Siyasi otoriteler, etkisizleştirmek istedikleri örgütlerin, önce ekonomik gücüne göz koyarlar.

Ekonomik kaynaklarını kurutarak güçsüzleştirmek isterler.

Çünkü, parası olmayan örgüt çalışamaz. İş üretemez. Direnemez.

***

Biliyorsunuz...

Son yıllarda her sözleşme döneminde e- sözleşme dayatmasıyla karşı karşıya kalıyoruz.

Çünkü, sözleşme gelirleri Türk Eczacıları Birliği ve bağlı eczacı odalarının en önemli ekonomik kaynaklarından birisidir.

Sözleşme geliri olmasa eczacı örgütleri çok ciddi ekonomik darbe alır.

İşte bunu çok iyi bildiğimiz için her sözleşme döneminde ilk biz, yani Eczacının Sesi e- Gazete, "e- sözleşme imzalamayız, siz de imzalamayın..." diye geldik.

Ardı ardına yayınlar yaptık. Meslek örgütlerimizin kurumsal kimliğine, ekonomik gücüne sahip çıktık. Arşivlerimiz bunun örnekleriyle dolu.

Kimsenin kuşkusu olmasın... Yarın yine aynı şeyler olacak... Ve biz yine aynı ilkeli ve kararlı tavrı alacağız.

***

Bakıyorum...

"TEB’ den eczacı odası başkanlarına kıyak gezi" başlıklı haberi yaptık ve bu geziyi eleştirdik diye...

Ne örgütü yıprattığımız kaldı, ne küçük düşürdüğümüz... Ne de düşmanlığımız...

Bazı yöneticiler neredeyse bizi ve demokratik tepkilerini ileten bütün meslektaşlarımızı “vatan haini” ilan edecekler.

İşi hakaret etmeye, suç duyurusu tehditine kadar vardırdılar.

Türk Eczacıları Birliği Genel Sekreteri sosyal medyada oturduğu koltuğa hiç yakışmayacak ifadeler kullanıyor.

Yıllardır tanıştığım, bugüne dek hiçbir saygısızlığını görmediğim bir oda başkanı arkadaşım sosyal medyada benim adımı da vererek son derece uygunsuz ve saygısız ifadeler kullandı.

Doğrusu, çok yadırgadım. Ayıpladım.

***

Peki...

Haber doğru mu? Doğru.

Yapılan iş yanlış mı? Yanlış. Öyle olmasa eğer, günlerdir kıyamet kopuyor...

Bize saldıracakları yerde, çıkar yaptıkları işi savunurlardı.

Tek bir savunan çıktı mı? Hayır.

Savunulabilecek bir iş değil ki...

***

Bugüne dek almamız gereken stok zararlarımızın hiçbirisini (kayıplarımızın yanında sembolik sayılacak rakamları saymazsanız) alamadık.

Meslek örgütlerimiz bu şekilde davranmayı sürdürürse eğer alacağımız da yok.

Eczanelerimiz günden güne eriyor.

"Son"a geldik.

Meslek örgütlerimizin hiçbirisi bu işin birincil sorumlusu olan siyasi otoriteye tek laf etmiyor.

Oysa mevzuatı uygulaması gereken, eczacının haklarının teslim edilmesini sağlamakla yükümlü olan siyasi otoritedir.

Birileri dağıtım kanallarını kimileri sanayicileri işaret edip duruyor.

Bir kör dövüşüdür sürüyor.

Neden hiç kimse siyasi iktidara dönüp:

"Mevzuatı uygulayın..." demiyor.

Bunun için hukuksal girişimlerde bulunmuyor?

Neden?

***

Eczacılar bütün bu olan biteni hak etmiyorlar...

Gösterdikleri özverinin, verdikleri hizmetin karşılığı bu değil.


İLETİŞİM İÇİN:

https://www.facebook.com/HakanGencosmanoglu

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

Faks: 0216 574 72 69



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat