17 Nisan 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
------ 0 ------
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92'nci Birleşimini açıyorum.
YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
BAŞKAN - Şimdi gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu'nun, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin aynı konudaki kanun teklifleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
1.- X Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu'nun; Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; 3201 Sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119)(X)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
92'nci maddenin birinci fıkrasında kalmış idik.
92'nci maddenin birinci fıkrasının üzerinde önerge yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
92'nci maddenin ikinci fıkrası üzerinde de önerge yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
92'nci maddenin üçüncü fıkrasında iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 92. maddesinin 3 üncü fıkrasıyla değiştirilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "%1 sigortalı, % 2 işveren" ibaresinin "% 0,5 sigortalı, % 1 işveren" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Süleyman Turan Çirkin Erkan Akçay Mustafa Kalaycı
Hatay Manisa Konya
Alim Işık Emin Haluk Ayhan Mehmet Günal
Kütahya Denizli Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 92. Maddesi (3) nolu fıkrası ile değiştirilen 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49 uncu maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Kılıçdaroğlu Hakkı Suha Okay Kemal Anadol
İstanbul Ankara İzmir
Tayfur Süner Osman Kaptan Şevket Köse
Antalya Antalya Adıyaman
"İşsizlik sigortası gelirleri vergiye tabi değildir. Bu gelirlerden hiçbir vergi, resim ve harç kesintisi yapılamaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Şevket Köse konuşacak efendim.
BAŞKAN - Sayın Köse, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 92'nci maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlarken yüce heyetinizi en içten saygılarımla selamlarım.
Tasarının 92'nci maddesinin 3'üncü fıkrasıyla değiştirilen İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 49'uncu maddesine bir fıkra eklemek amacıyla bu önergeyi verdik. Dikkat ettiyseniz, önergeyle eklenmesini istediğimiz ifade oldukça açık, anlaşılır bir durumdadır. Önergemizle ne diyoruz: "İşsizlik sigortası gelirleri vergiye tabi değildir. Bu gelirlerden hiçbir vergi, resim ve harç kesintisi yapılamaz." Yani, sosyal devleti savunuyoruz.
Peki, bu düzenlemeyi neden istiyoruz? Değerli milletvekilleri, işsizlik sigortası Mart 2002'den bu yana uygulanmaya başlandı. Eylül 2007'ye geldiğinizde, sadece 872 bin kişi bundan yararlanmıştır. Bu rakam, İşsizlik Fonu'ndan yararlananların sayısının ne kadar az olduğunun bir göstergesidir, çünkü işsizlik sigortasından yararlanabilmenin koşulları oldukça ağırdır.
Burada bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Biliyorsunuz, işsizlik sigortası için kesintiler 2000 yılından itibaren yapılıyor, ancak ödemelere 2002 yılında başlandı. Bu durumda, Fon'da çok ciddi miktarda para birikti.
Değerli arkadaşlar, işte sosyal devletin farkı burada ortaya çıkıyor. Eğer, bir ülke sosyal devlet ise, yönetenleri bu biriken parayı çalışanları, emeklileri, işsizleri için kullanır. Oysa Hükûmet bunu yapmadığı gibi, sosyal güvenliği devletin omuzlarına bir yük olarak görmekte ve bundan da kurtulmaya çalışmaktadır. "Bu kadar biriken para var ve vatandaşlar için kullanılmıyorsa acaba bu para kamu finansmanında oluşan açıklara mı harcanır?" diye ister istemez insanın aklına geliyor.
Sosyal devlet olmanın gereği, bu fonda biriken parayla meslek geliştirme çalışmaları yapılmasıdır. Bu parayla, kişilerin meslek edinmeleri, nitelikli eleman olmaları için eğitimden
geçmeleri sağlanır; organize sanayi bölgelerinde meslek okulları açılabilir ya da eğitim görenlerin staj yapması için çeşitli olanaklar yaratılabilir. Sosyal devlet olmanın da gereği zaten budur. Ekonomi kötüye giderken, her gün işsiz sayısına yenisi eklenirken, Hükûmet yurttaşlarımızın elinden sosyal güvenlik haklarını da alıyorsa, ülkede sosyal ve ekonomik sorunlar daha da büyüyecek demektir.
Sayın milletvekilleri, pirinç fiyatı artıyor, buğdayı ithal eder hâle geldik, mısır üretimine verilen destek miktarları gülünç oranlardadır, fırıncılar kepenk kapatıyor. Dolayısıyla, köylü, işçi, esnaf yani halkımız perişan bir hayat sürmektedir.
Değerli milletvekilleri, bundan yaklaşık bir hafta önce "Yine göç eyledi bizim eller." misali, Urfa'da bir kamyon kasasına binen yurttaşlarımız ekmeğin peşine düştüler, ta Urfa'dan İzmir'e doğru yola çıktılar. Yolda kaza yapıyor kamyon, kasasında 9 yurttaşımız can veriyor. Yani bunlar ekmeğin peşine giderken… Ekmek şehitlerini de rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, bir de bunun üzerine, verilen az bir sigorta gelirinden vergi alınırsa nasıl yaşayacak bu insanlarımız? Bundan dolayı önergemize destek vermenizi diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım! Sayın Başkan, nasıl!..
BAŞKAN - Sayın!
Diğer önergeye geçiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, nasıl kabul edilmiştir?
BAŞKAN - İtiraz yok. Ben saydım, takdirim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama kâtip üyelere sormadan yapıyorsunuz!
BAŞKAN - Gördüm. Sayın!
Diğer önergeyi okutuyorum…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, ama kâtip üyelere sormadan yapıyorsunuz Sayın Başkanım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Olur mu ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kâtip üyelerin itirazı var efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yahu! Geçti, geçti…
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Şu anda burayı sayın bakalım. Burayı sayın.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - İtirazı şimdi mi yapıyorlar? Uyardıktan sonra şimdi mi itiraz ediyorlar?
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - Sadece CHP'liler el kaldırdı, MHP'liler kaldırmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, o tarafta 31 kişi vardı, burada 36 kişi vardı.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - El kaldırmadı bazıları. Bazıları el kaldırmadı ya!
BAŞKAN - Kabul edilmiştir Sayın Elitaş. Daha önce saydım bütün oturan kişileri.
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) - 3-5 kişi elini kaldırdı.
RITVAN KÖYBAŞI (Nevşehir) - MHP el kaldırmadı.
BAŞKAN - "Kabul edenler" deyince MHP'liler el kaldırdı efendim.
(AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkanım, tartışmayla dışarıdakileri çağırmaya çalışıyorlar.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Başkanım, o sayımı biz kabul etmiyoruz Divan üyesi olarak.
BAŞKAN - Sayın efendim, şimdi sayın, sayın işte şurada…
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Yeniden sayım yapılması lazım.
BAŞKAN - Sayın, buyurun… Ama içeriye kimsenin girmeyeceği şekilde sayın.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - 35 mi büyük 28 mi büyük?
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, ben saydım 31 kişi vardı.
MURAT ÖZKAN (Giresun) - Efendim, dışarıda oturacaklarına burada otursunlar! Arkadaşlar sayı saymayı öğrensinler!
BAŞKAN - Ben daha önce saydım.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Divan üyesi olarak biz kabul etmiyoruz ama.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ben, o sırada olan kişileri daha önceden saydım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Doğru yaptınız efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Doğru yaptınız. Doğru yaptınız.
BAŞKAN - Oylama yaptık ve saydım ve siz sayı olarak daha azdınız.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Başkanım, iç tüzüğe göre, aramızda anlaşmazlık var. Tekrar sayım yapılması lazım.
BAŞKAN - Saydım efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Oylamayı Başkan yaptırdı.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Saymadınız…
BAŞKAN - Saydım efendim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Oylamayı Başkan yaptırdı. Kâtip üyelerle ilgili bir sayım… Karar yetersayısı yok ki!
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Tekrar saymadınız. İç Tüzük'e göre…
BAŞKAN - Saydım.... Tam o sırada "Kabul edenler…" Niye bu kadar tartışıyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çekersiniz maddeyi o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) - Allah, Allah. Çekersiniz maddeyi.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Divan üyesi olarak bizler kabul etmiyoruz.
Başkanım, 141 açık; yani, burada anlaşmazlık olduğu zaman, buradaki hükmün uygulanması lazım. Bir anlaşmazlık var. İç Tüzük açık Başkanım. Anlaşmazlık var aramızda, biz kabul etmiyoruz bunu.
BAŞKAN - İçeri kimsenin girmemesi lazım o zaman; yani o sıradaki hâliydi. Oylama o sırada.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKÇİ (Konya) - Buradaki hükme göre, ayağı kalkmak suretiyle tekrar oylama yapılması lazım. "Başkan, oylamanın ayağa kalkmak suretiyle tekrarlanacağını bildirir." diyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Başkan, devam edelim.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Başkanım, anlaşmazlık var; tekriri müzakere yapılacak. Buradaki hükmün uygulanması gerekir, İç Tüzük hükmünün. Aramızda anlaşmazlık var Başkanım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Maddeyi oylayın efendim, maddeyi; reddetsin arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evvela, iktidar partisi olmayı öğreneceksiniz. Nerede arkadaşlar?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, devam edin.
OKTAY VURAL (İzmir) - Maddeyi oylayın efendim. Maddeyi reddetsinler arkadaşlar; böylelikle önerge de reddedilmiş olur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan…
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Anlaşmazlık olduğu için buradaki hükmün uygulanması gerekir ki, ancak o zaman sorun çözülsün.
BAŞKAN - El kaldırdılar hepsi; ben saydım o zaman burası daha azdı.
KÂTİP ÜYE HARUN TÜFEKCİ (Konya) - Hayır efendim, biz öyle görmedik; tam tersi. Anlaşmazlık var şu anda. Anlaşmazlık olduğu için buradaki hükmün uygulanması gerekir Başkanım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, devam edin.
BAŞKAN - Evet, diğer önergeyi okutuyorum…
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Sayın Başkan, böyle tarafsız yönetim olmaz!
BAŞKAN - Tarafsız yönetiyorum; o sırada burada olan bütün arkadaşları tek tek saydım.
İkinci önergeyi okutuyorum:
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) - Biz buradayız.
BAŞKAN - O zaman yerlerinizde bulunun sayın milletvekilleri oylama sırasında. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 92. maddesinin 3 üncü fıkrasıyla değiştirilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "%1 sigortalı, % 2 işveren" ibaresinin, "% 0,5 sigortalı, % 1 işveren" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.
Süleyman Turan Çirkin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Kim konuşacak efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Alim Işık.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Kâtip Üyemizin de belirttiği gibi bu önergenin amacı 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yüzde 1 sigortalı" ibaresinin binde 5, "yüzde 2 işveren" ibaresinin de yüzde 1'e düşürülmesini sağlamaktır. Bu sayede işverenin istihdam maliyetinin azaltılarak rekabet gücünün yükseltilmesi ve çalışanın da üzerindeki sigorta yükünün azaltılması sağlanmış olacaktır.
Bilindiği gibi özellikle sanayi sektöründe rekabet gücünün artması, işverenlerimizin ve çalışanlarımızın üzerindeki yüklerin azaltılmasıyla doğrudan ilişkili. Aksi takdirde Türkiye'nin kendi ürünlerini ham madde ve ara mamul türündeki ürünlerini nihai ürüne dönüştürmesi ve uluslararası
pazarlarda rekabet etme şansı giderek azalmaktadır. İşte, yapılacak bu değişiklik hiç olmazsa yurt dışında pazarlama imkânı bulduğumuz birçok ürünümüzün kolaylıkla dış pazarlarda pazarlanma şansının da artmasına yol açacaktır. Bu teknik konunun umarım heyetinizce de makul görülüp kabul edileceğini beklemekteyim.
Bu vesileyle birkaç konuyu da Sayın Bakanımızın dikkatine sunmak istiyorum. Özellikle gece bekçisi, cezaevi gardiyanları, polisler ve astsubaylar, şu andaki çalışma şartlarının ağırlığı nedeniyle durumlarından son derece rahatsızlar, özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda yüce Meclisin ve Sayın Bakanın iyi niyetli yaklaşımlarını beklemekteler. Ben de bu vesileyle bu konuyu da bu kürsüden dile getirmek istiyorum.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Daha sonra gelecek o kanun…
ALİM IŞIK (Devamla) - Bir diğer konu da özel sigorta şirketlerinden gerek özel emeklilik sigortası gerekse hayat sigortası yaptırmış olan vatandaşlarımız, bu sigorta poliçelerini imzaladıkları andan itibaren yatırmış oldukları primlerin yüzde 15'i kadar stopaj kesintisine uğramaktalar. Ayrıca, giriş aidatını geri alma gibi bir şanslarının da olmadığını dile getirmekteler. Bu vesileyle, çalışanlarımızın ya da çalışmayan birçok vatandaşımızın, hiç olmazsa özel emeklilik sigortasına sahip olabilmek düşüncesiyle yapmış olduğu böyle bir girişimden fazla zarar görmeden ve mağdur olmadan emeklilik hakkı kazanma talepleri vardır. Bu konuda da gerçekten stopaj vergisinin düşürülmesi ya da hatta kaldırılması yönünde somut talepleri var. Bu vesileyle Sayın Bakanıma bu konuyu da dile getirmiş olmaktayım.
Hepinize saygılar sunuyor, önergemize desteklerinizi bekliyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
MUHARREM VARLI (Adana) - Niye ayağa kalkıyorsun?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Başkan görsün diye!
BAŞKAN - Hepsini gayet iyi görüyorum efendim.
92'nci maddenin 3'üncü fıkrasını kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
92'inci maddenin 4'üncü fıkrasında önerge yoktur, oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
92'nci maddenin, dört fıkrasıyla birlikte, tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
93'üncü maddenin 1'inci fıkrası üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 93 üncü maddesinin (1) nolu fıkrası ile değiştirilen 16/12/1960 tarihli ve 168 sayılı Yabancı Memleketlerde Türk Asıllı ve Yabancı Uyruklu Öğretmenlere Sosyal Yardım Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin (c) ve (d) bentlerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Çetin Soysal Kemal Kılıçdaroğlu Nesrin Baytok
İstanbul İstanbul Ankara
Hüsnü Çöllü Şevket Köse Rasim Çakır
Antalya Adıyaman Edirne
Fevzi Topuz
Muğla
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çetin Sosyal konuşacak efendim.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Soysal.
Süreniz beş dakikadır.
ÇETİN SOYSAL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sosyal güvenlik yasasını görüşüyoruz. Tabii ki, sosyal güvenlik yasası halka rağmen gerçekten bir dramı yansıtıyor. Ama herkes bilsin ki, bu sosyal güvenlik yasası ilk Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında değişecektir.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Ne zaman olursa, bekleyin, bekleyin!
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, böbürlenme, böbürlenme padişahım senden büyük Allah var, senden büyük Allah var. Hiç böbürlenmeyin.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Evet, Allah çok büyük. Biz böbürlenmiyoruz.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Halk bunu görüyor.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Vatandaş senin yerini görsün!
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Halka çivi çaktığınızı iddia ediyorsunuz. Halk bunları görüyor. İnsan etine nasıl çivi çaktığınızı, bunu, tüm kamuoyu izliyor.
MUHARREM VARLI (Adana) - Doğru söylüyorsunuz, bunlar çivi çaktılar, doğru!
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi, sağlamakla yükümlüdür. Bu da anayasal
güvence altına alınmıştır. Burada temel olan amaç bireyin korunması ise sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin de sağlanması gerekir. Ne yazık ki tasarı sosyal adaleti sağlamamaktadır.
Yine, gerçekten, en demokratik hak olan örgütlenme hakkı, sendikalı olma hakkı da son derece işlemeyen bir noktaya gelmiştir. Bunları birkaç örnekle de sizlere açıklamak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bütün sendikalar, sendikalaşma, toplumu örgütsüz kılan bir anlayışa tepki göstermeye çalışıyor. Bunun birçok örneği var. En son örnek, özellikle kamuda… Maalesef, kamu, yani devlet, devleti temsil eden kamu kurumlarında çalışanların sorumluluğunu üstlenmeme noktasına gelmiştir. Bunu taşeronlaştırarak o sorumluluktan kaçma anlayışı içerisinde olduğunu söylemek mümkün. Yine buna örnek olarak da İstanbul Büyükşehir Belediyesinin İstanbul Deniz Otobüsü İşletmelerinin iştiraki olan BİMTAŞ'ta çalışanlar, 496 BİMTAŞ çalışanı, yani İstanbul Deniz Otobüsü İşletmesi bünyesinde çalışanlar, maalesef, sendikalı olma girişimlerinden ötürü tehditle işlerinden çıkartılma noktasına gelmiştir. "Ya sendikalı olmaktan vazgeçeceksin ya da işine son vereceğiz" anlayışı egemen olmuştur ve sendikalı olmaktan vazgeçen 20 kişi… Belli kişiler elbette ki iş kaybetme korkusuyla geriye çekmişlerdir ve böyle baktığımız zaman da 20 kişi dün işten çıkartıldı. Hâlbuki anayasal güvence altına alınmıştır: Anayasa'nın 51'inci maddesi. Avrupa Birliğine girme noktasında olduğumuz bu süreçlerde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11'inci maddesine göre de burada bir hukuksuzluk vardır. Ne yazık ki bu hukuksuzluk her anlamda devam ediyor. BİMTAŞ çalışanlarının yanı sıra yine sendikaya üye olma noktasında, kalan Yörsan'da da aynı noktada, Tuzla'da da aynı noktada, diğer yerlerde de aynı noktada olduğunu söylemek mümkündür.
Değerli arkadaşlarım, tabii ki bunlarla ilgili söylenecek çok şey var ama ben, yine bu noktada güneydoğu'daki tarım işçilerine de değinmek istiyorum, mevsimsel tarım işçileri. Bunların hiçbir sosyal güvenliği yok. Afyon'da daha yeni 15 kişi öldü. İlkel şartlarda çalışan işçilerimizden -ilkel şartlarda ulaşımları sağlandığı için- geçen sene 75 kişi ölmüştü. Bu sene mevsim daha yeni başladı, 15 kişi daha Urfa'dan geldi ama, ne yazık ki, Afyon'da ölümle karşılaştılar.
Bu insanların hiçbir sosyal güvenliği yok. Sayın Bakan, bunları mutlaka güvence altına almamız lazım. Bunlar, gerçekten çok zor koşullar altında yaşamlarını idame ettiriyorlar. Bunun için de, bunların sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması gerekir, kayıt altına alınması gerekir. İlkel şartlarda ulaşımları ortadan kalkmalıdır. Buna da hassasiyetle değinilmesi gerektiğine inanıyorum.
Değerli arkadaşlarım, demokrasi diyoruz; elbette ki özgür birey, demokratik toplum, örgütlü toplum demokratik devletle mümkün olur. Bireyin örgütlenme hakkı da kesinlikle sağlanmalıdır diye düşünüyoruz.
Tuzla tersaneleriyle ilgili de Türkiye Büyük Millet Meclisinde 26 Şubatta bir komisyon oluştu, komisyon oluşmasına karar verildi. Orada ölümler devam ediyor. İnsan Hakları Komisyonu buralarla ilgili raporlar hazırladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - 26 Şubatta komisyon kurulmasına karar verilmiş olmasına rağmen, AKP Grubu hâlâ bu komisyona üye bildirmediğinden… Çünkü, ben Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sordum. AKP'den ikinci kez isim istendi. lütfen bu isimleri verin, oradaki drama da son verelim.
Değerli arkadaşlarım, şimdi bir konuya daha değinmek istiyorum. Türkân Özsu, global enfeksiyondan ötürü -hafif alkollü olması gerekçesiyle- maalesef Lokman Hekim Hastanesi tarafından "kriterlere uyulmadığı" gerekçesiyle muayene edilmiyor. Şimdi, bunlar münferit olaylar ama yaşanan bir gerçektir.
Hipokrat yemini etmiş bir doktorun "Kriterlerime uymuyorsun" diye muayene etmeme hakkı var mıdır? Bu kabul edilebilir mi? İşte son zamanlarda Türkiye'de yaşanan tablo, maalesef, bu noktaya gelmiştir. Bu konuda da duyarlı olunması gerektiğine inanıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Soysal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) - Araştırma önergesini ilk olarak biz verdik ve aynı zamanda…
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Hayır, ben 1 Şubatta vermiştim önergeyi.
BAŞKAN - Sayın Soysal, lütfen yerinize geçiniz, orada tartışmayınız.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Önce biz verdik, 1 Şubatta.
BAŞKAN - Sayın Soysal…
İBRAHİM YİĞİT (İstanbul) - Sen iktidar gelmeyi anlat.
ÇETİN SOYSAL (Devamla) - Ağaç demiş ki baltaya "Sen beni kesemezdin ya…" Neyse…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çetin gel, bırak.
BAŞKAN - Sayın Soysal…
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
93'üncü maddenin 1'inci fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
93'üncü maddenin 2'nci fıkrasında önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
93'üncü maddenin 3'üncü fıkrasında önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
93'üncü maddenin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.59
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
------ 0 ------
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92'nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
94'üncü maddenin birinci fıkrası üzerinde önerge yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
94'üncü maddenin ikinci fıkrasında da önerge yok.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, 94'üncü maddeye bir geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 94. maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Kemal Anadol Selahattin Demirtaş
Kayseri İzmir Diyarbakır
Ferit Mevlüt Aslanoğlu Oktay Vural Orhan Erdem
Malatya İzmir Konya
Agâh Kafkas Ahmet Aydın Ayhan Sefer Üstün
Çorum Adıyaman Sakarya
Mehmet Yüksel
Denizli
3- 2022 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 1- Bu kanun kapsamındaki kişilere bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilmiştir. İlgililer hakkında herhangi bir idari ve adli takibat yapılamaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, bu önerge altmış beş yaş üstü yaşlılık aylığı ve engelliler, özürlü aylığı alan vatandaşlarımız çeşitli nedenlerle başka bir sigortalı işte kısa, geçici süreyle de çalışsa bu çalışmalarından dolayı bu çalışmaları tespit edildiğinde aldıkları geçmişe dönük tüm aylıkları yüzde 50 fazlasıyla tahsil ediliyor idi. Bu durum 81 bin kişi üzerinde, yani altmış beş yaş üstü ve özürlü 81 bin vatandaşımızın kurumla icra yollarına düşmesine neden olmuş idi. Ben burada bütün grup başkan vekillerine, bütün parti gruplarına özellikle teşekkür ediyorum; böyle bir sosyal sorunu, problemi elbirliğiyle ortadan kaldırmış bulunuyoruz.
Tekrar teşekkür ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bakan açıklamanız için.
Gerekçe için…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Konya Milletvekili Orhan Erdem konuşacak efendim.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Erdem. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ORHAN ERDEM (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, bu kanunun belki de en önemli bir geçici maddesini şu anda hep birlikte kanuna kaydetme durumundayız.
Sayın Bakanımın da kısaca bahsettiği gibi, bilhassa engelli vatandaşlarımızın birçoğunu ilgilendiren, aynı zamanda altmış beş yaş üstü maaş alan yaşlılarımızı da ilgilendiren bir konuyu burada çözme durumundayız.
2022 sayılı Yasa gereği belirlenen bir gelir tutarının -ki bu 79 milyon, çok çok düşük, açlık sınırının altında olan bir rakam- altındaki gelir sahibi engelli ve yaşlı vatandaşlarımıza bir maaş bağlanmakta. Bu maaşı alan engelli veya yaşlı -bir şekilde isteğe bağlı bir sigortalıysa veya engelliyse, bir iş bulup belki bir ay çalıştığı hâlde, Sosyal Sigortalar Kurumunda da SSK'lı işlemi gördüğü için- yaklaşık 80 bin civarında vatandaşımızın çeşitli nedenlerle bugüne kadar bağlanan aylıkları hesaplanarak, üzerine de yüzde 50 ceza konularak geri istenmiş durumdadır. Birçok icra vakası… Birçok evde bu noktada sıkıntı yaşanmaktadır. Biz, bu maddeyle, bu sorunu hem mahkemelerdeki kısmından hem de mesela, çiftçilerle ilgili… 10 bin tarım sigortalı vatandaş var, bunlarla ilgili hiç işlem yapılmamış. Bu tip sorunları kökünden çözmüş oluyoruz.
Hükûmetimiz döneminde, 5378 sayılı Özürlüler Kanunu'yla çok önemli şeyler getirildi. 2828 sayılı Yasa'yla, evde bakım ve birçok yine önemli hizmetler getirildi. Gerçekten, kanayan bir yara, bugün diğer grup başkan vekillerimizin de ortak verdikleri bir önergeyle hep birlikte bu sorunu çözmüş oluyoruz. Ben, bu bakımdan, Değerli Bakanımız Faruk Çelik Bey'e çok teşekkür ediyorum, çok radikal, çok kararlı bir tutumla, cezasını mı affedelim, yok yüzde 10 mu ceza koyalım, asgari ücretin altında alanları mı affedelim derken, birçok konu görüşülürken "Bunu kökten halledelim, böyle bir sıkıntıyı çözelim." ifadeleriyle bizi de rahatlattı. Değerli Bakanımız Nimet Hanım da bu konudaki katkılarıyla gerçekten doğru olacağını söyledi ve hep birlikte şimdi bu Kanun'un sorunlu olan, 2022'nin bu maddesine geçici madde eklenerek çözülmüş oluyor.
Ben, tekrar, emeği geçen tüm bürokratlarımıza, başta Bakanımız ve ekibine, grup başkan vekillerimize ve tabii ki halkımızın iradesini burada yansıtan, sorunları çözmek için bir araya geldiğimiz bu Meclis çatısı altındaki tüm vekil arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, hayırlı olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Erdem.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Evet, hanginiz önce…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Efendim, yerimizden kısa birer açıklamayla, bu yapılana -ortak önerge bu, birleştirilmiş bir önerge- bir katkı vermek istiyoruz. Kısa bir açıklama yapmak istiyoruz.
BAŞKAN - Tamam, buyurun Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Tabii, Sosyal Güvenlik Yasası'nı birlikte çıkartıyoruz. Toplumda oluşan birçok sorunu çözmeye çalışıyoruz, geleceğe güzel bir Türkiye oluşturmaya çalışıyoruz. Özürlü vatandaşlarımızın ve yaşlılık maaşı alan vatandaşlarımızın geçimlerini geliştirmek açısından bir ikinci işte çalışmaları sonunda oluşan cezalı durum, gerçekten toplumun büyük kısmını, yaklaşık 80 bin, 90 bin kişiyi ilgilendiren bir sorun hâline dönüşmüştü.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda bulunan siyasi partiler olarak, gruplar olarak, sayın Hükûmetin de katkısıyla oluşturulan bu ortak önergeyle oluşmuş bu sorunun çözümünü, toptan çözümünü gerçekleştirmiş oluyoruz. Doğan ceza ve faizler bütünüyle terkin ediliyor. Bu konuda açılmış idari ve adli takibatlar da ortadan kaldırılıyor. Bunu çok önemsiyoruz. El birliğiyle birlikte bir sorun çözülmüş oluyor.
Buna katkı veren sayın Hükûmetimizi ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak diğer partilerimizi de kutluyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Sayın Anadol, evet siz de mi…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, efendim, bu önerge bir af getiriyor Anayasa'nın 87'nci maddesine göre…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Oraya geçmedik daha, oraya geçmedik.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Acele etme Sayın Genç.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür…
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bir önerge üzerinde bir kişi konuşur. Hepimiz de destekliyoruz…
BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen, şimdi söz verilmiş bir kişi konuşuyor.
Lütfen Sayın Anadol, devam ediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, önerge üzerinde bir kişi konuşur. O zaman biz de konuşalım.
BAŞKAN - Ortak önergelerde bazen oluyor efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ederim.
Önemli bir yasa çıkıyor. Bu yasanın çok maddesine muhalefet etti Cumhuriyet Halk Partisi ve bu muhalefetini sürdürmektedir. Ancak gönül isterdi ki bu tür mutabakatlar çok daha fazla olsun. Gönül rahatlığıyla bu önergenin kabulünü istiyoruz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak ve bu
nedenle olumlu eleştirilerde de bulunmayı görev sayıyoruz. Çalışma Bakanımıza, Devlet Bakanımıza, iktidar partisi ve muhalefet partisi gruplarına, bürokrasiye ve tüm Parlamentoya teşekkür etmeyi bir görev biliyorum. Nitelikli çoğunluk istediği de belli. Onun için de açık oylama talebinde bulunacağız, gereken yapılacaktır. CHP olarak katılıyoruz.
Çok teşekkür ederim. Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Anadol.
Sayın Elitaş…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bu önergenin gerçekten çok önemli bir önerge olduğunu diğer arkadaşlarımız da ifade ettiler. Esas itibarıyla altmış beş yaş üstü olup da özürlü olan vatandaşlarımızın herhangi bir şekilde başka bir işte çalışma imkânı bulmaları vesilesiyle, kanun gereğince bunlara ödedikleri, aldıkları maaşlarla birlikte yüzde 50 faiziyle zam ve ceza uygulanmış. Bu insanlar, hem özürlü maaşı almışlar hem de çalışabilme kabiliyetlerini kullanmaları münasebetiyle bu tür cezayla karşı karşıya kalmışlar. Yaklaşık 80 binin üzerinde bu şekilde sıkıntıya düşmüş vatandaşlarımızın icra takibiyle karşı karşıya olması durumunda, bunların mağduriyetlerini giderme noktasında çok önemli bir önerge, geçici madde ilavesi diye düşünüyorum.
Buna katkı veren siyasi parti gruplarına, Değerli Bakanımızın hiç itiraz etmeden hatta daha da geliştirerek bunu kabul etmesine ve emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, hayırlı, uğurlu olsun diyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Tamam, buyurunuz.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, saygıdeğer grup başkan vekili arkadaşlarım ayrıntılarıyla ifade ettiler; gerçekten, önemli bir konuda, çok hassas olunan bir konuda ortak bir önerge verildi. Aslında, sosyal devlet ilkesinin gereği bu şekilde yerine getirilir. Keşke, itirazda bulunduğumuz diğer maddelerde de bu kolektif çalışma ruhunu başarabilseydik ama kendilerine çok şey borçlu olduğumuz yaşlılarımızla ilgili böylesi pozitif bir düzenlemeyi, son dakikada da olsa yapabilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Ben de Demokratik Toplum Partisi adına bütün gruplara, Sayın Bakanımıza, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Demirtaş.
(AK Parti, CHP, MHP ve DTP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı.)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, açık oylama talep ediyoruz bu önergeyle ilgili.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İç Tüzük gereği önergeyi açık oylamayla yapacağım, daha sonra maddenin tümünü işaret oyuyla yapacağız.
Önce önergeyi işaretle oylayacağız: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Önerge af içerdiği için açık oylamayı elektronik cihazla yapacağım. Açık oylamanın şekli için Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 94'üncü maddesine eklenen bir geçici maddenin oylaması sonucunda madde üzerinde 308 kabul oyu kullanılmıştır.
Bazı sayın üyeler bu maddenin af niteliğinde olduğunu iddia ederek nitelikli çoğunluk aranması gerektiğini söylemişlerdir. Anayasa Mahkemesi 22/11/2007 tarihinde yayınlanan 22/12/2006 tarihli 120 sayılı Kararı'nda, Anayasa'nın 87'nci maddesinde düzenlenen genel ve özel af kapsamının maddi ceza hukuku ile sınırlı olarak anlaşılması gerektiğini, genel ve özel af kavramlarının ceza hukukuna özgü kavramlar olduğunu, ceza hukuku alanı dışında kullanılmadığını, bu kavramların tanımları, hüküm ve sonuçlarının da ceza hukukunda düzenlendiğini açıklamıştır.
Görüştüğümüz tasarı da maddi ceza hukuku kapsamında bir tasarı olmayıp, bazı alacakların terkiniyle ilgilidir. Bu nedenle, geçici maddenin kabul edilmesi için nitelikli çoğunluk aranmasına gerek bulunmamaktadır. Oylama sonucuna göre…
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, kısa bir düzeltme…
BAŞKAN - Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Sayın Başkan, izninizle bir düzeltme yapmak istiyorum. "İdari ve adli" yazılmıştı, "adli"yi çıkarıyoruz Başkanım, "idari ve icrai takibat yapılmaz." kalıyor.
BAŞKAN - Bu düzeltmeler çerçevesinde oylama sonucuna göre madde kabul edilmiş bulunmaktadır.
Şimdi, 94'üncü maddenin çerçevesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
95'inci madde üzerinde bir önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 95 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Yüksel Ayhan Sefer Üstün
Kayseri Denizli Sakarya
Ali Rıza Alaboyun İsmail Göksel Muharrem Selamoğlu
Aksaray Niğde Niğde
"Madde 95- Bu Kanunun;
a) 75 inci maddesinin (4) numaralı bendinin 1/9/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) 75 inci maddenin (4) numaralı bendi hariç diğer hükümleri, 76 ila 78 inci maddeleri, 80 inci maddesi, 87 nci maddesi, 89 uncu maddesi, 90 ıncı maddesinin (1) ila (4) numaralı bentleri 2008 yılı Ekim ay başında,
c) 91 inci maddesi 1/1/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
ç) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)- Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının yürürlük maddesi yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 95'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 95'inci madde kabul edilmiştir.
96'ncı madde son madde.
96'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 96'ncı madde kabul edilmiştir.
Bir saat ara veriyorum.
Kapanma saati: 15.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER:Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)
------ 0 ------
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92'nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, sayın milletvekilleri, Hükûmetin görüşülmekte olan kanun tasarısının 11, 16, 17, 35, 47'nci maddeleri ile 75'inci maddesinin 3'üncü ve 4'üncü fıkraları ve 94'üncü maddenin 3'üncü fıkrasının yeniden görüşülmesine ilişkin İç Tüzük'ün 89'uncu maddesine göre bir talebi vardır. Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.
Danışma Kurulunun, Hükûmetin görüşülmekte olan kanun tasarısının yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:
Danışma Kurulu Tavsiyesi
No: 5 17.4.2008
Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının aşağıdaki maddelerinin İçtüzüğün 89 uncu maddesi uyarınca yeniden görüşülmesine dair Hükûmetin talebi Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
11 inci madde, 16 ncı madde, 17 nci madde, 35 inci madde, 47 nci madde, 75 inci maddenin 3 üncü ve 4 üncü fıkraları, 94 üncü maddenin 3 üncü fıkrası.
Meral Akşener
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı V.
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkanvekili Grubu Başkanvekili
Mustafa Elitaş Kemal Anadol
Milliyetçi Hareket Partisi Demokrat Toplum Partisi
Grubu Başkanvekili Grubu Başkanvekili
Oktay Vural Selahattin Demirtaş
BAŞKAN - Danışma Kurulunun görüşü bilgilerinize sunulur.
Şimdi, Hükûmetin istemini okutup, oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının tümünün oylanmasından önce İç Tüzüğün 89 uncu maddesine göre tasarının çerçeve 11 inci, çerçeve 16 ncı, çerçeve 17 nci, çerçeve 35 inci, çerçeve 47 nci maddeleri ile çerçeve 75 inci maddeye bağlı (3) ve (4) numaralı fıkraları ile 94 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının yeniden görüşülmesini arz ederim.
Faruk Çelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
BAŞKAN - Hükûmetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bu durumda, tasarının 11, 16, 17, 35, 47'nci maddeleri ile 75'nci maddesinin 3'üncü ve 4'üncü fıkraları ve 94'üncü maddenin 3'üncü fıkrasını yeniden müzakereye açıyorum.
11'nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 11 inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Muharrem Selamoğlu
Sakarya Denizli Niğde
Nusret Bayraktar Rıdvan Köybaşı
İstanbul Nevşehir
"Ancak bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre doğum öncesi ve doğum sonrası çalışmadığı sürelerde geçici iş göremezlik ödeneğinin ödenebilmesi için yatarak tedavi şartı aranmaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, bu önergemiz BAĞ-KUR kapsamında olan kadın sigortalıların doğum öncesi ve doğum sonrası izinle sekizer haftalık çalışmama süreleriyle ilgili netlik arz etmeyen durumu netleştirmeye dönük bir düzenlemedir. Yüce Meclise arz ederim. Teşekkür ederim. Önergeye katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Kanunun 4 üncü maddesinin (b) bendine göre sigortalı kadının analığı hâlinde sağlık tesislerinde yatma şartı aranmaksızın doğum öncesi ve doğum sonrası çalışmadığı sürelerde geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi imkânının açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 11'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11'inci madde kabul edilmiştir.
16'ncı maddeyi görüşmeye açıyorum.
Söz isteyen?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, söz istiyorum da...
Aslında, bana göre, bu maddeleri okutmanız lazım çünkü bu maddelerde temel kanun hükmü artık kalkmıştır ortadan. yeniden bir kanun müzakere ettiğimize göre, yeniden okutup ondan sonra müzakereye açmanız lazım. Ben, eğer okutursanız 16'ncı madde üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN - 16'ncı maddeyi okutuyorum:
Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28'inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin sonuna aşağıdaki cümleler eklenmiş, üçüncü fıkrasına "yaş hadlerine" ibaresinden sonra gelmek üzere "65 yaşını geçmemek üzere" ibaresi eklenmiş, yedinci fıkrasındaki "50" ibaresi, "55" şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dokuzuncu fıkrasındaki "prim ve her türlü borcunun" ibaresi, "prim ve prime ilişkin her türlü borcunun" şeklinde değiştirilmiştir.
"Ancak, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7.200 gün olarak uygulanır."
"Ancak yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınır."
"Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen Sayın Kamer Genç.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı yasanın bitiminden önce, 89'uncu maddeye göre tekriri müzakereyi Komisyon veya Hükûmet getirdi, bunun üzerine müzakere açtık. Tabii, bu yeniden bir görüşme olduğuna göre 11'inci maddeyi okumadınız, okutmadınız. Bence tabii, hep böyle, burada, çok usul hataları yapılıyor. Bu usul hatalarının yapılmaması lazım.
Biraz önce bir önerge verildi, hepimizin de katıldığı bir önergeydi. Bir önerge üzerinde bir arkadaşımız şahsı adına, dört kişi de grupları adına konuştu. Hâlbuki böyle, mademki her grup konuşmak istiyorsa ayrı ayrı önerge vereceklerdi, bunlar birleştirilecekti. Ondan sonra, bir önerge üzerinde dört kişiyi konuşturmak bence hatalı yani burada usul meselelerine, İç Tüzük'e riayet etmek lazım. İç Tüzük'ü her günkü hava içinde uygularsak hakikaten sıkıntı yaratılabilir. Bizim istediğimiz, burası bir parlamentodur, parlamentonun bağlı olduğu kurallar vardır, bu kuralları bence hiç tavizsiz ve objektif olarak uygulamak gerekir.
