‘‘Geleceği öngörmenin en iyi yolu onu yaratmaktır’’ -Peter Drucker
Türkiye'de eczacılık sektörü, son yıllarda dijitalleşmenin hızla yayılmasıyla köklü bir değişim geçiriyor. 2024 Temmuz ayında OTC, takviye edici gıdalar, dermokozmetik ve kişisel bakım ürünleri satışları sadece bir e-ticaret platformunda yaklaşık 875 milyon Türk Lirası'na ulaştı. Diğer platformları eklediğimizde en basit hesapla yıllık ortalama en az 20-25 milyarı bulmaktadır. Bu devasa rakamın, ne yazık ki, çok az miktarını eczacılar tarafından dolaylı yoldan paylaşıldığı göz önüne alındığında, 30 bin eczacı ve onların yönettiği eczanelerin bu gelirin büyük bir bölümünü kaybettiği açıkça görülüyor. Peki, bu durumu nasıl tersine çevirebiliriz? Türk eczacıları olarak, dijital platformlar ve değişen tüketici alışkanlıklarına nasıl uyum sağlayabiliriz?
Eczacılık, yalnızca ilaç temin eden bir meslek değildir. Türk eczacıları, yıllardır halk sağlığının birincil koruyucusu ve danışmanıdır. Hastalarla birebir kurulan güçlü iletişim, onların ihtiyaçlarına uygun çözümler sunma ve danışmanlık hizmetleriyle destek olma, eczacılığı benzersiz kılan geleneksel güçlü yönlerimizdir. Ancak dijitalleşme, bu rollerimizi yeniden şekillendirmemizi zorunlu kılıyor.
Dijitalleşme, geleneksel perakende anlayışını kökten değiştiriyor. Artık tüketiciler, ihtiyaç duydukları ürünleri birkaç tıkla sipariş edebiliyor, ürünlerin kapılarına kadar gelmesini bekliyorlar. Bu değişim, eczacılık sektörü gibi tüketici sağlığına doğrudan etki eden alanlarda bile güçlü bir etki yaratıyor. Eczacılar, yıllardır halk sağlığının koruyucusu olarak toplumun önemli bir parçası oldular, ancak dijitalleşmenin hızla yayılması, bu rolü yeniden tanımlamayı zorunlu kılıyor.
Türk eczacıları, dijital dönüşümü bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak görmelidir. Dijitalleşmeye uyum sağlamak için, eczacılar kendi dijital platformlarını oluşturmalı, çevrimiçi satış kanallarını aktif olarak kullanmalı ve sosyal medyayı etkili bir şekilde değerlendirmelidir. Özellikle eczanelerin, Türk Eczacılar Birliği önderliğinde e-ticaret platformlarıyla iş birliği yaparak veya kendi platformunu yaratarak bu büyük pazardan pay alabilecekleri yollar üzerinde durmaları gerekiyor. Eczacılar, aynı zamanda ürün çeşitliliğini artırarak ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunarak, müşteri sadakatini artırabilirler.
Eczanelerin dijital platformlarla rekabet edebilmesi veya onlarla iş birliği yapabilmesi için yeni iş modelleri geliştirmesi şarttır. Özel danışmanlık hizmetleri, sağlık tavsiyeleri ve kişiselleştirilmiş bakım paketleri sunarak eczaneler, online hizmette de farklılaşabilir. Ayrıca, eczaneler fiziksel halini dijital dünyayla entegre ederek hem çevrimdışı hem de çevrimiçi danışanlarına hizmet sunabilir. Bu çift yönlü hizmet modeli, eczanelerin dijitalleşen dünyada varlıklarını sürdürebilmeleri için hayati önem taşıyor.
Türkiye genelindeki 30 bin eczacı, bilgi birikimi, güvenilirlik ve halkla kurduğu güçlü iletişim avantajlarını kullanarak rekabet güçlerini artırabilir. Eczaneler, danışanlarıyla güçlü bağlar kurmalı ve bu bağları dijital dünyaya taşımalıdır. Yenilikçi hizmetler sunarak, sadece bir satış noktası olmanın ötesine geçmek, eczanelerin dijitalleşme sürecinde ayakta kalmalarını sağlayacaktır. Özellikle yerel sağlık ihtiyaçlarına yönelik özel kampanyalar ve hizmetler sunarak, eczacılar tüketiciyle daha güçlü bir bağ kurabilir.
Dijitalleşmenin hızla arttığı günümüzde, Türk eczacıları olarak bu dönüşüme ayak uydurmak zorundayız. Eczacılık mesleğinin geleceği, yalnızca geleneksel yöntemlerle değil, dijital dünyaya uyum sağlamakla da şekillenecektir. Eczacılar, dijital platformlarla rekabet edebilmeli ve hatta onlarla iş birliği yaparak bu büyük pazardan pay alabilmelidir. Ancak bu şekilde, 30 bin eczacı ve onların yönettiği eczaneler, 20-25 milyar TL'lik satış rakamlarının hak ettiği payını geri kazanabilir.
“Her çağın getirdiği yeniliklere uyum sağlayanlar hayatta kalır; uyum sağlayamayanlar ise yok olmaya mahkûmdur.” -Charles Darwin
Bu noktada, Türk Eczacıları Birliği, eczacı odaları ve tüm yetkili kurumlar harekete geçmelidir. Dijitalleşmenin getirdiği bu zorlukları aşmak ve eczacılık mesleğini korumak adına acilen adımlar atılmalı, gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve eczacılar bu süreçte desteklenmelidir. Aksi takdirde, eczacılık mesleğinin geleceği tehlikede olacaktır.