Yazın güneşine ve sıcağına inat sanki; günler dondurucu, buz gibi soğuk.
Günler ağır...
Hava kirli ve puslu...
Bir o kadar da aşağılık!
Bir defa daha sınanıyor insanın onuru.
Ve namusu.
"İçeridekiler" mi özgür?
Yoksa "dışarıdakiler" mi?
Yine karıştı.
Geçer bu günler...
Herkes için önemli olan; başı dik çıkabilmek bu kalleş yokuşu!
***
Bir dönem oda yönetiminde birlikte çalıştığımız İstanbul Eczacı Odası eski başkanlarından Ecz. Erkan Önsel’ de ergenekon davası kapsamında tutuklanmış.
Dün gece Ulusal Kanal’ da izledim...
Avukatları bu tutuklamanın nasıl haksız ve hukuksuz bir tutuklama olduğunu anlatıyorlardı.
Ona buradan ustanın şiirini gönderiyorum:
"Dünyadan memleketinden insandan
umudun kesik değil diye
ipe çekilmeyip de
atılırsan içeriye
yatarsan on yıl on beş yıl
daha da yatacağından başka
sallansaydım ipin ucunda
bir bayrak gibi keşke
demeyeceksin
yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık
boynunun borcudur fakat
düşmana inat
bir gün fazla yaşamak.
İçerde bir tarafınla yapayalnız kalabilirsin
kuyunun dibindeki taş gibi
fakat öbür tarafın
öylesine karışmalı ki dünyanın kalabalığına
sen ürpermelisin içerde
dışarda kırk günlük yerde yaprak kıpırdasa.
İçerde mektup beklemek
yanık türküler söylemek bir de
bir de gözünü tavena dikip sabahlamak
tatlıdır ama tehlikelidir.
Tıraştan tıraşa yüzüne bak
unut yaşını
koru kendini bitten
bir de bahar akşamlarından.
bir de ekmeği
son lokmasına dek yemeyi
bir de ağız dolusu gülmeyi unutma hiçbir zaman.
Bir de kimbilir
sevdiğin kadın sevmez olur
ufak bir iş deme
yemyeşil bir dal kırılmış gibi gelir
içerdeki adama.
İçerde gülü bahçeyi düşünmek fena
dağları, deryaları düşünmek iyi
durup dinlenmeden okumayı yazmayı
bir de dokumacılığı tavsiye ederim sana
bir de ayna dökmeyi.
Yani içerde onyıl on beş yıl
daha da fazlası hattâ
geçirilmez değil
geçirilir
kararmasın yeter ki
sol memenin altındaki cevahir.
Nazım Hikmet"
İLETİŞİM
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
0533 218 16 80
Fax: 0216 574 72 69