Tabii, 119 sıra sayılı kanunun bu maddesi galiba yaş haddini belirten ve altmış beş yaşı getiren bir kanundur. Türkiye gerçeklerine aykırı bir kanun bana göre. İşte, daha önce de dedim, bu Kanun'da söz alma imkânımız da olmadığı için enine boyuna tartışma yapmadık. Dedim, gidelim, şu mezarlıkları gezelim. Şu mezarlıklarda Türkiye'de insanlar hangi yaşta ölüyor yani oraları gezdiğiniz zaman altmış beş yaşını geçen çok az kişi var, onlar da nüfusun çok az bir kesimini teşkil ediyor.
Dolayısıyla, emeklilik, bir insanın hayatta iken, dinamik bir yaşta iken yaptığı çalışma, yaptığı üretim, topluma ve vatana verdiği hizmetin karşılığını, belli bir yaşı geçtikten sonra, o yaşı insanların hiç olmazsa çalışma imkânlarını kaybettiği takdirde veya belli bir dinamizmi kaybettikten sonra, işte, topluma verdiği o değerlerin belli bir rantını, hayatını iyi koşullarda geçirmesini sağlayacak bir olanaktır. Şimdi, tabii, Türkiye'deki sağlık hizmetleri belki iyileşti veya teknoloji iyileşti, Altmış beş yaşını geçen çok insan -gerçi olmaz ama, yine de kısmi bir artış- olabilir, yüzde 1, yüzde 2 veya yüzde 5 oranında. Ama yine de bu yaş haddi çok büyük bir yaş haddi. Bunu Türkiye'de uygulamak bence mümkün değil. Gerçi 2036'dan sonra bu yaş haddi uygulaması yapılacak, ama bence bu Meclisin, hele hele bu Hükûmetin… Daha yarını görmeyen bir Hükûmet, önünü görmeyen bir Hükûmet. Yani, bırakın da otuz altı sene sonra da, o otuz altı seneden sonra veyahut da önümüzdeki seçimde gelen insanlar bunları düzenlesinler. Yani, böyle çok büyük bir iddiayla ortaya çıkarsanız, işte, maalesef, hep, sanki böyle şiddetle akan bir sele kapılmış gibi kafalar sağa sola çarpar, ondan sonra kafada bir parça kalmaz. İşte, bu duruma düşmemek lazım. Türkiye'nin koşullarını… Bundan sonra gelecek Parlamentolarda belki daha enine boyuna bu konular tartışılabilir.
Şu kanun, ben inanıyorum ki, şu Parlamentoda Komisyon da dâhil, Hükûmet de dâhil, parlamenterlerin yüzde 99'u dâhil, hatta ben de dâhil, bu kanunun hangi maddesiyle ne getirildi, çok iyice anlaşılmıyor. Çünkü evvela 5510 sayılı Kanun'un şu maddesi diyor, o maddeyi getirip koyacaksınız. O maddenin daha önce değiştirilen maddelerini getirip koyacaksınız, sistemi tam benimseyeceksiniz. Bu başlı başına bir doktora tezini yapmaya elverişli bir kanun. Bu kadar 70 milyonu ilgilendiren bir kanun tasarısını -ve teklifler de buna göre birleştirilmiş- burada müzakere ediyoruz ama, bu kanun hakikaten Türkiye gerçeklerine uygun bir kanun değil.
Gazetelerde birtakım haberler çıkıyor: Efendim, "Milletvekilleri kendini gazi statüsüne koydu." Ben böyle bir maddeyi hatırlamıyorum. Eğer böyle bir madde geçmişse de ben de bunu kınıyorum. Ne gerek var? Türkiye milletvekillerini gazi statüsüne koymanın bir anlamı var mı yani? Eğer milletvekillerine bir hak tanıyacaksınız, Anayasa'nın 86'ncı maddesinde milletvekilinin statüsüyle ilgili düzenlemeler var, o düzenlemeye uygun bir düzenleme bir defa getirirsiniz, ondan sonra da bunun altından çıkarsınız. 86'ncı maddede -86 mı? Veya 87 de olabilir, Anayasa'nın- milletvekili Emekli Sandığıyla irtibatlandırılır diyor. E, şimdi Emekli Sandığını da kaldırdınız, bu da havada kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) - Dolayısıyla, tabii, işte böyle kanunlar enine boyuna tartışılmadan buraya gelirse bu kanunlar uygulamada da… Daha buradan çıkıp da uygulamaya konulmadan hemen insanların gördüğü gerçekler karşısında hükûmetler uyarılıyor ve yeni yeni kanunlar getiriliyor. Onun için, bana göre, bu Sosyal Güvenlik Kanunu'nun geri çekilip, en azından bunu bir ön müzakere kabul
edip yeniden bir partiler arası uzlaşma sağlamak suretiyle, yani her partiden belli bir milletvekili grubu alarak, bu Sosyal Güvenlikten, Emekli Sandığından, SSK'dan, BAĞ-KUR'un belirli görevlerinde çalışmış insanları getirip, bunlarla ilgili bir çalışma yapıp buraya doğru dürüst bir metin getirilirse ülkeye ve vatandaşlara daha iyi hizmet edeceğine inandığım için bu kanunun ben yine de geri çekilmesini ve ülke gerçeklerine uygun yeni bir düzenleme yapılarak getirilmesini diliyorum.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 16 ncı maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Muharrem Selamoğlu
Sakarya Denizli Niğde
Nusret Bayraktar Rıdvan Köybaşı
İstanbul Nevşehir
"Madde 16- 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasına "yaş hadlerine" ibaresinden sonra gelmek üzere "65 yaşını geçmemek üzere" ibaresi eklenmiş, yedinci fıkrasındaki "50" ibaresi, "55" şeklinde değiştirilmiş, yedinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, sekizinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dokuzuncu fıkrasındaki "prim ve her türlü borcunun" ibaresi, "prim ve prime ilişkin her türlü borcunun" şeklinde değiştirilmiştir.
"İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara; (1)
a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için prim gün sayısı şartı 7200 gün olarak uygulanır.
b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;
1) 1/1/2036 ilâ 31/12/2037 tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,
2) 1/1/2038 ilâ 31/12/2039 tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,
3) 1/1/2040 ilâ 31/12/2041 tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,
4) 1/1/2042 ilâ 31/12/2043 tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,
5) 1/1/2044 ilâ 31/12/2045 tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,
6) 1/1/2046 ilâ 31/12/2047 tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65,
7) 1/1/2048 tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için 65,
olarak uygulanır. Ancak yaş hadlerinin uygulanmasında (a) bendinde belirtilen prim gün sayısı şartının doldurulduğu tarihte geçerli olan yaş hadleri esas alınır."
"Emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunanların, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenir ve eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden de indirilir."
"Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten sonra yazılı istekte bulunmaları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise istekleri üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı alındıktan sonra ilişiklerinin kesilmesi şarttır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, bu tekriri müzakere neticesinde 16'ncı maddeyle getirmek istediğimiz husus şudur: Bakıma muhtaç derecede malul çocuğu bulunan bir bayan yirmi yıl çalışınca yirmi beş yıl çalışmış gibi olacak. Dolayısıyla beş yıl erken emeklilik, mevcut yaşından daha erken emekli olma imkânını bu şekilde sağlıyoruz. Kime? Bakıma muhtaç derecede malul çocuğu olan bayanlara böyle bir imkânı hep birlikte tanımış oluyoruz.
Hayırlı olmasını diliyorum ve önergeye katıldığımı ifade ediyorum.
BAŞKAN - Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutalım acaba?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malul çocuğu bulunan kadın sigortalıların daha erken yaşta emekli olmalarına imkân sağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda 4 (c) sigortalıları yönünden hukuki bir ihtilaf oluşmaması bakımından maddenin ikinci fıkrası tekrar yazılmış, daha önce yapılan değişiklikleri de içerecek şekilde madde metni düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 16'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 16'ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük'te çok açık bir hüküm yok. Yeniden müzakereye aldığımız maddeleri tekrar okutma gibi bir yükümlülüğümüz yok. Demin Sayın Genç -bellek tazelemesi için- istediği için okuttum. Devamını istiyorsanız, devamındaki maddeleri okutayım.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, "…müzakere edilir." diyor. Yani müzakere etmek demek, maddeyi önce okutacaksınız. Müzakerenin anlamı bu.
BAŞKAN - Bugüne kadar uygulamada da okutulmamış. Ama okutmak daha uygun düşüyorsa okutuyorum.
17'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 17 - 5510 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasında "hesaplanan gün sayısına göre," ibaresinden sonra gelmek üzere "% 50'yi geçmemek üzere" ibaresi eklenmiştir.
"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır."
"Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez."
"28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, % 50'yi geçmemek üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200 gün, % 50 oranı da % 40 olarak uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok.
Bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 17 nci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Nusret Bayraktar
Sakarya Denizli İstanbul
Muharrem Selamoğlu Rıdvan Köybaşı
Niğde Nevşehir
"MADDE 17- 5510 Sayılı Kanunun 29 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."
"MADDE 29- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylığı, aşağıdaki hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutardır.
Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellene-rek bulunan kazançlar toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ö-deme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.
Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için % 2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez.
28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, % 50'yi geçmemek üzere üçüncü fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için bu fıkrada geçen 9000 prim gün sayısı 7200 gün, % 50 oranı da % 40 olarak uygulanır
Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı hesaplanır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda daha önceki değişiklikleri de içerecek şekilde madde metni yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 17'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 17'nci madde kabul edilmiştir.
35'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 35- 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde başlığı "Gelir ve aylıkların düzeltilmesi, yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri" şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir.
Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıklarının hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82 nci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak 29 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın % 35'inden az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları; hak sahibi bir kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır aylığının % 80'inden, hak sahibi iki kişi ise % 90'ından az olamaz. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmî aylıklar için bu fıkra hükümleri uygulanmaz."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok.
Bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 35 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşa-ğıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Rıtvan Köybaşı
Sakarya Denizli Nevşehir
Nusret Bayraktar Muharrem Selamoğlu
İstanbul Niğde
"MADDE 35- 5510 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin madde başlığı "Gelir ve aylıkların dü-zeltilmesi, yükseltilmesi, alt sınırı, ödenmesi ve yoklama işlemleri" şeklinde, ikinci fıkrası ise aşağı-daki şekilde değiştirilmiş ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir."
"Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere, bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir."
"Bu Kanuna göre sigortalıya bağlanacak aylıklar ile ölen sigortalının hak sahiplerinin aylıkla-rının hesabına esas tutar, çalışma sürelerindeki her yıl için 82 nci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt sınırları dikkate alınarak, talep veya ölüm yılına ait Ocak ayı itibariyle 29 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenen ortalama aylık kazancın %35'inden, sigortalının bakmakla yükümlü olduğu eşi veya çocuğu varsa %40'ından az olamaz. Hak sahibi kimselerin aylıkları; hak sahi-bi bir kişi ise bu fıkraya göre hesaplanan alt sınır aylığının %80'inden, hak sahibi iki kişi ise %90'ından az olamaz. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan kısmı aylıklar için bu fıkra hükümleri uygulanmaz."
"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere, malûllük sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç ta-rihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz."
"İş kazası veya meslek hastalığı sonucu başka birinin sürekli bakımına muhtaç duruma gelen sigortalı için bu Kanunun 19 uncu maddesine göre hesaplanacak sürekli iş göremezlik geliri, 82 nci maddeye göre tespit edilen prime esas kazanç alt sınırının aylık tutarının %85'inden az olamaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, bu önergeyle de asgari ücretin… Asgari aylık yüzde 35 oranında bildiğiniz gibi, bunu, evli veya çocuğu olanlar için yüzde 40'a -5 puan- artırıyoruz. Ayrıca, iş kazası neticesi başkasının sürekli bakımına muhtaç durumdaki sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik geliri alt sınırı yüzde 70 idi bunu da yüzde 85'e çıkarıyoruz. Yani, çalışma imkânı kalmamış olan iş kazası neticesindeki vatandaşlarımızın aylık bağlanırken sürekli iş göremezlik aylığı oranını yüzde 70'den yüzde 85'e çıkarıyoruz. Sosyal taraflarla da bu konuyu daha önce görüşmüştük. Bugün parti gruplarımızla da bu konuyu değerlendirdik. Olumlu bir düzenlemedir.
Önergeye katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bağlanacak aylıklarda alt sınır uygulaması yeniden düzenlenerek, alt sınır aylığının belirlenmesinde sigortalıların bakmakla yükümlü bulundukları kişiler olup olmadığı dikkate alınmak suretiyle alt sınır aylığı %40'a çıkarılmış, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu başkasının bakımına muhtaç duruma düşen sigortalılara bağlanacak gelirlerde alt sınır %85 olarak belirlenmiştir. Ancak malullük aylığı için uygulanacak alt sınır, madde başlığı da dikkate alınarak 27 nci maddeden 55 inci maddeye taşınmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilmiş bu önerge doğrultusunda 35'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul eden-ler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
47'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 47- 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 80- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Prime esas kazançların hesabında;
1) Hak edilen ücretlerin,
2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin,
brüt toplamı esas alınır.
b) Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.
c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.
d) Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak oniki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilâve edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.
e) Saatlik, günlük, haftalık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmış olmayıp da komisyon ücreti ve kâra katılma gibi belirsiz zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak günlük kazançları, 82 nci madde hükmüne göre belirlenen alt sınırdır.
f) Bir işverene tabi olarak çalışan sigortalının belirli ücretinin dışında ayrıca (e) bendi kapsamında ücret alması halinde, prime esas günlük kazancı bunların toplamından oluşur.
g) Primlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç, sigortalının, bir ay için prime esas tutulan kazancının otuzda biridir. Ancak günlük kazancın hesabına esas tutulan ay içindeki bazı günlerde çalışmamış ve çalışmadığı günler için ücret almamış sigortalının günlük kazancı, o ay için prime esas tutulan kazancının ücret aldığı gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır.
h) Sigortalıların günlük kazançlarının hesabında esas tutulan gün sayıları, aynı zamanda, bunların prim ödeme gün sayılarını gösterir. Ancak, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet akdinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu şekildeki hesaplamada gün kesirleri bir gün kabul edilir.
ı) İşveren ve sigortalı arasında çağrı üzerine çalışmaya dayalı yazılı iş sözleşmesinde taraflar arasında çalışma süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiş ise, sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı haftalık çalışma süresi en az yirmi saat kararlaştırılmış sayılarak (h) bendi hükmüne göre hesaplanır.
i) 88 inci maddenin dördüncü fıkrasına göre ay içerisinde 30 günden az prim ödeme gün sayılarına ait eksik günlerin genel sağlık sigortası primleri, eksik çalışma süreleri dikkate alınmak suretiyle hesaplanır.
4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Aylık prime esas kazanç, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas kazanç beyan edilir. Ancak beyan edilen kazançta bir değişiklik olması durumunda, sigortalının yeniden beyan ettiği kazanç üzerinden hesaplanan prim tahsil edilir.
b) Sigortalı aynı zamanda işveren ise beyan edeceği aylık kazancı, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden az olamaz. Beyanda bulunmayan sigortalının primleri, asgarî aylık prime esas kazanç üzerinden hesap ve tahsil edilir. Beyanda bulunmayan veya beyan ettiği kazancın çalıştırdığı sigortalının otuz günlük prime esas kazancından düşük olduğu tespit edilen sigortalıların aylık prime esas kazançları, tespit edilen kazanç düzeyine çıkartılarak beyan edilen kazançla arasındaki farkın primi 89 uncu madde hükümlerine göre gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilir.
Bu Kanuna göre ilk defa 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olanların prime esas kazançlarının hesabında;
a) Aylıklarını personel kanunlarına göre alan sigortalılar için;
1) İlgili kanunları uyarınca aylık gösterge ve ek göstergeler üzerinden ödenen aylık tutarları,
2) Memuriyet taban aylık ve kıdem aylık tutarları,
3) Makam, temsil ve görev tazminatları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci maddesi uyarınca ödenen tazminatlar (bölge, kurum, birim, çalışma mahalli, görevin niteliği ve benzeri kriterlere dayalı olarak asıl tazminatlara ilave, ek veya ayrıca ödenen tazminatlar hariç), 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 17 nci maddesinin (A) bendinde yer alan cetvelde belirtilen oranlar üzerinden ödenen hizmet tazminatı (28/2/1982 tarihli ve 2629 sayılı Kanun ile 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Kanuna göre tazminat veya üniversite ödeneği alanların sadece rütbelerinin karşılığı hizmet tazminatları), 11/10/1983 tarihli ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 12 nci maddesi uyarınca ödenen üniversite ödeneği, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ödenen ek ödeme,
b) Kadro karşılığı sözleşmeli olarak görev yapan sigortalılar için işgal ettikleri kadrolar esas alınmak suretiyle (a) bendinde öngörülen unsurlar üzerinden hesaplanan tutarı,
c) Açıktan vekil olarak atanan sigortalılar için, (a) bendinde öngörülen unsurlardan ilgili mevzuatı uyarınca ödenen tutarı,
ç) Başka bir kadro ya da görevin ödeme unsurları esas alınmak ve kıyaslanmak suretiyle aylık veya ücret ödenen sigortalılar için; emsal alınan kadro veya görevin prime esas kazanç tutarını geçmemek üzere, bu kazancın aylık veya ücret ödenmesinde öngörülen oranında hesaplanacak tutarı,
d) Büyükşehir belediye başkanları için bakanlık genel müdürünün, diğer belediye başkanları için ise öğrenim durumları itibarıyla 657 sayılı Kanuna göre yükselebilecekleri dereceyi aşmamak kaydıyla, 657 sayılı Kanuna ekli (I) sayılı ek gösterge cetvelinin "VIII. Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (d) bendinde belirtilenlerin prime esas kazançları,
e) 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerde yer alan yükseköğretim kurumlarına bağlı konservatuarlarda 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 15 inci maddesi uyarınca sözleşme ile istihdam edilen öğretim elemanlarından sanatçı öğretim elemanı olarak istihdam edilenler için, anılan Kanunda öğretim görevlisi kadro unvanında istihdam edilenlerin tahsil ve derecelerine göre belirlenen prime esas kazanç tutarı; kamu idarelerinde sanatçı, sanatkar ve sanatçı öğretmen olarak sözleşme ile istihdam edilenler için, tahsil ve dereceleri itibarıyla 657 sayılı Kanuna tabi olarak teknik hizmetler sınıfında yer alan mühendislerin (a) bendindeki prime esas kazanç tutarı; yüksek öğretim kurumları ile diğer kamu idarelerinde sanat uygulatıcısı ve sahne uygulatıcısı olarak sözleşme ile istihdam edilenlerden en az önlisans mezunu olanlar için tahsil ve dereceleri itibarıyla 657 sayılı Kanuna tabi olarak teknik hizmetler sınıfında yer alan teknikerlerin, diğerleri için ise teknisyenlerin prime esas kazanç tutarları,
f) İlgili kanunlarında emeklilik ya da ek gösterge açısından belirli bir kadro, unvan veya görevle bağlantı kurulanlar için, bağlantı kurulan kadro, unvan veya görevin prime esas kazanç tutarı,
g) Bu fıkranın (a) ilâ (f) bentleri kapsamı dışında kalan sigortalılar için atandıkları görev itibarıyla 657 sayılı Kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki benzer görevlerin aynı kadro, unvan, tahsil ve derecesi için belirlenen prime esas kazanç tutarları,
esas alınır. Vekalet veya ikinci görev karşılığında ilgili mevzuatı uyarınca yapılacak ödemeler prime esas kazancın hesabında dikkate alınmaz.
Yalnızca genel sağlık sigortasına tâbi olanlar bakımından prime esas aylık kazancın tespitinde; 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde sayılan kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının iki katının otuz günlük tutarı, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen kişiler için asgarî ücret, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (e)
bendinde belirtilen kişiler için ise prime esas asgarî kazanç tutarı esas alınır. Ancak, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılmak için müracaat etmekle birlikte, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanılarak tespit edilen aile içindeki gelirin kişi başına düşen aylık tutarı; asgari ücretin üçte birinden asgari ücrete kadar olduğu tespit edilen kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının üçte biri, asgari ücretten asgari ücretin iki katına kadar olduğu tespit edilen kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutar, asgari ücretin iki katından fazla olduğu tespit edilen kişiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının iki katı prime esas asgari kazanç tutarı olarak esas alınır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen?
Sayın Öztürk, buyurunuz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben de söz istiyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.Tekriri müzakere konusu yapılan 47'nci maddeyle ilgili olarak görüşlerimi ifade etmek üzere huzurunuzdayım.
Evet, uzun bir süreden beri görüştüğümüz tasarı yasalaşmak üzere. Bu maddeyle ilgili olarak neler geliyor ona bir bakalım. Sigorta primine esas kazançları düzenliyor bu madde ve yeni olarak nakden ödenen ayni yardımlar da prim kapsamına alınıyor. Özel sağlık sigortalarına ve bireysel emekliliğe ödenen ve asgari ücretin yüzde 30'unu aşan tutar da prime esas kazanca dâhil ediliyor. Bunun Türkçesi şu demektir: İşveren, işçisi için bireysel emeklilik ve özel sağlık sigortası için prim yatıracak ve bu prim de işçiye yapılmış bir ücret ödemesi gibi prime esas kazanca dâhil edilecek.
Ayrıca, bir şey daha yapılıyor. Bir ay içerisinde prime esas kazanç miktarı eğer ön görülen tavanı aşıyor ise, o takdirde, tavanı aşan kısım bir yıl süreyle takip eden ücretlere eklenerek prime esas kazanca dâhil edilecek. Bu da ne demektir? İşverene yine ek prim yükü demektir.
Şimdi, diğer taraftan Hükûmet "istihdam paketi" adı altında işverenlerin üzerindeki sigorta primi yüklerini azaltmak üzere bir düzenleme getirecek ve orada da primlerden bir miktar indirim yapacak. Yani önce bindir, sonra indir, arkasından da "İşverenin prim yükünü indirdim." de. Bu, gerçekten büyük bir açıkgözlülük diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddeyle ilgili olarak dikkatinize getirmek istediğim bir diğer husus: Esnek çalışma yöntemine göre istihdam edilen işçilerimiz ayın otuz gününün tamamında çalışmıyorlar. Eksik çalıştıkları günler için Hükûmet haklı olarak diyor ki: "Kendisi bu sürenin işveren ve işçi primlerini yatırırsa otuz gün üzerinden ben bunun hizmetini sayarım." Bu kadarıyla düşününce gayet uygun bir düzenleme yapılmış gibi görünüyor. Ancak, biz, İş Yasası'yla çalışma yaşamında esnek çalışma yöntemlerini getirirken amaçlarımızdan bir tanesi: İşverenlerimizin rekabet güçlerini yükseltmek amacıyla, uluslararası rekabet güçlerini artırmak amacıyla böyle bir düzenleme getirmiştik. Dolayısıyla, bu düzenlemeden işverenlerimizin de menfaati vardı. Gönül isterdi ki bu düzenlemede işçiye isteğe bağlı sigorta hakkı tanınır iken bir kısım yükün de işveren tarafından üstlenilmesi hakkaniyete ve adalete daha uygun olur diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakana bu kürsüden Genel Sağlık Sigortası Fonu'yla ilgili olarak yıllık gelir tahmininin ne olacağını sorduk. Bu şunun için önemli: Sayın Bakan, bugün İşsizlik Sigortası Fonu'nu yönetiyor ve dolayısıyla fonda belli bir miktar kaynak var. Şimdi yeni bir büyük fonu daha yönetecek, ama tasarı yasalaşırken Türkiye Büyük Millet Meclisine ve vatandaşlarımıza bu fonun büyüklüğünün ne olacağı konusunda bir bilgi vermedi; biz tahminî rakamı kendisine söyledik, aksi bir şey söylemediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
28-30 milyar YTL tutarında bir fonu yönetecek, bu fonun bir kısmı "devlet primi" adı altında devlet katkısı olacak bir kısmı yine yeşil kart statüsünde olanlara devletin destek vermesi ile oluşan bir fon olacak. Bu, şunun için önemliydi: Fonun gelir büyüklüğünü bilirseniz tahminî olarak aşağı yukarı yapmış olduğunuz bir sağlık gideri var. Eğer arada açık yok ise o zaman bu tasarı yasalaşıyor ve çalışanlar için getirdiğimiz yükleri doğru hesap etmedik demektir.
Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 47'nci maddesi üzerinde, İç Tüzük'ün 89'uncu maddesine göre yeniden görüşülmesine ilişkin, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu madde, sigorta primine esas alınacak bazı belirliyor. Madde, tabii, her meslek grubunda hangi ücretlerin sigorta primine esas alınacağını uzun uzadıya izah etmiş ama çok da uzun bir madde. Aslında bazı şeyler de kayrılmış. Mesela, şimdi, sporcuların maaşlarıyla ikramiyeleri, bu da prime esas alınacak mı alınmayacak mı? Alınacaksa ikramiyesi de… Yani biliyorsunuz çok büyük transfer ücretleri alıyorlar bunlar. Bunların aldıkları bu transfer ücretleri prime esas alınacak mıdır?
Yine bu maddenin üçüncü fıkrasında "İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin…" Ben bunu pek anlayamadım. Yani bir kişinin hakkı verilmemiş, yargıya gitmiş, yargı kendi lehine bir karar vermiş. Bu verdiği karar sonucunda aldığı ücretleri o ay içinde alamaz ki. Bana biraz muğlak geldi.
Değerli milletvekilleri, yine burada büyükşehir belediye başkanları korunmuş. Bunların 657'ye göre aldıkları maaşları dışında çok çeşitli ek ödenekleri var, bunları niye dâhil etmediniz prime? (d) bendinde bunların, "657 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı ek gösterge cetvelinin 'Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı' bölümünün (d) bendinde belirtilenlerin prime esas kazançları…"
Şimdi, yani benim gördüğüm kadarıyla, daha önce yapmış olduğum konuşmada da… Tabii kanun çok ayrıntılı olarak incelenmediği için, hangi meslek grubuna ne getirdiği de çok fazla şey etmediği için burada çok korumacı bir sisteme gidilmiş.
Ayrıca, bu (g) bendinde "Vekalet veya ikinci görev karşılığında ilgili mevzuat uyarınca yapılacak ödemeler prime esas kazancın hesabında dikkate alınmaz." Niye alınmasın Sayın Bakan? Öyle genel müdürler var ki on yerden maaş alıyorlar. Niye bunların o aldığı primler, o vekâlet ücretlerini ki, tabii bu Hükûmet zamanında müsteşarları, genel müdürleri, ne bileyim, banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri bir çok yerlerden ek ücret alıyorlar. Primlerin hesaplanmasında bunları niye istisna tutuyorsunuz da öte tarafta asgari ücretle çalışan kişileri getirip bunlardan prim kesiyorsunuz? Bu haksızlık yani. Bu, tamamen zengini koruma, büyük gelir kazançlarını, büyük gelir sağlayan kişileri koruma; bunun yanında düşük ücretli kişilerin canına okumak demektir.
Tabii, aslında işverenlerin… Hani "bu kayıt dışılığı önleyeceğiz" deniliyor ama burada bazı mesela, bazı meslek grubu mensuplarından BAĞ-KUR'da hakikaten çok yüksek prim alınıyor. Bu prim alınınca, birçok insan, BAĞ-KUR'lular, maalesef, kendi borçlarını ödemiyorlar. Yani, aslında hükûmet etmek demek, idare etmek demek memleketteki bütün sınıfların iyice bir filmini çekip o film içinde değerli birtakım insanların özelliklerine ve niteliklerine göre gruplar oluşturmalı ve o gruplar ve o özellikler sonucunda oluşturulan grupların yaşantılarını basitleştirecek, idame ettirebilecek… Eğer onlardan herhangi bir fedakârlık beklenecekse, o fedakârlıkları da, hakikaten, yapabilecek düzeyde bir düzenleme yapılması lazım. Yani, böyle masa başında oturup bu kanunu hazırlayan gruplar -ekseriya bürokratlar tabii- kendi durumlarını korurlar, daha önce de gördük. Birçok meslek grupları buraya kanunları getirdikleri zaman kendi durumlarını korur, ötekilerin canına okur.
Bir şey daha söyleyeyim, geçenlerde de söylemiştim: Bir taksiye bindim… İşte bu taksiciler… Mesela, hakikaten, birçok kişi emekli olduktan sonra veyahut da işsiz olanların birçoğu özel taksilerde çalışıyor. -Tabii, taksi fiyatları muazzam arttı biliyorsunuz. Yani, 1 trilyon değerinde taksi plakaları var İstanbul, Ankara'da- ve bu kişiler sigorta ettirilmiyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) - …Tek bir kişinin üç-dört tane taksisi var ama orada şoför çalıştırıyor. Fakat adam diyor ki: "Benim hiçbir sosyal güvencem yok. Yani bu durumda çalışan insanlar için bir sigorta yapma sistemini zorunlu getirmemiz lazım ve trafik memurları yaptıkları kontrollerde takside çalışan şoförler eğer hakikaten bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değilse, onu çalıştıran kişinin, o şoförü, muhakkak, sigorta kapsamına aldırmasını zorunlu kılacak bir düzenleme yapmak gerektiğine inanıyorum.
Ben demin yaptığım konuşmada da belirttiğim gibi, hakikaten çok karma karışık bir sistem getirilmiş, bunu hazırlayanlar da içinden çıkamıyor.
ama, prime esas alınan aylıkların hesaplanmasında bazı meslek grupları korunmuş, bunu bu maddede görmek mümkündür.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bakan, kısa bir açıklama.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın Öztürk, gerek az önceki konuşmalarında gerekse daha önce yapmış oldukları konuşmalarda Genel Sağlık Sigortası Fonundan bahsettiler, bu konuyla ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, mevcut sistemde, sağlık için toplanan primler uzun vadeli emeklilik için kullanılabiliyor, fakat Genel Sağlık Sigortası, yani bu yasa yürürlüğe girdikten sonra, GSS primlerini, Genel Sağlık Sigortası primlerini uzun vadeli emeklilik işlemlerinde kullanma imkânı artık kalmayacak. Bu çerçevede olaya baktığımız zaman, bu GSS Fonu diye tabir ettiğimiz olay, yeni bir olay da değildir aslında. Mevcut şu andaki uygulamada üç kurumla ilgili sağlık primleri de yine bir merkezde toplanıyor, bunun bir devamı olarak bu algılanabilir.
Olayı rakamsal olarak ortaya koyduğumuz zaman, bugün karşı karşıya bulunduğumuz rakamlar şunlar: Sağlık gelirlerimiz 12,2 katrilyon, sağlık giderlerimiz 23,1 katrilyon, aradaki fark 10,9
katrilyon. GSS'ye geçtiğimizde, Genel Sağlık Sigortasına geçtiğimizde, gelirler tahmini olarak 18 katrilyon, giderlerse 31,3 katrilyon olarak tahmin edilmekte, aradaki fark ise 13,3 katrilyon. Bu çerçevede, yeşil kart 4 katrilyon, kamu çalışanları 2,8 katrilyon, bunlar da 6,8 katrilyon yapıyor. Mukayeseyi yaptığımız zaman gelir gider açısından, ortaya net 2,4 katrilyon bir fark çıkıyor. Bu farkın iki ana kaynaktan kaynaklandığını ifade edebiliriz. Bunlardan biri yeşil karttan bildiğiniz gibi 4 katrilyon harcamayı devralıyoruz. Yaptığımız düzenlemeyle bunun 2,7 katrilyonunu devletten alacağız. Dolayısıyla 1,3 katrilyon yeşil karttan fark var. 1,1 ise GSS kapsamına girmekten kaynaklanıyor. Böylece 2,4 katrilyonluk bir fark söz konusudur.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
47'nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 47 nci maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun 80 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde geçen "oniki" ibaresinin "iki" olarak; ikinci fıkrasının ise aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Rıtvan Köybaşı
Sakarya Denizli Nevşehir
Nusret Bayraktar Muharrem Selamoğlu
İstanbul Niğde
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Aylık prime esas kazanç, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas kazanç beyan edilir. Beyanda bulunmayan sigortalıların aylık prime esas kazancı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katı olarak belirlenir.
b) Sigortalı aynı zamanda işveren ise aylık prime esas kazancı, çalıştırdığı sigortalıların prime esas günlük kazancının en yükseğinin otuz katından az olamaz. Aylık prime esas kazancı, çalıştırdığı sigortalının otuz günlük prime esas kazancından düşük olduğu tespit edilen sigortalıların aylık prime esas kazançları, tespit edilen kazanç düzeyine çıkartılarak aradaki farkın primi, 89 uncu madde hükümlerine göre gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilir.
c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmayı gerektirecek birden fazla durumun söz konusu olması halinde, bu fıkranın (a) ve (b) bentlerinde belirtilen esaslara göre tek beyanda bulunulur.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Saygıdeğer Başkanım, bu 47'nci maddede müzakerenin yapılmasını talep etmemiz iki ana esasa dayanıyor:
Bunlardan biri: Birden fazla şirkete ortaklığı söz konusu olan bir iş adamı veya bir işveren tek beyanda bulunacak, yani her şirket için ayrı ayrı beyanlarda bulunmama durumunu getiriyoruz.
Ayrıca, ikinci olarak da: Ücret dışı ikramiye gibi ödemelerin takip eden on iki ay değil, iki ay süresiyle prime tabi tutulmasını öngörüyor bu düzenleme. Bundan dolayı bunu getirmiş bulunuyoruz ve önergeye katıldığımı ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Prime esas kazançların hesabında ücret dışında dikkate alınacak diğer ödemelerden ödemenin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmının ödemenin yapıldığı ayı takip eden üç ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan kısımlarının sonraki ay kazançlarına eklenmesi amaçlanmış, maddenin ikinci fıkrasındaki değişiklikle de bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl hesap edileceği, belirlenen bu kazançların Kurumun göstereceği dönemlerde beyan usulüne göre bildiriminin yapılacağı, beyanda aylık prime esas kazanç sınırları dahilinde serbestlik olduğu şeklinde ana kurallar koyularak işverenler için serbestlik kurulanın istisnası öngörülmüştür. Bu istisnaya uygun olarak işverenlerin yanında çalıştırdıkları kişiler adına beyan ettikleri en yüksek kazançtan daha az aylık prime esas kazanç beyan edemeyecekleri şeklinde hüküm düzenlenmiştir. Yine madde metninde serbestlik kuralına uygun olarak, birden fazla sigortalı sayılmayı gerektirecek halin tek kişide birleşmesi durumunda dahi tek beyan koşulu korunmuştur.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 47'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 47 kabul edilmiştir.
Yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.25
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
------ 0 ------
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92'nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
75'inci maddenin üçüncü fıkrasını okutuyorum:
MADDE 75 -
Ek 77 nci maddesinin birinci fıkrasının; (b) bendinde yer alan "Astsubaydan subay olanlar, astsubaylar" ibaresinden sonra gelmek üzere "birinci derecenin dördüncü kademesine kadar yükseltilir." ibaresinin eklenmiş, "ve uzman" ibaresi "Uzman" şeklinde değiştirilmiş, (c) bendinde yer alan "yedek subay" ibaresi çıkarılmış ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Bu maddeye göre yükseltilenlerin dereceleri, 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 14 üncü maddesinin (A) bendin-deki hükümlere göre de ayrıca dikkate alınır.
Birinci fıkranın uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlı-ğı, Devlet Personel Başkanlığının görüşü alınarak Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir.
Bu maddeye göre yapılan ödemeler her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olup, faturası karşılığında Hazineden tahsil edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği var mı? Yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 75 inci maddesinin (3) numaralı çerçevesinde yer alan "dördüncü" ibaresinin, "üçüncü" ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Nusret Bayraktar
Sakarya Denizli İstanbul
Muharrem Selamoğlu Rıtvan Köybaşı
Niğde Nevşehir
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, önergeye katılıyoruz. Astsubayların birinci derecenin dördüncü kademesine yükseltilmesiyle ilgili düzenleme, dördüncü kademe olmadığı için üçüncü kademe olarak değiştirilmeyi içeriyor. Bu anlamda önergeye katıldığımızı ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Gerekçeyi mi okutuyorum, konuşacak var mı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçeyi okutun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yapılmış olan düzenlemede ast subayların birinci dereceye yükseltilmesi amaçlanmıştır. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda ekli astsubaylarla ilgili gösterge tablosunda dördüncü kademenin olmaması nedeniyle bu değişikliğe ihtiyaç duyulmuştur.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 75'in 3'üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
75'inci maddenin 4'üncü fıkrasını okutuyorum:
4) Ek 79 uncu maddesinin altıncı fıkrasının son cümlesi "Bu yardımlar 1 Eylül- 31 Aralık tarihleri arasında yılda bir kez olmak üzere ve ilgili eğitim öğretim yılında öğrenci olduklarını gösterir belge ile müracaat edenlere, talepte bulunduğu yılın Eylül ayında geçerli olan memur aylık katsayısına göre hesap edilerek başvurularını izleyen ay içinde toptan ödenir." şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
119 sıra sayılı Kanunun Tasarısının çerçeve 75 inci maddesinin (4) numaralı çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan Sefer Üstün Mehmet Yüksel Rıdvan Köybaşı
Sakarya Denizli Nevşehir
Ahmet Aydın Muharrem Selamoğlu
Adıyaman Niğde
"4) Ek 79 uncu maddesinin altıncı fıkrası "Yukarıda sayılan şehit ve malullerin çocuklarına; ilk öğretim öğrencileri için (1250), lise öğrencileri için (1875) ve yüksek öğrenim öğrencileri için (2500) gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutar kadar her ay eğitim ve öğretim yardımı yapılır. Bu yardımlar 1 Eylül-31 Aralık tarihleri arasında yılda bir kez olmak üzere ve ilgili eğitim öğretim yılında öğrenci olduklarını gösterir belge ile müracaat edenlere, talepte bulunduğu yılın Eylül ayında geçerli olan memur aylık katsayısına göre hesap edilerek başvurularını izleyen ay içinde toptan ödenir." şeklinde değiştirilmiştir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, Bu düzenlemeyle, şehit ve gazilerin çocuklarına yapılan eğitim ve öğretim yardımları yüzde 25 civarında artırılmaktadır. Her çocuk için -şehit ve gazi çocuğu için- ilköğretimde yıllık 594 YTL olan yardım 742 YTL'ye, ortaöğretimde 891 YTL olan yardım 1.114 YTL'ye, yükseköğretimde de 1.188 YTL olan yardım 1.485 YTL'ye çıkarılmaktadır. Katıldığımızı ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Gerekçeyi mi okutuyorum?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Yapılmış olan düzenleme ile harp malulleriyle şehitlerin çocuklarına ödenmekte eğitim ve öğretim yardımı tutarların, günün şartlarına paralel hale getirilmek amacıyla % 25 artırılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 75'inci maddenin 4'üncü fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 75'inci maddenin 4'üncü fıkrası kabul edilmiştir.
Madde 94'ün 3'üncü fıkraya bağlı geçici madde 1'ini okutuyorum:
Madde 94
3). 2022 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir:
GEÇİCİ MADDE 1. Bu Kanun kapsamındaki kişilere bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilmiştir. İlgililer hakkında herhangi bir idari ve adli takibat yapılmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Madde üzerinde konuşmak mı istiyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Evet.
BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Vural.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Siz de mi konuşmak istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Evet, ben de kişisel söz istiyorum.
BAŞKAN - Tamam.
Buyurunuz.
Siz, şahsınız adına mı grup adına mı?
OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır, grup adına efendim. Sayın Genç şahsı adına istedi.
BAŞKAN - Evet.
Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olursanız… Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz ve sessiz olunuz.
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; bugün bu görüştüğümüz tekriri müzakere münasebetiyle görüştüğümüz bu madde aslında sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortasıyla ilgili yapılan düzenlemelerin son maddesi. Bu vesileyle, bu tasarı görüşüldüğü müddetçe Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna mensup milletvekillerimizin ortaya koyduğu tavrın anlamı ve bizim bu tasarıya genel bakış açımızla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Anayasa'mızın 60'ıncı maddesi "Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Devlet, bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar." demektedir. Dolayısıyla, Anayasa'nın bu amir hükmü çerçevesinde vatandaşlarımızın sürdürülebilir bir güvenliğe kavuşturulması gerekmektedir. Takdir edersiniz ki "güvenlik" kavramı, süreklilik ve sürdürülebilirlik olduğu müddetçe anlam ifade eder. İnsanların çalıştığı müddet içerisinde elde ettiği haklarla çalışması bittikten sonraki hakların sürdürülebilir ve sürekli olabilmesinin dikkate alınması ancak bir güvenlik oluşturur. Eğer bu güvenliği sağlayamazsanız, eğer günübirlik yasalarla, her yıl değişen yasalarla toplumun sosyal güvenliğini düzenlemeye kalkarsanız, bu, güvenlik düzenlemesi olmaz; aksine, çok önemli riskler oluşturur. İşte bu tasarıyla, aslında, bugün yine bunun bir örneğini yaşıyoruz. Dolayısıyla, 2006 yılında çıkartılan bir yasa bugün tekrar değiştirilmek isteniyor, muhtemelen yarın tekrar bu yasa düzenlenecek. Her ne kadar 2035 yılı, 2048 yılı bahsedilmişse bile, biliyorsunuz, daha 2006 yılında çıkartılan bir yasanın değiştirilmesini bile öngördüğümüze göre, muhtemelen, bu yasa da, maalesef, sürdürülebilir bir güvenliği sağlamaktan uzak gözükmektedir. O bakımdan, sosyal güvenliği temin etmenin yolu, bir kere, bu konuda çalışan kesime ve vatandaşlarımıza, sosyal güvenliği temin edecek normlarda kararlılık oluşturması ve bu kararlılık çerçevesinde iş gücü piyasasında istikrarın temin edilmesi gerekir. Maalesef bugün, biliyorsunuz bütün sosyal taraflar ayakta, işveren kesimleri, işçi kesimleri, memur kesimleri, yıpranma zammı almayan vatandaşlarımız, müktesep haklarını kaybeden vatandaşlarımız, hepsi ayakta. Şimdi, ne hakkımız var? Böyle bir güvenlik olabilir mi? Bu Parlamento her an, her şeyi, her zaman yapabilecek konumdaysa bugün çalışan bir kimsenin bu hakkının elinden alınabileceği tehdidi de bir güvenlik oluşturmaz, aksine güvensizlik oluşturur.
Bu tasarının temel mantığı nedir? Bize göre bu tasarının temel mantığı, sosyal güvenlik sisteminde vuku bulan açıkları azaltmaktır. Bu açıkları azaltarak yükleri azaltmaya yönelik, sadece gelir elde etme mantığına göre kurulmuş bir yasadır. O bakımdan da Türkiye'nin makroekonomik dengelerini kurmak üzere stand-by anlaşması imzalamış IMF'nin, stand-by'dan sonra izleme yapabilmesi ya da ihtiyari bir stand-by'ı sürdürebilmesi için, IMF'nin talebi üzerine gelmiştir. Malum olduğu gibi IMF'nin sosyal bir yönü yoktur. Onda sadece kapitalist dünyanın kendi dengeleri içerisinde gelişmekte olan ülkelere politika empozesi asıldır. O bakımdan böyle bir kanun tasarısı, esas itibarıyla sadece ve sadece yükleri dikkate aldığı için de sosyal yönü oldukça zayıf bir tasarıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye'nin özellikle 2012 yılından sonra başlayacak yirmi yıllık bir demografik fırsatı vardır. Bu fırsat çok önemlidir. Özellikle çalışabilir nüfusumuzun artması, bağımlılık oranının düşmesiyle birlikte, yaklaşık yirmi yıl boyunca, Avrupa ülkelerine nazaran, çalışabilir ve genç nüfusun daha fazla olması, bağımlılık oranının düşmesi Türkiye için bir fırsat penceresidir. O zaman bu fırsat penceresini değerlendirmek için ne yapmamız lazım? Bizim çalışabilir nüfusumuz arttığına göre, bağımlılık oranımız azaldığına göre önceliğimiz ne olmalıdır? Bu tasarı bir önceliği, Türkiye'nin önceliğini dikkate almıyor. Türkiye'nin önceliğinin ne olması lazım? Eğer bağımlılık oranı düşüyorsa, eğer çalışabilir nüfusumuz -on beş-altmış dört- on beş yaşından yukarı nüfusumuz yüzde 70'i bulmuşsa, yapmamız gereken iş, bu çalışabilir nüfusu istihdam edecek politikalara öncelik vermektir. Bunu vermediğimiz takdirde bu demografik fırsatı kullanamayız. O bakımdan, bunlar çözüm değildir. Aslında bu fırsatı kullanırsak aktüeryal denge açısından da sosyal güvenlik dengesini oluşturabiliriz. Ama maalesef, Hükûmetin önceliği iş gücüne katılma oranını artırmak olmadığı müddetçe, çalışabilir nüfusumuzu daha fazla eğitecek, eğitilmiş nüfusumuzu istihdam edecek, yüksek katma değerli sektörleri teşvik edecek politikalar olmadığı müddetçe bu demografik fırsat penceresi bize kapanır. O bakımdan, gerçekten Hükûmetimizden istediğimiz şey, bu fırsatı, bu tarihî fırsatı kullanmanızdır. Yüzde 48'le iş gücüne katılma oranıyla rekabet edemeyiz. Asgari ücreti istihdamla, temizlik işçileri istihdamıyla, kömür dağıtmakla ya da koruma-güvenlik memuru kadrolarıyla biz istihdam sağladığımızı düşünüyorsak bu genç nüfusumuzun rekabet edici özelliğini kullanamıyoruz demektir. O bakımdan, yapılması gereken şey bu nüfusumuzu eğitmek ve istihdama sokmaktır. Türkiye'nin önceliği bu değildir. Altmış beş yaşla ilgili emeklilik, bağımlılık oranı düşen bir Türkiye için bağımlılık oranı yüksek bir Türkiye bakışıyla düzenleme yapmak öncelik sırasına göre doğru değildir. O bakımdan, bir taraftan kayıt dışını kayıt içine almak, istihdamı teşvik etmek, istihdamı teşvik ederken de bunu yüksek katma değerli sektörlere yöneltmek lazım. Bu bizim için gelecekle ilgili bir meseledir. Bunun siyasi tercihle ilgisi, alakası olmaması gerekir. Siyasi partilerin bunların yöntemiyle ilgili tercihleri olabilir ama, takdir edersiniz ki, eğer istihdamı artıracak politikalarımızı eğer hepimiz beraber, birlikte uygulayamazsak, yarın öbür gün kim iktidarda olursa olsun, bu, Türkiye'nin, bu, rekabet gücü azalmış Türkiye'nin sorununu çözmek giderek zayıflar. O bakımdan, bu tasarıyla getirilen emeklilere, çalışanlara yükü artırarak, yaşlı nüfusların sosyal güvenlik yükünü çalışanlara ve emeklilere yükleyen mantık, o bakımdan Türkiye'nin mantığıyla, Türkiye'nin mevcut ekonomik, demografik özellikleriyle bağdaşmamaktadır. Bu bakımdan, temel eleştirilerimiz, açıkçası budur.
Bu çerçevede bakıldığı zaman, bu kanunla ilgili, milletvekillerimiz gerek alt komisyonda gerek Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse Parlamentoda çok aktif bir şekilde, anlamlı önergelerle katkı sağladık. Tabii, bu temel eleştirimiz değişmemekle birlikte, mümkün olduğunca da bu olumlu katkılarımızı kabul ettirmeye çalıştık. Bazılarında mümkün oldu ama bütün bu olumlu adımlara rağmen, temel olarak bu kanunun Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaktan öteye, sadece malî gelir elde etmeye yönelik bir temel perspektifle hazırlandığını ve sürdürülebilir olmadığını düşünüyoruz. Bu bakımdan
da, tasarının bu eksiklerini dikkate alarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu tasarıya ret oyu vereceğimizi bilmenizi istiyorum.
Bu tasarıda eksik olan bazı hususlar da var. Tabii, özellikle prim ödeme konusunda zorluğa giren Bağ-Kur ve çiftçilerle ilgili, maalesef, bir yeniden yapılandırma yer almadı. Oysa, eğer bu bir reform ise; bu bir, açıkçası, temel kanun ise, bu temel kanunda, uyum konusunda sorun çıkmış kesimlerin bu sorunlarını halletmesi gerekmektedir. Yeni bir beyaz sayfa açmamız gerekirdi. Nasıl biraz sonra onaylayacağımız önergeyle altmış beş yaş aylığı, özürlülerle ilgili yapılmış terkinlerin, cezaları, para cezalarını, hepsini affediyorsak, terkin ediyorsak, çiftçilerin ve Bağ-Kurluların da borçları konusunda bir karar vermemiz lazımdı. Maalesef, bu kararı yerine getirmedik.
Tabii, böyle bir kanun vesilesiyle, bunu yürütecek Bakanlar Kuruluna, inşallah diyorum ki, gazetelerde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) - Evet, insanlık ayıbı. 230 YTL için rehin bırakılan çocuk. Hani yoktu? Hani yoktu?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Özel hastane o.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Çarpıtmayın, doğru bilgi verin.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bütün gazetelerde başlıklarda. Dolayısıyla bizim isteğimiz, bu vatandaşlarımızın bu konuma düşürülmemesini temin edecek politikaları kararlılıkla uygulamaktır.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sizin dönemizde her gün vardı.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu çerçevede şunu da ifade etmek istiyorum, aslında milletvekillerimiz ifade etti: Sekiz yıl önce, dokuz yıl önce bu Parlamentoda yapılan görüşmelerde "Mezarlıkta emeklilik, zulüm yasası, IMF'nin dayatması." diye elli sekiz, altmış yaşı eleştirenler… Diyorum ki bu da Cenabıhakk'ın imtihan şeklidir. Allah bizi kendi sözlerimizle imtihan ettirmesin. (MHP sıralarından alkışlar) Bundan ibret almamız gerekmektedir. Bu sözleri kullananlar bu süreçten de ibret almalıdır.
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bu kanuna "ret" oyu vereceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Genç, buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, 119 sıra sayılı yasanın 94'üncü maddesi üzerinde tekriri müzakere edildiği için şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri, lütfen ya yerlerinize geçiniz ya dışarıda müzakere ediniz.
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bu yasa altmış beş yaşını doldurmuş, muhtaç, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaşlarına aylık bağlanmasına ilişkin bir maddesidir bu. Bugün bütün gruplar bununla ilgili bir önerge verdiler ve usule aykırı olarak bütün… Tabii, çok büyük, geniş bir mali kapasitesi olan ama geniş bir seçmen kitlesine de hitap ettiği için bütün gruplar ayrı ayrı çıktılar, konuşma da yaptılar, ama şimdi tekriri müzakereyle aynı o bütün grupların üzerinde anlaştıkları metni tekrar değiştiriyoruz.
Yani görüyorsunuz ki ne kadar büyük bir hata yapıyorsunuz. Biraz önce verdiğiniz, yani bir saat veya iki saat önce verdiğiniz önergede ne kadar çalakalem önerge hazırladığınız, ondan sonra ne kadar çalakalem kanun metinleri hazırlayıp da daha iki saat geçmeden buradaki getirdiğiniz metni beğenmiyorsunuz, yerine ikinci bir metin getiriyorsunuz. Galiba o önergede, sabahleyin kabul edilen önergede cezai ve icrai takipleri durdurttunuz.
Şimdi, olayın özü de bu: Yani özürlü bir vatandaş özürlü maaşını alırken bir ara da bir Sosyal Güvenlik Kurumunda babasından, annesinden gelen bir emekli maaşı alıyorsa işte bu bir kişi çift Sosyal Güvenlik Kurumundan maaş almadığı için bunun birisini iade etmek zorundadır. Bu konuda tabii milyonlarca dava var. Belki milyon olmasa bile milyona yakın davalar var, bunu düzeltiyorsunuz. Bence de yerinde bir düzeltme. Ama, yani, bugün daha düzelttiğiniz bir konuyu yeniden düzeltiyorsunuz. Bu, işte, Parlamenter yasama faaliyetinin çok yerinde, bilerek, bilinçli olarak yapılmadığını gösteriyor.
Değerli milletvekilleri, bu arada bize gelen bir doktorlar grubu var. Bu doktorlar grubu bazı dal ve merkez birimlerini kuran… Daha önce gitmişler, işte Bayındırlık Bakanlığına, sağlık müdürlüklerine başvurmuşlar ve bunlar "Tamam." demişler, "Bütün belgeleriniz tamam, buyurun size ruhsat verelim." demişler. İşte, son, gelmişler Sağlık Bakanlığına, müracaat etmişler, 217 tane doktor… Bunlar yeni bir sağlık merkezi açacaklar veyahut da işte belli dal merkezlerini açacaklar. Son, bakanlık bunlara demiş ki: "Hayır, açamazsınız." Niye? Gidin, efendim, sizin faaliyette bulunacağınız yerden, orada faaliyette bulunacağınıza dair müsaade getirin. Bana diyorlar ki: "Başlangıçta bizden böyle bir talepte bulunmadılar ama son anda sırf bizi yokuşa sürmek için geldiler
böyle bizden bir talepte bulundular. " Şimdi, diyorlar: "AKP'nin milletvekillerine gidiyoruz: Valla, biz Sağlık Bakanından korkarız, bunu söyleyemeyiz kendisine."
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, parlamenterlik, milletvekilliği çok onurlu ve soylu bir görevdir. Yani olabilir, birileri sizi buraya seçmiş getirebilir ama iki yüz on yedi tane doktor, mütehassıs doktor -her birisinin yanında en azından beş, on tane doktor var, hemşire var- ondan sonra bu insanlar bütün servetlerini harcamışlar, bir merkez kurmuşlar. Şimdi, yeni getirilen bu kanunla, ben inanıyorum ki, çeşitli tarikat mensubu büyük hastane sahipleri…Tarikat mensupları hastane kurdular, sırf bu hastanelere hastalar gitsin diye, bu insanlara böyle bir müşkülat çıkarıyorsunuz ve bu insanları faaliyetten men ediyorsunuz.
Birisi bana dedi ki o mütehassıs doktordan, Vanlıydı, Van'da galiba şey ediyor: "Ben karımdan boşandım, çocuklarımı okullardan aldım, bütün servetimi verdim buraya, yani intihar edeceğim."
Değerli milletvekilleri, bakın, bu kadar mantıksızlık, bu kadar akılsızlık, bu kadar izansızlık olur mu yani? Böyle bir şey olur mu? Sen gideceksin vatandaşa, evet, sen, yeteri kadar masrafını yap, ondan sonra alet edevatı al, tıbbi malzemeleri al, kur buraya, ondan sonra son anda… Bakanlık da başlangıçta bunlara böyle bir şey söylememiş. Ama tarikattan gelen, kendi bağlı oldukları tarikatların kurduğu hastanelerin menfaatleri yok olmasın diye insanlara böyle bir zulüm yapıyorsunuz. Bu hangi adaletten, bu hangi haktan, hangi hukukta var ben anlamıyorum.
Tamam da, yani bu memlekette onlar da kazansınlar sizin tarikattakiler de kazansınlar. Yani bu memleketin parası çok. İşte, daha önceki yaptığım konuşmalarda da biliyorsunuz, sosyal güvenlik deliği diye bir şey yok. İktidarların yaptıkları rüşvetlerin yarattığı delikler var. Yani, şimdi, bu kanuna göre, siz, fatura ödemesini eğer doktorluk mesleğinden anlamayan kişilere inceletirseniz, mesela hangi teşhise hangi tetkikler yapılması lazım, hangi teşhise hangi ilaçlar verilmesi lazım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) - …konularında, bu konuda bilgi sahibi kişilere faturaları inceletmezseniz ne olur? Bazı kişiler, hiç anlamayan kişiler gidecek o faturaları, şişirilmiş faturaları öderler ve dolayısıyla devlet büyük bir haksız kazançla, haksız bir masrafla karşı karşıya kalabilir. İşte bu sosyal güvenliğin en büyük deliği buradan geliyor sayın milletvekilleri.
Onun için -maalesef gücümüz yetmiyor tabii, 340 milletvekilisiniz, kendiniz çalışıyorsunuz, kendiniz oynuyorsunuz, bu da tabii ayrı bir şeyle ama- bize düşen burada işte düşüncelerimizi söylüyoruz. Halk da bizi dinliyor. Tabii zamanım da kalmadığı için bir iki şeye daha şey edecektim. Yani işin kısası, bu maddede yapılan değişiklikle cezai ve icrai takipleri kapsaması lazım. Yani bir yetim, bir özürlü kişi gitmiş, babasından yetim maaşı alıyorsa bu zamanında fark edilmemişse bundan dolayı bu kişiler hakkında ne cezai ne de icrai takibat yapılmasın. Bunu belirtmek istedim.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na
119 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve 94'üncü maddesinin 3'üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Oktay Vural Selahattin Demirtaş
Kayseri İzmir Diyarbakır
Kemal Anadol Orhan Erdem
İzmir Konya
3) 2022 sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 1- Bu kanun kapsamındaki kişilere bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yersiz ödenen ve geri alınması gereken aylıklar ile bunlardan doğan ceza ve faizler terkin edilmiştir. İlgililer hakkında herhangi bir idari ve icrai takibat yapılmaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutuyorum?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 2022 sayılı Kanun kapsamında olan hak sahipleri, gelirleri belirlenen limitin altında olan vatandaşlar olup bu aylıklarına ilave gelir elde etmek amacıyla zaman zaman geçici işlerde çalışmaktadırlar veya zorunlu harcamalarından kısmak suretiyle elde ettikleri tasarruflarını isteğe bağlı emeklilik uygulamalarına aktarmaktadırlar. Elde ettikleri gelirler ve iş imkânları geçici ve vatandaşın sosyal statüsünü değiştirecek ölçüde olmayan niteliktedir. Söz konusu vatandaşların mevzuat gereği 2022 aylıklarından mahrum bırakılmaları zaten önemli bir gelir kaybı olacaktır. 2022 sayılı Kanuna eklenen bu madde ile aylık ödemeleri kesilen ve mevzuat uyarınca haklarında işlem yapılan
vatandaşların mağduriyetlerini gidermek, yazılı ve sözlü müracaatlar ve vatandaşların lehine sonuçlanan davalar nedeniyle Kurum aleyhine oluşan ek maliyetleri sınırlı tutmak amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Madde 94'ün 3'üncü fıkraya bağlı geçici madde 1'i kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.26
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
------ 0 ------
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 92'nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, sayın milletvekilleri, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Toplam oy sayısı : 280
Kabul : 225
Ret : 55(x)
Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Şimdi Sayın Bakan, kısa bir teşekkür konuşmasına buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; uzunca bir süredir, aslında beş yılı aşkın bir süredir Türkiye'nin gündeminde olan sosyal güvenlik reformuyla ilgili çalışmalarımız, 60'ıncı Hükûmetle birlikte Anayasa Mahkemesinin iptal kararı çerçevesinde tekrar ele alınmış ve yaklaşık sekiz aylık bir dönem içerisinde tüm sosyal taraflarla enine boyuna bütün maddeleri, bütün kapsadığı hususları dikkate alarak değerlendirmeler yapılmış ve mümkün mertebe sosyal taraflarla en üst düzeyde uzlaşı sağlanması konusunda ciddi mesafeler alınmış ve o çerçevede de Türkiye Büyük Millet Meclisine sosyal güvenlik reformu sevk edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisine Yasa'yı sevk etmeden önce siyasi parti gruplarıyla da bir araya geldik. Kendileriyle de gayet verimli değerlendirmeler yaptık ve kendilerinden gerek Komisyon çalışmalarında gerekse Genel Kurul çalışmalarında her zaman katkıya açık olduğumuzu ve bu 70 milyonu ilgilendiren, çocuklarımızı, torunlarımızı, Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren bu Yasa'yla ilgili bu katkılara açık olduğumuzu ifade ettik ve katkıları da bu dönemler içerisinde yoğun bir şekilde aldık. Muhalefet-iktidar ayrımı gözetmeden çok önemli düzenlemelere birlikte imza atmış olduk. Gerçekten de, Türkiye'nin 2070'li yıllarını ilgilendiren ve kamuoyunda da, medyada da gerekli, gereksiz tartışmalara konu olan bu Yasa'nın çıkmasında ve katkıların sağlanmasında emeği geçen başta, işin başlangıcında sivil toplum kuruluşlarımıza, tüm işçi sendikalarımıza, memur sendikalarımıza ve siyasi parti gruplarımıza özellikle teşekkürlerimi sunmayı bir borç biliyorum.
Bu önemli düzenleme yapılırken, bu Yasa, bu reform çalışması yapılırken kapsamından dolayı sıkıntılar yaşadığımızı da ifade etmek istiyorum çünkü bir kuyuya bir taş atılıyor ve bu taşı çıkarmak için gerçekten günlerce, saatlerce emek sarf etmeniz gerekiyor. Bununla ilgili çok örnekler yaşadık. Aslında, Yasa'nın hiç hak etmediği gereksiz ve haksız eleştiriler dönemini geçirdik ama netice itibarıyla, inanıyorum ki kamuoyu da, buradaki değerlendirmeler de, kamuoyu bilgilendirme çalışmalarımız da düne göre, geçmişe göre bu Yasa'ya bakışın Türkiye'nin geleceğini düzenleyen, Türkiye'nin geleceğine imza koyan ve Türkiye'nin sürdürülebilir bir sosyal güvenlik anlayışını oturtması açısından popülizmden uzak, günübirlik, mevsimlik, seçimlik değerlendirmelerden uzak ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik konusunda atılmış bir adım olduğunu kamuoyu da kavramaya iyiden iyiye başlamış bulunuyor. Bundan sonra da, bu Yasa'nın ne getirip ne götürdüğüyle ilgili, başta milletvekili arkadaşlarımız olmak üzere tüm kurum çalışanlarının sizleri ve yetmiş milyon vatandaşımızı bilgilendirme çalışmalarını sürdüreceğini ifade etmek istiyorum ve bu konularla ilgili gerekli bilgi ve belgelerle Türkiye'nin dört bir tarafına bu Yasa'nın ne getirdiği bir tanıtım kampanyası çerçevesinde duyurulacaktır.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, tabii bu yasama faaliyetleri ve Türkiye'deki tüm toplumsal sorunları, sosyal kesimlerin sorunlarını çözen bu yüce çatıdır. Bu yüce çatı altında bulunan milletvekili arkadaşlarımız gerçekten, geçen dönem itibarıyla söylüyorum, dokuz yüz altmış yasa tasarısını bu Meclisten geçirdi. Bu dönem tam rakam olarak bilemiyorum ama çok önemli yasalara imza atmaya başladığımızı hep beraber müşahede ediyoruz. Bu kadar önemli düzenlemeleri yapan milletvekillerimizle ilgili, kamuoyunda yersiz ve gerekçesiz birçok haksız değerlendirmelerin olduğunu da bu vesileyle ifade etmek istiyorum. Bu Parlamento, bu milletvekilleri; bu değerlendirmeleri, bu haksız yakıştırmaları hak etmiyor arkadaşlar, bunu özellikle vurgulamak istiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Ve milletvekilleriyle ilgili ne zaman bir konu gündeme gelse bu haksız ithamlar ve haksız değerlendirmeler maalesef gündeme gelmektedir.
Son dönemlerde, Anayasa Mahkemesinin sosyal güvenlik reformunu iptali çerçevesinde, bu Yasa'nın yeniden ele alınması bazı hususiyetleri, bazı yeni düzenlemeleri de gündeme getirdi. Bunların başında, mevcut kamu görevlileri, dolayısıyla bütün milletvekilleri mevcut statüye tabidir, şu anda yürürlükteki mevzuat neyse ona tabidir. Bu bilinmesine rağmen, bununla ilgili çok farklı yorumlar ve değerlendirmeler maalesef kamuoyunda ve ilgili çevrelerde yapılıp kafalar bulandırılmaya çalışıldı ama bunların doğru olmadığını ifade ediyorum. Ama şunu da bütün açık yüreklilikle ifade etmek istiyorum: Türkiye'nin geleceğine imza koyan, bu kadar önemli düzenlemeler yapan, Türkiye'ye yön veren yüce Parlamentoda görev yapan milletvekillerinin özlük haklarını da mertçe, yiğitçe hep beraber buraya getirip birilerinin konuşmasına, birilerine alet etmeyerek buradan geçirmemiz gerekiyor arkadaşlar. Bunu da bu vesileyle burada ifade ediyorum, tekrar bu önemli reforma katkılarınızdan dolayı bütün muhalefet partilerimize, iktidar partisi mensuplarımıza, bütün milletvekillerimize, bütün sivil toplum kuruluşu mensuplarımıza, teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Kurum çalışanlarına da Sayın Bakanım, çalışanlara da…
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Kanun tasarısının milletimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.