Bir Açıklamanın Zorunlu Analizi...

 

Bugün bu köşede genel olarak, son protokol süreci, sonuçları ve TEB politikaları üzerine bir yazı yayınlanacaktı.

 

Ancak, İstanbul Eczacı Odası' nın dün gece yayınladığı açıklama yazımı değiştirdi (O yazıyı aşağıda yayınlıyorum). O yazımı saklı tutarak, yapılan açıklamanın analizini paylaşmak istedim. Aşağıda yazacaklarımın tümü gerçektir, belgelidir, tanıklıdır.

 

Bu yazı, bu köşenin formatına uygun olmadı. Biraz uzun oldu. Sıkılmadan okursanız, kaderinizde söz sahibi olanların gizli yüzlerini ve gerçekleri okuyacaksınız.

 

İyiler Bizim, Kötüler Onların

 

Genel olarak İstanbul Eczacı Odası' nın hakkını teslim etmek gerekiyor. Bir şeyi çok iyi yapıyorlar; ikiyüzlü politikayı...

 

Sürekli yaptıkları bir şeyi yine, ustaca , "ince ayarla" çok iyi yapmışlar. "İyiler bizim, kötüler diğerlerinin" algısını yaratabilmeyi. Bu defa insanlar inanır mı, bilinmez. Ancak, yazı amacına uygun olarak iyi yazılmış.

 

Geçtiğimiz Protokolde de Aynı Şeyi Yapmışlardı

 

Hatırlayınız, geçtiğimiz dönem protokol görüşmelerinde de aynı işi yapmışlardı. İşler iyi giderken her şeyin içinde olduklarını, hatta mimarlığını yaptıklarını bangır bangır bağırmışlar, ancak, işler kötüye gidince şöyle demişlerdi; "- Ne olduysa, biz Ankara' dan döndükten sonra oldu..."

 

6197 Sayılı Yasa Meselesi

 

Açıklama, Eczacı- Eczacı ortaklığının geri çektirildiğini, bunun da İstanbul Eczacı Odası' nın başarısı olduğu açıkça söyleniyor.

 

Bu yazının yazanı açısından hiç önemli değil. Ancak, Eczacının Sesi Hareketi' nin Üyelerine haksızlık yapmamak açısından tevazu gösteremeyeceğim. İstanbul Eczacı Odası' na sormak gerekiyor:

 

"- Biz, 6197 değişklik tasarısına aylar öncesinden dikkat çektiğimiz, ortalığı ayağa kaldırmaya çalıştığımızda siz neredeydiniz?" Yanıtını biz verelim. O tarihlerde oda çevrelerinden yayılan bilgi şuydu:

 

"- Uyduruyorlar, yok öyle bir şey..."

 

Bu değişiklik tasarısını ve olası tehlikeyi eczacı kamuoyuna bizim taşıdığımızı ilgili olan herkes biliyor.

 

Yazıda Şanlıurfa Bölgelerarası Toplantısına gönderme yapılıyor. O toplantıdan önce de hareketlenmeyi sağlayabilmek için nasıl çabaladığımız belleklerde midir? Bilmiyorum...

 

Son Protokol Süreci

 

Bu protokol sürecinde, ilgili olan herkes biliyor ki; İstanbul Eczacı Odası' nın Başkanı ve Merkez Heyeti' ndeki üyesi "işin içindedir".

 

Neler Oldu?

 

Miting sürecini herkes biliyor. Onu geçiyorum...

 

12 Ocak tarihinde TRT 1 de o malum canlı yayın gerçekleştirildi. O program Tayfun Talipoğlu' nun bir yakını olan meslektaşımızın girişimiyle başladı. İstanbul Eczacı Odası Başkanı' nın organizasyonu ile devam etti, sonlandı.

 

Ertesi gün, saat 14:00 de yapılan bir toplantı ile bugünkü- genel olarak- protokol metni üzerine uzlaşmaya varıldı. 17 Ocak- Cumartesi imza için sözleşildi.

 

15 Ocak- Perşembe günü akşamı Başkanlar Danışma Kurulu toplandı. Toplantıda söz alan oda başakanları söz konusu protokol için ağırlıklı olarak "imzalanması" yönünde görüş bildirdi. Zaten Merkez Heyeti' de bunu sağlamaya çalışıyordu.

 

Toplantının sonucunu Eczacının Sesi duyurunca ortalık karıştı. TEB' e baskılar gitmeye başlayınca, TEB durdu...

 

TEB'in durduğunu gören SGK, 19 Ocak- Pazar günü geceyarısı e- sözleşme yapacağını açıkladı.

 

Ertesi günü, TEB Merkez Heyeti ivedi- olağanüstü toplandı. Bakanlardan randevu talep edildi. O gün gece 23:00 da sözleşme bildik haliyle imzalandı.

 

Süreç, ana hatlarıyla böyle, bunlar yaşandı.

 

Ve saat saat İstanbul Eczacı Odası sürecin içindeydi.

 

Ne Yaptılar?

 

İstanbul Eczacı Odası, 10 Ocak' ta aşağıdaki açıklamayı yaptı:

"Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti bu akşam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik ve Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ ile bir görüşme yapmışlardır. Görüşmelerden somut bir sonuç alınamamıştır. Bu akşam başlayan görüşme süreci önümüzdeki günlerde devam edecektir. Gelişmeler tarafımızdan yakından izlenmekte olup, Merkez Heyetimiz tarafından iletilecek bilgiler sizlerle paylaşılacaktır.

Yaşamakta olduğumuz kritik süreçte asılsız haberlerin önüne geçilmesi ve doğru bilgiye ulaşılabilmesi için meslektaşlarımızın Web sayfamızı takip etmeleri ve tarafımızdan yapılacak açıklamaları dikkate almaları önemle rica olunur.

İstanbul Eczacı Odası

Yönetim Kurulu"

İstanbul Eczacı Odası, Söz konusu Başkanlar Danışma Kurulu için aşağıdaki "kaçamak" açıklamayı yaptı:

"2009 Protokolü gündemli TEB Olağanüstü Başkanlar Danışma Kurulu toplantısı dün (15 Ocak 2009 Perşembe) yapıldı.

Toplantıda, TEB Merkez Heyeti tarafından, protokol görüşmelerinde gelinen nokta ve önümüzdeki sürecin nasıl gelişeceği konusunda bilgilendirmede bulunuldu. Odamız 2009 Protokolüne yönelik görüşlerini bir kez daha dile getirerek, önümüzdeki görüşme sürecinde TEB Merkez Heyeti'nin nasıl bir tutum alması gerektiğini ortaya koydu.

6 saat süren toplantı sonunda TEB Merkez Heyeti Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, Odalardan gelen talepler doğrultusunda görüşmelerin sürdürüleceğini ve gelen taleplerin 2009 Protokolünde yer alması için azami hassasiyetin gösterileceğini, Protokol imzalanmadan önce Sağlık Uygulama Tebliği'nde ve İlaç Fiyat Kararnamesi'nde gerekli değişikliklerin yapılmasının bekleneceğini dile getirdi.

Görüşme süreci devam etmektedir. Odamızın ve diğer Eczacı Odalarının beklentileri açıktır. Bizler meslektaşlarımızın beklentisi doğrultusunda bir protokolün gerçekleşmesi için gerekli her türlü mücadeleyi hayata geçirmeye hazır olduğumuzu TEB'e ilettik. TEB Merkez Heyetine düşen görev, defalarca dile getirdiğimiz olmazsa olmazlarımızın kararlılıkla arkasında durmasıdır. Sonuçları umut ve sabırla bekliyoruz. Her türlü gelişme anında sizlere iletilecektir.

Sürece yönelik detaylı açıklama, görüşmelerin tamamlanmasının ardından yapılacaktır.

Saygılarımızla.

İstanbul Eczacı Odası

Yönetim Kurulu"

Protokolün imzalandığı gece de, yine yaşananların dışındaymış gibi şu açıklamayı yaptı:

"GÖRÜŞMELER SONA ERMİŞTİR

TEB ile Sağlık Bakanı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı arasında süren görüşmeler saat 23.00 itibarı ile sona ermiştir. Görüşmelerde mutabakat sağlandığı açıklanmıştır. Protokol ile ilgili detaylar TEB tarafından odamıza ulaştırıldığında açıklama yapılacaktır.

Yarın eczanelerimiz hizmet vermeye devam edecektir.

İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu
"

Şunu söylemek istiyorum:

Söz verdikleri halde, iş bitinceye kadar bütün süreci üyelerinden sakladılar. Biz, Başkanlar Danışma Kurulu sonrası, olası tehlikeye dikkat çekerken, meslektaşlarımızı, TEB' e yönelik demokratik baskı yapmaya çağırırken konuşmadılar, sustular.

Şimdi ince ayarla artıları alıp, eksileri TEB' e ve diğer odalara yıkmaya çalışıyorlar. Bunun siyasi literatür de tek bir adı vardır; siyasi ikiyüzlülük.

Neden "İnce Ayar"

Yapılan açıklamaya iyice bakıldığında "ince bir ayar" gözden kaçmıyor." Bizim bir günahımız yok" denirken, TEB' e direkt bir eleştiriden adeta kaçınılıyor. 

Bunun iki nedeni var:

1) Kendi sorumluluklarının TEB ya da diğer odalarca eczacı kamuoyu önünde yüzlerine vurulmasından çekiniyorlar.

2) TEB' in politik dengeleri içinde, iyice güç kazanmış Erdoğan Çolak ve ekibiyle ipleri kopartmak istemiyorlar. Burada, o bildik, tanıdık, İstanbul Eczacı Odası' nın akıl hocası Rafet Şahin' in denge politikası ustaca devreye giriyor; "Günahlarını üstlenmem ama yanında durayım, bana sırt çevirme, ben seni de seviyorum" politikasıdır, onun adı...

Afişlerin Sırrı

Kepenk indirme gerçekte yöneticilerin gündeminde hiç olmadı.

Kendi adıma, adımı bildiğim gibi bunu biliyorum.

  İstanbul' da bir gün öncesinden dağıtılan afişler iki amaca yönelik dağıtıldı ve insanlara "kepenk indireceğiz" denildi:

1) Güya; SGK bu hazırlıkları duyacak ve korkacak (!)

2) Olacaklar önceden biliniyor. Üye tepkisinin geleceği de... Çıkıp, el altından şu denilecek; "Gördünüz, biz ciddiydik. Ancak TEB su koyverdi..."

Yazının Son Notları

Geçmişe dönün...

Bugüne kadar kim doğruları söylemiş, gerçekleri haykırmış ona bakın. O bakış, bugün için size ışık tutacaktır. Kimin doğruları söyleyebileceğini gösterecektir.

Doğruları ve gerçekleri haykırdığımız için kimileri bizi hiç sevmiyor ve diş biliyor.

Onlar bizi sevmesin... Diş bilemeye gelince; ellerinden geleni artlarına koymasınlar... İnandığımızdan bir adım geri atmayacağız...

 

Ve; Sevgili Dostlarım, Yol Arkadaşlarım,

Dürüstlüğün, namusun, bilginin, birikimin, bilgeliğin, üretkenliğin aydınlığında,

kavgayı yükselteceğinize o kadar inanıyorum ki...

Sizin yüreklerinizi kim susturabilir...

Bir defa daha hepinize selam olsun...

 

*****

 

Yazıya Konu Olan İstanbul Eczacı Odası Açıklaması:

GELİNEN SÜRECİN DEĞERLENDİRİLMESİ

İstanbul Eczacı Odası, 36.Dönem Türk Eczacıları Birliği seçimli kongresinin hemen ardından yapılan ilk Başkanlar Danışma Kurulu'nda yeni oluşan Merkez Heyetinin doğru bulduğu her çalışmasının içinde yer alacağını ve destek vereceğini, ancak yanlış olduğuna inandığı her uygulamaya karşı çıkarak mücadele edeceğini ortaya koydu.

O günden bu yana geçen bir yılı aşkın süre içersinde başta protokol görüşmeleri olmak üzere mesleğimize katkı vereceğimiz her yerde görev aldık. Sorumluluk almaktan kaçınmadık. Mesleğimizin sorunlarını çözme adına laf değil iş üretmeyi tercih ettik.

Ancak 9 Temmuz 2008 tarihinde imzalanan, önemli maddeleri hayata geçirilmeyen 2008 Protokolü ve özellikle sonrasında yapılan görüşmelerin ardından imzalanan Ek Protokol, 30 Haziran'da elde ettiğimiz kazanımları masa başında kaybettiğimiz önemli bir örgütsel zaafımızdı. Bu konudaki çekincelerimizi ve uyarılarımızı o dönemde ısrarla belirttik.

10 Eylül 2008 tarihinde Türk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan Ek Protokol ile başlayan geçiş süreci, 19 Ocak 2009 akşamı TEB ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı arasında varılan mutabakat sonucunda imzalanan 2009 Protokolü ile son buldu. Bu Protokol ile artık yeni bir süreç başladı.

Bugün geldiğimiz nokta iki ayrı başlık altında değerlendirilmedir. Bunlardan biri 6197 Sayılı Yasa Taslağı'na konmak istenen ortaklık maddesi, diğeri ise SGK ile Haziran ayından bu güne kadar süregelen Protokol görüşmeleridir.

İstanbul Eczacı Odası, tabanından aldığı güçle eczacının mesleğine ve geleceğine sahip çıkmasında önemli sorumluluklar alarak mücadeleyi yükselten odalardan biri oldu. Bir yandan kendi bölgesinde ortaya koyduğu eylemlerle tüm Türkiye'nin sesi olurken, diğer yandan Türk Eczacıları Birliğinin ve Eczacı Odalarının ortaklaşa sürdürdüğü mücadele içinde de tüm gücü ile yer aldı. İstanbul Eczacı Odası başta sermaye guruplarının zincir eczaneler kurarak mesleğimizi elimizden alma çabaları olmak üzere, eczacılık mesleğinin temel sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, sorumluları uyarmak için eylemlilik sürecini 2008 Mayısında başlattı. 14 Mayıs 2008'de eczacılık hareketinde bir ilki gerçekleştirdi ve eczane vitrinlerini karartma eylemini hayata geçirdi. ''Geleceğimizin kararmaması için vitrinlerimizi karartıyoruz'' eylemi ile ortaklığa ve zincir eczanelere karşı gerek meslek tabanında gerekse ülke genelinde ciddi bir kamuoyu oluşturdu. 14 Mayıs eylemleri geleceğimize sahip çıkma mücadelemize ivme kazandırdığı gibi 21 Aralık'ta 32 bin eczacıyı ve eczane çalışanını alanlara çıkaran sürecin de önemli bir adımı oldu.

21 Aralık 2008'de Ankara'da yapılan Eczacı Mitingi ise örgütlü gücümüzün doruğa çıktığı en görkemli eylem olarak eczacılık tarihine geçti. Bu miting meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin birlikte sürdürdüğü ''Herkese Sağlık Güvenli Gelecek'' mücadelesine de güç kattı.

İstanbul Eczacı Odası, 21 Aralık Mitingi'nin de içinde yer aldığı eylem planını Şanlıurfa Bölgeler Arası Toplantısı'nın gündemine taşıdı ve bu eylem planının kabul edilmesi için olağanüstü çaba gösterdi. Bölgelerarası Toplantıya katılan Değerli Oda Başkanları ve Yöneticilerinin katkı ve destekleri ile bu eylem planımız kabul edildi.

Aralık ayında başlayarak bugüne kadar süregelen eylemlilik sürecinde bizlerin iki önemli kazanımı oldu. Bu kazanımları küçümsemek ya da göz ardı etmek eylem sürecine koşulsuz destek veren meslektaşlarımıza büyük haksızlıktır.

21 Aralık'ta kara, soğuğa, yağmura ve çamura aldırmadan miting alanını dolduran 32 bin kişi mesleğimize göz diken zincir eczane sevdalılarının heveslerini kursağında bıraktı. Sayın Sağlık Bakanı miting sonrası yaptığı açıklama ile 6197 Sayılı Yasa Taslağını geri çektiklerini ve artık böyle bir taslağın sahibi olmadıklarını net bir biçimde açıkladı. Bundan sonra artık yeni bir taslağın gündeme gelmesi ancak tüm eczacıların ortak mutabakatı ile olasıdır. 21 Aralık Mitingi'nin temel talebi karşılığını bulmuştur. Bu sonuç ortak mücadelemizle kazanılmış önemli bir başarıdır.

