Avatar

Bir illüzyon dünyasında yaşıyoruz.

İletişim ve bilişim teknolojisi akılalmaz bir biçimde gelişti.

İllüzyon bu sayede kolaylıkla yaratılabiliyor.

***

Avatar, fantastik bilim kurgu türünde kategorize edilen bir film.

Aslında önüyle, arkasıyla yaşadığımız dünyanın ta kendisi…

Filmin % 60 ı bütünüyle süper dijital teknolojik ortamda hazırlanmış.

Yani “yapma” ya da “hazırlama”.

Müthiş görkemli bir yapay görsellik yaratılmış ve 3D (üç boyutlu) denilen teknolojiyle öylesine sunuluyor ki, izlerken gerçekten yaşıyor algısına kapılıyorsunuz.

Film sırasında taktığınız özel gözlükle vahşi dağların arasından geçiyor, çılgınca akan akarsuların üzerinde geziniyor, hatta içine giriyorsunuz.

Uçsuz bucaksız uçurumlarda uçuyor, düşmemek için oturduğunuz koltuğa sıkı sıkıya tutunuyorsunuz.

Doğaüstü bir renk cümbüşü içeren ürpertici ormanlarda dolaşıyor, vahşi canlılardan kaçmaya çalışıyorsunuz.

Fırlatılan cisimler üzerinize geliyor, refleksle kendinizi sakınıyorsunuz. Savaş helikopterini kullanıyormuş gibi hissediyorsunuz.

Kullanılan silahlar yalnızca filmin aktörlerini değil, sizi de vuruyor. Hani neredeyse filmdeki alevi bedeninizde hissedeceksiniz.

Oyuncuların acılarını, korkularını, sevinçlerini bir filmden ancak bu kadar doğrudan algılayabilirsiniz.

Kullanılan ses efektleri de olağanüstü… Kulaklarınız dehşet duygusunu beyninize çarpa çarpa gönderiyor.

Adeta bir efekt şöleni…

***

Arka bilgilerine şöyle bir göz attım, filmin yapım maliyeti 280 milyon dolar.

Tanıtım-reklam maliyeti ise 150 milyon dolar. Hani neredeyse filmin yapım maliyeti kadar.

Filmin reklâmı için küresel devasa bir şirket her yönüyle çalışmış. Milyon dolarlar harcanmış…

İşte dünyamızın gerçeği; dolar…

Onunla yaratılan müthiş “bir şey” ve o bir şeyle yeniden daha da çok kazanılan para…

Avatar, 2009 yılı içinde gösterime girdikten sonra yalnızca on gün içinde 1 milyar dolar gişe hasılatı yapmış.

Şimdilik, Titanic’ ten sonra tüm zamanların en çok para kazandıran filmi.

Hemen hemen neredeyse dünyanın en ünlü eleştirmenlerinin tümü ve sinemanın ünlü dergileri filme tam not veriyorlar.  

Ne dersiniz, şu tanıtımda kullanılan 150 milyon dolarlık bütçenin bunda bir payı var mıdır?

***

Film ne anlatıyor?..

Şunu:

“Ey dünyanın ezilen, sömürülen halkları, Amerikalıları bir şartla yenebilirsiniz. “İyi” Amerikalı’ larla işbirliği yapmak, onların liderliğini kabullenmek koşuluyla… Başka bir şansınız yok!”

Bu algı yalnızca doğrudan bilince değil, bilinç altına da ustaca enjekte ediliyor.

İnceden verilen “çevreci” mesaj buram buram populizm kokuyor.

Dolarlar bolca kullanılarak yeni dolarlar kazanılırken, diğer yandan arzu edilen düşünce de tüm dünyaya yayılıyor.

İşte küresel dünya bu!

Para, illüzyon ve yine para…

Ve hakimiyet…

Ve sömürü…

Bütün dünyada… Her yerde…

***

Dünya insanlarının illüzyonuna canlı canlı bir örnek…

Irak…

Hatırlayalım, ne muazzam bir algı yaratılmıştı…

Irak, bir nükleer silah merkeziydi. O silahlar dünyayı yok edecekti. O zaman “iyi adamlar (!)” müdahale etmeliydi. Ettiler de… Ya sonra? Denildiği gibi değilmiş. Nükleer silah falan yokmuş. Ama kimin umurunda… Amaca ulaşılmıştı.

Örnekler sayısız…

***

Yaşadığımız küreselci yıllar, son derece gelişmiş olan teknolojinin, sınır ve ölçü tanımayan kitle iletişiminin acımasızca kötüye kullanımı ile de tarihe geçecek.

İnsanlığın utancı olarak anılacak.

***

Avatar’ ı izlerken bu düşünceler aklıma düştü.  

Peki, ben bu filmi sevdim mi?

Kesinlikle hayır!

Bana göre değilmiş.

 

İLETİŞİM

h.gencosmanoglu@eczacininsesi.com

0533 218 16 80

Fax: 0216 574 72 69

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat