Biz eczacılar, şimdiye dek hiç böyle şeylerle, bu kadar düşmanca bir tutumla karşılaşmadık.
Elbette geçmişte de siyasilerle, bürokratlarla çatışmalarımız olmuştur.
Ancak bu kadarı olmadı...
***
Bakın, daha yeni Çalışma Bakanı neler söyledi:
"...eczaneler artık kendilerine promosyon olarak verilen ilaçları ve yurda kaçak olarak giren özellikle kanser ilaçlarını satamayacaklar..."
Bu da ne demek oluyor?
Bu kadarı olur mu?
***
Sayın Bakan devam ediyor:
"...Birlik 250-500 Tl arasında eczanelere sözleşme veriyor. Dializ ve diyat ilaçlarından yüzde 1-2 arasında pay alıyor. Birliğe, siz de fedakârlık yapın eczanelerden bu sözleşme ücreti ve ilaçlardaki payı almayın dedik ama ne mümkün..."
Meslek örgütlerimizin tümüyle yasal olan gelirleri dillere pelesenk oldu.
Eczacılar en yetkin dillerce kendi örgütlerine karşı kışkırtılıyorlar.
Devlete "vergi alma" denilebilir mi?
Denilse, doğru ve gerçekçi olur mu?
Ama doğrusu, bizim yönetici arkadaşlarımız da pervasızca uyguladıkları sözleşme fiyatları ile malzeme vermeyi sürdürüyorlar.
Bu da ayrı bir derdimiz...
***
Çalışmayan, eczacı ve hastaları karşı karşıya bırakan, eczaneleri kilitleyip ilaç hizmeti veremez duruma getiren MEDULA sistemine dönük olarak da Çalışma Bakanı "eczacılar pasif eylem yapıyorlar" diyebiliyor.
Yani sistemi "eczacılar kilitliyor" diyor.
Olacak iş değil!
***
Bu yanlış bilgilendirmelerin bir sonucuna daha dikkat çekmek gerekiyor:
İnsanlarımız sanki bilinçli bir biçimde eczacılara karşı kışkırtılıp, düşman ediliyor.
Hepimiz eczanelerimizde bu yanlış bilgilendirmelerin sonuçlarını görmüyor muyuz?..
Yaşamıyor muyuz?..
***
Daha öncesinde de; Başbakan' dan başlayarak, erk sahiplerinin eczacılara ilişkin ne beyanatlar verdiğini hepimiz biliyoruz.
Gerçek dışı beyanlar...
Hakarete varan sözler, olmayacak suçlamalar gırla gidiyor.
Bakıldığında, bu tutumun yalnızca bize karşı olmadığı da görülüyor.
Hekimler, diş hekimleri, veterinerler, hukukçular, memurlar, işçiler, köylüler, toplumun hangi kesiminden olursa olsun, şikayetçi olan kim varsa aynı üsluptan payını alıyor.
O zaman şu gerçek açığa çıkıyor; siyasi otoritenin yaklaşımında bir problem var.
Kendisine her karşı çıkanı, her hak talep edeni, olumsuzluk bildireni "siyasi davranmakla" suçlayan, "düşman" konumu alan bu siyasi otoritenin siyasi yaklaşımında bir sorun var.
Bunu görmek lâzım...
Görüp, "mesleki siyaseti" buradan çıkarak üretmek gerekli...
***
Sorunumuz siyasidir.
Bunu görmezden gelip, palyatif çözümler üretmeye çalışmak boşunadır.
Eğer uzlaşma arıyorsanız karşımızdakilerin uzlaşma şartları, daha doğrusu şartı bellidir:
" Her şeye katlanıp, ses çıkartmayacaksınız. Gerekirse yok olacaksınız. Yine de biat edeceksiniz."
O zaman kendimize sormamız gereken soru şudur:
Biat mı edeceğiz...
Yoksa...
"Adam gibi" mi duracağız?..
* Sevgili arkadaşımız, Mersin Eczacı Odası Genel Sekreteri Umut (Ecz. Umut ÖZKUL) 25 Şubat tarihinde ani bir beyin kanaması geçirdi. O günden bu yana yoğun bakım ünitesinde yaşam mücadelesi veriyordu. Aklımız hep ondaydı. Dualarımız onunlaydı. Ama olmadı. Umut' u 11 Mart tarihinde akşam saat 20:00 de kaybettik. Umut'u hep saygı ve sevgiyle anıp, yaşatacağız. Işıklar içinde yatacağını biliyoruz. Başta ailesi ve dostları olmak üzere hepimizin başı sağolsun.
İLETİŞİM
h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com
0533 218 16 80
Fax: 0216 574 72 69