Eleştiri Ne İçin Yapılır?
“Eleştiri” kavramı her zaman tartışmalı bir kavram olmuştur.
Eleştiri ne için yapılır…
Eleştirilen, eleştirenin kimliğini ve yöntemini birleştirip, ne dediğini de üzerine koyarsa amacı çok net olarak algılayabilir, tabi algılama yetisi buna müsaitse.
Eleştiri, “muhalif duruş” un vaz geçilmezidir.
Muhalif duruş, kuşkucu, sürekli sorgulayan, önüne konulanı reddeden, hep mevcuttan daha iyiyi arayan bir düşünce biçimidir ve tek tek bireylerden başlayarak toplumsal yapıyı da ilerleten düşünce biçimidir.
Muhalif duruşu yaşamına ilke edinenler kendileri iktidarda iken bile muhaliftirler. Kendileri gelişirken bulundukları yapıyı da ilerletirler.
Demokratik yapılar, eleştiriden ürkmeyi bir yana koyun, sürekli bir özeleştiriyi eksik etmemelidirler.
Yazık ki, çoğu zaman ilericilik, çağdaşlık iddiası ile ortalıkta dolaşanlar en geri yöntemlerin ve reflekslerin sahibi olurlar. Bu da onların en genel tanımlamasıyla aslında ne denli “geri” olduklarını gösterir.
Kendilerinin düzene muhalif olduklarını şişine şişine anlatanlar en küçük bir eleştiriye tahammülsüzlükleriyle ve sahibini türlü ayak oyunları ile ezmeye çalışmalarıyla aslında kendi geriliklerini, içlerindeki “faşizmi” sergilerler.
Ne gariptir ki aslında eleştirinin en büyük yararı da muhatabınadır.
Almayı bilse, öğrenmeyi bilse kendi göremediği bir çok şeyi oradan alacak, beslenecek ve güçlenecektir. Tabi böyle bir derdi varsa.
Bazılarında eleştirilme korkusu vardır. Çoğu zaman kendi haklılığına, bulunduğu zeminin ve yaptıklarının doğru olmadığını bilenlerde kısaca kendine güvenmeyenlerde görünen bir durumdur. Çünkü verecek yanıtları da yoktur.
Bir de en küçük bir serzenişi dahi kendine hakaret sayıp, celallenenler vardır ki, o hepten hastalık durumudur.
Hangi örgütlenme ve yapılanma olursa olsun gücünü ve haklılığını onu oluşturanların demokratik katılımlarından alır. Demokratik katılımın temel taşı ise eleştiridir.
Demokratik katılımı eksik eden yönetimler, yönetim olabilirler ancak asla iktidar olamazlar. Hele özgüveni olmayanlar…
Topluma ve temsil ettiklerine yön verebilen yapılanmalar “özgür” yapılanmalardır.
Demokratik kanalları ”bilerek ve isteyerek” tıkayanların başka bir hesabı vardır…
Günü gelir, açarlar o kanalları. Çünkü tahammülsüzlüğe karşı, sabrın da bir sınırı vardır.
…..
Şimdi “-Bu yazı da nereden çıktı?” demeyin.
İçimden geldi, yazdım…
Olmadı mı?...
…..
e-posta:ecz.hakan@superonline.com