıp, her türden sanayini, tarımsal düzenini kendine yetebilecek bir biçimde kurup işletebiliyor musun?

 

Gençlerini öldürterek, öldürmeyi öğreterek değil, bilimin her dalını öğreterek üretimin içine katıp birer değer olarak yaşatabiliyor musun?

 

Ülkenin tüm kamusal kaynaklarını, birikimlerini teker teker fransıza, ingilize, amerikalıya, israilliye satarak değil, kamusal kaynaklarını, kurumlarını güçlendirerek yaşatabiliyor musun?

 

Bu yeryüzü cenneti ülkede; havasını, güneşini, yağmurunu, denizlerini, toprağını, hayvanını,  tarihsel zenginliklerini, her bir yerini, köşesini rezil ve berbat ederek değil, onları koruyarak, kollayarak, saygı göstererek yararlanmayı, yaşamayı biliyor musun?

 

 Bu coğrafyayı hak edebiliyor musun?

 

Tüm dünyada, bilmem kaç ülkede ve dilde okunan, saygı gören Aziz Nesin’ ini, Yaşar Kemal’ini, Nazım Hikmeti’ ni yakmaya çalışarak, mapushanelerde, mahkeme kapılarında süründürerek değil, hak ettikleri değeri vererek gözbebeğinmiş gibi davranabiliyor musun?

 

Sen, “-Benim çocuklarımın arap çöllerinde yapacak işi yok” diyebiliyor musun?

 

Üç-beş milyar dolarlık krediler için siyasilerini, bürokratlarını yaban ellerde dilenmez kılabiliyor musun?

 

Benim kullandığım ilaç ithal değil, kendim üretiyorum, ürettiğimin fazlasını da ihraç ediyorum, diyebiliyor musun?

 

“-Benim ülkemde ilaç tekelleri tek kuruşluk suistimal, yolsuzluk yapamaz, ülkemi zarara uğratamaz, buna izin vermem”, diyebiliyor musun?

 

Her türlü aşağılanmayı elinin tersi ile iterek dönüp AB ye

“-Sen beni istemiyorsan ben seni hiç istemiyorum” diyerek sırtını dönebiliyor musun?

 

Sen kendi ülkende güçlüysen, bırak dışarıyı, kendi topraklarında egemensen, sözün geçiyorsa, ülkenin insanları birbirleriyle barışıksa, her şey yolundaysa, biz kendimize güveniyorsak, başımız dikse;

 

Fransızlar bize öyle dese ne olur, böyle dese ne olur?

 

Orhan Pamuk politik nedenlerle ya da değil... Nobel Ödülü alsa ne olur almasa ne olur?

 

Şu fransızların saçmalığına gösterdiğin tepkinin onda birini ülkeni soyanlara, göz göre göre, gözüne soka soka soyanlara karşı gösteriyor musun?

 

Özet olarak, arkadaşım;

 

“-Sen,  ülkeni ve insanlarını, soluduğun havayı, içtiğin suyu gerçekten de seviyor musun, buna uygun davranıyor musun? Ülkene, ülkende sahip çıkıyor musun?”

 

Soru budur, gerisi de boştur...

 

 

Ecz. Hakan Gençosmanoğlu

 

ECZACININ SESİ

www.eczacininsesi.com

 

 

e-posta: ecz.hakan@superonline.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat