Eczacılar Hakkıyla Temsil Ediliyor mu?
Bizim Başbakan, Davos' ta İsrail Cumhurbaşkanı' na sert çıkınca, ortalık toz duman oldu. Her gün enine, boyuna olayın çok yönlü irdelemesini TV ekranlarından dinleyip duruyoruz.
Gündelik yaşamımızda hiç de farkında olmadığımız bir kavramın, aslında yaşamımızı nasıl doğrudan etkilediğini, ne denli önemli olduğunu bir defa daha canlı canlı öğreniyoruz...
Diplomasinin...
Başbakan haklı mı? değil mi?
Bu yazının konusu o değil.
Diplomasinin sözlüklerde çeşitli tanımları var. En çok bilineni ve kullanılanı; "Yabancı bir ülkede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı".
***
Kavramı, pratikte kullanıldığı şekliyle genele yayalım...
Temsil ettiği kişiler adına, ilgili makamlarla görüşme, müzakere vb...
Siz, sizi temsil edenlerin hakkıyla, gereğince bu işi yaptıklarına inanıyor musunuz?..
Yani, eczacılar, ilgili makamlarla yapılan görüşmelerde, gereğince temsil ediliyorlar mı?
Temsiliyet nedir?
Bilgidir, birikimdir, donanımdır, yerinde davranmaktır,kendini anlatabilmektir, cesarettir, güvenilirliktir...
***
Şöyle bir kuşbakışı bakmaya çalışalım...
Yapılan açıklamaları irdeleyelim...
Üşenmezseniz eğer, alın, ister yan yana, ister alt alta koyun...
Günübirlik, ayaküstü, dağınık, savruk, bilgiden yoksun, ne dediği belli olmayan, bir gün önce başka, ertesi gün bir başka...
En kötüsü de ne biliyor musunuz?..
Buram buram "ucuz politika" kokan... Çocuk kandırır gibi...
Böyle bir yapıdan, adam gibi temsiliyet çıkar mı?
Bizim ciddiye almadıklarımızı devlet ciddiye alır mı?
***
Yazık ki, ne yazık...
İstanbul Eczacı Odası' nın 30 Haziran 2008' den beri, ardı ardına yaptığı açıklamalara bir bakın:
"Zafer kazandık..."
"Olmadı... Faturalara şerh düşün... Hukuk mücadelesi başlatıyoruz..."
"Sözleşme yapmayacağız..."
"Sözleşmelerimizi teslim etmemiz lazım. SGK' nın önüne koşun..."
"TEB utanç belgesine imza attı. Olağanüstü kongre isteriz..."
"Haklarımız verilmezse, bu sözleşme kesinlikle imzalanmayacak..."
"Hazırlanın!.. Kepenkleri indiriyoruz..."
"Protokol imzalandı, elimize gelsin, sonra açıklama yapacağız..."
"Artılar var, eksiler de var... Örgütsel zaafın altını çiziyoruz..."
"TEB yeni bir yapılanmaya gitmelidir. 2. Başkanlık, Genel Sekreterlik, Saymanlık koltuklarını yeniden dağıtalım..."
***
Tepki geldikçe ayak üstü bir şeyler yazıp, yayınlıyorlar... Diğer yandan da "politik ikbal" hesabı yapıyorlar...
Bir de meslektaşlarını kandırdıklarını sanıyorlar...
"Hele bir protokol elimize gelsin, düşüncemizi sonra açıklayacağız" deyip, biz protokolü yayınladıktan on gün sonra gelen, tümüyle TEB içindeki koltukların yeniden paylaşımına, tepkileri bastırmaya ya da kendi üzerinden atmaya yönelik, sade suya tirit bir açıklama...
Daha dört ay önce "bu TEB bizi temsil edemiyor, olağanüstü kongre isteriz" den, "bize de koltuk verin" e gelinen bir politika...
Buradan hakkıyla temsiliyetin çıkması mümkün mü?
Çıkmıyor da zaten...
***
Peki, ne yapmalı?
Temsil edemeyenlerin, temsil yetkilerini ellerinden almalı...
Başka yolu yok...
Yaşayacaklarımız, yaşadıklarımızı aratacak..."Lay lay lom" un hiç zamanı değil...
Kesinlikle!..