SGK ile bugüne kadar süren protokol görüşmeleri sürecine gelince;

10 Eylül 2008 tarihinde bir Ek Protokol imzalandı. Bitiş süresi 31 Aralık 2008 tarihi olarak ilan edilen bu protokol ile 30 Haziran akşamı elde edilmiş kazanımlardan önemli bir bölümü masa başında kaybedildi. İmzalanan Ek Protokoldeki belirsizlikler meslektaşlarımızın kaygılarının artarak devam etmesine yol açtı. Meslek tabanının içine sindiremediği bu protokol, bitime bir ay kala fesih noktasına geldi. Türk Eczacıları Birliği yeni bir protokol için başlayan görüşmelerden bir sonuç alamayınca protokolü fesih etmek zorunda kaldı. TEB'in bu kararı ile yeni bir aşamaya gelindi ve 1 Şubat'tan önce bir anlaşma sağlanamadığı takdirde sözleşmesiz döneme geçilecek ve ilaç hizmeti fatura karşılığında verilecekti.

Bu arada e-sözleşme sinyallerinin kimi taraflı medya organları aracılığıyla verilmesi ile birlikte, gerilim bu noktadan başlayarak tırmandı.

TEB'in fesih kararına SGK 16 Ocak'a kadar bir anlaşma olmazsa, bu tarihte e-sözleşmeyi ekrana koyacağı tehdidi ile karşılık verdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'ndan da benzeri bir açıklama geldi.

Protokol görüşmeleri bu gerginlikler içerisinde yeniden başladı. Henüz üzerinde mutabakat sağlanmamış bir taslak ortaya çıkar ve görüşmeler bu taslak üzerinden sürdürülürken 18 Ocak 2009 gecesi saat 23.45'de SGK'nın e-sözleşme dayatması ile karşı karşıya kaldık. SGK, TEB'e 19 0cak 2009 akşamına kadar protokole imza atması için süre veriyor, aksi takdirde 20 Ocak 2009 tarihinde e-sözleşmeye geçeceğini ilan ediyordu.

Sonrasında eczacılardan yükselen tepki, 51 Eczacı Odası'nın TEB'siz bir protokol sürecine imza atmayacaklarına dair ortak deklarasyon ile birlikte ipler tamamen koptu.

Karşılıklı restleşme TEB'in Sağlık Bakanı'yla yaptığı görüşme ile yeni bir safhaya girdi. Arkasından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile yapılan görüşme sonucunda, gece saat 23.30'da Bakan ile TEB Yöneticilerinin ortak basın açıklaması ile yeni bir protokolün imzalanacağı duyuruldu.

Yeni Protokolde; TEB'in sözleşmenin taraflarından biri olarak kabul edilmesi, e-sözleşme tehdidinin ortadan kalkması, Eczacının Birinci Basamak Sağlık Hizmet Sunucusu olarak kabul edilmesi, Özel Hastanelerde Günü Birlik Tedavi Uygulamasına son verilmiş olması Protokolün artılarıdır. Ancak 30 Haziranda üç bakanın imzası ile kaldırılmasına söz verilen Sanayi Iskontosu'nun eczaneler üzerinden sürdürülmesi, muayene ücretlerinin önemli bir bölümünün tahsilatının yine eczaneler aracılığı ile yapılmaya devam edilmesi, 5510 Sayılı Yasada gerekli değişiklik yapılmadığı için avansın bir sistem olarak devam etmesi, Reçete Dağıtım Sistemine Kurum tarafından şerh düşülmüş olması ve protokolün 3 yıllık bir dönemi kapsaması protokolün eczacı aleyhine önemli eksiklikleri olarak öne çıkmaktadır. Bu konularda yeterli direncin gösterilmediğini ortaya koymaktadır. Bu örgütsel zaafın da altını çizmek gerekiyor.

TEB ve SGK tarafından imzalanan 2009 Protokol metninin elimize ulaşmasının ardından protokolün geneline yönelik tespit ve düşüncelerimizi siz meslektaşlarımızla daha kapsamlı olarak paylaşacağız.

21 Aralık mitinginde ve 2009 Protokolü görüşme sürecinde düzenlediğimiz her türlü eyleme destek vererek mesleğine ve geleceğine sahip çıkma kararlılığını gösteren tüm meslektaşlarımız, örgütlü mücadelemizin onuru ve gururudur. Kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz.

İstanbul Eczacı Odası
Yönetim Kurulu



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat