Nazım Hikmet’ in dediği gibi: "Hava kurşun gibi ağır"
Memleketin gündemi gerçekten de çok ağır.
Sırat köprüsünden geçiyoruz adeta. Öyle zor, öyle yakıcı.
Savaşın kan kokan soluğu hemen ensemizde.
İnsanlarımız bombalarla, kurşunlarla can veriyor. Gençlerimiz ölüyor.
Etnik ve mezhepsel farklılıklar üzerinden bir toplumsal çözülmeye oradan da çatışmaya zorlanıyoruz. Kuşkusuz bu bizim tercihimiz değil.
***
Bütün bunlar yaşanırken, küresel şirketler finans yapımızdan yeraltı kaynaklarımıza, iletişimden ilacımıza kadar her şeyimizi satın aldılar, alıyorlar. İlaç sektörümüz neredeyse tümüyle yabancıların eline geçti.
Ülkenin tüm zenginlikleri, kaynakları talan ediliyor.
Madenlerimiz çalınıyor, derelerimiz kurutuluyor, ormanlarımız yok ediliyor.
75 milyonluk koca bir ülkeyiz. Kayıtlı işçi sayısı 10 milyon ama sendikalı işçi sayımız 800 bin.
Dünya ölçeğinde araştırma yapıp raporlar hazırlayan kuruluşların tespitlerinde; insan hakları ihlallerinde, düşünce özgürlüğünün engellenmesinde, sansürde, hapisteki gazeteci sıralamalarında yine en üst sıralardayız.
Sendikalar, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, aydınlar, susmuş, yılmış, pusmuş.
***
Bizim cenahta da durum farklı değil.
Eczacı örgütleri artık konuşmuyorlar. Suskun... Yılgın... Belki de tercihleri konuşmamaktan yana.
Ne dünyaya, ne memlekete ne de mesleğe dair söyleyecek sözümüz kalmamış gibi.
Yalnızca izliyoruz.
Oysa yaşamımız politikacıların, egemenlerin ellerine bırakılmayacak kadar değerli.
Yaşamımız üzerinde söz söylememizi gerektirecek kadar anlamlı ve "bizim"...
Bugün dünden çok daha fazla konuşmak zamanı...
***
İnanç ve cesaretle...
Barış istemeliyiz.
Adalet istemeliyiz.
Demokrasi istemeliyiz.
Emeğe saygı istemeliyiz.
Aydınlık istemeliyiz.
Özgürlük istemeliyiz.
Kurtuluş savaşı kahramanı İsmet İnönü’ nün dediği gibi:
“Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”
Cesur olmaktan ve sahip çıkmaktan başka seçeneğimiz yok.
İLETİŞİM İÇİN:
Faks: 0216 574 72 69