Bu Yazıyı İçinizi Karartmak İçin Yazmadım...
Geçtiğimiz pazar günü akşamı Flash TV' de Verso Siyasal Araştırmalar Merkezi Başkanı Erhan Göksel'in yaptığı programı izledim.
Erhan Göksel, dedi ki:
" - 2008 yılında ülke ekonomisi duvara çarpacaktır. Artık deniz bitmiştir. Uçurumun kıyısındayız. Ha düştük, düşeceğiz. Ülkeyi çok korkunç bir ekonomik kriz bekliyor. Çocuklarımı yurt dışına çıkarmayı düşünüyorum..."
Benzeri bir çok şeyi de ardı ardına argümanlarını da katarak sıraladı.
Döviz fırlıyor... Borsa çöküyor...vs..vs...
Program hakkında bir arkadaşım şunu söyledi:
" - Bu adam ne diyor... Sanki, dehşeti tavana vurmuş bir korku filmi izledim..."
Göksel'in öngörülerinin bir kısmı gerçekleşse, bize yeter de artar bile...
***
Çok kısa bir süre önce Başbakan, Trabzon' da yaptığı bir konuşmada şunları söyledi:
" - Bakınız, artık her vatandaşımız dilediği eczaneden ilacını rahatlıkla alabiliyor. İlaç kuyruklarını ve çekilen sıkıntıları bitirdik. Bugüne kadar bunu yapabilen oldu mu?... Hayır olmadı... Biz yaptık!..."
Vatandaş da coşkuyla alkışladı.
Bizim cenahtan da bir Allah'ın kulu çıkıp bir şey demedi...
Başbakan'ın dediği doğru mu?...
Kısmen doğru.
Detayları ve "bedeli" tartışılır.
Üç yıldır ilaç alanında yeni bir yapı kuruldu.
İlaç fiyatları AB'nin para birimine, yani Avro'ya endekslendi.
Ucuz eşdeğer uygulamasına ve fiyat indirimlerine rağmen 6 milyar dolarlık ilaç pazarımız 9 milyar dolara yükseldi.
Eczacı, ekonomik ve bürokratik açıdan alabldiğine ezildi.
Artan cirolara rağmen, eczacı, eski günlerini "mumla arar" oldu.
Bugün tabloya eczacı açısından baktığınız zaman analizin özü şu:
Eczacı, ilaç ve eczacılık hizmeti veriyor, görevini hakkıyla yapıyor.
Ancak karşılığını alıyor mu?... Hepimiz yaşıyoruz. Alamıyor...
Artık, ilaç sanayinin tahsilatçıları gibiyiz...
Onların ilaçlarını satıyoruz ve paralarını getirip veriyoruz.
Bunu biz söylemiyoruz.
Kapalı salon toplantılarında devlet katının en yetkili ağızları söylüyor.
Hatırlayın, İlaç ve Eczacılık Genel Mürdürü ne demişti:
" - Süreçte, yükü eczacılar omuzladı..."
***
Evet, süreçte eczaneler eridi, bitti...
Bunu da biz söylemiyoruz.
Yine en yetkili ağızlar söylüyor.
Son yapılan Türk Eczacıları Birliği Genel Kurulu'na katılanlar biliyor...
Meslek örgütlerimizin tüm tepe yöneticileri, yaptıkları konuşmalarda, ağız birliği etmişçesine bu tespiti yaptılar.
TEB tutanakları duruyor...
***
Gelelim sözün başına...
Eğer, Erhan Göksel'in söylediklerinin yarısı doğru çıkarsa-ki bu görüşleri paylaşan ekonomistlerin sayısı ve ağırlıkları hiç küçümsenmeyecek kadar- ilk vurulacak alanlardan biri, doğrudan Avro'ya bağlanan ilaç alanıdır.
İlaç geri ödemeleridir...
Zaten tükenmiş eczaneler bu tsunamiyi nasıl atlatır?...
Ya da atlatabilir mi?...
Çok zor...
Yine içinizi kararttım, değil mi?
Ama bunlar gerçek!...
Bu yazıyı içinizi karartmak için yazmadım.
Tüm bu olan bitene karşın, meslek örgütlerimizin ve sizlerin içinde bulunduğu "derin sessizliğe" dikkat çekmek için yazdım.
Çünkü; her koşulda yapacak "bi şeyler" vardır...
Bir de, "güzel günler görmek için bedel ödemek gerekir..."