Sevgili Yol Arkadaşlarıma,

Hepimizin bildiği gibi; hem ülke olarak hem de mesleki olarak çok ağır bir dönemden geçiyoruz.

İlaç ve Eczacılık hizmeti sunumunun temel taşı olan varlığımıza karşı ağır bir saldırı altındayız.

Mesleki haklarımız birer birer elimizden sökülüp alınmaya çalışılıyor. SGK' yla ve diğer kurumlarla yaşadığımız sorunlar, ekonomik dertlerimiz bir yana, meslek yasamız değiştirilerek, eczane sahipliği sermayeye devredilmek isteniyor.

Tasarlanan şeylerin toplamına bakıldığında, ilaç ve eczacı bağı kopartılmak isteniyor.

Bu dönemde, bizim sorumluluğumuz da giderek daha fazla artıyor.

Eczacının Sesi Hareketi, içi dolu, "gerçek" bir mesleki sivil insiyatif hareketine dönüşmüş durumda. Giderek daha da güçleniyor, etkin ses getiriyor. Dolu dolu bir demokratik baskı hareketine dönüşmüş durumdayız.

Üreten, yol açan, ışık tutan, seçenek sunabilen yapımızla önemli bir dinamizmi oluşturabilmiş durumdayız.

Bu süreçte, mesleki üst örgütümüz, bizim de önceden önerdiğimiz bir dizi "karşı çıkış" etkinlik dizisini başlatmış bulunuyor.

Bu sürece olabildiğince, ağırlıklı bir katkı sunmak tarihsel bir görev olarak önümüzde duruyor.

Diğer yandan, "göstermelik işler" yapılmasına engel olmalıyız.Eczacının Sesi Hareketi, bugüne dek, eleştirilerini sakınmamakla birlikte, doğru olanı yapmış, örgütsel disipline uymuş, tüm eczacı etkinliklerinde önlerde yer almış, katkı sunmuştur. Kuşkusuz, bu duruşumuz bundan böyle de sürecektir.

Bu hareketlilik içersinde, en yetkili yerlerde oturup, koltuğunu önceleyenler ve bu önceliklerine uygun olarak davrananlar her zaman olacaktır.

Eleştiriye açığız, ancak, Eczacının Sesi' ne yönelik saldırılar, yeri ve zamanı geldiğinde, elbette karşılığını bulacaktır.

Özellikle, böylesi bir dönemde, yerine getirmesi gereken sorumluluklarını bir yana koyup, fütursuzca, Eczacının Sesi gibi meslek alanımızın önemli bir dinamiğine saldırmayı tercih edenler, bilerek ya da bilmeyerek, eczacılık hareketini bölmeye ve parçalamaya hizmet ediyorlar.Meslek alanımızdaki büyük sermaye güçlerine hizmet ediyorlar.

Oysa, onların görev ve sorumlulukları tam da bu dönemde eczacıların güç birliği için çalışmayı gerektiriyor. Ancak, yapmıyorlar.

Diğer yandan, eczacının hareketini kendi "politik şovuna" alet etmeye çalışmak gibi bir eğilim ve niyet de açıkça görülüyor. Öyle ki, bazı yöneticilerimiz, üstelik hiç de hakları olmadığı halde, kendilerini kahraman ilan edecek kadar ileri gidiyorlar.

Ancak, şimdi bize düşen tarihsel görev, bu türden davranışlardan asla etkilenmemek, provakasyonlara prim vermemek, eczacının emeğinin hak kavgasına giderek artan bir ivme ile omuz vermeye, ışık tutmaya devam etmektir.

Düşüncelerimizin, anlayışımızın gereğini yerine getirmeye devam etmektir.

Üç somut görev önümüzde duruyor:

Birincisi; eczacıların güç birliği için çalışmak.

İkincisi; başta Türk Eczacıları Birliği olmak üzere, meslek örgütlerimiz üzerindeki demokratik baskımızı sürdürmeye devam ederken, seçeneklerimizi ve önerilerimizi sunmak.

Üçüncüsü de; eczacının mücadelesinde en önde bulunmak.

Düşüncelerimi sizinle ve meslek kamuoyumuzla paylaşmayı bir görev ve sorumluluk sayarak bu mektubu yazdım.

Bilginize ve değerlendirmenize sunuyorum.

Sevgi ve saygılarımla...



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat