Gel de yazma...

Bakın şimdi...

İstanbul Eczacı Odası' nın daha bugün yayınladığı bir yazının başlığı:

'İTS, Eczacıya derneklerle kabul ettirilemez!'

Ne bu şimdi?

Şakanın zamanı mı?

Üst örgütünüz Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odalarınız çoktan kabul etmiş bile...

Öncekileri koy bir yana...

Daha beş gün önce, bir önceki yazıma da konu olan açıklamasında, Türk Eczacıları Birliği bangır bangır bağırıyor, 'kabul ettik' diye...

Haberiniz yok mu?

Ya Eczacı Kooperatifleri?

Tık yok...

Onlar da kabul etmiş...

Daha neyin kabul ettirilemezi bu?

Piyasada karekod okuyucu kalmadı!

Ondan da mı haberiniz yok ?

Bütün sektör harıl harıl İTS' ye hazırlanıyor.

Allahaşkına, bu neyin gösterisi arkadaşlar?..

Çoktan kabul ettirilmiş bir şeyin görmezlikten gelinmeye çalışılması hangi "politik" yatırımdır?

Değilse eğer, bu nasıl bir saflıktır?

Bu nasıl bir ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilememektir?

Nedir bu yahu? Birisi açıklasın...

Yöneticilik önderlik etmektir, değer katmaktır, ortaklaşmaktır, yol göstermektir.

Yapacağınızı yaptınız!

Bari şimdi yol gösterin...

Yol gösterin, yol!..

Üyelerinize ne yapması gerektiğini söyleyin...

Eczacı mevcut şartlarda en az zararla ve en az kaosla bu süreci nasıl atlatacak... Ona bakın...

Aklı başında, ayağı yere basan...

Bu kadar öngörüsüzlük olur mu?

Eczacıların bu kadar güç birliği sergileyebildiği bir dönemde bu kadar "örgütsüz" olabilmeyi nasıl başarıyorsunuz?

'Karekodlu ilaçları almayın', dediniz...

Daha 2 ay geçmeden, şimdi herkes karekodlu ilaç arıyor.

TEB de, "mümkün olduğunca karekodsuz ilaç almayın" diyor.

Ne olacak şimdi?

Politikalarınızı ayaküstü değil de, tasarlayarak saptıyorsanız, hadi tekrarlayın bakalım:

"Karekodlu ilaç almayın"

"Şifre açtırmayın"

"Karekodlu işlem yapmayın"

Daha üç gün önce bunları söylüyordunuz.

Çok meşhur bir fıkradır, bilirsiniz:

Temel, durup durup, sürekli "ben öleceğim" dermiş. Ama hiç kimse inanmazmış. Temel gerçekten de kısa bir süre sonra ölmüş. Mezar taşında şu yazıyormuş:

"Ne oldu şimdi?"

Sizin durumunuz da aynen böyle...

Biz de Temel oluyoruz herhalde...

Halâ fıkradaki gibi davranıyorsunuz.

E, yeter artık, sıkıldık ama...

***

Gelelim şu miting meselesine...

9 Mayıs mitingine...

İstanbul Eczacı Odası' nın tasarladığı mitinge...

Benim gibi bir çok eczacı eyleminin düzenleyicilerinden olan bir adam için bunu söylemek çok acı...

Ben yokum...

Karar alma sürecinin içinde eczacının olmadığı, üç tane adamın aklına geldiği gibi, politik gösterisi için karar aldığı, başlangıcında tertip komitesinin ve çağrıcılarının belli olmadığı, ilanında içeriğinin ve amaçlarının açıklanamadığı eylemlerde bundan böyle yokum.

Bir ön şartım daha var:

Bugün yaşadığımız bütün olumsuzlukların birincil sorumlusu AKP iktidarına karşı açık, yürekli, içtenlikli, öyle "yandan yandan" göstermelik değil, cepheden karşı durmayan hiç bir şeyin içinde yokum...

Yetmedi...

Bir tane daha: Herkesin sofrasında dans edenlerin ne yanında dururum, ne de arkasında...

Şimdiye kadar; kan yuttuk kızılcık şerbetidir, dedik...

'Yürüyüş' dediniz, yürüyüş...

'Miting' dediniz, miting...

'Direniş' dediniz, direniş...

'Afiş' dediniz, afiş...

Bütün saygısızlıklarınıza karşın, canla başla, "örgütümüzdür" dedik, koştuk, koşturduk...

Hiç birinin arkasında duramadınız.

Eczacının alanda durduğu gibi, siz masada duramadınız.

Eczacı eylemlerinin de içini tümüyle boşalttınız, anlam bırakmadınız...

Hafiflettiniz!

Ucuzlattınız!

TEB' i mi ele geçireceksiniz, milletvekili mi olacaksınız...

Ne yapacaksanız yapın.

Bırakın yakamızı...

Benden buraya kadar...

Tepemizde tepindiğiniz yeter!

 

 

İLETİŞİM

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

0533 218 16 80

Fax: 0216 574 72 69

 

! Yazıma konu olan İstanbul Eczacı Odası' nın açıklamasını aşağıda yayınlıyorum. Ama o yazıyla ilgili bir düzeltme yapmadan geçemeyeceğim.

Türkiye Ecza Kooperatifleri Birliği değil... Öyle bir kurum yok. " Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği" olacak.

Yaptığınız işe gösterdiğiniz ciddiyet, detay gibi görünenlerde saklıdır.

Diğer yandan; hadi yazan yanlış yazmış... Çevrenizde bu ciddi yazın hatasını düzeltecek bir tane adam yok mu? Yazı bütün gün orada öyle durdu. 

İşte o yazı, aynen kopyaladım:

 

İTS, Eczacıya derneklerle kabul ettirilemez!

IEO | 27.04.2010 -- 10:02

16 Mayıs 2010 tarihinde uygulanmaya başlayacak olan İlaç Takip Sistemini konu alan bir seminer daveti odamıza ulaşmıştır. İstanbul Eczacı Odasına fakslanan programda seminerin MÜSİAD ve bazı eczacı dernekleri tarafından düzenlendiği görülmektedir. 29 Nisan 2010 tarihinde Ali Emiri Kültür Merkezinde gerçekleştirilecek "Eczacılıkta İTS Uygulaması, İTS Umut mu Kabus mu" başlıklı seminere İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Dr.Saim Kerman ve Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Dr.Hasan Çağıl da katılarak İlaç Takip Sistemi ile ilgili birer konuşma yapacaklardır. Bilindiği üzere 9-11 Nisan 2010 tarihlerinde Türk Eczacıları Birliği ile Türkiye Ecza Kooperatifleri Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen ve Türkiye’deki 52 Eczacı Odası tarafından da desteklenen Farmavizyon Eczacılık Fuarı, yurdun dört bir yanından binlerce eczacının katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirilmişti. Farmavizyon Eczacılık Fuarı’nın etkinlikleri kapsamında yapılan ve TEKB, TEB ve Eczacı Odalarının Yöneticileri ile İlaç Sanayisinin temsilcilerinin katıldığı İTS Çalıştayına davetli olmalarına rağmen Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri katılmamış, oradaki meslektaşlarımızın İlaç Takip Sistemi’ne yönelik sorularını cevaplamaya gerek duymamışlardı. Anlaşılan odur ki; ülkemizdeki 24 bin eczacıyı temsil eden Türk Eczacıları Birliği’nin ve Eczacı Odalarının aynı konuyla ilgili davetine itibar etmeyen İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü ile Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri; bu kez bazı eczacı dernekleri tarafından düzenlenen ve İlaç Takip Sistemi’ni konu alan bir seminere hem de Genel Müdürler seviyesinde katılım vererek kamuoyu yaratmaya çalışmaktadırlar. Belirtmek isteriz ki; aynı ay içerisinde sergilenen iki farklı davranışla ortaya konulan bu tavır; Türkiye’deki 24 bin eczacının tek yasal temsilcisi olan bir Kurumu ve 24 bin eczacıyı yok saymanın da ötesinde, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ve Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün Kurumsal kimliğine ve ciddiyetine yakışmamaktadır. Bu semineri düzenleyen dernek temsilcilerinin ise; kendilerini yasal olarak temsil eden tek Kurumun bağlı bulundukları Eczacı Odaları ve Türk Eczacıları Birliği olduğunu unutmamaları, “İlaç Takip Sistemi” gibi mesleğimizi ve tüm meslektaşlarımızı ilgilendiren bir konuda etkinlik düzenlerken daha sorumlu davranmaları gerekmektedir. Bilinmelidir ki; bugüne kadar buldukları her fırsatta Türk Eczacıları Birliği ile Eczacı Odalarını işlevsiz hale getirerek eczacının örgütlü olmaktan gelen gücünü yok etmeyi hedefleyenlere hatta daha da ileri giderek Birlikleri (eczacının Kurumsal kimliğini) ortadan kaldırmayı düşündüklerini açıkça ifade edenlere ve dernekleri kullanarak ECZACININ BİRLİĞİNİ bölmek isteyenlere, en iyi cevabı yine ECZACI verecektir!
Saygılarımızla.

İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat