Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 2. Yasama Yılı
90. Birleşim 15/Nisan /2008 Salı

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 15.04.2008 Salı günkü (Bugün) toplantısında oybirliği sağlanamadığından, TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Mustafa Elitaş

Kayseri

AK Parti Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 7, 55, 3, 4, 5, 59, 60, 61 ve 62 nci sıralarında yer alan 84, 115, 94, 120, 48, 127, 128, 129 ve 130 Sıra Sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, ve 10 uncu sıralarına alınması ve diğer kanun tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun 15 Nisan 2008 Salı ve 16 Nisan 2008 Çarşamba günlerindeki Birleşimlerinde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,

Çalışma saatlerinin 15.4.2008 Salı günü 24:00'e kadar; 16.4.2008 Çarşamba ve 17.4.2008 Perşembe günkü birleşimlerinde 13:00-24:00 saatleri arasında olması, ayrıca 18.4.2008 Cuma günü kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek üzere saat 14:00'te toplanması ve 94 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi,

Önerilmiştir.

BAŞKAN - Grup önerisinin lehinde, Sayın Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili; Sayın Mustafa Elitaş, Kayseri Milletvekili; aleyhinde, Sayın Kamer Genç, Tunceli Milletvekili; Sayın Mehmet Şandır, Mersin Milletvekili.

Sayın Elitaş, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu kabul ettiği takdirde, Başkanlık Divanının sayın milletvekillerinin bilgilerine arz ettiği, sunduğu 7, 55, 3, 4, 5, 62 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin sıralarının değiştirilmesiyle ilgili ve iki hafta önce perşembe günü akşam başlayıp geçen hafta da yoğun bir şekilde 119 sıra sayılı sosyal güvenlik yasası ve genel sağlık sigortasıyla ilgili tasarıyı, bu hafta, inşallah, değerli gruplarımızın da katkılarıyla bitirmeyi arzu ediyoruz.

Bugüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığından bu ana kadar toplam 99 birleşim yapmışız. Bu birleşimlerden 9 tanesi 23'üncü Dönemin Birinci Yasama Yılında gerçekleştirilmiş, 4 Ağustostan 30 Eylül tarihe kadar geçen süre içerisinde gerçekleştirilmiş. İkinci Yasama Yılı olan 1 Ekimden bugün 15 Nisan tarihine kadar olan sürede, bugün de dâhil olmak üzere, 90'ıncı Birleşimi yapıyoruz. Bu 90 birleşim içerisinde, siyasi parti grupları, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre Danışma Kurulları oluşturulmuş, 31 tane Danışma Kurulu önerimiz, birlikte, kabul edilmiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma saatlerine hep beraber karar vermişiz. Bu çerçevede, toplam doksan dokuz birleşim içerisinde, on beş gün İç Tüzük'teki yazan çalışma saatleri içerisinde, yani saat 15.00 ila 19.00 arasında çalışmışız. Kırk bir gün normal açılış saatlerinden erken açılmak üzere karar vermişiz. Danışma Kurulu kararıyla bu kararlarımızı vermişiz ve genellikle de saat 14.00'te başlayan, olağanüstü durum olmazsa -bütçe gibi görüşmeler- normal dışı görüşmelerin olduğu sürecin dışında olursa saat 14.00'te genellikle başlamışız ve bunlardan hemen hemen on beş civarına da sürenin bitimi olarak "bitim saati" diye koymuşuz. Ama siyasi partilerimizin gruplarıyla, değerli grup başkan vekilleriyle yaptığımız görüşmeler çerçevesinde, bitim konusunun pek olumlu olmadığını, süreyi koymamız gerektiğini ve genel manada da baktığımızda, 21.00-22.00 saatlerine ve bazı günlerde de 24.00 saatlerine kadar çalıştığımızı görüyoruz.

Bazı zamanlar da cuma günleri çalıştığımız… Yapılan doksan dokuz birleşimde baktığımızda, 6 gün cuma günü Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmış. Bunlardan 2'sinde bütçe görüşmeleriyle ilgili, diğer 4 tanesi normal kanun teklifleri, tasarılarıyla ilgili görüşmeler yapmışız.

Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi 4 gün cumartesi çalışmış. Bunlardan 1 tanesi bütçe görüşmelerine denk gelmiş, geriye kalan 3 tanesinde normal yasal faaliyetlerimiz içerisinde kanun tasarı ve tekliflerini görüşmüşüz.

Yine, bu çerçevede 119 sıra sayılı Sosyal Güvenlik Yasası, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda 2006 yılında kabul edilmiş. Ama Anayasa Mahkemesinin bazı maddelerini değiştirmesi ve bazı maddelerinin iptal edilmesi yönündeki kararı çerçevesinde, 2007-2008 yılında Plan Bütçe Komisyonu alt komisyonunda değerlendirmeler yapılmış ve nitekim, Plan Bütçe Komisyonu esas komisyonunda kararı verilerek, hemen hemen iki hafta önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşmelere başladık. Bu çerçevede Sayın Bakanlık, sosyal taraflarla yoğun görüşmeler yapmış ve kendilerinin de açıkladığı gibi, toplam sosyal tarafların on dokuz konudaki eleştirileriyle ilgili bir durumu, on altı esas başlık hâlinde, muhalefetin de yaptığı katkılar çerçevesinde, önergelerle burada düzenlediğimizi hep beraber, kamuoyunda da gördük. Aslında, son cümle olarak çıkarılan maddede de, bildiğiniz gibi geçen hafta muhalefet partisinin ve iktidar partisinin önergelerini, Sayın Başkanlık hangi önerge olduğu konusunda açıklama yapmadığından ve ara verip de başladığımızdan dolayı… Bu

önergeler konusunda hem muhalefetin hem de iktidar partisinin "Tekriri müzakere yapalım, bunu tekrar görüşelim." diye -yanlış bilmiyorsam ya 42, ya 44'üncü maddeyle ilgili bir önergeydi- mutabık kaldığı bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi Danışma Kurulunda görüşülüp müzakereye açılması ve Bakanlığın teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına ulaşmasına rağmen Danışma Kurulunda görüşülememesinden dolayı bu konuda teknik bir hata olduğunu, Başkanlık Divanı ve Kanunlar Kararlardaki arkadaşlarımız ifade ettiler. Bu çerçevede, Sosyal Güvenlik Yasası 70 milyon vatandaşımızı ilgilendiriyor.

Biraz önce siyasi parti gruplarının gündeme alınmasını ifade ettikleri ve gerçekten hem dünyada hem Türkiye'de 2007 yılı itibarıyla ortaya çıkan küresel ısınma diye söylenen olağanüstü kuraklık yaşandığı bir dönemde dünya stok seviyelerinin belirli bir noktada olması nedeniyle, Türkiye'nin stok seviyelerinin güvenli ölçüde bulunmasına rağmen, hem medyada hem uluslararası basında tahıl tarım ürünleri konusunda spekülasyona maruz bırakacak şekildeki yayınlar ve açıklamalar münasebetiyle, kısa süreli olduğunu düşündüğümüz, fiyatlarda fiktif, gerçek olmayan, yani bir manada olağanüstü artışların ortaya çıktığını görüyoruz. Nitekim, Tarım Bakanımız gündem dışı bir konuyla ilgili yaptığı açıklamada, iki dakikalık, üç dakikalık da olsa bu konuyla ilgili açıklamayı yaptı. Hükûmet bu konuda kararlıdır. Spekülatif faaliyetlerde bulunan kişilerin kısa bir dönem içerisinde, hem ithalat yönüyle hem de Toprak Mahsulleri Ofisinin bu konudaki aldığı tutum çerçevesinde ve Hükûmetin de kararlı olduğu konusundaki inandırıcı davranışlarımız çerçevesinde inanıyorum, ümit ediyorum ki fiyatlar normal seviyelerine gelecek.

Bizim bu önemli meseleyi, muhakkak ki bir araştırma önergesiyle görüşmemiz imkânı mevcut. Ama özellikle ekonomik politikalar konusundaki yapılan değerlendirmelerin, kısa bir süre içerisinde, Hükûmet ve ilgili organlar tarafından konunun gündeme alınmasıyla birlikte daha sağlıklı bir çözümün ortaya çıkması söz konusudur.

Bakın, iki siyasi partimizin değerli milletvekillerinin verdiği önergeler önemli önergelerdir. Biz, bu önergelerin -araştırma önergelerinin- görüşmesini açtığımız takdirde yapacağımız zaman… Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun verdiği önergeyle ilgili dört siyasi partinin yirmişer dakikadan konuşma hakları var, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun verdiği önerge üzerinde de yine dört siyasi parti grubunun yirmişer dakika konuşma hakları var. Lehte ve aleyhte konuşmaları da dikkate aldığımızda toplam yüz dakikalık görüşmeler olacak.

Yine, bu önergelere baktığımızda, zaten kırkar dakika bu konuyu görüştük. Aslında ben arzu ederdim, beklerdim ki değerli konuşmacıların şu önemli zamanı, yirmi dakika yerine on dakika olan zamanı, bu konuyla ilgili acil çözüm önerilerini sunup hem Bakanlığa hem piyasaya bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin hassas bir davranış içerisinde bulunduğunu ve Bakanlığımızın da bu konuyu göz ardı etmediği noktasında mesajlar vermesini açıkçası arzu ederdim. Ama genellikle, gelinen konuşmalar sadece bizim getirdiğimiz öneri ile diğer siyasi partilerin önerileri arasındaki farkın ve Türkiye'nin gündeminin farklı noktalara doğru götürülmesi amacıyla eleştiri, işte kim daha hassas konulara bakıyor, kim daha az hassas konuları değerlendiriyor şeklinde değil, hemen hemen seksen dakikalık, yüz dakikalık yaptığımız görüşmede, değerli milletvekillerimizin, önerge sahiplerinin ve grupların bu konuyu bu süre içerisinde de masaya yatırmaları gerektiğini düşünüyorum. Yine de arkadaşlarımızın bu konudaki katkılarını düşünüyoruz, inanıyoruz ve şunu da açık yüreklilikle ifade ediyorum ki, tarım ürünleri talep esnekliği ve arz esnekliği çok farklı olan ürünlerdir. Bugün aldığınız tedbirlerle yarın 17 milyon, 18 milyon ton buğdayı, hadi tedbir aldık -araştırma önergelerini de hızlı bir şekilde, bütün mesaimizi ona verdiğimiz takdirde- 2008 yılı buğday ürünü üretimini bir ay sonra 18 milyondan 20 milyon, 25 milyon tona çıkarmamız mümkün değil. Aynı şekilde pirinç ve diğer ürünleri bu şekilde yapmamız mümkün değil. Bu tarım ürünleri mevsimlik değişimlere ve ziraatçının bu konuyla ilgili bakış tarzını değerlendirmesiyle alakalı bir durumdur.

Ben grup önerimizin destekleneceğini ümit ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.

Grup önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.

Buyurun Sayın Genç.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.

Şimdi, tabii AKP grup başkan vekillerinin getirdiği öneri İç Tüzük'e aykırı. Şimdi, İç Tüzük'ü bu kadar bariz ihlal eden bir öneriyle Genel Kurul karşısına gelindiğine göre, zaten, AKP'nin yönetiminde de bu hatalar her yerde görülüyor, her yerde olaylardan habersiz.

Ya bir öneri getiriyorsunuz, bari İç Tüzük'ü okuyun. İç Tüzük'ün 89'uncu maddesi açıkça diyor ki, tasarı veya teklifin tümünün oylanmasından önce, esas komisyon veyahut da hükûmet her hangi bir maddenin yeniden görüşülmesini isterse, Danışma Kurulunun önerisi üzerine Genel Kurulda görüşürsünüz. Bunlar okumadan kendi kendilerine çoğunluk nasıl olsa bizde diyorlar, biz istediğimiz öneriyi bu Meclisten çıkarırız. İşte görüyorsunuz, hükûmet diye bir hükûmet yok. AKP'nin yöneticileri, zaten bu kadar olaylardan habersiz. olan bir grubun da bu memlekette yapacağı kanunların bu memlekete bir fayda sağlamayacağını herkesin bilmesi gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, şimdi -geçen gün de konuştum- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, maalesef, sahipsiz bir devlet. Devletin kurumlarını koruyan bir kurum yok. Esasen devleti yöneten hükûmetlerin devleti koruması lazım. Bir Avrupalı geliyor "Efendim, Türkiye'de herkesin güveneceği bir adalet sistemi yok." diyor. Adalet Bakanlığı makamında oturan Mehmet Ali Şahin "YARSAV, yargıdan istediği kararı çıkartıyor" diyor. Bundan daha ağır bir itham olur mu sayın milletvekilleri? Yani, efendim, adalete hakaret, hâkimlere hakaret eden böyle bir ifade olur mu? Hâkimlik mesleğinin kutsallığını anlayabilmek için o meslekte bulunmak lazım. Yoksa, hukuk fakültesini bitirip de üç beş sene bir kasabada avukatlık yaptıktan sonra, kasaba avukatlığından çıkıp da siz Türkiye'nin hukuk sistemini düzenlemeye kalkarsanız, işte, bu kadar açıklar verirsiniz.

Peki, Anayasa Mahkemesi Başkanı -sizin davanız var- sizlerle, hangi yüzle, geliyor, kebap salonunda oturup kebaplar yiyor? Çankaya Köşkündeki kişi hakkında dava var. O davası nedeniyle nasıl gidip de Çankaya Köşkünde ziyafetlere katılıyor?

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Sana mı soracağız, sana?

KAMER GENÇ (Devamla) - Yani, eğer hâkimlik tarafsızlıksa… Hâkim olgun ve dolgun kişidir. Hâkim, taraflarla temas etmez. Hâkim, bu görüntüyü verdiği zaman, vatandaşlar, ister istemez, böyle bir kararı verecek kişinin adaletli ve tarafsız karar vermeyeceğine inanır.

Şimdi, dışarıdan gelen adam "Türkiye'de güvenilecek bir adalet sistemi yok." diyor. Herkesin güveneceği şey… Adalet Bakanlığı makamında oturan kişi diyor ki: "Efendim, YARSAV, Danıştaydan istediği kararı çıkarıyor." Böyle bir zihniyetle, böyle bir akılla, böyle bir davranışla devlet yönetilir mi sayın milletvekilleri?

Değerli milletvekilleri, şimdi, birileri burada söylüyor, milletvekilleri söylüyor "Abdullah Gül'ün karısının parmağında 65 milyarlık yüzük var." diyor.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Allah senin müstehakını versin!

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bu iddia doğru mudur yanlış mıdır? Birileri çıkıp buna cevap vermesi lazım. Eğer yüzük varsa, hakikaten bunu nereden almış? Kimin parasıyla almış? Ne zaman almış? Kim tarafından hediye edilmiş?

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Dedesinden miras kalmış.

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, geçen gün, galiba Katar'dı, Katar'ın Kralı gelmişti. Burada 100 bin euroya kendisine arabalar tutuldu. Yedi sekiz gün İstanbul'da şey etti. Sırf 200 milyar lira kendisini ve misafirlerini karşılamak için şey edildi… Tayyip Erdoğan da şimdi çıkmış Katar'a gitmiş. Ya bu nedir, bu Katar'da ne var?

Sayın milletvekilleri, şimdi, bu memleketi, her gün dışarıda gidip de sizlere pahalı pahalı hediye veren kişilere devletin kaynaklarını aktarırsanız, onlardan kaynak alırsanız… Neler aldığınızı açıklayın. İşte, Suudi Arabistan Kralı geldiği zaman yedi tırla ne getirdi? Tırın birinde, diyorlar ki: "İnek getirmiş." Bir inek getiriyor, onu özel besliyor, onun sütünü içiyor. Bakın, düşünebiliyor musunuz, Türkiye'den süt içmek istemiyor, oradan inek getiriyor, tırdaki ineğin sütünü içiyor.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Sen de getir. Gücün yetiyorsa sen de bir inek getir Meclise.

KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, burada ne kadar hediye verilmiş? Efendim, Cumhurbaşkanı makamındaki kişi diyor ki: "Ben bu hediyeleri açıklamam." Ya, işte, Mal Edinme Kanunu'nda açık hüküm var: "Seçilmiş kişiler…" Sen seçilmemiş misin oraya? Onun için, değerli milletvekilleri, gerçekten, ben çıldırıyorum bu sözlerinin karşısında. Yani, nasıl bir akıl, nasıl bir izan ki, bu devleti, bu akılla, bu izanla yabancı ülkeler karşısında siz nasıl savunursunuz, nasıl bu memleketin kişiliğini koruyorsunuz ben hayret ediyorum.

Tayyip Erdoğan çıkıyor diyor ki: "Bu sosyal demokratlar Atatürk'ün arkasına sığınmasınlar, politika yapmasınlar." Ya, Atatürk, devletimizin bir millî lideridir, bir büyük devrimcidir. Biz, Atatürk'ün fikirleri, onun devrimleri arkasına sığınarak politika yapmayı kendimize onur kabul ederiz, ama gidip de Hikmetyar'ın ayakları altında uzanarak politika yapmıyoruz sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) - Saçmalama!

KAMER GENÇ (Devamla) - İşte, bizim farkımız burada. Atatürk'ün eserlerini koruyacağız, Atatürk bu devletin kurucusudur. Onun getirdiği felsefeyi, inancı, ilkeleri benimsemek… Biz değil, dünya devletleri bunu benimsiyor ve kabul ediyor. Onun için, maalesef, Türkiye, hep böyle…

Yani, öyle laflar söyleniyor ki. Bülent Arınç, çıkıyor, diyor ki: "Efendim, biz hedefe gideceğiz, düşe kalka gideceğiz." diyor. Bilmem kandan, mutlu doğumdan ve bağırsak temizliğinden bahsediyor.

Değerli milletvekilleri, yani fikirlerinizi gizlemeyin yahu, açık söyleyin. Yiğit adam açık konuşur. Yani dersin ki kardeşim, ben buyum, açık.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Sen yiğit misin?

KAMER GENÇ (Devamla) - Ben hem yiğit oğlu yiğidim.

Onun için, siz de yiğitliğiniz varsa çıkın deyin ki, kardeşim benim esas amacım bu. Ben bu hedefi koymuşum, buna gideceğim deyin. Ama ondan sonra…

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) - Sen sosyal demokrat mısın?

KAMER GENÇ (Devamla) - Tabii ki sosyal demokratım.

ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) - Neden bağımsızsın o zaman?

KAMER GENÇ (Devamla) - Neyse, siz benim ne olduğumu daha bilemezsiniz. Ben yıllarca bu kürsülerde konuştum, bu kürsülerde düşüncelerimi söyledim, ama size de teklif ediyorum, yiğitliğiniz varsa, buyurun sokağa çıkalım da halkın karşısına!

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Sende var mı yiğitlik?

KAMER GENÇ (Devamla) - Ülkede ciddi şekilde, arkadaşlar, çok ekonomik sıkıntı var.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Nasıl dolandırıldın?

KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin zamanınızda birçok dolandırıcı türedi yahu. Milleti dolandırıyor, biz de dolandırıldık. Tabii ki eğer bir memlekette yönetimin bir kısmı dolandırıcılıktan umut bekliyorsa o memlekette birtakım insanlar da dolandırıcılık yapar. Yani bu hep yönetimi taklit etme sanatından meydana gelen bir durumdur.

Değerli milletvekilleri, ayrıca bugün bakın sekiz ay önce mazot 2.200 liraydı bugün 3.200 liradır.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Dünya borsalarına bak! Dünyadan haberin yok!

KAMER GENÇ (Devamla) - Yahu bu nereden, bu zam nasıl bu kadar geliyor? Pahalılık her gün artıyor. Biraz önce burada söylendi, arkadaşlar, Türkiye'de ciddi gıda sıkıntısı var, gıdalarda çok ciddi fiyat artışları var, yani gelin bu konulara el atalım.

Bakın, bir süre sonra inanınız ki sokağa çıkamazsınız. O kadar büyük bir sıkıntı var ki, o kadar insanlar büyük bir sıkıntı içinde ki her gün bana insanlar, çok, birçok, memleketin her tarafından… Dün Bursa'dan kadın telefon ediyor, diyor ki, ben açım diyor, çocuğumu okutamıyorum diyor. Ben bu çocuğumu okulda okutamam üniversitede diyor, param yok diyor. Türkiye'nin her tarafında insanlar bundan bahsediyor. Türkiye'nin kaynakları, Türkiye'de ciddi sosyal bir reform yapılmasına elverişlidir; yeter ki siz bu kaynakları israf etmeyin, yeter ki devletin vergi gelirlerini sağlıklı tahsil edin, yeter ki siz ihaleleri yandaşlarınıza vermeyin, yeter ki siz devletin mallarını bedava fiyatına kendi yandaşlarınıza vermeyin, devleti talan etmeyin.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Yanlış konuşuyorsun yanlış!

KAMER GENÇ (Devamla) - Hazinenin en kıymetli mallarını Yok pahasına kendi adamlarınıza satıyorsunuz. Yahu, ne olacak bu memleket? Bu memleketi kim kurtaracak?

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - AK Parti kurtaracak, merak etme sen!

KAMER GENÇ (Devamla) - Bu memleketi… Sıkıştığınız zaman, gidiyorsunuz, Avrupa Birliğine sığınıyorsunuz. Avrupa Birliği sizi almaz. Size diyor ki: "Bir defa, kıyafetimiz sizinle müsait değil." Gidip de Yunanistan'ın o kadın Dışişleri Bakanını getirip de burada türbanı savunduracağınıza… O da taksın madem, hakikaten öyle şeyse.

Bakın, eğer bir ülkenin düşmanı durumdaki devletler o ülkedeki yönetimi methediyorsa, bu, çok büyük bir tehlikedir. Demek ki bir memleketin dışındaki yönetim… Yani Türkiye'nin kalkınmasını, büyümesini istemeyen Yunanistan'dır, Avrupa'dır, birçok ülkedir. Bunlar Türkiye'deki AKP İktidarını eğer methediyorlarsa, demek ki AKP, Türkiye'yi en kötü yöneten bir yönetim biçimidir. Çünkü değerli milletvekilleri, herkes ister ki karşısındaki devlet kötü yönetilsin, batağa girsin, zayıflasın, karşısında güç olmasın.

Şimdi, işte, bakın, İtalya'dan bir kadıncağız geldi… Türkiye'ye ne kadar zarar verdi. Yani hakikaten çok üzüntü duydum, utanç duydum. Bence, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu utancı bir üzüntüyle dile getirip… Yani bu çok önemli bir olaydır. Hakikaten bunu izah edebilirlerdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

KAMER GENÇ (Devamla) - Ama İtalya, işte sizin dost dediğiniz İtalya, gitti, EXPO 2015'te, dedi ki: "Türkiye'ye oy vermeyin. Türkiye kökten dincidir. Kadını ikinci sınıf vatandaş olarak kabul eden bir ülkeye EXPO 2015'i vermeyin." Bunlar açık. Ama öte tarafta, kendisi de geliyor "Efendim, türbanla istediğiniz gibi şey edebilirsiniz, biz kadın kıyafetine karışmıyoruz." diyor.

Değerli milletvekilleri, bakın, aklı olan, bu meseleleri çok iyi anlar. Ama sizin İktidarınızın bir şeyi var: Bakanlarınız, başta Çankaya'ya götürdüğünüz kişi, her gün uçaklarla geziyorlar, ondan sonra bizim vergilerimizi kendi babasının malıymış gibi harcıyorlar. Kendi bu memlekete… Ben hayret ediyorum, bu Tayyip Erdoğan, acaba, bir güne bir gün, Ekonomik Konseyi toplayıp da "Yahu, hele gelin bakalım, şu memleketin hâli nedir?" dedi mi? Demedi. Her gün dışarıda, her gün dışarıda. Büyük Orta Doğu Projesinin eş başkanı. Tabii onlara hizmet edecek, tabii, Türkiye halkına hizmet edecek değildir. Bakın size şunu söylüyorum: Türkiye çok ciddi sıkıntı içindedir. Bunun farkına varın, halkın içine çıktığınız zaman varırsınız. Lütfen, bu inadınızdan vazgeçin. Bu hükûmeti de düşürün. Bu hükûmet yok, düşürün.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Genç, sağ olun.

Grup önerisinin lehinde Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli.

Sayın Canikli, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; AK Parti Grup Önerisinin lehine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul gündeminde önemli bir tasarı var, onu görüşüyoruz iki haftadan beri, üç hafta oldu. Bir an önce bunun gündemden çıkması gerekiyor.

Gerçekten, geçen hafta bitebileceğini biz tahmin etmiştik, öyle konuşulmuştu ama bitmedi. Gerçekten, arkadaşlarımız, Türkiye'nin başka konularının da Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde görüşülmesini istiyorlarsa, bizim bu kanaatimizi paylaşmaları gerekir. Yani, bir an önce Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nın Genel Kurulda görüşmelerinin tamamlanması ve diğer önemli konulara geçilmesi. İnşallah, bu hafta bunu gerçekleştireceğiz.

Tabii, aslında, bu konulara çok fazla belki girmeye gerek yok ama burada konuşmacı arkadaşlarımızdan bazıları değindiği için ben de bir şeyler söylemek istiyorum. Şimdi, bir arkadaşımız kendisinin dolandırıldığını burada ifade etti, basında da okuduk. Ha, üzüldük, önce onu söyleyelim. Fakat, benim de merak ettiğim, yani, Türkiye'de 70 milyon insan var, 70 milyon vatandaşımız var, dolandıran kişi -eğer doğruysa bu, ki, doğru olduğuna inanıyoruz, çünkü, bizzat kendisi buradan ifade ediyor- 70 milyon kişi içerisinden bu arkadaşımızı bulmasını da ben manidar görüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar) Yani, nedendir bilemem tabii, onu… Aslında, yine basından okuduğumuza göre telefonla dolandırılmış. Yani, birkaç telefon görüşmesiyle ikna olunmuş ve o dolandıran kişinin -eğer doğruysa olay- oyununa gelmiş ve birçok vatandaşımızın mağdur olmasına neden olmuş. Şimdi, Allah'tan bu millet, bu gibi insanları iktidara getirmiyor, fırsat vermiyor. Bir de düşünün şimdi, milletin menfaatini korumak durumunda olan bir konumda olsa bu arkadaşımız bu milletin hâli nice olur değerli arkadaşlar, bir düşünün! (AK Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) - Yani hırsızın hiç mi suçu yok!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Aslında, biraz dikkat etse, biraz olaylara daha objektif olarak bakma imkânı olsa, hem bu dolandırılma hadisesi meydana gelmez ve yüzlerce vatandaşımızın mağduriyeti ortaya çıkmaz hem de bizim her ay ekonomik konularda Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplantısı yaptığımızı fark ederdi.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Arada bir roller değişiyor!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Her ay düzenli olarak yapılıyor ve Türkiye'nin tüm ekonomik problemleri burada masaya yatırılıyor. Enine boyuna, o arkadaşların aklına gelmeyen konular da dâhil, bütün ihtimaller değerlendiriliyor ve gereken tedbirler alınıyor. Bunu da burada belirtelim, yani biraz evvel onu ifade ettiği için söylüyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Öneriye gel!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, burada çıkıp yine bazı arkadaşlar yolsuzluktan bahsediyorlar, buna benzer iddialar ortaya atıyorlar. Elbette burada konuşulabilir, her şey konuşulabilir Meclisin kürsüsünde ama mesnedinin olması gerekir, dayanağının olması gerekir, iddianın mutlaka çok ciddi olarak dayanak var ise ancak buradan konuşulması gerekir. Eğer bu dayanak yok, bu mesnet söz konusu değil, sadece buradan karalamak amacıyla, hiçbir gerçeği yansıtmadığı hâlde milletin kafasını karıştırmak amacıyla söyleniyorsa bu ahlaki değildir değerli arkadaşlar.

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) - Doğru olup olmadığına mahkeme karar versin, sen verme!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Elbette bir şey varsa paylaşması gerekir, buna saygı duyarız, buna biz de teşekkür ederiz. Yani bir yolsuzluğun gerçekten ortadan kaldırılmasına katkı sağlayıcı bir konuşmaysa hepimizin buna teşekkür etmesi gerekir. Buna varız, buna bir itirazımız yok ama sadece karalama amaçlı, son derece gelişigüzel, sadece insanlarımızın kafasını karıştırmak amacıyla yapılıyorsa bu ahlaki değildir. Varsa bir şey, ispat ederek gelin, belgenizle beraber gelin, yoksa susun, yoksa susun konuşmayın, bu daha doğru olandır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Belgem var…

HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) - Senden izin alacak değil!

NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Onun için değerli arkadaşlar, bundan sonraki konuşmacı özellikle, yani bunu… Tabii, ben -burada birçok arkadaşımız buna dikkat ediyor ama bazı arkadaşlarımız maalesef bu önemli noktayı kaçırıyorlar- bunun, bu Meclisin saygınlığına, samimiyetine uygun bir davranış olmadığını düşünüyorum. Eğer, ispat edebileceği gerçekten ciddi birtakım iddiaları varsa gelsin söylesin. Yoksa milletin ifadesiyle "komi" duruma düşer. Çünkü, gerçekten, bazı konuşmacıların konuşmalarını milletimiz "komedi" olarak izliyor. Bakın, çok sınırlı sayıda. Tekrar şey yapıyorum: Bu Meclisin büyük çoğunluğu bu konuda gereken hassasiyeti gösteriyor. Eğer bir şey varsa söylesinler yoksa sussunlar. Bunun, daha doğru bir yöntem, daha uygun bir yöntem olduğuna inanıyorum.

AK Partinin sadece bir hedefi vardır değerli arkadaşlar: Bu, milletimizin refahı ve mutluluğu. Daha özgür bir ortamda, daha demokrat, daha hukukun üstünlüğünün sağlandığı bir ortamda bu milletimizin refahının yükseltilmesi için çabalıyoruz. Başka bir amacımız yok, başka bir gayemiz yok, perde arkasında hiçbir şey yok, hepsi budur, görünen budur, söylediğimiz budur, doğru olan da budur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Grup önerisinin aleyhinde, Mersin Milletvekilimiz Sayın Mehmet Şandır.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bana sataşıldı efendim.

BAŞKAN - Efendim?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bana sataşıldı efendim. Biraz önce konuşan Grup Başkan Vekili bana…

BAŞKAN - Sayın Şandır, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Söz istiyorum.

MEHMET NİL HIDIR (Muğla)m - Sen Türkiye'ye sataştın.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bakınız, adalet duygusu içerisinde söylüyorum: Bir kısım arkadaşlarımız her şeyi kendilerinin söyleme hakkı olduğunu iddia edip "Başkaları hiç konuşmasın." diyorlarsa böyle bir üslup olmaz, böyle bir yaklaşım yok.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Hayır ama sataştı efendim.

BAŞKAN - Hayır efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Bunlar sataşma değil mi Sayın Başkanım?

BAŞKAN - Kimsenin ismi geçmedi.

KAMER GENÇ (Tunceli) - "Komedi." dedi. "Komedi olarak seyrediyor…"

BAŞKAN - Sayın Genç, kimsenin ismi geçmedi.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani size "komedi" denilse siz bunu hakaret kabul etmiyor musunuz?

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Otur yerine!

BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen sakin olunuz.

Bakın, siz, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız dâhil, bir Hanımefendi'nin ziyneti dâhil her şeyden bahsediyorsunuz. Hiçbir ispatı yok ve biz seslenmedik, konuşmadık ama…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ederim, niye yok? 65 milyarlık yüzüğü var mı yok mu? Ben onu soruyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Bakınız, sizin isminizin hiçbir yerde geçmediği şekilde arkadaşlarımız bir konuşma yaptı.

Sayın Şandır, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Siz onların avukatı değilsiniz Sayın Başkan.

Siz, sataşmadan dolayı bana söz vermek istiyor musunuz vermek istemiyor musunuz?

BAŞKAN - Hayır, vermiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim?

BAŞKAN - Hayır, hiçbir sataşma yok, vermiyorum.

KAMER GENÇ (Tunceli) - O zaman ısrar ediyorum, oylatın.

BAŞKAN - Sayın Şandır, buyurun efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - İç Tüzük'e göre, ben ısrar ediyorum, oylatın efendim.

BAŞKAN - Hayır efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Efendim, İç Tüzük hükmü açık.

BAŞKAN - Ne istiyorsunuz?

KAMER GENÇ (Tunceli) - İç Tüzük'e göre bana sataşma var diyorum, siz "Yok." diyorsunuz.

BAŞKAN - Hayır, sataşma yok efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Ben ısrar ediyorum, İç Tüzük'e göre oylatın efendim.

Efendim, sorun arkadaşlara.

OKTAY VURAL (İzmir) - Tutanakları alın… Tutanakları bekleyin...

KAMER GENÇ (Tunceli) - Evet, oylatın. Ben "sataşma" diyorum, siz "Yok." diyorsanız oylatın efendim. İç Tüzük'ün açık hükmü... İç Tüzük'ü okuyun işte.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Genç'in sataşmayla ilgili iddiasına Başkanlık Divanı olarak katılmıyorum, böyle bir şey yoktur.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Evet, ben ısrar ediyorum, oylatın.

BAŞKAN - Sayın Genç, bu hususta, böyle bir şey olduğunda ısrar ediyor.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Evet.

BAŞKAN - Evet, Sayın Genç'e söz verilmemesi hususu Başkanlık Divanının görüşüdür.

Konuşma yapmamasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, "Konuşma yapmamasını" diyorsunuz. (AK Parti sıralarından "Otur yerine!" sesleri)

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Saygı göster, saygı!

BAŞKAN - Efendim, Genel Kurula hepimizin saygı göstermesi gerekir.

Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Zannediyorum, milletvekillerimiz için bu görüşmeler çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Şimdi yine epey bir kalabalık var ama biraz önce saydım, AKP Grubundan 60 tane milletvekilimiz vardı Genel Kurulda. Ama inanınız ki halkımız bu görüşmeleri çok derinden, çok yakından izliyor.

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - 21 kişi de sizde var.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Efendim, Sayın Özkan, Türkiye'yi yönetme sorumluluğunu halkımız Adalet ve Kalkınma Partisine vermiştir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu Meclisi çalıştırmak sorumluluğu, iktidar partisi yöneticilerine ve grubuna aittir. Bunu bilelim lütfen, bunu bilelim!

Yani burada her defasında karar yeter sayısı isteyerek, kulisten, milletvekillerinin koşar adım Genel Kurula girip neyin oylandığını bilmeden el kaldırmalarını üzüntüyle izliyor bu millet. Bunu biliniz lütfen.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bir öz eleştiri olarak alınız efendim. İktidar partisi sizsiniz ama sanki iktidarmışız sorumluluğunda konuştuğumu düşünerek lütfen beni dinlemeye çalışınız.

Üç saattir Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu hafta hangi konuları görüşeceğini, hangi saat aralıklarında çalışacağını, yani kendi çalışma gündemini belirlemekle uğraşıyor, üç saati geçti.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayenizde, sayenizde!

AHMET KOCA (Afyonkarahisar) - Sorumlusu kim?

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyelim.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli milletvekilleri…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yasal hakkını kullanıyor, nasıl "sayenizde" diyorsunuz ya?

OKTAY VURAL (İzmir) - İstersen konuşmayalım!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - İsterseniz, muhalefet hiç Meclise girmesin. Değil mi? İyi olur.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Hem çalın hem oynayın.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani, muhalefet anlayışınızın veya demokrasi anlayışınızın ifadesi bu: "Aslında, iyi olur." Doğrudur, kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız, "Biz yaptık oldu." dersiniz, adına "demokrasi" dersiniz, milletimiz de sizi ibretle seyreder. Her defasında sığındığınız Avrupa Birliğinin kriterlerine de bu çalışma üslubunuz uyar mı? Onu da size sorarız, numune olursunuz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Avrupa Birliğinin umurunda mı?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisi üzerine konuşuyoruz. Biraz önce yaşanan hadiseyi hep beraber izledik. İç Tüzük'ün 89'uncu maddesine aykırı bir hususun sehven olduğunu kabul edelim. Ama bunun altında bir acelecilik yok mu? Bir özensizlik yok mu? Çok önemli bir kanun tasarısını görüşüyoruz, Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nu görüşüyoruz. Toplumun yüzde 90'ını, yüzde 100'ünü ilgilendiren geç kalmış, geciktirilmiş bir kanunu görüşüyoruz. Bu kanunun her gün geç çıkmasının maliyetini toplum ödüyor. Unutmayınız, altmış beş aydan bu yana iktidarsınız. Eğer bir hesap sorulacaksa, bir hesap yapılacaksa, bir öz eleştiri yapılacaksa "kara delik" diye ifade ettiğiniz ve artık taşınamaz noktaya geldiğini teslim ettiğiniz, bizim de ifade ettiğimiz sosyal güvenlik açıklarının beş yıllık, altmış beş aylık maliyetinin hesabı kime sorulacak? Bu Meclisin üç saatini bu tartışmalara harcamak hakkına sahip misiniz? AKP Grubunun, bizimle ilgili değil… Bakın, size tekrar söyleyeyim sayın milletvekillerim, haksızlık yaparsınız…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Siz sütten çıkmış ak kaşıksınız!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - "Sütten çıkmış ak kaşık" meselesi değil, sorumluluk meselesi. Bu Hükûmet kendi gücünün, kendi görevinin idrakinde olmak durumunda. Bu Meclisi çalıştırmak, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de siyasi iktidara ve onun grubuna aittir. "Ben yaptım." olmaz.

Şimdi, sosyal güvenlik yasasının görüşmelerinde oluşturulan mutabakatı -o kanunla ilgili ilk konuşmacı bendim- Sayın Bakanın gösterdiği uzlaşma gayretlerini teşekkürle karşılamış, önergelerimizle de katkı vereceğimizi ifade etmiştik. Gerçekten de iyi bir çalışma yapılıyordu. Üç haftadır suhuletle, sükûnetle -tartışmalar olsa bile- bir ortak karar, bir ortak sonuç çıkartılmaya çalışılıyordu. Ama bu haftanın başında sayın AKP Grubu yöneticileri Meclis gündeminin belirlenmesinde öyle bir saat sıralaması, öyle bir gündem belirlemesi yaptılar ki "Ya kabul edersiniz ya grup önerisi olarak biz cumayı da getirir, çalışma günü olarak önünüze koyarız." dediler. Milliyetçi Hareket Partisi olarak çok net söylüyoruz, soruyoruz, size şimdi de soruyoruz: "Nedir bu aceleciliğiniz? Nedir bu? Yani uzlaşılan bir zeminde yürürken bu telaşınızın sebebi nedir? Çok net söylüyoruz: "Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesini değiştirmekle ilgili kime ne söz verdiyseniz, nerede ne karar aldıysanız, onu getirip bu Meclise dayatmanın günahı altında eğer bu türlü acelecilik, bu türlü telaş ve paniklemeyle bu yanlışları yapıyorsanız, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz sizin yanlışınıza katılmak mecburiyetinde değiliz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilk günden, bu kürsüde, grup toplantımızda, Sayın Genel Başkanım, her milletvekilimiz burada ifade etti: Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, halkımızın sorunlarının çözümü için milletimizin oluşturduğu bu istikrara, bu iktidara katkı vermeye, hoşgörüyle, uzlaşmayla diyaloğa açık bir muhalefet yapmaya hazır olduğumuzu, böyle bir muhalefet yapacağımızı ilk günden ifade ettik. Ayrıca, millî konularda bir duruş sergileyeceğimizi de, muhalefet yapacağımızı da ifade ettik. Bunun örneklerini de ortaya koyduk. Aksini söyleyen olursa buradan -sayın milletvekilleri çok seviyorlar laf atmayı- bunun aksini de söylerlerse millete şikâyet ederim kendilerini. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi olarak uzlaşmayla, hoşgörüyle diyaloğa açık olmak, yani milletimizin sorunlarını çözmek noktasında, siyasi iktidara katkı vermek noktasında bir eksiğimizin olduğunu söyleyebilme hakkına sahip değilsiniz. Ama, 301'de size destek veremeyiz, böyle bir imkân yok. 301 masum bir yasa değildir. 301'i siz tanzim ettiniz, bu Mecliste kabul edildi. Şimdi ne değişti de bugün tekrar değiştirmek gereğini duyuyorsunuz? Sebep ne? 301'deki değişikliği sizden kim istiyor?

MUHARREM VARLI (Adana) - Barroso, Barroso!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - 301'deki değişiklik için bu Meclisin huzurunu bozmaya hakkınız var mı?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Milletin huzurunu bozmaya hakları var mı?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Milletin huzurunu bozmaya hakkınız var mı?

Değerli milletvekilleri, birlikte tartışacağız, 301'i birlikte tartışacağız. Türklüğe, cumhuriyete hakaret edilmesinin suç olmaktan çıkarılmasının sebebini, gerekçesini millete anlatacaksınız. "Yok öyle bir şey"se niye değiştiriyorsunuz, niye değiştiriyorsunuz?

MUHARREM VARLI (Adana) - Öyle bir dertleri yok bunların!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Ermeni diasporası istiyor!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Türklük ile Türk milleti arasındaki ince ayrımı bilmemenizi, bilmediğinizi söylemenizi kabul etmemiz mümkün değil. Cumhuriyet ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin farklılığını, farklı tanımlar olduğunu bilmemeniz mümkün değil. Ama ne sebep, niye, hangi sebepten böyle bir değişikliğe gidiyorsunuz ve bu değişikliğe zemin hazırlamak için daha bir haftadan önce bu Meclisin huzurunu bozmaya, bu gergin ortama Meclisi sokmaya ne hakkınız var?

Değerli milletvekilleri…

MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Açıklar mısınız, ne olmuş? İki cümleyle açıklar mısınız, ne olmuş?

ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) - Sen çık, sen açıkla! Laf atıyorsun oradan, çık sen açıkla! Çık, sen açıkla!

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Zamanı geldiğinde açıklayacağız. Türklüğü niye değiştirdiğinizi siz açıklayacaksınız. Siz, siz açıklayacaksınız.

OKTAY VURAL (İzmir) - Siz değiştirmediniz mi?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Cumhuriyet ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti ayırımının farkını siz açıklayacaksınız. Değiştiren sizsiniz, tanzim eden sizsiniz.

MUHARREM VARLI (Adana) - Onların öyle bir derdi yok.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Yani, iki yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisini -Sayın Bakanlarım buradalar- olağanüstü toplantıya çağırarak, temmuz sıcağında Türk Ceza Kanunu'nu görüştürüp 301'i tanzim eden siz değil misiniz? AKP değil mi? Ne değişti de veya neyi yapmak istediniz de elinizi kolunuzu bağladı bu şekil? Neyi yapmak istiyordunuz? Yani demokrasi, ayıplı bir demokrasi miydi? Altmış beş aydan bu yana, Sayın Başbakan demokrasiyi geliştirmek için böyle bir yol diyor. Yani ayıplı bir demokrasiyle mi ülkeyi yönetiyordunuz? Niye?

Değerli milletvekilleri, bu konu gerçekten masum değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - Bu konu gerçekten, Türkiye'nin hayrına düşünmeyenlerin talebi; Ermeni soykırımı yoktur denilmesini suçlamak isteyen, cezalandırmak isteyenlerin talebi, bu konu etnik bölücülerin talebi. Açın, okuyunuz. Tüm yayınları buraya getirip dökeceğiz, kimin istediğini ifade edeceğiz.

301'i değiştirmek yetmez. Bakın, burada söylüyorum: 301'in tamamen kaldırılmasını istiyor Avrupa Birliği. Sonuçta oraya kadar götüreceksiniz hadiseyi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Onu biz de istiyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Devamla) - İşte, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, 301 telaşıyla bu haftanın gündemini bu kadar sıkışık hâle getirmenizi, gecenin 24.00'lerine kadar, cuma günü de çalışmayı bu Meclisin önüne getirmenizi doğrusu samimi bulmuyoruz, doğrusu akıllıca da bulmuyoruz.

Dolayısıyla, biz AKP'nin bu önerisine karşıyız. AKP'nin bu noktadaki tavrını doğru bulmadığımızdan dolayı kendilerine muhalefet edeceğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Şandır.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve bu tasarıyla birleştirilen İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün, Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin, Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu'nun, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin ve Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin aynı konudaki kanundaki kanun teklifleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

1.- X Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Devlet Memurları Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Manisa Milletvekili Şahin Mengü'nün; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 19 Milletvekilinin; 17.7.1964 Tarihli ve 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Geçici Maddeler Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu'nun; Engelli Memurların Emekliliğini Düzenleyen 5434 Sayılı Kanunun 39 uncu Maddesinin (j) Bendinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın; 3201 Sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun"da Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 24 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 4 Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 12 Milletvekilinin; Sanatçıların Sosyal Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/465, 2/30, 2/31, 2/37, 2/64, 2/71, 2/79, 2/136, 2/147, 2/149) (S. Sayısı: 119)(x)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde 4'üncü bölümde yer alan 68'inci maddeye bağlı geçici madde 12 kabul edilmişti. Şimdi, 68'inci maddeye bağlı geçici madde 13 üzerinde üç adet önergeyi önce geliş sırasına göre okutup sonra aykırılığına göre işleme alacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 68. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 13. maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkı Suha Okay Cevdet Selvi

İstanbul Ankara Kocaeli

Abdullah Özer Tansel Barış Esfender Korkmaz

Bursa Kırklareli İstanbul

Ferit Mevlüt Aslanoğlu Turgut Dibek

Malatya Kırklareli

"24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 21 inci maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Beytullah Asil Cemaleddin Uslu Mustafa Kalaycı

Eskişehir Edirne Konya

Recep Taner Mehmet Günal

Aydın Antalya

"Bu döneme ilişkin sigortalılık başlangıç tarihi işkaybı tazminatına hak edilen sürenin başlangıç tarihidir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 68. maddesi ile değiştirilmek istenen 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı kanunun Geçici 13 üncü maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ediyoruz.

Hasip Kaplan Pervin Buldan İbrahim Binici

Şırnak Iğdır Şanlıurfa

Hamit Geylani Akın Birdal

Hakkâri Diyarbakır

Geçici Madde -11 : 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı kanunun 21 inci maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayılır.

Sigortalıların sigortalı olduklarını ayrıca Kuruma bildirme sorumluluğu yoktur.

Türkiye İş Kurumu tarafından ilk iş kaybı tazminatının ödendiği tarihi takip eden ay sonu itibariyle, iş kaybı tazminatı alanlara ilişkin primlerin aktarıldığı anda sigortalı bildirimi ve tescili yapılmış sayılır.

İş kaybı tazminatından yararlananlar için Türkiye İş Kurumu sosyal devlet gereği, devletin üçte bir katkı sağlaması kapsamında prim ödeme yükümlüsüdür, işveren gibi sorumludur.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım?

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Buyurun.

Gerekçe:

İş kaybı karşısında sigortalının haklarını korumak, sosyal devlet gereği sorumlulukları yerine getirmeyi sağlamaktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 68 inci maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Beytullah Asil (Eskişehir) ve arkadaşları

"Bu döneme ilişkin sigortalılık başlangıç tarihi işkaybı tazminatına hak edilen sürenin başlangıç tarihidir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Cemaleddin Uslu, Edirne Milletvekilimiz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Uslu.

CEMALEDDİN USLU (Edirne) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 68'inci maddesiyle ilgili değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum, sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik, devletin en önde gelen görevlerinden biridir. Sosyal güvenlik sisteminin asıl amacı, vatandaşların yaşam standardının yükseltilmesi, aradaki eşitsizliklerin giderilmesidir, diğer taraftan, yine, vatandaşlarına emeklilik ve sağlık güvencesi verilebilmesidir.

Bilindiği üzere, yıllardan beri sosyal güvenlik açıklarının ülke ekonomisi üzerindeki olumsuz etkileri tartışılmaktadır. Tasarının genel gerekçesine baktığımızda, bu olumsuzluğun, kamu finansmanı üzerinde yarattığı baskı nedeniyle başta enflasyon olmak üzere diğer temel ekonomik göstergeleri de etkilediği ifade edilmektedir. Esasen sosyal güvenlik sistemindeki açıkların en önemli nedeni, tutarlı ve sağlıklı bir devlet politikasının olmayışından kaynaklanmaktadır.

Her ülkenin kendi ekonomik ve sosyal koşullarına göre emeklilik yaşını tespit etmesi doğaldır. Bu nedenle, ülkeler kendi iç dinamiklerine göre bir emeklilik yaşı belirlemişlerdir. Ülkemizde daha önce uygulanan otuz sekiz-kırk üç yaşında emeklilik uygulaması dünyada örneği olmayan bir durumdu ancak bu yasa tasarısıyla getirilen altmış beş yaş uygulaması da ülkemiz gerçeğine çok uygun değildir.

Değerli milletvekilleri, sosyal güvenlik kurumlarının ana sorunlarından biri, aktif sigortalı sayısının pasif sigortalı sayısına oranının düşük düzeylere inmesidir. Sosyal güvenlik kurumlarının aktif-pasif dengesi son dönemde 1,99'a kadar düşmüştür. Diğer taraftan ülkemiz geniş bir aile yapısına sahip olduğundan sosyal güvenlik kurumlarının aktif sigortalılarının bakmakla yükümlü olduğu nüfus sayısı da fazladır. Diğer bir önemli neden de toplanan primlerin verimli alanlarda değerlendirilememesidir. Bu kaynaklar, hesap kitap yapılmadan çok düşük faiz oranlarıyla devlet tarafından ucuz kaynak olarak kullanılmaktadır. Diğer bir deyişle sosyal güvenlik kaynakları nemalandırılmamıştır.

Değerli milletvekilleri, sorunlardan bir diğeri de kayıt dışı istihdamdır. Kayıt dışı sektör, düşük ücretle ve hiçbir sosyal güvence sağlamadan, vergi ödemeden istihdamı amaçlamaktadır. Bu da sosyal güvenlik kapsamının daralmasına, vergi ve sigorta prim gelirlerinin düşmesine neden

olmaktadır. Ülkemizde kayıt dışı istihdamın TÜİK verilerine göre yüzde 50 oranlarına vardığı ifade edilmektedir. Bu durum, mevcut iktidar için fevkalade bir olumsuzluktur.

Kayıt dışı istihdam sadece ülke vatandaşları için geçerli değildir. Özellikle son yıllarda yabancı kaçak işçi istihdamı da prim ve vergi kaçağı yanında iç istihdamı olumsuz etkilemeye başlamıştır. Ülkemizde iş yerlerinin önemli bir bölümünün küçük ve dağınık olması kayıt dışı işçi çalıştırmayı teşvik etmektedir. Diğer yandan yasal mevzuatta âdeta fazla işçi istihdam eden işverenleri cezalandırmaktadır. Zira işçi sayısı 50 kişiyi aştığında özürlü, eski hükümlü, terör mağduru, iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı gibi istihdam zorunluluğu ile spor salonu, kreş, ambulans, emzirme odası gibi yükümlülükler ortaya çıktığında kayıt dışı istihdam artmaktadır. Bütün bunlar belki de modern ve sosyal devlet olmanın bir gereğidir. O taktirde fazla işçi çalıştıran iş yerlerine ek kolaylıklar sağlanmalı ve vergi ve primlerin bir kısmı devlet tarafından karşılanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, dünyadaki sosyal güvenlik sistemlerine baktığımızda, genel olarak, devletin sosyal güvenlik finansmanına işçi ve işverenle birlikte düzenli olarak katkı sağladığını görüyoruz. Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 20 dolayında katkısı bulunurken, ülkemizde, bu uygulamadan farklı olarak, prime dayalı sosyal sigorta hizmetlerinin finansmanına devletin doğrudan bir katkısı yoktur. Aslında bu anlamda devlet katkısı, hem kayıt dışı istihdamı azaltacak hem de prim tahsilatını arttıracaktır. Netice itibarıyla sosyal güvenlik açıklarının kapatılması için aktif sigortalı sayısının artırılması önemlidir. Bunun için kayıt dışı istihdam önlenmelidir. Bunu da yapacak olan iş başındaki iktidardır.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz madde üzerine verdiğimiz önergenin bir diğer gerekçesi de, 4046 sayılı Kanun'un 21'inci maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanların bu tazminatı aldıkları sürenin tamamının sigortalılık hizmetlerinden sayılmasının kanunda açık bir şekilde belirtilmesinin amaçlanmasıdır.

Önergemizi bilgilerinize sunuyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Uslu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 68. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 13. maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları.

"24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 21 inci maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Buyurun.

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi olarak 68'inci maddeyle değiştirilen geçici 13'üncü maddenin birinci fıkrasıyla ilgili olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii az önce de konuşuldu, Sayın Şandır da konuşmasında dile getirdi yani çok önemli bir yasayı görüştüğümüzü belirtti. Zaten buraya çıkan hemen hemen tüm konuşmacılar -önergeler üzerinde ama. Onun dışında zaten bir de bölümler üzerinde konuşma hakkımız var, çünkü temel yasa olarak görüşülüyor- yasanın öneminden zaten bahsediyorlar.

Şimdi, bu yasayı biz nasıl görüşüyoruz diye baktığımızda, dışarıdan vatandaşın takip ettiğini, yani halkımız bu yasayı takip ediyor, anlamaya çalışıyor, çünkü kendisini doğrudan ilgilendiren bir yasa, yani Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşlarımız, 70 milyonun tamamını hatta anne karnındakilerini, doğmamış olan çocuklarımızı hatta bundan sonra doğacak olan çocuklarımızın tümünü de ilgilendiren bir yasa. İnsanlar takip ediyorlar, algılamaya, anlamaya çalışıyorlar "Burada ne konuşuluyor, ne tartışılıyor." diye.

Nasıl bir şey görüşüyoruz? Yani, ben vatandaşımızın, bizle olan, benle olan ve arkadaşlarımızla olan diyaloglarından algılıyorum ki, vatandaşımız bu yasayı yeterince anlayabilmiş değil, çünkü, biz burada sadece madde numaralarını okuyoruz. Yani, şu önergelerimiz de olmasa… Az önce Sayın Canikli konuşmasında bir şey söyledi: "Üç haftadır görüşüyoruz, şimdiye kadar bu yasa geçmeliydi. İşte, geç kaldı. Biraz daha hızlı olması gerekir. Bu hafta bir an evvel geçmesi gerekir." diyor.

Şimdi, bu yasayı halk tartışmamız, sivil toplumda veya işte meslek örgütlerinde, yani yasanın ilgili örgütlü kesimlerinde de yeterince tartışılmamış, zaten onların da, büyük bir kesiminin eleştirisi var. Burada madde numaralarını okuyarak geçiyoruz ve önergeler, işte 68'inci maddeyle ilgili verilen önerge okunuyor. İnsanlar 68'inci madde nedir, ne getiriyor, ne değiştiriyor veya 30'un madde ne getiriyor, ne değiştiriyor, farkında değiller.

Yani, arkadaşlar, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Aslında, her yasa çok önemli yasadır, yani biz burada birçok yasayı çıkardık, 22 Temmuz'dan sonra, daha evvelki oturumlarda da, yani daha önceki dönemlerde de çıktı. Kelime kelime yasaları burada okuyoruz. Kelime kelime yorumluyoruz, tartışıyoruz ve ondan sonra önergeler veriliyor. Bu önergelerle belki değişiklikler oluyor veya olmuyor, ama okuyoruz.

Bu yasa o kadar önemsiz bir yasamı ki, böyle bir an evvel geçmesi talebiyle geçiyor. Kim tartıştı bu yasayı? Siz söyleyince kızıyorsunuz, yani bu yasayı IMF tartışmış. Şimdi, kim yorumladı bu yasayı? Biz mi yorumladık? Hayır, Dünya Bankası yorumlamış bu yasayı, AKP Hükûmetine vermiş ve buraya getirmiş. Az önce de itiraf gibi algılıyorum bu olayı da… Bir an evvel geçmesi içinde arkadaşlarımız uğraşıyorlar.

şu arkada yazan Atatürk'ün halkımıza yönelik, egemenliğe yönelik sözüne ne kadar uyuyor bu tartışma? Hani "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir." diyoruz ya. Değerli arkadaşlar, yani, böyle bir tartışma içerisindeyiz. Öncelikle bu hususu belirtmek istedim.

Şimdi, önergemizle ilgili de şunu belirtmek istiyorum: Tabii, 4046 sayılı Kanun, özelleştirme uygulamaları hakkındaki kanun; yani bu kanuna göre, iş yerleri özelleştirilen, yani kamu, KİT olan, özelleştirilen, kapatılan, tasfiye edilen iş yerlerinde insanlar işsiz kaldılar. Bu iş yerlerindeki insanlar ilgili kanuna göre, 21'inci maddeye göre mevcut yasal hakları, yani işte toplu iş sözleşmesine dayalı olan haklarının yanında bir iş kaybı tazminatı aldılar. Geçici 13'üncü madde diyor ki: "Bu iş kaybı tazminatı alan ve özelleştirmeden mağdur olan, çalışmış olan bu insanlar, işçiler, yasanın 4'üncü maddesinin (a) bendi kapsamında sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayılır." Ama, devam ediyor, ne diyor: "Ancak kısa vadeli sigorta kollarına tabi değildirler". Şimdi, bu nedir? Bu da biraz teknik, biraz halkımızın da anlaması açısından bunu belirtmek istiyorum. Yani, Sosyal Sigortalar Kanunu'nda kısa ve uzun vadeli olmak üzere iki tür sigorta kolları bulunuyor. Yani kısa vadeli sigorta kollarının emeklilikle falan alakası yok; onlar hastalık, analık, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolları. Bir de uzun vadeli sigorta kolları var: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları.

Şimdi, Sayın Bakan sık sık konuşmasında veya AKP'li sözcüler işte "Sosyal devletin gereği olarak bu yasayla biz sosyal güvenlik kapsamını genişletiyoruz, daha da genişliyor." diyorlar. Şimdi, baktığımızda böyle mi arkadaşlar? Yani diyorsunuz ki… Burada şunu da belirtmek isterim. Yani kısa vadeli sigorta kolları için verilen sağlık hizmetlerinin finansmanını genel sağlık sigortası içerisinde karşılayacağız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Dibek, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Şimdi, bu insanlara diyorsunuz ki, "Tamam, sizleri biz sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayarız, ama kısa vadeli sağlık sigortası kollarına tabi değilsiniz. Dolayısıyla, "Bu kollar için verilen sağlık hizmetlerinden yararlanamazsınız." diyoruz.

Değerli arkadaşlarım, yani bu uygulama buradaki bu madde dahi, yasanın birçok maddesinde olduğu gibi sosyal güvenliği devletin artık -özellikle AKP için konuşacağım bunu- bu dönemde bir yük olarak gördüğü bir anlayışı temsil ediyor bu madde.

Bizim önergemizde şu var: Burada madde metninde geçen bu ibarenin çıkarılmasıyla ilgili. Önergemizde o hususu belirtmiştik.

Ben -tabii sürem de sona eriyor- burada sözlerimi tamamlarken, az önce belirtmiş olduğum hususları tekrar sayın milletvekillerinin dikkatine sunmak istiyorum. Yani bu yasanın burada gerçekten halkımızın anlayabileceği şekilde tartışılması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü insanlar takip etmeye çalışıyorlar, anlayamıyorlar.

Önergemizin desteklenmesini talep ediyorum ve saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.

Saygıdeğer milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma saati: 18.49

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.57

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)

------ 0 ------

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90'ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

68'inci maddeye bağlı geçici 13'üncü madde üzerinde verilen, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza arz edeceğim ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Sayın milletvekilleri, geçici 13'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici maddenin bağlı olduğu çerçeve 68'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 69'uncu madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılık durumuna göre işleme alacağım.

Buyurun efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 69 uncu maddesi ile değiştirilen 5510 sayılı Kanunun Geçici 6 ncı maddesinin yedinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

Mehmet Günal Recep Taner Beytullah Asil

Antalya Aydın Eşkişehir

Münir Kutluata Mustafa Kalaycı

Sakarya Konya

"Aylık bağlama şartları bakımından, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olup, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendi kapsamında sigortalı sayılarak aylık bağlanacaklar için; bu Kanunla yürürlükten kaldırılması öngörülen hükümlerin uygulanmasına devam olunur."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 69 uncu maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli Agâh Kafkas Halide İncekara

Giresun Çorum İstanbul

Öznur Çalık Mustafa Ünal Ziyaeddin Akbulut

Malatya Karabük Tekirdağ

MADDE 69- 5510 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde de-ğiştirilmiş, yedinci fıkrasının (a) bendi yürürlükten kaldırılmış, (b), (c), (d) ve (e) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış olan işyeri tescilleri, bu Ka-nun hükümlerine göre yapılmış sayılır,"

"b) 28 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen 5400 günlük süre ilk defa;

1) 30/4/2008 tarihi ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek suretiyle 5400 günü geçmemek üzere,

c) 28 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen 3960 günlük süre ilk defa;

1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek suretiyle 3960 günü geçmemek üzere,

d) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 4320 günlük süre ilk defa;

1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek suretiyle 4320 günü geçmemek üzere,

e) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen 4680 günlük süre ilk defa;

1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4100 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4100 güne 100 gün eklenmek suretiyle 4680 günü geçmemek üzere,

uygulanır. "

"Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçilerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sadece malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi topluluk sigortasına devam edenler ile isteğe bağlı sigortalı olarak

söz konusu ülkelere götürülmüş olan sigortalıların, bu Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi kapsamında sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna ilişkin yükümlülükler yerine getirilir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 69. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 6. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Ali İhsan Köktürk Ferit Mevlüt Aslanoğlu Ahmet Ersin

Zonguldak Malatya İzmir

Şevket Köse Esfender Korkmaz Mevlüt Coşkuner

Adıyaman İstanbul Isparta

Hüseyin Ünsal Ali Koçal Orhan Ziya Diren

Amasya Zonguldak Tokat

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sürekli işgöremezlik geliri ve/veya malullük, yaşlılık, ölüm aylığı almakta olanların gelir ve/veya aylıkları 506 sayılı Kanunun 20, 21, 23, 24, 55, 58, 61, 63, 67, 68, 69, 92, 93 ve 96 ncı maddelerindeki esaslara göre yeniden hesaplanır. Bu hesaplama sonucunda gelir ve/veya aylıklarında artış olmayanların önceki gelir ve/veya aylıklarının ödenmesine devam olunur. Gelir ve/veya aylıklarında artış olanların gelir ve/veya aylıkları ise, bu Kanunun yürürlük tarihini takip eden ödeme dönemi başından geçerli olmak üzere artırılır.

Bu Kanunun yürürlük tarihinde gelir ve/veya aylığı herhangi bir sebeple kesilmiş bulunanlara tekrar bağlanacak gelir ve/veya aylıklar da yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yeniden hesaplanır ve fazla olan tutar üzerinden ödeme yapılır. Kurumca yapılması gereken işlemler bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde tamamlanır."

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 69. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.

Hasip Kaplan Pervin Buldan İbrahim Binici

Şırnak Iğdır Şanlıurfa

Akın Birdal Hamit Geylani

Diyarbakır Hakkâri

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doğrusu 70 milyonu ilgilendiren, Türkiye'nin gündemi olması gereken çok önemli bir yasayı tartışıyoruz, görüşüyoruz bugün.

Verdiğimiz önerge dikkati çekmiştir. Biz, bu Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nı meydanlara dökülen emekçiler gibi, emek cephesi gibi içimize sindiremedik doğrusu, kabullenemedik. Çünkü, yasanın oluş biçimi, özellikle Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra geldiğinde iptal hükümlerinin yerine getirilmeyişin dışında hukuk tekniği açısından çok ciddi sakatlıklar içeriyor.

Biz, dokuz bin iş gününü tartıştık daha önce Genel Kurulda. Altmış beş yaş emeklilik yaşını da tartıştık, benzeri birçok hükmü tartıştık. Şimdi 69'uncu maddeyle tekrar bir düzenleme getiriyoruz. Bu düzenlemede diyoruz ki, günler şöyle şöyle olsun. Bu günlerin hepsi tartışıldı Genel Kurulda ve bunların büyük çoğunluğu da değişti.

Bizim teklifimizi destekleyen en kapsamlı önergelerden birisi İktidar Partisinin, AK Partinin önergesi. Demek ki, maddenin tümden değiştirilmesi talebini ihtiyaç hissediyor ki böyle bir önerge veriyor. Diğer grupların da önergeleri var.

Burada biz bunu söylerken, gerçekten şunu ortaya koymak istedik: Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı bu hâliyle çıktıktan sonra görülen o ki mahkemelik. Ancak, Türkiye'nin gerçekliğini öngören bir yanı yok. Bir tercih yapılmış. Bu tercih de emekçilerden yana bir tercih olabilirdi. Bu sosyal güvenlik açıklarını emekçilerin sırtına veren bir yasa. Üstelik, kazanılmış haklarını büyük ölçüde geri alan, bununla birlikte de sadece kazanılmış hakları değil, sağlık sigortasını paralı duruma getiren, yararlanma şartlarını sınırlayan, sosyal devlet olgusunu zayıflatan ve üzülerek ifade edeyim, Türkiye'nin geleceğini belirlemesi şansı olmayan ve yakın zamanda tekrar tartışılıp Meclise gelebilecek bir yasa.

Evet, bu yasa tasarısını hazırlayan AK Parti Hükûmeti kutsal aile konusunda olsun, çalışanlar konusunda olsun, çok önemli değişiklikler yapıldığını söylese bile, örneğin Avrupa Birliği müzakere sürecinde, güvenli ve sağlıklı çalışma, tüm çalışanların bakmakla yükümlü oldukları kişilerin sosyal güvenlik hakkı, çalışan kadınların anne olmaları durumunda özel konumu, topluluk sigortaları,

özürlülerle toplumsal yaşamda bağımsız olma ve sosyal bütünleşme hedefleri, yine toplumun temel birimi olarak aile, tam gelişmesini sağlamaya yönelik uygun sosyal, hukuksal ve ekonomik korunma hakları maalesef bu yasada yer almıyor. Çocuklar ve gençler için de uygun sosyal, hukuksal ve ekonomik korunma hakları yok.

Böyle bir durumda, tabii ki, bizim muhalefet olarak böylesi bir konumda yasanın geri alınmasından başka söyleyecek bir sözümüz kalmıyor. Ancak, kürsüdeki tartışmalara baktığımız zaman, bu kadar önemli bir gündem oluşturan sosyal güvenlik yasasıyla ilgili olarak ne yazık ki gündemi sosyal güvenlik yasası tartışmaları değil, 1930'lardaki Türk lirası üzerindeki para değerleri ve yine Kur'an-ı Kerim'den alınan ayetlerle melun tartışmalarına gündemi çekmek gibi iktidar partisiyle ana muhalefetin sorumsuz yaklaşımının da böyle bir yasanın çıkmasında katkısı olduğunu ve bunun vebalini de taşıyacaklarını ifade etmek istiyoruz.

Hâlâ eğer emekçiler memnun değilse, hâlâ genel grevden bahsediyorlarsa, hâlâ itirazlarını yükseltiyorlarsa, bu konuda iktidarın, Genel Kurulun, hepimizin düşünmesi gerekiyor diye düşünüyoruz. Bu nedenle uyarı amaçlı olarak bu önergeyi verdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kaplan.

HASİP KAPLAN (Devamla) - Teşekkür ederim.

Zaten, önergemizi kabul etmesiniz de böyle hazırladığınız tasarıyı bir çarşaf önergeyle kendiniz baştan sona değiştirmek zorunda kalacaksınız. Buna uzlaşma deyip içinden çıkamazsınız, buna emek cephesinin kabulü anlamında çıkamazsınız.

Bu yasa, gerçekten Türkiye'nin geleceğini, değil üç ayını öngören, bu gıda fiyatlanmaları konusunda, enflasyon konusunda Türkiye'nin otuz yılını planlamaya kalkan bir yasadır, realiteden yoksun bir yasadır.

Bu yönüyle önergemizin desteklenmesini istiyoruz ve bu konudaki önergemizi veriş nedenimiz de budur. Teşekkür ediyoruz. (DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 69. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 6. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Ali İhsan Köktürk (Zonguldak) ve arkadaşları

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu hükümlerine göre sürekli işgöremezlik geliri ve/veya malullük, yaşlılık, ölüm aylığı almakta olanların gelir ve/veya aylıkları 506 sayılı Kanunun 20, 21, 23, 24, 55, 58, 61, 63, 67, 68, 69, 92, 93 ve 96 ncı maddelerindeki esaslara göre yeniden hesaplanır. Bu hesaplama sonucunda gelir ve/veya aylıklarında artış olmayanların önceki gelir ve/veya aylıklarının ödenmesine devam olunur. Gelir ve/veya aylıklarında artış olanların gelir ve/veya aylıkları ise, bu Kanunun yürürlük tarihini takip eden ödeme dönemi başından geçerli olmak üzere artırılır.

Bu Kanunun yürürlük tarihinde gelir ve/veya aylığı herhangi bir sebeple kesilmiş bulunanlara tekrar bağlanacak gelir ve/veya aylıklar da yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yeniden hesaplanır ve fazla olan tutar üzerinden ödeme yapılır. Kurumca yapılması gereken işlemler bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde tamamlanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Şimdi, değerli arkadaşlar, bu maddede yedi bin prim gününden dokuz bin prim gününe geçişi kaldırıyoruz. Yani, yaptığımız uzlaşmada, değerlendirmede, prim/gün sayısının yedi bin iki yüz olmasını, dokuz bin gün olmamasını kararlaştırmıştık, bununla ilgili geçişi kaldırıyoruz buradan. Dokuz bin, artık, yüz-yüz her yıl artacaktı, bunu kaldırıyoruz, bu düzenlemeyi.

Ayrıca, bir de kısmi aylık var dört bin altı yüz ile beş bin dört yüz gün çalışan vatandaşlarımızla ilgili. O sürelerde emekli olacak vatandaşlarımızla ilgili bu kısmi kademelendirmenin hangi tarihte başlayacağını belirtiyoruz. Onun için, gerek az önce konuşan gerekse konuşacak arkadaşlarımıza maddenin özünün bu olduğunu da bu vesileyle hatırlatmayı bir görev biliyorum.

Teşekkür ederim.

Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Köktürk, buyurun.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 69'uncu maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Yasa'nın geçici 6'ncı maddesine önergemizdeki fıkranın eklenmesi amacıyla söz almış bulunuyorum. Öncelikle şahsım ve grubum adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, benden önceki konuşmacıların da ifade ettiği gibi, yaklaşık üç haftadan beri, sosyal güvenlik yasa tasarısı hakkında görüşmeler yapıyoruz. Bu görüşmeler sırasında, bizleri seçerek, temsilci olarak "vekil" sıfatıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderen asilimize karşı, yani halkımıza karşı son derece önemli bir sınavdan geçiyoruz. Ancak, üzülerek belirtmeliyiz ki, tüm yasama çalışmalarında "Dediğim dedik." ve "Benim yaptığım doğrudur." anlayışını vurgulayan ve buna dayanak olarak da her 2 seçmenden 1'inin, yani halkımızın yarısına yakınının oyunu aldığını vurgulayan Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının halkımıza bakışını, gerçekte desteğini kimden aldığını ve ayrıca konuşmaları dinlemeyerek sadece oylamalar sırasında el kaldırarak salona girişlerini halkımızla birlikte üzülerek izliyoruz. Buna karşın, yine de emeklilerimizin büyük bir bölümü açısından açık bir adaletsizlik yaratan bir düzenlemenin ortadan kaldırılması ve adaletsizliğin giderilmesi amacıyla ve tüm parti gruplarınca destekleneceği umuduyla bu önergemizi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna sunmuş bulunuyoruz. Ayrıca, bu önergemizle doğuştan engelli olanlar ile sonradan engelli olanlar arasındaki adaletsizliklerin ve farkların da ortadan kaldırılmasını amaçlıyoruz.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre bağlanan aylık ve gelirlerin hesaplanmasında nazara alınan prime esas kazançlar ve aylık bağlama oranlarının tespitinde uygulanan yöntem günümüze kadar 6 defa değişikliğe uğramış ancak bu değişikliklerin hiçbirisi daha önce bağlanan gelir ve aylıklara yansıtılmamıştır. Bu uygulama, aynı yükümlülükleri yerine getirmesine karşın farklı tarihlerde emekli olan sigortalılar arasında büyük bir adaletsizliğin, büyük bir uçurumun oluşmasına neden olmuştur. Gelir ve aylıkların hesaplanmasına esas alınan prime esas kazançların güncellenmesinde TÜFE ve gelişme hızı oranları esas alınırken, bağlanmış bulunan gelir ve aylıklara yapılan zamların TÜFE oranlarıyla sınırlı tutulması bu farklılıkları daha da derinleştirmiştir. Yine, 1987 yılında çıkarılan süper emeklilik yasasına göre ekstra bir fark ödenerek bağlanan aylıklar dahi bugün bağlanan aylıkların çok gerisinde kalmıştır. İşte, bu nedenle, bu önergemizde bu farklılıkların, bu adaletsizliklerin giderilmesi amaçlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, açlık sınırının, yani 4 kişilik bir ailenin asgari gıda harcamalarının tutarının 775 YTL olduğu ülkemizde emeklilerimiz ortalama 600 YTL civarında maaş alıyorlar. Neredeyse tamamı yoksulluk sınırının altında, yüzde 83'ü de açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bir de bu yetmiyormuş gibi gerçek işsizlik rakamlarının yüzde 20'leri aştığı ülkemizde, işsiz olan çocuklarına ve hatta onların çocuklarına, yani torunlarına katkı sağlamak gibi bir gerçeklikle karşı karşıya bulunuyorlar. Zaman geçirmek amacıyla gittikleri kahvehanelerde, ailesinin rızkını harcıyormuş psikolojisiyle bir bardak çayı bile boğazlarına düğümlenerek içiyorlar.

Buna karşın, daha dün bursla okuttukları çocuklarına 3 milyon dolarlık gemi alanlar, emeklilerimize yüzde 2'lik maaş artışını reva gördükleri gibi, atadıkları bakanlar, ta Okyanus ötesinden, ta Amerika'dan emeklilere çok cömert davrandıklarını ve Türkiye'de emekli maaşlarının çok yüksek olduğunu, emeklilerimizin içinde bulundukları durumun ciddiyeti ve oturdukları koltuklarının konumuna bakmaksızın bu sözleri sarf edebiliyorlar.

Emeklilerin sorunlarına gözlerini kapayarak, çalıştığı dönemlerde tüm gücünü ulusun kalkınmasına harcayan emeklilerimizin tam ilgiye muhtaç oldukları bir dönemde insanca yaşama hakları ellerinden alınarak "Sen yaşama, öl." diyorlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - …ancak bu anlayışa katkı sağlayanlar toplum vicdanında mahkûm olacak ve bu mahkûmiyet ebedî olarak kalacaktır.

Değerli milletvekilleri, konuşmamı, 13/08/1999 tarihli Meclis tutanağını Sayın Çalışma Bakanımıza bir kez daha hatırlatıp, birkaç soru sorarak bitirmek istiyorum.

Sayın Bakanım, 1999 tarihli görüşmelerde Sayın Abdullah Gül'le birlikte, Türkiye standartları nazara alındığında, elli sekiz, altmış yaş emekliliğinin çok yüksek olduğunu ve bu yaşların kadınlarda elli, erkeklerde elli beş yaş olduğunu belirterek, niye bu konuda dayattığını Sayın Bakana sormuşsunuz.

Ayrıca şunu söylüyorsunuz: "Bu altmış beş yaşa itiraz edenler, bu yasaya itiraz edenler siyaset yapıyor." Ben de o zaman şimdi size soruyorum o zaman sizin Bakana sorduğunuz gibi: Siz, o zaman bunları söylerken siyaset mi yapıyordunuz? İnanmadığınız şeyleri söyleyerek o zaman halkımızı mı kandırıyordunuz? Dün öyle bugün böyle söylemek, sizin de içinde bulunduğunuz siyaset anlayışının genel özelliği midir?

Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Köktürk

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 69 uncu maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

MADDE 69- 5510 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, yedinci fıkrasının (a) bendi yürürlükten kaldırılmış, (b), (c), (d) ve (e) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış olan işyeri tescilleri, bu Kanun hükümlerine göre yapılmış sayılır,"

"b) 28 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen 5400 günlük süre ilk defa;

1) 30/4/2008 tarihi ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek suretiyle 5400 günü geçmemek üzere,

c) 28 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen 3960 günlük süre ilk defa;

1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek suretiyle 3960 günü geçmemek üzere,

d) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 4320 günlük süre ilk defa;

1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek suretiyle 4320 günü geçmemek üzere,

e) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen 4680 günlük süre ilk defa;

1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4100 gün olarak,

2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4100 güne 100 gün eklenmek suretiyle 4680 günü geçmemek üzere,

uygulanır. "

"Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere götürülen Türk işçilerinden, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sadece malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi topluluk sigortasına devam edenler ile isteğe bağlı sigortalı olarak söz konusu ülkelere götürülmüş olan sigortalıların, bu Kanunun 5 inci maddesinin (g) bendi kapsamında sigortalılıkları bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içerisinde işverenlerince sağlanır ve buna ilişkin yükümlülükler yerine getirilir."

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, efendim, tabii, Sayın Bakana ve Komisyona soracaksınız. Muhtemelen "Gerekçe okunsun" denilecek, ama bu önerge, gerçekten, değiştirilmesi önerilen taraflar değiştirilmemiş aynı. Gerekçede sadece "28'inci maddede yapılan düzenlemeye paralel olarak fıkra madde metninden çıkarılmıştır" denilmektedir; oysa buna maddeler, fıkralar eklenmektedir.

Son eklenen fıkra da geçirilen, Komisyondan geçen metnin aynısıdır. Yani, burada kanun koyucunun iradesinin ne olduğunu bilemiyoruz. Bu bakımdan, izaha muhtaç bir önergedir, gerekçesi yetersizdir. İç Tüzük'ümüze göre açık olması gerekmektedir.

Son fıkraya eklendiği denilen fıkra aynısı, bir kelime farklılığı bile yok. Birincisi, yine "Üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş…" Bu da aynısıdır, bir kelimesi değişmemiştir. Dolayısıyla, buradaki günlerden amaçlanan nelerdir? Bazılarında çıkartılmış, bazılarında aynı kalmaktadır.

Yine, aynı şekilde (c) bendinin birinci fıkrası, birinci paragrafı yine aynıdır. Yine (d) bendinin birinci fıkrası yine aynıdır. Yani bu önergeyle ne amaçlanıyor bilemiyoruz. Lütfen şu gerekçeye bir bakar mısınız? O bakımdan, eğer Hükûmetin desteklediği bir önergeyse Sayın Bakan, buradaki değişikliklerin ne anlama geldiğini gruplarımıza ve değerli milletvekillerimize izah ederlerse biz de bu önergenin amacını yeterince kavramış oluruz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Dolayısıyla "değiştirilmiştir" dedikleri hususlarda hiçbir değişiklik yok, bir virgül dahi değişmiş değildir. Bu önergeyi nasıl işleme koyacaksınız bilemiyorum açıkçası.

BAŞKAN - Belki gerekçelerini açıklamak isteyebilirler.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Vural, rakamlar değişiyor, rakamlarda değişiklik var.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır efendim.

BAŞKAN - Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, önergeye katılıyoruz.

Az önce de ifade ettim, burada, bildiğiniz gibi ana maddelerde dokuz bin prim gününü yedi bin iki yüze indiriyoruz. Ana düzenlemelerden bir tanesi bu. Diğeri ise kısmi aylıkların başlangıç tarihleriyle ilgili üçüncü fıkrada bir değişiklik var. Dediğiniz bu "30/4/2008" diye başlayan bölümde bu tarih ilavesi var. Diğeri ise Meclis Başkanlık Divanının yasayla ilgili teknik olarak, bütün olarak maddenin ele alınması şeklindeki talebinden kaynaklanan uzun bir önergedir. Yoksa burada bizim yaptığımız değişiklik, ifade ettiğim gibi, bir: Kısmi aylıkların başlangıç tarihiyle ilgili bir değerlendirme. İkincisi: Prim gün sayısının yedi bin günden dokuz bin güne geçişle ilgili bu, her yıllık, yüz günlük sürelerin kaldırılmasıdır.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkanım, bu önergenin redaksiyona ihtiyacı var. Komisyonda aynen kabul edilmiş bir hususu bir önergeyle değiştiriyoruz, deyip biz buradan "değiştiriyoruz" diye el kaldırmamız ya da "hayır" dememiz, Komisyon raporundan bihaber olduğumuzu ifade eder. Şimdi ben Sayın Bakandan soruyorum: (e) bendinde, 28'inci maddenin beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen dört bin altı yüz günlük süre değişti mi değişmedi mi? Değişmedi. Dört bin yüz günlük süre değişti mi? Değişmedi. Dört bin yüz güne yüz gün eklenmek suretiyle dört bin altı yüz seksen gün değişti mi? Değişmedi. Değişmeyen bir hususu değiştirme… Nasıl değiştiriyoruz? Yani, ben bunu gerçekten… Lütfen, bu önerge yeniden tashih edilsin ve yasama kalitesi açısından da yeniden değerlendirilsin. Öyle, biz de katkı sağlayalım yani…

BAŞKAN - Sayın Başkanım, Sayın Vural size teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, netleştirelim konuyu.

Buyurun efendim.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) -Sayın Başkan, olay gayet net. Bakınız, benim size ifade ettiğim bu kısmi aylıklarla ilgili "dört bin altı yüz" dediğiniz prim gün sayısı, tarih olarak, başlangıç olarak ne zaman başlayacak, yüz, yüz artış? Bununla ilgili diyoruz ki: "30/4/2008 tarihi esas alınacaktır." diyoruz. Değişiklik bu.

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, ilkinde öyle diyorsunuz, diğerleri aynı, Komisyon metniyle aynı. Şimdi, Sayın Komisyon…

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Diğerleri zaten, ifade ediyorum: Teknik olarak, Meclis, bakın, Başkanlık Divanı yönetimi, ilgili…

OKTAY VURAL (İzmir) - Nasıl yani?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Yani, bu, maddenin tümden yazılması konusundaki kararından kaynaklanan bir şey. Yoksa, bizim yaptığımız değişiklik gayet açık. "İki husus var." diyorum ben size.

OKTAY VURAL (İzmir) - O zaman tümden değiştiriliyorsa en aykırı önerge olarak oylanması gerekiyor. Bu da doğru bir şey değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım…

OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, şimdi, bakın…

BAŞKAN - Efendim, şimdi -müsaade ederseniz Sayın Vural- Sayın Komisyona sordum, takdire bırakıyorlar. Sayın Bakan, kendi yetkisini kullanarak açıklamasını yaptı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım, önergeyi, müsaade ederseniz şunu bir açıklamak istiyorum.

BAŞKAN - Önerge sahipleri adına konuşma var mı efendim?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Hayır, şimdi bir dakika... Efendim, şimdi, şöyle yani…

OKTAY VURAL (İzmir) - Değiştirelim Mustafa Bey, gerçekten…

BAŞKAN - Benim yapacağım husus belli. Komisyona sordum, Hükûmete sordum, açıklama yaptı.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Önerge sahipleri adına, iki dakika bir açıklamama müsaade eder misiniz?

BAŞKAN - Hayır… İmza sahiplerinde var mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İmza atayım efendim. Önergeye katılıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Efendim, şimdi, önerge sahiplerinde imza sahiplerini okuyorum: Sayın Nurettin Canikli, Sayın Agâh Kafkas, Sayın Halide İncekara, Sayın Öznur Çalık, Sayın Mustafa Ünal, Sayın Ziyaeddin Akbulut.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, önergeye katılayım efendim.

BAŞKAN - Bu arkadaşlarımızdan açıklama isteyenler var mı?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, önergeye katılalım.

BAŞKAN - Efendim, şimdi benim… Sayın Elitaş, ben İç Tüzük'ü uygulamak zorundayım. Şimdi, imza sahibi olmayan birisine açıklama hakkı veremem burada yani… O zaman…

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, imza atsın önergeye, konuşsun efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, takdir sizin…

KAMER GENÇ (Tunceli) - İmza atsın önergeye, konuşsun…

BAŞKAN - Efendim, yani, yerinden bir milletvekili arkadaşın "Böyle yapsın." demesiyle ben öyle yapamam.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Önergeyi imzalasın…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan…

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, şimdi bakın…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İzin verir misiniz, bu konuyu açıklamak istiyorum. Sayın Grup Başkan Vekili…

BAŞKAN - Efendim, açıklamak istiyorsunuz da… Burada her arkadaş başka birisinin önergesi üzerinde açıklama yapmak isterse olmaz. İç Tüzük'ün hükümleri açık.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Hayır, Sayın Grup Başkan Vekilim…

BAŞKAN - Sayın Elitaş, lütfen…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İzin verirseniz bir cümle söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Elitaş, lütfen efendim…

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanunun 28 inci maddesinde yapılan düzenlemeye paralel olarak fıkra madde metninden çıkarılmıştır.

BAŞKAN - Evet, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza arz ediyorum:

Kabul edenler…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yeter sayısı…

BAŞKAN - Karar yeter sayısını arayacağım Sayın Anadol.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle 69'uncu madde değiştirilmiştir. Bu nedenle aynı madde de değişiklik öngören son önergeyi işleme koyma imkânı kalmamıştır. Önergeyi işlemden kaldırıyorum.

69'uncu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir saniye, Başkanım, önergeyi işleme… Sayın Başkanım, önergeyi işleme nasıl koymuyorsunuz? Önergeyi işleme neden koymadınız?

OKTAY VURAL (İzmir) - Koymayın Sayın Başkanım, muhalefetin hiçbir önergesini koymayın! Değişmeyen şeyleri değişmiş gibi gösterip… Değişmedi Sayın Başkanım, değişen bir şey yok, eklenen bir fıkra da yok!

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Şimdi, nesi değişti Sayın Başkanım? Önergemizi niye işleme koymuyorsunuz?

OKTAY VURAL (İzmir) - İzah eder misiniz?

BAŞKAN - Açıkladım efendim, açıkladım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bir izah eder misiniz?

BAŞKAN - Okuduğum metinde açıkladım efendim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, bir daha izah eder misiniz, niye işleme koymadınız?

BAŞKAN - Bir daha izah etmeye gerek yok, ben gerekli açıklamayı yaptım efendim.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Her anlamayana bir daha mı izah edeceksiniz?

BAŞKAN - 70'inci madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 70 inci maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "çalışmalarının en az 1800 gün olması halinde bu" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını, "%23'üdür", "%9'u" ve "%14'ü" ibarelerinin de, sırasıyla "%20'sidir", "%8'i" ve "%12'si" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Ahmet Orhan Recep Taner Mustafa Kalaycı

Manisa Aydın Konya

Beytullah Asil Mehmet Günal

Eskişehir Antalya

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 70 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli Agâh Kafkas Halide İncekara

Giresun Çorum İstanbul

Öznur Çalık Ziyaeddin Akbulut Mustafa Ünal

Malatya Tekirdağ Karabük

"MADDE 70- 5510 sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında yer alan "bu Kanunun yürürlük" ibareleri "30/4/2008" olarak, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."

"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25

tam yıl sigorta primi ödemiş olması veya kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendin kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olması veya 61 yaşını doldurması ve an az 15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar."

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce beşinci fıkrada belirtilen işlerde çalışmaya başlayan sigortalıların, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra bu işlerde geçen çalışmalarının en az 1800 gün olması halinde bu çalışmalarının dörtte biri toplam prim ödeme gün sayılarına ilave edilir. Bunlar için malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, sigortalının prime esas kazancının %23'üdür. Bunun %9'u sigortalı hissesi , yüzde 14'ü de işveren hissesidir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa maden işyerlerinin yer altı veya yer altı münavebeli işlerde çalışmaya başlayanlar hakkında, bu Kanunun fiili hizmet zammı süresine ait hükümleri uygulanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 70. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 9. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkı Suha Okay Ahmet Ersin

İstanbul Ankara İzmir

Şevket Köse Hüseyin Ünsal Mevlüt Coşkuner

Adıyaman Amasya Isparta

Oğuz Oyan Orhan Ziya Diren Ali Koçal

İzmir Tokat Zonguldak

"Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı olanlardan 7200 gün prim ödediği halde 65 yaş koşulunu yerine getiremeyenlere emekli olmak istedikleri takdirde yaş ile ilgili koşulu yerine getirene kadar hesaplanacak emekli aylığının %50'si ödenir. Bu oran, her yılın Ocak ayında % 1 puan artırılır. Yaş koşulunun yerine geldiği tarihte ödenecek aylık % 100'e tamamlanır."

TBMM Başkanlığına

119 sıra sayılı kanun tasarısının 70. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ediyoruz.

Hasip Kaplan Pervin Buldan İbrahim Binici

Şırnak Iğdır Şanlıurfa

Hamit Geylani Akın Birdal Selahattin Demirtaş

Hakkâri Diyarbakır Diyarbakır

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Demirtaş, buyurun.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Divan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Doğrusu, görüşülmekte olan yasa tasarısıyla ilgili toplumda özellikle sivil toplum örgütlerinin önemli bir kısmının tepkisi ve bu yasa tasarısına karşı çıkışları hâlen devam ediyor. Bir değişiklik önergesi vesilesiyle söz almışken, yine bu konuda hassasiyetlerini, beklentilerini dile getiren önemli bir çevrenin düşüncelerini sizlerle paylaşmak istedim.

Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi bugün yaptığı bir açıklamayla, bu yasa tasarısında kendilerini ilgilendiren konularla ilgili değerli milletvekillerinin dikkatlerini çekmişler. Eminim ki sizlere de ulaşmıştır bu basın açıklaması metni. Ben, buradan bu malul kesimlerin taleplerini bir kez daha dile getirerek siz değerli milletvekillerinin Genel Kurulda da dikkatlerine sunmak istiyorum değerli arkadaşlar.

Türkiye Sakatlar Derneği "Katılım payı yanlışından vazgeçilsin.diyor. "Türkiye gündeminde bulunan ve hâlen Mecliste görüşmeleri süren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, emekliler ve engelliler açısından taşınması ağır yükler getirmektedir. Genel sağlık sigortası kapsamında tedavide katılım payı alınmasını getiren düzenlemenin kaldırılması yönünde defalarca taleplerimizi ilettik ancak bugüne kadar bu konuda herhangi bir değişikliğe gidilmediği gibi özel hastanelerden yararlanmanın da bedeli yükseltilmiştir.

Katılım payı uygulaması sigortacılığa aykırıdır, bedeli alınmış bir hizmet için bizlerden ayrıca bir kez daha ödeme istenmesi yanlıştır.

Gereksiz kullanımı azaltma gibi yoruma açık bir gerekçeyle 5510 sayılı Yasa'da katılım payları daha da ağırlaştırılmıştır. Gereksiz kullanım ancak ilgili doktorun veya uzmanın karar verebileceği bir husustur. Kimi zaman küçük bir ağrı, küçük bir değişiklik, küçük bir hastalığın belirtisi olabilir. Yasa, erken teşhis gibi birçok önemli ve hayati öneme haiz hastalığın önlenmesinin en temel yolunu engelleyecektir.

Engellilerin sürekli kullandığı ve zaman içinde değiştirmek zorunda kaldığı ortez, protez, iyileştirme araç ve gerekçelerinden katılım payı alınmasını anlamak mümkün değildir. Yasada "Bu düzenleme hayati öneme haiz olmaması" gibi bir gerekçeye dayandırılmaktadır. Engellilerin kullandığı ortez, protez ve çeşitli iyileştirme araç ve gereçleri, onların yaşamını sağlıklı sürdürebilmesi için hayati öneme sahiptir. Bu tip hizmetlerde katılım payı olarak asgari ücretin yüzde 75'i oranına kadar bedel istenebilecektir. Katılım payı alınacak sağlık hizmetlerine yatarak tedavi de eklenerek, başta emeklilerin ve engellilerin olmak üzere, sigorta kapsamındaki geniş bir toplum kesiminin sağlık hizmetinden yararlanmasının önü âdeta kesilmiştir. Her bir yatarak tedavi katılım payı asgari ücretin ¼'ü oranında belirlenmiştir.

Engelliler ve emekliler koşulları gereği sürekli sağlık desteğine gereksinim duyan bir kitleyi oluşturmaktadır. Bu kesimlerin içine yaşamını asgari ücretle sürdürmek zorunda kalan milyonlarca çalışanı da eklemek mümkündür.

Yasada belirtilen oranlar dar gelirliler için yüksektir ve bunun artırılmasına dönük açık kapı bırakılmaktadır. Yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşam mücadelesi verenler için tek bir kuruşun bile değeri büyüktür. Bu insanlara aç kalmamak için sağlıklarından vazgeçmelerini dayatan bir düzenleme sosyal devlet ilkesini geçtik, en temel insan haklarını bile ihlal etmektedir.

Bu hâliyle katılım payı uygulaması sosyal adaletsizliği daha da artıracak, insanları sağlığından vazgeçmeye zorlayacak, çağdaş bir ülkeye yakışmayacak bir düzenlemedir. Mecliste milleti temsil etmek üzere görev yapan tüm vekillerimize, siyasi partilerimizin Meclisteki gruplarına, parti yönetimlerine sesleniyoruz: Katılım payını düzenleyen madde yasadan çıkarılmalıdır."

Türkiye Sakatlar Derneği Genel Merkezi

Değerli arkadaşlar, elbette ki bu yasa tasarısıyla ilgili sosyal taraflarla önemli görüşmelerin yapıldığı, hâlen görüşmelerin doğrudan ya da dolaylı sürdüğünün farkındayız ama bunun gibi seslerini duyurmakta diğer, en azından, sosyal taraflar kadar avantaja sahip olmayan özellikle malullerle ilgili, sakatlarla ilgili düzenlemeler konusunda Meclisin, yüce heyetinizin daha duyarlı olması dileğiyle, kendilerinin yasa metnini olduğu gibi sizlerle paylaştım.

Hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 70. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 9. Maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları

"Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı olanlardan 7200 gün prim ödediği halde 65 yaş koşulunu yerine getiremeyenlere emekli olmak istedikleri takdirde yaş ile ilgili koşulu yerine getirene kadar hesaplanacak emekli aylığının %50'si ödenir. Bu oran, her yılın Ocak ayında % 1 puan artırılır. Yaş koşulunun yerine geldiği tarihte ödenecek aylık % 100'e tamamlanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Durdu Özbolat konuşacak.

BAŞKAN - Sayın Özpolat buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 70'inci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 7.200 gün çalışıp gerekli primleri ödeyebilmiş bir vatandaşımız, altmış beş yaşına gelinceye kadar maaş bağlanabilmesi için beklemesin, bu koşulu yerine getirene kadar, hesaplanacak aylığın yüzde 50'sini alabilsin. Daha sonra da, her yılın ocak ayında bu oran yüzde 1 artırılsın, yaşı dolduğu zaman emekli aylığının tamamını alsın istiyoruz.

Tabii, hazırlanan yasanın kendi içinde tuzaklarla dolu olduğunu gözlerden kaçırmamamız lazım. Bugün işe başlayan bir genç kesintisiz yirmi yıl çalıştığı takdirde gün sayısını 2028 yılında tamamlamış olmasına rağmen, 2036 yılından itibaren kademeli artıştan dolayı 2048 yılında 5510 sayılı Yasa ile öngörülen altmış beş yaş koşulu devreye gireceği için altmış yaşında değil, altmış beş yaşında emekli maaşına kavuşabilecektir. Yani ekstradan beş yıl daha bekleyecektir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde geçmişten bugüne her krizde ilk önce akla gelen çalışanlar ve onların sosyal hakları olmaktadır. Başbakan veya ilgili bakanlar daima sosyal güvenlik teşkilatlarının açıklarından ve bu açıkların ülkeyi batıracağından bahsetmeden duramazlar. Oysa bu

açıkların nedeni ne işçiler ne memurlar ne de küçük esnaftır; asıl neden hesap bilmeyen hükûmetlerdir, asıl neden kayıt dışı çalıştırılan insanlarla ilgili gerekeni yapmayan hükûmetlerdir.

Emekli maaşının bağlanma yaşını altmış beşe çıkarmak, emekçinin deyişiyle "mezarda emeklilik"tir. Gelişmiş ülkelerin tümünde ortalama yaşam süresi seksen yıla dayanmışken bu bizde altmış yedidir, yani aradaki fark on üç yıldır. Sürekli "Avrupa'da emekli yaşı altmış beş" diye gündeme getirilen şey gerçekçi olmaktan uzak, hatta acımasız bir şeydir. Orada emekli olan insanlarla bizim ülkemizdeki emeklileri bir tutmak abesle iştigal etmektir. Neresinden tutarsanız elinizde kalır. Oradaki yaşam standardıyla bizimki arasında dağlar kadar fark olduğunu herhâlde konuşmaya gerek yoktur. Gelişmiş ülkelerde emekli olanlar dünya turuna çıkıyor, bizimkiler köylerine zor dönüyor.

Değerli milletvekilleri, bu yasayı gündeme getirmek emekçi insanlar için ekmeği aslanın ağzından değil, midesinden alın demektir. Çalışanlar için patronlarını sigorta yaptırmaya ikna etmek bir dert, yedi bin iki yüz günü doldurmak ayrı bir derttir, bir de altmış beş yaşını bekle demek aslında emekliliğin artık hayal olduğunu söylemekle eşdeğerdir. Aslında hükûmet bu yasayı hiç gündeme getirmeden rafa kaldırsaydı en hayırlı şeyi yapacaktı. Sürekli sıkışınca dedikleri "millet iradesi" lafı var ya, o millet emekli olamadan açlıktan ölecek, iradesini de hükûmete rehin bırakacaktır. Lütfen, bu milletten aldığınız yetki, onların iradesiyle onları açlığa mahkûm edecek, yaşlılıklarında emekli maaşı alamayacakları bir düzenlemeyi hayata geçirmeyiniz. Bu ülkenin asıl sorunu, sosyal güvenlik kurumlarının yarattığı açıklardan çok, her yıl yerli ve yabancı tefecilere ödenen faizdir. Siz, asıl, her yıl ödenen ortalama 40 milyar dolar faizi çözerseniz, emekçilerin boğazından da elinizi çekersiniz.

Bu yasayı, esas olarak, IMF ve uluslararası sermaye gündeme getirmiştir. Yıllardır o çevrelerin sözcüleri sosyal güvenlik teşkilatlarının açıklarının sürdürülemez noktaya gittiğini beyan edip durmuşlardır. Nedeni? Bu ülkenin ödeme dengesinde bir sorun olursa, alacakları faiz zora girer diye.

Bir emekçinin, kamuda çalışmıyorsa eğer, yedi bin iki yüz günü tamamlaması zaten oldukça büyük bir tesadüf olacaktır. Hadi tamamladı, altmış beş yaşına kadar maaş bağlanmasını beklemek, açlıktan ölmemek için çalışmasını devam ettirmek dışında hiçbir seçeneği olmayacaktır. Sizin düzenlemenizle, primler artırılarak emeklilerin çalışması zorlaştırıyor. Oysa siz, emeklileri emekli olduktan sonra çalışmalarına gerek kalmayacak düzenlemeler yapmakla mükellefsiniz.

Bizim emekçilerimiz, ne kadar işlerini bilirlerse bilsinler, büyük alışveriş merkezlerinde mısır tezgâhı açacak sermayeyi bulamazlar, otellere yumurta satacak organizasyonu kurup çocuklarına gemi falan alamazlar. Onların emeklerinden başka satacakları hiçbir şeyleri yoktur. Karşılığında huzur içinde geçirecekleri yıpranma parası, yani emekli maaşlarını alırlar ve ölmeden birkaç yıl onurlarıyla, belediyelerin vereceği birkaç çuval patates, soğana muhtaç olmadan yaşarlarsa, başka da bir şey istemezler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özbolat, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

DURDU ÖZBOLAT (Devamla) - Geçtiğimiz günlerde, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının 400 bin aileye gıda yardımı yapacağına ilişkin bir haber vardı. Bunun neyin hazırlığı olduğunu Sayın Melih Gökçek açıklamalıdır. 5 milyar dolar borcu varken, bunu ödemeyen bir belediyenin böyle bir yardım yapması son derece düşündürücüdür. Kamuya zarar vererek sevap kazanılmaz. Ancak hazırlanan bu yasayla, mağdur edilenler kandırılmaya çalışılır. Sadaka dağıtmak yerine, onları devlet güvencesiyle korumak herkesin görevidir. Gündemdeki yasaya talep ettiğimiz fıkranın eklenmesiyle, belki de mağdur edilen halkın sadakaya muhtaç olmadan nefes almalarını sağlayacaktır.

Bu vesileyle, bu düzenlemenin yapılması için ve söylediğimiz gibi, bu düzenlemenin halkımıza, emekçilere bir şey kazandırmadığını buradan beyan eder, hepinize saygılar sunarım. (CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özbolat.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 70 inci maddesi ile değiştirilen, 5510 sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin beşinci fıkrasında yer alan "çalışmalarının en az 1800 gün olması halinde bu" ibaresinin madde metninden çıkarılmasını, "%23'üdür", "%9'u" ve "%14'ü" ibarelerinin de, sırasıyla "%20'sidir", "%8'i" ve "%12'si" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Ahmet Orhan (Manisa) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, şimdi, bakınız, bir önerge var elimizde. Bu önerge… Madde metninde şöyle bir durum var: Yer altı işlerinde çalışan bir madenci kardeşimiz, bir işçimiz 1.800 gün yer altında çalışacak, elli yaşını

dolduracak, yirmi yıllık sigortalılık veya 5 bin prim günü olacak. Yani, yer altında 1.800 gün çalışması gerekiyor bu madenci arkadaşımızın.

Şimdi, bu önerge diyor ki, bu 1.800'ü kaldırın. 1.800 günü kaldırdığımız zaman ne olacak peki, yer altında hiç çalışmadan mı elli yaşında 5 bin prim gününde emekli olacak. Bu çok ciddi bir izaha muhtaç. İnanıyorum arkadaşlar cevap verirler.

Ayrıca fiili hizmet zammıyla ilgili de…Fiili hizmet zammı kapsamında yer altında çalışan madenci kardeşlerimiz tabii, en ağır iş kolu. Burada yüzde 3'lük bir prim alınıyor işverenden, bunu da almayalım diyor ama fiili hizmet kapsamında olması gerekiyor. Bu önergeye bu anlamda katılmadığımızı ifade ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Orhan…

OKTAY VURAL (İzmir) - İyi de, Sayın Bakanın anladığı anlamda önerge değil ki. Bu, yıpranmayla ilgili, hak etmekle ilgili bir husustur, emeklilikle ilgili değil ki. Sayın Bakan önergeleri daha dikkatli okusa iyi olacak.

BAŞKAN - Evet, Sayın Bakan bu gerekçelerle katılmıyor.

Önerge sahibi de onu açıklayacak.

Sayın Orhan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET ORHAN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 70'inci maddesiyle değiştirilen 5510 sayılı Kanun'un geçici 13'üncü maddesinin beşinci fıkrasında yapılmasını istediğimiz değişiklik önergesi için söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Madencilik sektöründeki istihdamın kendine has özellikleri vardır. Çalışanların yoğunluğu hepinizin bildiği gibi kırsal yörede yer almaktadır. Yatırım anlamıyla yer seçebilme keyfiyeti yoktur. Madenin taşınması, zenginleştirme hariç başka bir yerde kurulması genellikle olanaksızdır. Bu nedenle, istihdam edilecek işçilerin büyük bölümü çevreden ve çevre köylerden temin edilmektedir.

Bu sektördeki istihdamın bir başka gerçek yönü de geçici olmasıdır. Madenler sınırlı kaynaklar olması nedeniyle yatırımcı için maden yatağının en kısa sürede çıkarılıp nakde dönüştürülmesi esastır. Bu nedenle, bu tür işletmelerin ömrü birkaç yıl ile birkaç on yıl arasında değişiklik göstermektedir. İşletmeciler genellikle yabancı yatırım yapan kişi ya da kuruluşlar olmaktadır. Kısacası, maden işletmesi yöreye ancak geçici bir istihdam sağlamaktadır. Çalıştırılan işçilerin bir bölümü dışında büyük bölümü işletmenin kapanışından sonra işsiz kalır. Bu karar, yalnızca işçileri değil işletmeye hizmet sağlamak üzere yörede gelişen alt sektörleri de etkiler. Nakliye hizmeti veren kamyoncular, işletmeye hizmet sağlayan atölyeler, işletmeye tüketim malları satan tüccarlar, yani ister işçi ister tüccar ya da zanaatkâr işletmeyle ilişkili her türlü istihdam ve ticari etkinlik geçicidir. Belli bir süreden sonra yöredeki bütün etkinlikler son bulur.

Yine bu sektördeki istihdamın bir başka özelliği de süreksizliğidir. Madencilik ürünlerinin fiyatları dünya pazarlarındaki taleplerle doğru orantılı ilerlemektedir. Fiyatlar sürekli olarak yükselip alçalır, bundan yararlanmak üzere stok ve spekülasyon yapanlarla sık sık karşılaşılır. Bu nedenle de fiyatlar düştüğünde küçük ve orta madencilik işletmeleri faaliyetlerini durdurmak zorunda kalır ve koşullar düzeldiğinde yeniden çalışmaya başlar. Bunun örneklerini ülkemizdeki madencilik işletmelerinde de geçmişte sık sık gördük. Krom işletmeleri, taş ocakları, manyezit işletmeleri, ısınmada kullanılmak üzere üretim yapan kömür işletmeleri, altın işletmeleri bunun örnekleridir. Bu duruma bağlı olarak işçiler de geçici olarak işten çıkarılır ve sonra yeniden işe alınırlar.

Tekrar edersek: Maden işçiliği geçici, süreksiz ve bir yönüyle de köylülükten ayrılmayan bir istihdam biçimidir.

Madenciliğin bir yanı da cevher tükenip işletme kapandığında, çevreye karşı işletme döneminde başlayan olumsuz etkilerin yıllar, on yıllarca sürmesidir. İşletme açıkken çalışanları tehdit eden sağlık sorunları, işletme kapandıktan sonra da yörede yaşayan herkes için uzun süreli bir tehdit olmayı sürdürür.

İnsan sağlığına yönelik tehditlerin dışında, etkin ya da kapanmış maden ocaklarının çevreye saldığı zehirli atıkların çevredeki tarımsal üretim üzerinde de olumsuz etkisi olmaktadır. Dünyada ve ülkemizde bunun sayısız örneği bulunmaktadır. Bu nedenle, maden işletmelerinin çevresel etkilerinin sınırlandırılması herkesten önce yörede yaşayanları, dolayısıyla, istihdam edilenleri ilgilendirmektedir.

Dünyanın değişik yörelerindeki maden işletmelerinin çevresindeki köylerde yaşayanlar, etkilendikleri kirletici etkilere karşı toplumsal mücadele vermektedir. Bu tür sorunlar arttıkça ve yaygınlaştıkça uluslararası düzeyde buna karşı araçlar geliştirilmekte ve kurallar konmaktadır. Ülkemizde özellikle kömür işletmelerinde yaşanan üzücü olaylar hafızalarımızda mevcuttur. Maalesef, onca iyileştirme ve tedbire rağmen, göçükler ve patlamalar sonucunda vatandaşımız olan maden çalışanlarını kaybeder veya sakat kalmalarına şahit oluruz. Ekmeklerini taştan çıkararak çoluk çocuğunu namerde muhtaç etmeden bakma becerisini ve fedakârlığını gösteren bu insanlarımız, ülkemizde yaşanan sorunlara rağmen bu başarıyı göstererek her türlü takdiri hak etmektedirler.

Ailesinin rızkını çıkarırken maden çalışanlarının katlanmak zorunda oldukları koşullar ağırdır, hatta hayatları pahasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Orhan, konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET ORHAN (Devamla) - Bu ülkenin yer altı zenginlikleri madenlerimizin Türk milletinin azami istifadesine sunulmasında maalesef sorunlarımız olduğu gibi, maden çalışanlarının da büyük problemleri vardır.

Zaman yetersizliğiyle tamamına değinemediğim sorunlar ile iç içe mücadele ederek yaşamaya çalışan, özellikle önce maden iş yerlerinin yer altı iş yerlerinde çalışan sigortalıların ağır ve riskli çalışma koşulları dikkate alınarak bu önergenin dikkate alınacağı düşüncesiyle yüce heyetinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Orhan.

Önergeyi oylarınıza…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN - Arayacağım Sayın Anadol.

Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime, 20.30'da toplanmak üzere ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.59

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)

------ 0 ------

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90'ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

70'inci madde üzerinde verilen Manisa Milletvekili Ahmet Orhan ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 70 inci maddesinin madde çerçevesi ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

"

"MADDE 70- 5510 sayılı Kanunun Geçici 9 uncu maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında yer alan "bu Kanunun yürürlük" ibareleri "30/4/2008" olarak, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir."

"4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olması veya kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olması veya 61 yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar."

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce beşinci fıkrada belirtilen işlerde çalışmaya başlayan sigortalıların, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra bu işlerde geçen çalışmalarının en az 1800 gün olması halinde bu çalışmalarının dörtte biri toplam prim ödeme gün sayılarına ilave edilir. Bunlar için malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, sigortalının prime esas kazancının %23'üdür. Bunun %9'u sigortalı hissesi, yüzde 14'ü de işveren hissesidir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa maden işyerlerinin yer altı veya yer altı münavebeli işlerde çalışmaya başlayanlar hakkında, bu Kanunun fiili hizmet zammı süresine ait hükümleri uygulanır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, biraz önce görüştüğümüz 69'uncu madde ile ilgili görüşlerimi beyan etmek istemiştim ama, Başkanlığın imzam olmadığı gerekçesiyle önerge üzerinde konuşma hakkı vermediğinden dolayı,

69'uncu maddedeki yapılan değişikliği değerli milletvekillerimizi aktarmak istiyorum.

Bu 69'uncu madde, eğer önergenin başlığına bakarsak, 69'uncu maddeyi… Bugüne kadarki, bu 119 sıra sayılı tasarıdaki hemen hemen bütün maddeler çerçeve madde olarak değerlendirildiğinden dolayı, 69'uncu madde de çerçeve madde kapsamına alındığından, bu düzenleme, yapılan 69'uncu maddenin tamamen değiştirilmesi anlamını ifade ediyor, ama burada esas itibarıyla önemli olan hususu değerli milletvekillerinin ve kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, Sosyal Sigortalar, Bağ-Kur, Emekli Sandığıyla ilgili çeşitli yasalar bugüne kadar yapılmış. Özellikle Sosyal Sigortalar Yasası… 2000 yılından itibaren uygulanmaya başlayan yasada, kadınlar elli sekiz yaşında, erkekler altmış yaşında emekli olacaklar. Yani 1/1/2000 tarihinde sisteme girmiş SSK'lı bir vatandaşın şu andaki, 5510 sayılı yasa değil, şu anda üzerinde görüştüğümüz yasa değil, 2000 tarihinden itibaren sisteme girmiş olan her sigortalının, kadınlar için elli sekiz, erkekler için altmış yaşında emekli olacakları öngörülmüş ve yine, o yasada altı çizilen ve bugün bazı arkadaşlarımızın biraz farklı bir şekilde ifade etmeye çalıştıkları bir durum var. Yürürlükteki yasada -4447 sayılı Yasa, 5510 demiyorum- emekli olabilmek için, sigortalıların yedi bin gün prim ödemeleri gerekiyor. Yedi bin gün prim ödedikten sonra, kadınlar elli sekiz, erkekler altmış yaşına kadar beklemek mecburiyetindeler. Burada bizim, Sayın Bakanın başta da, yasanın sunuşunda da ifade ettiği gibi, sosyal taraflarla yapılan görüşmeler neticesinde, bu, çerçeve 69'uncu maddedeki dokuz bin günlük süre yedi bin iki yüz güne düşürülmüş. Yani, bu yasanın 69'uncu maddede ki verdiğimiz önerge değişmemiş olsaydı, siz değerli milletvekilleri tarafından kabul edilmemiş olsaydı, toplumda, kamuoyunda sürekli olarak gündeme getirilen "Dokuz bin gün iş gününü nasıl ödeyeceğiz, nasıl çalışacağız?" diye ifade ediliyordu.

Bir de şu meseleyi açıklıkla ifade etmek gerekiyor ki değerli vatandaşlarımızın zihnindeki karışıklıkları önlemek için: Yedi bin iki yüz günlük süre sadece SSK'ya tabi olan çalışanlar için söz konusu. Bakın, BAĞ-KUR Kanunu'na tabi olan vatandaşlarımız zaten yasanın başından bu tarafa dokuz bin gün primi ödemek mecburiyetindeler. Yine, Emekli Sandığına tabi olan vatandaşlarımız, çalışanlarda dokuz bin günlük süre var.

Yine, BAĞ-KUR'lulardaki yaş. Yasanın çıkışından itibaren altmış yaşa tabiler. Altmış yaşa gelmedikleri sürece emekli olma imkânları yok, bazı özel şartlar hariç olmak üzere.

Şimdi, bugüne kadar sosyal güvenlik sisteminden, genel sağlık sigortasından BAĞ-KUR ve SSK'lı değerli çalışanların büyük problemleri vardı. Bir kişi sosyal güvenlik sistemine dâhil olabilmek için ilk defa işe girdiyse veya son yıl içerisinde en son doksan gün prim ödediği takdirde sosyal güvenlik sisteminin sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyordu. BAĞ-KUR'lular için bu süre iki yüz kırk gündü. Bizim getirdiğimiz düzenleme de ne var? Eğer, Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olarak çalışan bir kişi otuz gün sigorta primini ödediği takdirde hem kendisi hem de bakmakla yükümlü olduğu eş ve çocukları otuz birinci günden itibaren sosyal güvenlik yasası kapsamına giriyorlar, sağlık hizmetlerinden faydalanma imkânını elde ediyorlar.

BAĞ-KUR'lularda iki yüz kırk günlük süre otuz güne düşürüldü. Buradan, bugüne kadar BAĞ-KUR'lular örgütlenmiş toplulukları olmadıkları için, sivil toplum örgütleri bulunmadığından dolayı, hem SSK sendikalar vasıtasıyla işçilerinin haklarını, menfaatlerini koruma imkânı bulmuş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Elitaş, buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - …hem de Emekli Sandığının değerli mensupları haklarını arama imkânlarını bulmuşlar ama bugüne kadar BAĞ-KUR'lular, maalesef sosyal güvenlik sisteminden hiç olumlu gelişmeler noktasında faydalanma imkânı bulamamışlar.

Ev hanımlarıyla ilgili yine değerli milletvekillerimizin kabulleriyle gerçekleştirdiğimiz çok önemli bir şey var. Erkeklerin sisteme girdikten sonra askerlik yapmaları hâlinde yirmi ay civarında borçlanma imkânı, aynı şekilde kadın çalışanlar için askerlik borçlanmasına benzer bir borçlanmayı da buraya getirdik. Bundan önceki süreçte doğum yapmış bir hanımefendi, evladına, yavrusuna daha iyi bakabilmek için sistem dışı kaldığında borçlanma imkânı kalmıyordu ve bugünleri ödeme şartını yerine getiremediğinden dolayı ister istemez daha fazla bekleme imkânı bulmuş oluyordu. Bu yasal düzenlemeyle birlikte, kadınlar için de doğum yapan kadınlar için de borçlanma imkânı getirilmiştir.

Ben, bu yasanın hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 70'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

71'inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 71 inci maddesinin madde çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli Agâh Kafkas Halide İncekara

Giresun Çorum İstanbul

Öznur Çalık Mustafa Ünal Ziyaeddin Akbulut

Malatya Karabük Tekirdağ

MADDE 71- 5510 sayılı Kanunun Geçici 10 uncu maddesinin başlığı "506 sayılı Kanunun malûllük ve sakatlık hükümlerine ilişkin geçiş hükümleri" şeklinde, beşinci fıkrasındaki "27 nci maddenin ikinci" ibaresi "55 inci maddenin dördüncü" şeklinde, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü ve beşinci fıkralardan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve maddenin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 71 inci maddesi ile, 5510 sayılı Kanunun Geçici 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin ilave edilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Recep Taner Erkan Akçay Mustafa Kalaycı

Aydın Manisa Konya

Münir Kutluata Beytullah Asil

Sakarya Eskişehir

"Oluşacak farklar bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren iki ay içerisinde ilgililere ödenir."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 71. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 10. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen yedinci fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve son fıkra olarak aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkı Suha Okay Oğuz Oyan

İstanbul Ankara İzmir

Ali İhsan Köktürk Tekin Bingöl

Zonguldak Ankara

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce malullük aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunan sigortalılar ile ölen sigortalıların hak sahiplerine 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunla bağlanan aylıklar, 506 sayılı Kanunun geçici 89 uncu maddesinde belirtilen alt sınır aylığı esas alınarak aylık başlangıç tarihi itibariyle yeniden hesaplanır."

"Özel sektörde çalışan özürlülerin sosyal sigorta primleri Hazine tarafından ödenir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, bu, özürlülerle ilgili tabii, istihdam paketinde bir düzenlemeyi önümüzdeki günlerde getireceğiz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Burada "Evet" diyelim madem getireceksiniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Kota düzeyindeki özürlülerin işveren payını Hazine karşılayacak. Dolayısıyla buna katılmadığımızı ifade ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Oyan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim şimdi bu bizim önergemiz sadece kota dâhilinde olan özürlü sigortalıların sigortasının hazinece karşılanmasından ibaret değildir. Bu kota dâhilinde olsun olmasın, özürlülerin bir bütün olarak sosyal sigorta primlerinin hazine tarafından karşılanması önergesidir.

Bunun bir önemli nitelik farkı var. Eğer bu ülkede milyonlarca özürlü yaşıyorsa, bu özürlülerin en önemli sorunu işsizlik ve topluma yararlı olamamaksa, bunların günlük aşı katığı bu sorunlarla boğuşmaksa, bunlar kendi aileleri üzerine yük oluyorlarsa, o zaman bizim toplumsal vicdanımızın elini özürlülere uzatmamız gerekiyor. Bunu yapabilirsek, yani bu Parlamento böyle bir önergeyi kabul edebilirse, aslında bugünkü bu görüştüğümüz anti sosyal nitelikli yasanın en azından bir miktar bir sosyal öze sahip olması açısından, bir sosyal devlet kırıntısını yasaya katmak açısından bir katkısı olacaktır. Dolayısıyla burada ben sizin bu sosyal vicdanınıza da seslenmek istiyorum.

Türkiye'de gerçekten özürlüler çok zor koşullarda. Bunların iş bulması zaten zor. Kotalarla bunu halletmek, çözmek mümkün değil. Bu meseleyi çözmek için bir teşvik mekanizmasına ihtiyaç var. Öyle ki, işveren özel sektörde özürlü çalıştırmayı cazip görsün. Onların maliyetleri kendisine daha düşük geleceği için onları çalıştırmayı uygun ve cazip görsün. Yani burada cazip bir iş gücü kategorisini yaratmaktan bahsediyoruz. Dolayısıyla öyle 2-3, yüzde 1 kotalar içine sıkıştırılacak mesele değil. Çünkü Türkiye özürlüsü çok geniş olan bir toplum ne yazık ki. Bu bizim toplumun bir özelliği.

Değerli arkadaşlarım, yani burada eğer bu öneri geçirilebilirse, belki buna ilişkin daha sonra gelebilecek diğer önergeler de böylece gündemden kalkar, diğer düzenlemeler de gündemden kalkar.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, Türkiye'de sosyal devletin olmazsa olmaz birtakım kurallarını, araçlarını yaratmak zorundayız. Bunlardan bir tanesi aile yardımıdır. Eğer, biz bir aile yardımı mekanizmasını getiremezsek… Ki, bu Türkiye'nin aslında kabul ettiği bir sigorta dalıdır, ama uygulamaya geçirmediği bir sigorta dalıdır. Eğer bu sigorta dalını uygulamaya geçirebilirsek, Türkiye'de bundan böyle birtakım keyfî mekanizmalarla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gibi mekanizmalar yerine, insanlara -hiç sigortasızları da kapsamak mümkündür- bu aile yardımları üzerinden bunun bir yasal hak olarak sağlanması üzerinden Türkiye'de yoksullukla baş etmenin mekanizmalarını yaratmış oluruz.

Aynı şekilde, İşsizlik Sigortasını da, bugün işsizlere uzanmayan bir sigorta dalını, göstermelik olarak var olan, fiilen işlemeyen bir sigorta alanını mutlaka çalıştırmamız lazım.

Bakın, biz bunları çalıştırmadığımız için Avrupa Birliğiyle aramızda çok ciddi farklar var. Bugün sosyal güvenliğe "Kara delik" diyorlar. Bu kara delik, neye göre kara delik? Bakınız, ben size bir Avrupa Birliği karşılaştırması vereyim: Sosyal güvenlik primlerinin millî gelire oranı Avrupa Birliğinin on dokuz ülkesinde yüzde 11,7'dir 2004 yılında, Türkiye'de yüzde 5'tir. Yeni millî gelir serisine göre baktığınızda bu 2006'da yüzde 5,5'tur. Yani, Türkiye, bir kere Avrupa Birliğinin yarısının altında.

Toplam sosyal koruma harcamalarını dikkate aldığımızda, yani sadece sosyal sigorta harcamalarını değil, bunun dışında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu gibi birtakım diğer mekanizmaları da hesaba kattığımızda, Avrupa Birliğinin on beş ülkesinin ortalaması, millî gelir oranında bu harcama yüzde 19,1 olduğunu gösteriyor. Peki, Türkiye'de ne kadar? Yeni millî gelir serisine burada da bakalım: Yüzde 7. Yani, yüzde 19 Avrupa, yüzde 7 Türkiye.

Peki, kara delik nerede? Hangi kara delik var Türkiye'de, bunu bana bir anlatın. Hangi kara delikten bahsediyorsunuz? Yani, sosyal sigorta primlerinin payı yüzde 5-5,5, toplam sosyal harcamaların payı, her şey dâhil, yüzde 7.

Değerli arkadaşlarım, yani millî gelire kıyasla gene bir başka rakam vereyim: Sosyal güvenlik kuruluşlarının açıklarının millî gelire oranına bakalım. Ne kadar açık veriyorlarmış? Bunlar yeni millî gelir serisi. Her zaman işinize göre kullanacak değilsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Oyan, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

OĞUZ OYAN - Yeni millî gelir serisi sadece kişi başına millî geliri makyajlamaya yaramıyor. Başka açıdan da bakalım. Gerçi daha Eurostat bunu onaylamış değil.

Açıkların gayrisafi millî hasılaya oranı bu yeni millî gelir serisine göre yüzde 2,4'ten ibaret. Yani eğer aslında bütün diğer toptan ödemeleri, sosyal güvenlik sistemi dışındakini de katsak yüzde 3'ü aşmıyor. Yani nerede kara delik? Bu kara deliği önce bir bulun ondan sonra bu yasayı savunun. Bu yasa, değerli arkadaşlarım, IMF'nin Türkiye'ye dayattığı bir yasadır. Ne yazık ki iktidar böyle bir yasaya "evet" diyerek Türkiye'nin ekonomik ve sosyal çıkarlarını savunma merci olmaktan uzaklaşmaktadır. Umarım bu önerge kabul edilir ve bu dediğim antisosyal yasaya birazcık sosyal öz katılır.

Çok teşekkür ediyorum ilginiz için. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 71 inci maddesi ile, 5510 sayılı Kanunun Geçici 10 uncu maddesinin beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın sonuna aşağıdaki cümlenin ilave edilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Recep Taner (Aydın) ve arkadaşları

"Oluşacak farklar bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren iki ay içerisinde ilgililere ödenir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, önerge sahipleri "dört ay" diye eğer düzeltirlerse, düzeltme imkânımız olursa önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Kalaycı?

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Uygundur.

OKTAY VURAL (İzmir) - Önergemizi değiştirip dört ay olarak düzeltebiliriz.

BAŞKAN - Uyundur. Peki.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Dört ay olarak katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1/1/2000 tarihinden itibaren sigortalı olup, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce malûllük aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunan sigortalılar ile ölen sigortalıların hak sahiplerine 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunla bağlanan aylıklarının, 506 sayılı Kanunun geçici 89 uncu maddesinde belirtilen alt sınır aylığı esas alınarak aylık başlangıç tarihi itibariyle yeniden hesaplanması sonucu oluşacak farkların ilgililere ödenmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN - Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 71 inci maddesinin madde çerçevesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları

MADDE 71- 5510 sayılı Kanunun Geçici 10 uncu maddesinin başlığı "506 sayılı Kanunun malûllük ve sakatlık hükümlerine ilişkin geçiş hükümleri" şeklinde, beşinci fıkrasındaki "27 nci maddenin ikinci" ibaresi "55 inci maddenin dördüncü" şeklinde, ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş; dördüncü ve beşinci fıkralardan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve maddenin son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz efendim.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, biraz önce buraya bir fıkra eklediniz. O zaman nasıl olacak?

BAŞKAN - Nasıl?

KAMER GENÇ (Tunceli) - Az önce buraya bir fıkra eklediniz.

BAŞKAN - Anlamadım.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Yani, biraz önce, dört aya indirilen bir fıkra eklediniz. Bu son fıkra da kalıyor. O zaman bir terslik olmuyor mu?

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Gerekçe Başkanım, gerekçe!

BAŞKAN - Çerçeve değişikliğiyle ilgili bir husustu o Sayın Genç. Fıkrayla ilgili bir husus yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Malûllük aylığı alt sınırını düzenleyen fıkranın 27 nci maddeden 55 inci maddeye taşınması nedeniyle gerekli düzeltme yapılmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önergeler istikametinde 71'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

72'nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 72'nci maddesi ile 5510 sayılı Kanunun geçici 11'inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "sosyal güvenlik kurumlarında tescili yapılan sigortalılar" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ilk defa tescili yapılacak sigortalılar" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

Recep Taner Mustafa Kalaycı Süleyman Latif Yunusoğlu

Aydın Konya Trabzon

Kadir Ural Cemaleddin Uslu

Mersin Edirne

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Taner?

OKTAY VURAL (İzmir) - Gerekçe efendim.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Sigortalılar ile bunların hak sahipleri için oluşturulacak ortak bilgi bankasına, ilk defa tescili yapılacak sigortalılar ile bunların hak sahiplerinin dâhil edileceğinin açık bir şekilde belirtilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 72'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

73'üncü maddeye bağlı geçici madde 14 üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73'üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 14'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci cümlesinin "Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından alınacak belgelerle doğrulamak kaydıyla faaliyette bulunulmadığına ilişkin süreler hariç olmak üzere çalışılan süreleri için, sosyal güvenlik destek primi oranı olarak bu Kanunun 30'uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygulanır." şeklinde değiştirilmesini, (d) bendinin sonuna aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Elitaş Mustafa Kemal Cengiz Mustafa Kalaycı

Kayseri Çanakkale Konya

Osman Çoşkun Yaşar Karayel

Yozgat Kayseri

"3713 sayılı Kanuna göre vazife malullüğü aylığı almakta olanlar, sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam eden iştirakçiler ile aynı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle vazife malullüğü aylığı alan ve bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışan veya daha sonra çalışmaya başlayan er ve erbaşların, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra müracaat tarihlerini takip eden aybaşından itibaren bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre görevlerinden ayrılmasına gerek kalmaksızın alınacak emekliye sevk onayına istinaden vazife malullüğü aylıkları bağlanarak ödenir. Bu kapsamda olup da görevlerinden emekliye ayrılanlar hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Geçici Madde 14'ün birinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkı Suha Okay Hüseyin Ünsal

İstanbul Ankara Amasya

Durdu Özbolat Abdulaziz Yazar Bayram Meral

Kahramanmaraş Hatay İstanbul

Yaşar Ağyüz

Gaziantep

"5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanların sosyal güvenlik destek primi için bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygulanır. Ancak bunlar için uygulanacak oran % 10'dur."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 108 inci maddesine eklenen Geçici 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde geçen "% 30" ibarelerinin "% 24" şeklinde, (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

Muharrem Varlı Recep Taner Mustafa Kalaycı

Adana Aydın Konya

Süleyman L. Yunusoğlu Beytullah Asil

Trabzon Eskişehir

"

"b) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanlar için sosyal güvenlik destek primi oranı olarak bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen oran 5 yıl boyunca % 0 olarak uygulanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Varlı, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 73'üncü maddenin geçici 14'üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında görüşlerimizi bildireceğim. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla selamlarım.

Bu yasada emekli olmuş bir insanın bir iş yeri açtıktan sonra yeniden prime tabi olması öngörülüyor. Ana maddede, emekli kişilerin iş yeri açtıktan sonra prim ödememeleri konusunda önerge vermiştik; reddedildi.

Şimdi, bu maddede de teklifimiz emekli insanları korumak, esnafı korumak açısından en azından beş yıl prim almayalım şeklinde.

Tabii, hepimizin malumudur, esnafımız çok zor günler yaşıyor, çok kötü günler yaşıyor. Sabah dükkanını açıyor, siftah yapmadan dükkanını kapatıp giden birçok esnafımız var. Emekli olmuş bir insan herhâlde keyfinden iş yeri açmaz. Ne için iş yeri açıyordur? Maaşı yetmiyordur, çocukları yüksekokul tahsili yapıyordur veya ailesi kalabalıktır, geniştir yetiştiremediği için ek kazanç olsun, ek gelir olsun diye iş yeri açıp buradan bir kazanç elde etmeye çalışıyordur. Şimdi, biz, buna bir de prim yükü yüklersek, bu adam -zaten esnafın durumu ortada- siftah yapmadan dükkanını kapatan bir esnaf, prim ödeyemeyeceği için dolayısıyla, zorlanacağı ve para kazanamayacağı için bu işten vazgeçecektir.

Onun için, esnafımızı desteklemek açısından böyle bir teklifte bulunduk. inanıyorum ki, takdirinizle kabul görecektir.

Bir de bu yasada, adı sosyal güvenlik reformu, bunun sosyal güvenlik reformuyla, reformla falan hiç alakası yok. Bana göre, bu IMF'nin acı reçetelerinden birisi, zehir zemberek reçetelerinden birisi daha Türk milletine Türk lokumu gibi yutturulmaya çalışılıyor. Onun için, bu yasanın desteklenecek bir tarafı yok. Verdiğimiz önergelerle, verdiğimiz önergelerle en azından birkaç yerini düzeltelim, daha iyi hâle getirelim diyoruz ama, muhalefetin vermiş olduğu önergelere de ne yazık ki destek verilmiyor.

SAADETTİN AYDIN (Erzurum) - Veriyoruz, veriyoruz.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Birkaç tane, sadece birkaç tane. Bu 90 küsur madde. Birkaç tane önergeye destek verdiniz, onun haricinde hiçbir önergeye destek vermediniz.

Yine, eğer ki "Reform yapıyoruz" diyorsanız, "Reform yapıyoruz" diyorsanız, SSK'da uzun yıllar çalışmış, Bağ-Kur'a geçmiş, Bağ-Kur'da 25 yıl bilfiil çalışması icap ettiği için, aslında SSK ve Bağ-Kur toplamını aldığınızda 6.000 iş gününü doldurmuş, yaşı da tamamlamış insanlar emekli olamıyorlar. Gelin, bunları emekli edelim reform yapalım.

Yine, SSK'da çalışmış, belediye başkanlığını kazanmış, Emekli Sandığına geçtiği için, yine 5.000 iş gününü doldurmuş, yaş problemi yok emekli olamıyor. Biliyorsunuz, belediye başkanları toplum önderleridir. Belediye başkanlığını kaybetse veya çıkarttığınız yasalarla belediyesi kapatılmış olsa dahi o beldedeki insanlar hastaneye, postaneye, şuraya buraya giderken bu insanlardan yardım istiyorlar. Dolayısıyla bunların hepsi maddi külfet demektir. Gelin, bunları emekli edelim reform yapalım.

Yine, tarım işçisi olarak çalışan, tarım sektöründe çalışan insanlara genel tarım sigortası getirelim de reform yapalım. Böyle güzel düzenlemeler yapalım ki, adına reform koyalım.

Sayın Bakan muhalefet sıralarında otururken 57'nci Hükûmetin çıkartmış olduğu yasayı en acımasız şekilde eleştiriyor "Mezarda emeklilik" diye tabir ediyor. Ee, kendisi altmış beş yaş uygulamasını getiriyor. Herhâlde "ahirette emeklilik" desek yanlış olmaz.

Değerli milletvekilleri, burada bizler 70 milyon insanı, çalışan bütün insanlarımızı, hepsini en iyi şekilde düşünüp değerlendirmek zorundayız. Bu yasa, inanıyorum ki birçok insanı mağdur edecektir. Bu mağduriyetleri gidermek de bizim görevimiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Varlı, buyurun konuşmanızı tamamlayınız.

MUHARREM VARLI (Devamla) - Eğer bizler bu insanların mağduriyetlerini gidermez isek çözüm üretememiş oluruz. Onun için, vermiş olduğumu önergeyi iyi düşünerek, iyi yorumlayarak, grup taassubuna kapılmadan oy vereceğinize ve kabul edeceğinize inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen Geçici Madde 14'ün birinci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları

"5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanların sosyal güvenlik destek primi için bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygulanır. Ancak bunlar için uygulanacak oran % 10'dur."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) - Yaşar Ağyüz…

BAŞKAN - Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı yasanın geçici 14'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi için CHP Grubu adına verdiğimiz önerge doğrultusunda söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, "5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanların sosyal güvenlik destek primi için bu Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygular. Ancak bunlar için uygulanacak oran % 10'dur." diye bizim bir önerimiz var. Tasarıda ise "Bu oran, bu maddenin yürürlüğe girdiği yılda % 12 olarak, takip eden her yılın Ocak ayında bir puan artırılarak uygulanır. Ancak bu oran % 15'i geçemez."

Sosyal güvenlik destek primi, emeklilerin çalışmasını engellemek amacıyla artırılmaktadır. Oysa emeklinin çalışmaması için, primleri artırmak yerine onu çalışmaya zorlayan koşulların iyileştirilmesi gerekir. Bugün ülkemizde gerçekten sosyal güvenlik destek primi yüksektir çalışanlar için. Emeklilerimiz niye ek iş yaparak çalışmak zorunda kalıyorlar? Elbette ki aldıkları maaş bunlara yetmiyor. Çoluk çocuklarını geçindirmek için bir ek iş, ikinci iş yapmak zorundalar.

Bakın, Mart 2008'de açıklanan açlık sınırı 697 YTL, yoksulluk sınırı 2.270 YTL. Bugün emeklilerimiz, BAĞ-KUR farklı alıyor, sigortalı farklı alıyor, 657'ye tabi olan farklı alıyor ve bu insanlar, büyük ölçüde geçim darlığı içerisinde. Biz bunlara ulufe gibi, sadaka gibi yüzde 2+2 veriyoruz altı aylığına. Şimdi düşünün, Hükûmetin önüne koyduğu enflasyon hedefi yüzde 4 ama gerçekleşme yüzde 8. Biz onlara diyoruz ki: "Enflasyon yüzde 8 doğdu ama sen yine bu yüzde 4'le kifayet et, yüzde 4'ü kabul et." diyoruz. Böyle bir adaletsizlik, böyle bir sosyal dengesizliği kabul etmek mümkün değildir. Hele hele 2003 yılından, 2004 yılından beri enflasyon farklarının mahkemede olduğu bir ortamda Hükûmetten ses çıkmaması da emeklilere gösterilen duyarsızlığın bir örneğidir değerli arkadaşlarım.

Ayrıca, günümüzde işsizliğin hat boyutlara vardığı hep açık bir gerçek. Bugün açıklanan TÜİK'in bir istatistiğinde, yüzde 11,3 istatistik. Ama gerçek bu mu? Gerçek bundan farklı. Enflasyon nasıl yüzde 8 değilse yüzde 20-22'lerdeyse, bugün gerçek işsizlik de maalesef yüzde 15-16'larda değerli arkadaşlarım.

Esnafımız perme perişan, esnafımız sıkıntıda; çekler, senetler ödenmiyor ve biz onlara, sosyal güvenlik destek primini artırarak ayrıca bir kambur yüklemeye çalışıyoruz. Geçenlerde Sayın Bakanın emekli derneğiyle yaptığı toplantıda, emekli maaşlarının iyileştirilmesi konusunda bir çaba içerisinde bulunacağı sözü var. Bu sözün takipçisi olacağız, emekliler adına takipçisi olacağız. Bu sözün kısa sürede, bu yasadan sonra gerçekleşmesini bekleyeceğiz. Eğer bu yasaya ilişkin tepkileri, nasıl ki diğer sivil toplum örgütleri uzlaşmaya çağrılarak, bazı maddelerde sanki uzlaşma varmış gibi gösterilerek tansiyon düşürülmeye çalışıldıysa, emeklilerin ağzına da çalınan bir parmak bal değilse, eğer uygun görürse Sayın Bakan, burada da bir açıklama yaparsa seviniriz değerli arkadaşlarım.

Ayrıca, sevgili arkadaşlar, bugün, günümüzde diyoruz ki: "Bu, kara delik." Bakın, ben size bazı şeyler okuyacağım. İş verenlerin SSK'ya 6,4 milyar YTL prim borcu bulunuyor, şu gün itibarıyla. 5,1 milyar YTL'lik gecikme faiziyle birlikte, toplam borç 11,5 milyar YTL. BAĞ-KUR'lu esnaf ve diğer bağımsız çalışanların 26,1 milyar YTL. Maliyenin mükelleflerinden zamanında tahsil edemediği vergi alacaklarının aslı, 16 milyar TL'yi aşmış durumda değerli arkadaşlarım. Kesilmemiş ve tahsil edilmemiş vergi cezaları 8 milyar YTL'yi geçmiş. E şimdi, bu tür, tahsilatta güçlük çeken bir Hükûmet, elbette ki kara deliklerden şikâyet ederek emekliyi sosyal devlet anlayışından uzaklaştıracak, sosyal

adaleti onlardan esirgeyecek ve insanca yaşam onurunu ondan esirgeyecek bir davranış içerisine giriyor, ki bunu kabul etmek mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Ayrıca, günümüzde, bakın, çok övünülecek "Kalkındık, büyüdük." denilen… Bugün elimize geçen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin bir rakamını okumak istiyorum size. Eğer bunu da tekzip ederlerse ona bir şey diyemem. Bakın, 2003-2007 yılları, 2003'te kömür yardımı alan aile sayısı 1 milyar 96 bin, şimdi 1 milyar 894 bin. Şimdi ben bunun cevabını sormak istiyorum: 2003'te dağıtılan kömür 649 bin ton, şimdi 1 milyon 434 bin ton. Kömür rezervi arttı da bedava dağıtmak zorunda mı kaldınız, yoksa yoksullar mı daha çok yoksullaştı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ağyüz, konuşmanızı tamamlayınız.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Bu yoksulların derdinden anlamanız AKP İktidarı olarak mümkün değil, çünkü halkın gündemi yoksulluk, işsizlik ve gelecek güvencesizliği, ama bizim gündemimiz ne? "77'de mazot darlığı vardı, benzin darlığı vardı.", "Sen paranın üstünden Atatürk resmini sildin." Bu tür şeylerle gündem değiştirilmez değerli arkadaşlarım.

Bakın, özgür ansiklopedi "Wikipedia"nın bir anketi var; bu, İnternet'ten bilinçli olarak kaldırıldı. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan 2 milyar dolarlık servetiyle 7'nci sırada. 2006'da verdiği İnternet sitesindeki beyanına bakın, 2 milyar dolara bakın. 2 milyar dolar servete 2006 yılından bugüne kadar uzanan Başbakan, halkın sefaletinden, halkın yoksulluğundan anlayamaz. Böyle bir yasa da sosyal adaletten uzak, sosyal devletten uzak bir yasa olur. 2 milyar doların hesabını vermelisiniz, hesabını! (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Boş şeyler konuşuyorsun!

ALİ KOYUNCU (Bursa) - Belgesini gösterin!

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Buraya gelip Sayın Başbakan hesabını vermeli. (AK Parti sıralarından gürültüler)

ALİ KOYUNCU (Bursa) - Belgesini gösterin, belgesini!

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Bak şurada!

Onun için değerli arkadaşlarım, hiç bağırmanıza gerek yok, hiç bağırmanıza gerek yok. Halk perişan, çiftçi perişan, esnaf perişan, çekler, senetler ödenmiyor. Seçim bölgenize gittiğinizde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ağyüz teşekkür ediyorum.

YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) - Önergemize destek bekliyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) - Beraber gidelim.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Daha yeni geldim ben.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73'üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici 14'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci cümlesinin "Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından alınacak belgelerle doğrulamak kaydıyla faaliyette bulunulmadığına ilişkin süreler hariç olmak üzere çalışılan süreleri için, sosyal güvenlik destek primi oranı olarak bu Kanunun 30'uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde belirtilen hükümler uygulanır." şeklinde değiştirilmesini, (d) bendinin sonuna aşağıdaki ibarelerin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları

"3713 sayılı Kanuna göre vazife malullüğü aylığı almakta olanlar, sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam eden iştirakçiler ile aynı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle vazife malullüğü aylığı alan ve bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışan veya daha sonra çalışmaya başlayan er ve erbaşların, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra müracaat tarihlerini takip eden aybaşından itibaren bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre görevlerinden ayrılmasına gerek kalmaksızın alınacak emekliye sevk onayına istinaden vazife malullüğü aylıkları bağlanarak ödenir. Bu kapsamda olup da görevlerinden emekliye ayrılanlar hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkanım, bu önergeye katılıyoruz çünkü vazife malullüğü aylığı alan bir vatandaşımız, şu anda, kamuda çalışma başlarsa bu vazife malullüğü aylığını alamıyor. Bu düzenlemeyle iki aylık alma imkânının getiriyoruz, hem vazife malullüğü aylığı alacak hem de kamuda çalışma imkânını elde edecek. Bu önergeyle de bunun nasıl işleyeceğini düzenliyoruz. Onun için önergeye katılıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Elitaş, gerekçeyi mi okutuyorum?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fiilen faaliyette bulunulmayan süreler için Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılardan sosyal güvenlik destek primi alınmaması öngörülmüştür.

Kanunda 3713 sayılı Kanuna göre aylık bağlanmış maluller, aynı Kanun kapsamına giren olaylar sebebiyle vazife malullüğü aylığı alan er ve erbaşlar ile bu kapsamdaki olaylar nedeniyle vazife mamulü olmasına rağmen sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam eden iştirakçilerden bu fıkra uyarınca kesilen aylıkları yeniden açılacak olanlar hakkında Kanunun geçici 4 üncü maddesine paralel işlemler yapılması amacıyla düzenlenme yapılmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici 14'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici 15'inci madde üzerinde bir adet önerge vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 108 inci maddesine eklenen Geçici 15 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "sigortalı olarak kaydı ve tescili yapılmış" ibaresinin "hizmeti" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

M. Akif Paksoy Recep Taner Mustafa Kalaycı

Kahramanmaraş Aydın Konya

Akif Akkuş Reşat Doğru

Mersin Tokat

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPCU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Taner siz mi konuşacaksınız?

RECEP TANER (Aydın) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

RECEP TANER (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun'un 73'üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanun'la değişmiş 108'inci maddesine eklenen geçici 15'inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "sigortalı olarak kaydı ve tescili yapılmış" ibaresinin "hizmeti" şeklinde değiştirilmesi hakkındaki vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde, köy ve mahalle muhtarlarının ve hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve namı hesabına çalışan bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı sahiplerinin, gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanların, gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kurulan meslek odalarına kayıtlı olanların, anonim şirket kurucu ortaklarının veya yönetim kurulu üyesi olanlar gibi, sigortalı sayılan kişilerin prime esas kazançlarını düzenlemektedir.

"82'nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartıyla, kendileri tarafından belirlenip beyan edilecek prime esas kazanç beyan edilmediği takdirde ödeyecekleri primler daha önceden ödemiş oldukları gelir basamaklarının karşılığı olan basamaklar ve tutarlar üzerinden alınacaktır." şeklinde.

Vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin amacı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olarak kaydı ve tescili yapılmış olanların yanı sıra, kaydı ve tescili olmamakla beraber hizmeti bulunanların da bu kanunun yürürlük tarihinden sonra kayıt ve tescilini yaptırarak bu kanundan faydalanmalarını temin etmektir.

Değerli milletvekilleri, yasanın genel gerekçesine baktığımızda, amaç, aktif ve pasif dengesini düzeltmek olarak gözükmektedir. Kapsamda sigortalı sayısının artırılması için bu düzenlemeye ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.

Görüşmekte olduğumuz kanun, işçi, memur, esnaf, sanatkâr, işveren ve çiftçi kesimini ilgilendiren bir kanun. Sosyal Güvenlik Yasası'nın görüşmeleri sırasında Sayın Bakanımız ilgili kesimlerle görüşülerek onların görüş ve taleplerinin değerlendirildiğini belirtmişti. Fakat orada bazı kesimlerin temsil edilmediğini, ama onlarla ilgili düzenlemelerin de yapılmakta olduğunu görmekteyiz. Sosyal taraflardan Sosyal Sigortalar Kurumunu ilgilendiren işçi kesimini temsilen işçi sendikaları,

Emekli Sandığını temsilen memur sendikaları orada olmasına rağmen, BAĞ-KUR kesiminin temsilcileri olan esnaf odaları birliklerinin, sanayi ve ticaret odalarının, ticaret borsalarının veya zirai BAĞ-KUR ve isteğe bağlı zirai sigortayla ilgili olarak ziraat odalarının temsilcilerinin bu sosyal taraflardan sayılarak görüşlerinin alınmadığı da bir gerçektir.

Anayasa'mızın 2'nci maddesi, Türkiye Cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirtmektedir. Sosyal devlet, sosyal adaleti ve sosyal güvenliği sağlamak için sosyal harcamalara katkı sağlayan devlettir. Devletin, eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi asli görevlerini yerine getirmek için herkesin eşit bir şekilde pay ayrılması gerekir.

AB üyesi ülkeler, sosyal koruma harcamalarına, gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 20'si civarında, Fransa ve Almanya yüzde 20'nin üzerinde pay ayırırken, maalesef, bu oran Türkiye'de yüzde 9 civarlarındadır. Sosyal boyutları iyice değerlendirilmeden, sadece aktüeryal hesaplarla yapılacak olan bir değerlendirme, sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 2008 yılının Şubat ayında, ihtilaflı kamu alacaklarının tahsili adı altında büyük firmalara vergi yapılandırması sağlandı. Şu anda da, komisyonlarımızdaki yapılan görüşmelerle, spor kulüplerinin, vergi, resim, harç gibi borçları yapılandırılmakta. Sosyal olarak, şu anda, Kurumun borçlu durumda olan BAĞ-KUR kesiminin ise, maalesef, borçlarıyla ilgili bir yapılandırma gündemde değil. Esnaf, sanatkâr, sanayici ve işadamlarıyla ilgili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taner, konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.

RECEP TANER (Devamla) - …Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçlarının ödenebilir ve adil bir şekilde yapılandırılmasını talep etmekteyiz.

İlim olan Aydın'da esnaflarla ve sanatkârlarla görüştüğümüzde, çıkarılan yeni Sosyal Güvenlik Yasası'nın ruhuna uygun bir yapılandırma talep etmekteler. Bununla ilgili olarak da Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz bir değişiklik önergesiyle, geçici maddelere ilave bir önergeyle, esnaf, sanatkâr ve çiftçilerimizin BAĞ-KUR borçlarının, sağlık primlerinden arındırılarak yeniden yapılandırılmasını talep edeceğiz. Bu konuda da sayın milletvekillerimizin desteklerini beklemekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin kabulü doğrultusunda desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Taner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 15'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 16 üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen GEÇİCİ MADDE 16 nın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ferit Mevlüt Aslanoğlu Kemal Kılıçdaroğlu Rasim Çakır

Malatya İstanbul Edirne

Çetin Soysal Ali Rıza Öztürk

İstanbul Mersin

"Kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan sigortalılara ilişkin geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan mahalle ve köy muhtarları ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için "onbeş" olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan artırılır,"

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 16 ıncı maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.15/04/2008

Ufuk Uras Hasip Kaplan Hamit Geylani

İstanbul Şırnak Hakkâri

Selahattin Demirtaş Sevahir Bayındır

Diyarbakır Şırnak

GEÇİCİ MADDE 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan köy muhtarları ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı

maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için "onbeş" ibaresinin "yirmi yıl süre ile onbeş olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan artırılır." "Kendi adına ve hesabına çalışanların sigortalılıklarının durdurulmasına ilişkin hükümler

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, bizim grubumuzun da bir önergesi vardı 73'e 16'da.

BAŞKAN - Geçici 15'te vardı demin, görüştük.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır, 16'da da var.

BAŞKAN - Arkadaşlara sorayım, benim önümde yok.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hatta konuşmacımız Sayın Hakan Coşkun oraya gelip imzasını da koydu.

BAŞKAN - Sayın Coşkun, ne zaman imzaladınız önergeyi? Yoksa başka bir madde mi?

HAKAN COŞKUN (Osmaniye) - İmzaladım efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır efendim, 16.

AKİF AKKUŞ (Mersin) - Geçen hafta gelip imzalamıştı.

BAŞKAN - Sayın Vural, 17 ve 18'de var, 16'da bir karışıklık olmasın, biz de gözükmüyor çünkü.

OKTAY VURAL (İzmir) - Hayır efendim, karışıklık yok, önceden hazırlandı, imzalandı ve verildi.

HAKAN COŞKUN (Osmaniye) - Geçen hafta gelip imzalamıştım efendim.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.35

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)

------ 0 ------

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90'ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 73 üncü Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 16 ıncı maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.15/04/2008

Ufuk Uras (İstanbul) ve arkadaşları

GEÇİCİ MADDE 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan köy muhtarları ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için "onbeş" ibaresinin "yirmi yıl süre ile onbeş olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan artırılır." "Kendi adına ve hesabına çalışanların sigortalılıklarının durdurulmasına ilişkin hükümler

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) - Katılmıyoruz.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) - Sayın Uras konuşacak.

BAŞKAN - Sayın Uras, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)

MEHMET UFUK URAS (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; bugün öğleyin Sayın Küba Büyükelçisinin davetiyle, konutunda birlikte yemek yedik. Kendisine Küba Dostluk Grubuna Meclisimizden 390 milletvekilinin başvurduğunu söyledim, çok mutlu oldular.

Şimdi, bu yasa tasarısı görüşülürken şaşırdığım bir konu var: Bu 390 milletvekilimiz, sadece salt turistik amaçla değil de, Küba deneyimi nasıl, oradan nasıl bir etkileşim içerisinde olabiliriz gibi süfli değil ulvi amaçlarla bu ilgiyi duyuyorlarsa -biliyorsunuz Küba'da kamusal eğitim, kamusal sağlık var- demek ki bu 390 milletvekilinin desteğiyle bu yasanın mantığı dışında bir yaklaşımı pekâlâ benimsemek mümkün. Çünkü en son Michael Moore'un belgesinde kanıtlandığı gibi, çok özendiğimiz, öykündüğümüz Amerika Birleşik Devletleri karşısında çok kaliteli bir sağlık hizmeti pekâlâ sunuluyor, sunulabiliyor ve bir tayfun olduğu zaman oraya bir yardım getirilebiliyor.

Dolayısıyla bu 390 milletvekilimizin sağduyusuna, öngörüsüne güvenmek durumundayız. Umarım, bu doğrultuda önümüzdeki maddelerde tutum alırlar.

Şimdi, siyasette olsun diğer alanlarda olsun, biz, insanların hep makul ve rasyonel davrandıklarını bekliyoruz, böyle olmadığı zaman da şaşırıyoruz "Trafik canavarı" diyoruz, "Enflasyon canavarı", "IMF canavarı…" Ama bildiğiniz gibi liberalizmin "teker teker bireylerin çıkarının toplamının toplumun çıkarı olduğu" tezi doğru olmadığı için biz sosyal devleti savunuyoruz, sosyal politikaları savunuyoruz, o doğrultuda yemin ettik, yasanın da bu doğrultuda çıkması gerekiyor.

Siyaset kaynaklarının yeniden paylaşımı ise bu çerçevede "sosyal politikalarla egemen siyaset" anlayışı tepeden siyasete dayanırken tepeden siyaset de bizi tepelerken, işte, bu sosyal devlet, sosyal politikalarla daha eşitlikçi bir yaklaşım söz konusu olabiliyor ama hayata, ezenlerin gözüyle bakanların ezilenlerin sorunlarını çözemediğini görebiliyoruz ve toplumun her tarafında gördüğümüz tepkiler o yüzden son derece önemli bir hayatiyet göstergesi.

Bildiğiniz gibi en kötü kölelik "gönüllü kölelik" ve sadece ülkemizde değil, sosyal devletin bütün kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik neoliberal politikalara karşı -Fransa'sı, İtalya'sı, Yunanistan'ı- her yerde bu tepkileri görüyoruz. Türkiye'de de dünyada da ilericilik ve gericilik, aslında eşitlik ve özgürlük karşısındaki tutumla anlaşılıyor. Dün ilerici olan bir hareket bugün pekâlâ gerici olabiliyor ve bugün biz, neoliberalizmin pörsümüş, son kullanım tarihi dolmuş bir ideolojisi ekseninde teker teker bu maddelere bakıyoruz. Hâlbuki "serbest rekabet" dediğimiz, aslında en uygun olanının hayatta kalması ise sosyal devlet politikalarımızla her alanda bu zemini değiştirmemiz ve bir paradigma değişikliğine gidebilme şansımızın 21'inci yüzyılda hâlâ olduğunu düşünmek gerekiyor.

Şimdi, bu toplumun mağdurları emekliler, kadınlar, bütün bu emekliliği hak etme koşulları zorlaştırıldığında, mevsimlik ve esnek çalışanlar gibi belli çalışan kesimler için neredeyse imkânsız hâle getirildiğinde ve kapsamı giderek genişleyen atipik ve standart olmayan istihdam biçimleri altında çalışan işçiler için emekliliğin uzak bir düş hâline geldiğini görüyoruz ve bu kategoride en birinci durumda olanlar yine esnek çalışan kadın işçiler oluyor. Çünkü bugün sadece Türkiye'de değil, dünyada esnek çalışma biçimi

İçinde çalışan işçilerin, emekçilerin büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Çünkü bu durumun en önemli nedeni, aile içindeki ev işlerini ve tüm aile fertleriyle ilgili bakım hizmetlerinin hemen hemen tamamının kadınlar tarafından yapılması ve bu işlerin çokluğu nedeniyle kadınlar evden uzun süreliğine ayrılamıyorlar ve erkekler gibi tam zamanlı işlerde çalışamıyorlar. Türkiye'de, bir yandan kamunun yuva, kreş, yaşlı bakımevi gibi olanaklar sağlamaması, öte yandan iş yasaları kapsamında özel sektörde çalışanlara bu tür hizmetleri sunması için ciddi bir çaba harcanmıyor olması, kadınların tam zamanlı işlerden uzak durmalarına neden oluyor. Zaten Hükûmetin de kadın istihdamını artırma politikalarının başında "güvenceli esnek çalışma" biçimini seçtiğini görüyoruz. Hükûmet, esnek çalışma biçiminin güvenceli olduğunu iddia etmesine karşın, yasa tasarısı, bu güvencenin erişilebilir bir güvence olmadığını çok açık bir şekilde bizlere gösteriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uras, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

MEHMET UFUK URAS (Devamla) - Tamamlıyorum.

Bu tasarıya göre, esnek çalışma biçimi içinde çalışan kadın işçilerin, kısmi süreli iş akitleri, evde çalışma vesaire gibi esnek çalışma ilişkisi içerisinde istihdam edildiği günler için zorunlu sosyal sigorta kapsamı içinde bu günler için tam süreli çalışanlar gibi kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olacaklarını biliyoruz. Örneğin, esnek çalışan kadın bir işçi bir ayın on günü çalışmakta ise, çalıştığı günle orantılı prim mükellefiyeti çerçevesinde sistem içinde oluyor.

Bütün bu tartışmaları yaparken unutmamamız gereken rakamlar var. Bunlardan bir tanesi de, örneğin, Avrupa Birliğinde elli yaş altı kalp krizinde Türkiye, yirmi iki Avrupa ülkesi içerisinde birinci sırada oluyor. Yirmi iki Avrupa ülkesi içerisinde elli yaş altı kalp kriziyle birinci sıradayken sizin bu yaklaşımınızın hangi vicdana sığdığını takdirlerinize bırakıyorum.

Teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)

HARUN ÖZTÜRK (İzmir) - Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN - Olur Sayın Öztürk.

Teşekkür ederim Sayın Uras.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.52

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 21.59

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Harun TÜFEKCİ (Konya)

------ 0 ------

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90'ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenen GEÇİCi MADDE 16 nın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

"Kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan sigortalılara ilişkin geçiş hükmü

GEÇİCİ MADDE 16- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan mahalle ve köy muhtarları ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için 80 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi ile (4) numaralı alt bendinde belirtilenler için, bu Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde belirtilen "otuz" ibaresi, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için "onbeş" olarak uygulanır ve prime esas günlük kazancın otuz katını geçmemek üzere takip eden her yıl için bir puan artırılır,"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, burada istediğimiz nedir biliyor musunuz? Yasanın ilgili maddesinin başına bir tek "mahalle" ekliyoruz. Başka bir şey istemiyoruz ya, bir tek "mahalle" ekliyoruz "mahalle ve köy" diyoruz. Zaten "köy" var, bir tek "mahalle" ekliyoruz. Yani çok bir şey mi istiyoruz ki Komisyon: "Hayır…" Hükûmet: "Hayır…" Ya bir tek "mahalle" istedik, başka bir şey yapmadık arkadaşlar.

FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) - Sen şimdi mahalle baskısı yapıyorsun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, ben sosyal güvenlik tasarısı alt komisyondayken bu sorunu arkadaşlarıma ilettiğimde Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri anlayışla karşıladılar -teşekkür ediyorum- ve köy muhtarlarının da tarımsal kesimde çalışanlar gibi prim ödemesi yönündeki talebimizi kabul ettiler ve bu yasaya getirdiler. Burada aslında bizim talebimiz köy ve mahalle muhtarlarıydı.

Değerli arkadaşlarım, belki Ankara ve İstanbul'da çok belirli muhtarlar… Onlarda gözünüz olmasın, şu anda artık hiçbir şeye para vermiyor kimse. Artık her şey kalktığı için -ikametgâh kalktı, şu kalktı, bu kalktı artık- onlar da kiralarını zor veriyorlar. Gelin… Özellikle Anadolu'da, özellikle mahalle muhtarları dükkanı açmak için, muhtarlığı açmak için oraya gelecek araba parası bulamıyorlar. Etmeyin, tutmayın, gelin bu yasada "köy ve mahalle muhtarları" olarak kabul edelim, mahalle muhtarlarımız da bu haktan yararlansın.

Değerli milletvekilleri, geçen dönem de bu dönem de muhtarlarımızın özlük haklarıyla ilgili verdiğimiz yasa teklifinde, Meclis Genel Kurulunun iradesi -ben burada tüm parti gruplarına geçen dönem de teşekkür ediyorum, bu dönem de- evet, muhtarlarla ilgili sosyal güvenlik ve sosyal haklarla ilgili yasa teklifini görüşelim dedi. Meclis Genel Kurulu bunu kabul etmesine rağmen, 37'nci maddeden getirdik ama 47'nci sırada bekliyor. Niye bunu getirmiyorsunuz? Getirin. Tüm arkadaşlar… Geçen sene de, geçen dönem de ilk, birinci yılda sıraya girdi. Arkadaşlar, dönem bitti, hâlâ sırası gelecek. Hep ötelediler, ötelediler, ötelediler.

Değerli arkadaşlarım, bu yasayı da bir an önce konuşmamız lazım. Özellikle, burada muhtarlarımızın çok önemli sorunları var. Şimdi, burada rakamı Sosyal Güvenlik Kurumu versin. Komisyonda ve alt komisyonda arkadaşlar, kaç tane muhtarın icralık olduğunu ben söylemeyeyim, arkadaşlarım söylesin çünkü biz söylesek inanmıyorsunuz.

Arkadaşlar, şu anda Sosyal Güvenlik Kurumuna icralık durumuna düşen ve en az, minimum borçları 25-30 bin lira olan, eski tabirle 25 milyar, 30 milyar olan, yaklaşık 17 bin tane muhtarımız var. Rakam burada. Bu rakamı…

Bakın, bir kere bir de bunların büyük sorunu var. Bunlar daha önce, biliyorsunuz, bir kolaylık sağlandı ama bu insanlar, muhtarlar gidip, sosyal güvenlik barışı adı altında sağlanan kolaylığa, bir ay ödediler, ödeyemediler.

Gelin, bu yasayla birlikte, ödenmeyen, özellikle muhtarların ödenmeyen borçlarıyla ilgili -biraz sonra bir daha söyleyeceğim- gelin bir yasa teklifi verip -var yasa teklifi- onları da gözden geçirelim.

Muhtarlar demokrasinin ilk adımı arkadaşlar. Onlar da bizim gibi seçilmiş, onlar da halka hizmet etmek istiyorlar. Onların bizden farkı ne? Onların bizden bir farkı var mı? Ama her nedense çıkıyoruz burada -geçen dönem en az 8-9 kez gündeme getirdik- "muhtar emmi" "muhtar baba" diyoruz fakat sorunu çözmeye gelince hepimiz kaçıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bir kere Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine giren ve 47'nci sırada olan ve 47'nci sırada gündeme alınan muhtarlarla ilgili, özlük haklarıyla ilgili yasa tasarısını Hükûmet bir an evvel getirsin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Yoksa, buraya ayda bir grup önerisi olarak ben getirttireceğim. Bunu siz istiyorsunuz arkadaşlar, buraya girmesini siz istediniz. Hepiniz beraber kabul ettiniz. Hepinize teşekkür ediyorum. Ama neden getirmiyorlar? Korucularla ilgili, mahalle bekçileriyle ilgili… Bunlar toplumun birer sosyal yarası, bunlar demokrasinin ilk bacağı, muhtarlar. Gelin, çok değerli Meclis, değerli tüm üyeler, değerli tüm milletvekillerim, başına sadece -öneride başka bir şey istemedik- "mahalle" kelimesini koyduk, "mahalle"yi çok görmeyin.

Teşekkür ederim arkadaşlarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 16'yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 17 üzerinde iki önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 17. maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu Hakkı Suha Okay Ferit Mevlüt Aslanoğlu

İstanbul Ankara Malatya

Şevket Köse Abdulaziz Yazar Esfender Korkmaz

Adıyaman Hatay İstanbul

Vahap Seçer

Mersin

"

"Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. "

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 108 inci maddesine eklenen Geçici 17 nci maddesinin ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve üçüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla.

Beytullah Asil Recep Taner Mustafa Kalaycı

Eskişehir Aydın Konya

Mehmet Günal Muharrem Varlı

Antalya Adana

"Prim borçlarının hesabında, sağlık sigortası prim borçları ve buna ilişkin gecikme faizi, zam ve cezaları dikkate alınmaz."

"Sigortalılıkları önceki kanunlara göre durdurulanlar için de bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası hükmü uygulanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Biz de katılamıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Asil konuşacaklar.

BAŞKAN - Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 73'üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanun'un 108'nci maddesine eklenen geçici 17 nci maddenin ikinci fıkrasında, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, 1479 ve 2926 sayılı Kanunlara göre tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarının ödenmesine ilişkin bir düzenleme getirmektedir.

Nedir bu düzenleme? Prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, prim borçlarının ödenmesine ilişkin kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı tarihini takip eden ay başından itibaren altı ay içerisinde ödeme hükmü getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyi düzenlerken, bu maddeyi düzenleyenler şu soruyu kendilerine sordular mı? Bu insanlar 40 katrilyon liraya yaklaşan borçlarını bugüne kadar niçin ödememişlerdir üstelik bu insanlara son beş yıl içerisinde 2 defa da ödeme kolaylığı getirilmiş olmasına rağmen? Ödeyememişlerdir değerli arkadaşlarım, ödeyememişlerdir. Niçin ödeyememişlerdir? Çünkü beş yılı aşan iktidarınızda bu insanlar yoksullaştırılmışlardır. Nedir bu insanları fakirleştiren? Beş yılı aşan iktidarınızda uyguladığınız yanlış politikalar.

Değerli milletvekilleri, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan bu insanları fakirleştiren nedenler: Uyguladığınız hayvancılık politikalarındaki yanlışlıklar, girdi maliyetlerindeki izahı mümkün olmayan artışlar, tarımda piyasa düzenleyici olarak çok önemli görevleri olan et kombinalarının "özelleştirme" adı altında emlak değerinin bile karşılanmadığı bedellerle elden çıkarılmasıdır.

Yine, piyasa düzenleyici olarak piyasaları kontrol eden Toprak Mahsulleri Ofisi devreden çıkarılmış, yüzlerce ajans müdürlükleri kapatılmış, harman dönemlerinden köylü tüccarın insafına terk edilmiş, kış döneminde ise tüketiciler tüccarın insafına terk edilmişlerdir.

Yine, AKP İktidarları döneminde, asla yapılmaması gereken bir şey daha yapılmış, tüketici birliklerinin başına partililer getirilmeye çalışılmış ve bu birlikler amacına uygun çalışmalar yapamamışlardır.

Değerli milletvekilleri, tarımda kendi adına çalışanın durumu bu iken, kendi adına ve hesabına çalışan esnafımızın durumu nedir? Vakit darlığı nedeniyle sadece satır başlarıyla bir iki konuya değineceğim.

Değerli milletvekilleri, yine bu iktidar döneminde söz verilmesine rağmen hipermarket yasası çıkarılmamış, sadece benim seçim bölgem olan Eskişehir'de şehrin tam merkezine iki adet devasa alışveriş merkezi yapılmış, esnaf iş yerlerini kapatmak zorunda kalmıştır. Lojistik firmalar lehine yapılan düzenlemeler, mazot fiyatlarında yapılan, izahı olmayan artışlar, kamu kurum ve kuruluşlarının taşıma ihalelerinde adam kayırma nedeniyle taşıyıcılar kooperatifinin yaptığı işlerin "çantacı" diye nitelendirilen komisyonculara peşkeş çekilmesi şoför esnafını da yok olma noktasına getirmiştir. Bu şartlar altında bu insanlarımızın BAĞ-KUR primini ödeyebilmeleri de mümkün olmamıştır, kısa vadede de bu mümkün görülmemektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Asil.

BEYTULLAH ASİL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, amacımız bağcı dövmek değil de üzüm yemekse, iktidarınız tarafından zor duruma düşürüldükleri için BAĞ-KUR primlerini ödeyememiş bu insanlarımıza biraz merhamet gösterelim. Prim borçlarının hesabında faydalanmadıkları sağlık sigortası prim borçları ve buna ilişkin gecikme faizi, zam ve cezaları dikkate almayalım. Böylece borçlar bir nebze olsun ödenebilir olacak, bu insanlar daha fazla mağdur olmayacak, prim alacakları nedeniyle zor duruma düşen sosyal güvenlik kurumları da bu kamburdan kurtulacaklardır.

Değerli milletvekilleri, bu Parlamentonun asli görevi bu milletin sıkıntısını giderecek tedbirleri alacak çalışmaları yapmaktır. Önergemizin kabulü yönünde oy kullanacağınızı umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 73. Maddesi ile değiştirilen 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 17. maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları.

"Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları tarihindeki 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine ne istiyoruz burada biliyor musunuz? Diyor ki burada: Prim borçlarını ödüyor. 80 inci maddenin ikinci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamını, borcun tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödersin.

Değerli milletvekilleri, bu yasa çıktı, herkesin prim borçları tebliğ edildi. Mayıs, haziran, temmuz…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama "Müracaatları hâlinde." diyor bakın.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi, efendim, gelin insanların inisiyatifi yerine siz verin.

Hemen ben borcumu ödemeye müracaat edeceğim. "Üç ay içinde öde." diyorsunuz. Şimdi, hangi bölgede, hangi ürün kaldırılıyor arkadaşlar ya? İnsaf edin ya, insaf edin. Diyelim ki, fındık. ne zaman satacak, ne zaman para girecek. Bu, her şey efendim.

Şimdi burada diyoruz ki…

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Bugün için değil, bir zamanlar için geçerli. Beş ay sonra da geçerli beş yıl sonrada geçerli.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Tamam.

Burada diyoruz ki gene üç ay değil, bir yıl verelim insanlara.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Kayısıyı söyle. Kayısıdan ne zaman mahsul alırız!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şeyde, para ancak Aralıkta, Ocakta geçer eline.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O zaman Kasım ayında…

BAŞKAN - Sayın başkanlar, Sayın Aslanoğlu karşılıklı konuşmayalım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Sayın Elitaş, niye bir yıl yapmıyorsun, niye yapmıyorsun bir yıl, sebebi ne, niye üç ayda niye bir yıl değil?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Müracaat tarihinden itibaren.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Tamam.

BAŞKAN -Sayın Grup Başkan Vekilleri arkadaşlarım lütfen…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - İnsanlara bu şeyi niye vermiyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, bizim burada istediğimiz bir yıl.

Değerli milletvekilleri, şimdi sizin kafanıza bir soru atıyorum. Benim bildiğim beş yıl önce... (AK Parti sıralarından "atma" sesleri) Atayım, atayım, dur biraz düşünün.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Vaktin doluyor, vaktin sen konuş.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Efendim, bir soru sorayım da biraz daha düşünsünler Sayın Grup Başkan Vekilim, biraz daha düşünsünler.

Beş yıl önce 1 birim benzin 100 lira ise 1 litre benzin, mazot 55 kuruştu. Doğru mu?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Yüzde 70'i.

OKTAY VURAL (İzmir) - Biraz hafıza kayıpları var arkadaşların!

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - O şekilde değil!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nasıl ya! Herhalde ben size rakam vereyim beyler, doğru söylüyor Oktay Bey.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Çarşaf listeyi çıkardınız.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi ham petrol hiç ilgili değil. Ham petrolden o gün de bugün de imal edilen benzin ve mazotun maliyeti farklı mı? O gün de aynı maliyet, bugün de. Ham petrol 100 dolarsa da ondan çıkacak benzin de belli, mazot da belli. Doğru mu? (AK Parti sıralarından gürültüler)

OKTAY VURAL (İzmir) - Mazot daha pahalı!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi 2005'te 100 liraymış benzin, 76 liraymış mazot.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bak yüzde 70 dedim ben, sen "55" dedin.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Beyler, bir dakika önce dinlemesini öğrenin ondan sonra bak.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Elinde senin çarşaf liste var tam bilmiyorsun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - 1 lira veya 76 yani 100 olarak. 1 birim, birim konuşuyorum. Evet yani 1 lira benzinse, 76 kuruş mazotmuş. 2006'da 1 lira benzinse 80 kuruş olmuş mazot. 2007'de 1 liraysa 82 kuruşmuş, şimdi ise 1 liraysa 93 kuruş.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bire bir.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi, hepsinin KDV'si ve ÖTV'si…

OKTAY VURAL (İzmir) - Çiftçiye hizmet ediyorlar!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada, bu köylü, şu insan, demin bahsettiğim insanlar… Ne değişti? Maliyet mi değişti? O zaman benzin daha yüksek maliyetli, mazot daha düşük mü maliyetliydi? O zaman, yani, 1 litre benzini acaba çok mu daha fazla ham petrolden elde ediyordunuz?

Beyler, kapalı şekilde, bu köylüyü yok etmek için, köylünün traktörünü yok etmek için ve getirdiniz mazot fiyatlarını benzin fiyatına. Soruyorum: Hangi maliyet değişti de bire bir, başa başa getirdiniz? Niçin?

RECEP KORAL (İstanbul) - Euro dizel…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Euro dizeli falan yok. O zaman da euro dizel vardı. O zaman da vardı.

ALİ KOYUNCU (Bursa) - Yunanistan ile İngiltere'de mazot ile benzinin fiyatını biliyor musunuz? Paritesini biliyor musunuz?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Çok uzağa gitmiyorum beyefendi, 2007'nin başındayım, 2007'nin başında. 100 lira biri, 82 lira biri. Şimdi ne oldu? Köylü? Köylüyü yok ettiniz. Bari şu bir yılı verin köylü mahvolmasın.

OKTAY VURAL (İzmir) - Traktöre de benzin bağlatacaklar artık.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ve traktörleri köylü artık sattı.

ALİ KOYUNCU (Bursa) - 46 mı, ne çıktı traktör satışları.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Bu nedenle, değerli milletvekilleri, köylüye hiç değilse şu bir yıllık süreyi çok görmeyin. Bir yıllık sürede insan ürününü… Yoksa, birileri vuruyor başına köylünün ürününü tekrar… (AK Parti sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Bilmezsin ki önergeyle mazotu... Köylü diyoruz sen mazot ile köylüyü farklı tutuyorsun. Yazıklar olsun sana!

Efendim, önergemin kabulünü rica ederiz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 17'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 18 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73'üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 18'inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

Muharrem Varlı Recep Taner Mustafa Kalaycı

Adana Aydın Konya

Beytullah Asil Alim Işık

Eskişehir Kütahya

"Bu madde kapsamına girenler için yukarıdaki fıkralar gereğince Kurumun yükleneceği ilave giderler, ödeme tarihinden itibaren en geç iki ay içinde faturası karşılığı Hazineden tahsil edilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADELET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından "Teşekkür et" sesleri)

ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, öncelikle önergemizin gerek Komisyon gerekse Bakanımızca uygun görülmesinden dolayı duymuş olduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum.

Bu önergemizle, ödeme tarihinden itibaren en geç iki ay içerisinde fatura karşılığı yapılan ödemelerin Hazineden tahsili amaçlanmakta. Dolayısıyla, ortaya çıkabilecek belirsizlikler ve keyfî uygulamaların önüne geçilmesi sağlanmakta.

Ancak bu vesileyle söz de almışken birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizler de hepiniz seçim bölgelerine gittiğinizde gündemdeki bu tasarıyla ilgili vatandaşlarımızın birçok sorularına muhatap olmaktasınız, hepimiz olmaktayız. Birkaç örneği seçtim, onları aktarmak istiyorum. Özellikle, iyi niyetle Sayın Bakanımıza da bu tür bir problemin çözümünde yol bulması amacıyla bunu getirdim. Bir vatandaşımız şunu soruyor, diyor ki: Sayın Vekilim, ben çocuğumu iç kulak ameliyatı yaptırmış birisiyim. Ameliyat yapan doktor, çocuğumun bundan sonra iç kulak işitme cihazı kullanarak hayatını sürdürebileceğini söyledi. Söz konusu cihaz, marka ve modele göre değişmekle beraber, 2.500 ile 5 bin YTL arasındaki fiyatlara sahip. Bu cihazı ithal eden aracı firmalar, hesaplarına para yatmadığı sürece cihazı bize teslim etmiyor. Fatura bedelinin devletten tahsili için ise yaklaşık beş-altı ay geçiyor. Ben, bir SSK'lı olarak bu parayı bulmakta zorluk çekiyorum. Çocuğumun insanca yaşayabilmesi ve eğitim öğretimine devam edebilmesi için, acaba bir organ mafyasına böbreğimin birini satmam mı gerekiyor? Bu konuda bir çözüm bulabilir misiniz Meclis olarak."

Bu ve buna benzer özellikle ithal cihazlarda gerçekten böyle bir ödeme problemi var. Çözümünü de kendisi söylüyor "Ne yapabilir Meclis?" dediğimde: "Acaba, bu ve buna benzer ithal

cihazlar ilgili tedavinin görüldüğü hastane tarafından hasta sahiplerine verilemez mi ya da bu cihazları satan aracı firmalar, yapılacak bir düzenlemeyle, bedelini yine ileride Hazineden almak kaydıyla, bunu, parasını hesaplarına bizden peşin yatırmasını istemeden veremezler mi?" Bunu, huzurunuzda ilgili Bakanımıza aktarmak istedim.

Bir diğer vatandaş grubumuz "22 Temmuz 2007 seçimlerinden kısa bir süre önce yeşil kart sahibi olduk ve memnun olduk. Dolayısıyla, bu memnuniyetin karşılığında da seçimlerde iktidar partisine çalıştık, oy verdik, ancak kısa bir süre sonra ne yazık ki yeşil kartlarımız elimizden alındı. Acaba, Hükûmet ya da ilgili Bakan, bize bu yeşil kartları veren kamu görevlileri hakkında herhangi bir işlemde bulundu mu? Bunu özellikle ilgili Bakanımızın ağzından duymak istiyoruz. Yani bu suç bizde olduğu kadar, bu kartı bize veren görevlilerde de olmalı. Acaba görevliler nasıl cezalandırıldı? Bunu sorabilir misiniz." dediler. Ben elçiyim, size aktarmak durumundayım.

4/C ve 4/B kapsamında çalışan birçok vatandaşımız çalışmadıkları, yani, işten çıkarıldıkları dönemlerde sosyal güvenlik primlerinin ödenmediğini, birçok 4/C'linin teknik ve kalifiye personel durumunda olup, özellikle ilköğretim okullarında hizmetli kadrolarında istihdam edildiklerini söylüyorlar. Aynı işi yapan diğer kadrolu hizmetliyle aralarında önemli derecede ücret farkının olduğunu dile getirdiler. "Acaba, biz yine kamu kurumlarımızın ihtiyacı olan bölümlerinde teknik personel olarak istihdam edilemez miyiz ya da aynı işi yapıyorsak, bu işi diğer kadrolularla aynı ücretle yapamaz mıyız?" diye dile getirmektedirler.

Benden önceki değerli konuşmacılar da dile getirdi, Bağ-Kur esnafları işlerinin son yıllarda özellikle giderek hızla bozulduğunu ve sosyal güvenlik primlerini ödeyemez duruma geldiklerini ifade ediyorlar. "Acaba, bu konuda bize yeniden bir yapılandırma yapılarak bir imkân tanınamaz mı?" Bunu da iletmemi istediler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aktarmaya çalıştığım bu konular gerçek hayattan seçilmiş, hakikaten acı ama gerçek örnekler.

Bu vesileyle, önergemizi baştan da kabul etmenizden dolayı teşekkür ediyor; hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 18'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 19 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73 üncü maddesinin Geçici 19 uncu Maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

K. Erdal Sipahi Yılmaz Tankut Mustafa Kemal Cengiz

İzmir Adana Çanakkale

Mustafa Kalaycı Beytullah Asil

Konya Eskişehir

"Bu kanunun yürürlülük tarihinden önce ilk defa sigortalı olanlardan, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malullük aylığından yararlanamayan sigortalıların, başka birisinin bakımına sürekli muhtaç derecede malul sayılanlar için, sigortalılık süresi aranmaksızın en az 1800 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Biz de katılmıyoruz efendim.

Sayın Başkanım, izin verirseniz bir iki cümlelik bir açıklama yapma ihtiyacını duyuyorum.

Biraz önce Alim Işık arkadaşımız "Tıbbi cihazların devlet tarafından alınması acaba mümkün olmaz mı?" diye bir vatandaşımızın mektubundan alıntı yaparak bir soru yöneltmişti.

Tıbbi cihazların artık hastanelerde yatan vatandaşlarımız için hastaneler tarafından alınmasını sağlayan bir düzenlemeyi sağlık uygulama tebliği ile 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren başlattık. Bunu Sayın Işık'a ve televizyonları başında bizi dinleyen vatandaşlarımıza bilgi için arz ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Sayın Vural, kim konuşacak?

OKTAY VURAL (İzmir) - Mustafa Kemal Cengiz.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Cengiz (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, görüşülmekte olan bu 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 73'üncü maddesinin geçici 19'uncu maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere kâtip üyenin okuduğu maddeyi teklif ettik.

Tabii, biz bunu 71'inci madde için hazırlamıştık ama, buraya da şu anda koymayı uygun gördük. Sayın Bakanımızla da görüşmüştük, gruplarla da görüşmüştük ama, belki yeri uygun oldu,

olmadı bilemiyorum gruptan arkadaşlar öyle söylüyorlar. Özellikle, bunu teklif etmemizin sebebini ben anlatmak istiyorum bu konuda. Eğer burada geçmezse uygun bir maddede veya daha bir sonraki en uygun kalıcı madde neyse oraya da bütün gruplar olarak bir konsensüs hâlinde konulursa vatandaşlarımızın ve bu yöndeki mağdur olmuş halkımızın gerçekten mağduriyeti giderilmiş olacak.

Özellikle bize gelen birçok mektupta, faksta ve telefonlarda anlatılmak istenen şu: Bir tane örnek vermek istiyorum ben. Özellikle Çanakkaleli, Ezine ilçesinden Mehmet Zehir yazmış. Kendisi anadan doğma sağır ve dilsiz ve çalışmış çabalamış, iki binin üzerinde, iki bin gün prim üzerinde, civarında bir primi elde etmiş. Fakat daha sonra gözlerinin de tamamen kör olması dolayısıyla da bu vatandaşımız ikinci bir kişinin yardımına ve… İkinci bir kişinin desteğiyle hayatını idame ettirmek zorunda kalmış ve bunun gibi birçok, hem anadan doğma veya daha sonradan, çalışırken bu gibi duruma düşmüş insanlarımız var. Yani ne demek? Kendi hayatını… Kendi ayakları üzerinde kalamıyor, kendi kaşığını bile ağzına götüremiyor ve kendisi hiçbir iş yapamadığı gibi bütün bu karanlıkta veya bağımlılıkta ikinci bir kişiye bağımlı olarak hayatının sonuna kadar yaşamak zorunda.

Bu gibi konularla ilgili de yapmış olduğumuz araştırmada, özellikle 25'inci maddeye de bu önergemiz bizim uygundur. Orada da bin sekiz yüz iş prim günü vardır. Orada bağlantılı yapma, oradaki malullerin de paralelinde bir teklif getirdik ve biz burada diyoruz ki: Bu gibi duruma düşmüş, kendi ayakları üzerinde duramayan ve kendi hayatını idame ettiremeyen, mutlaka bundan sonraki süreçte hanımına, çoluğuna çocuğuna veya hiç kimsesi yoksa, birisine mutlaka muhtaç olmuş ve onun yardımıyla hayatını idame ettirecek kişilerin, en az bin sekiz yüz iş günü yatırmışsa ve yıl aranmaksızın malulen emekliliğinin yapılmasını talep ettik. Belki uygundur veya değildir.

İşte, burada, bizi bu akşam birçok kişi izliyor. Gerçekten bu yasanın değişik konularıyla ilgili, bizler aranıyoruz. Geçende de Sayın Bakanım burada yok yine teşekkür etmiştim ben kendisine. BAĞ-KUR emeklisi olup, sigortalısı, emeklisi olup da çalışan ve vergi mükellefi olan arkadaşlarımız yaz aylarında mevsimlik çalışıyor. Üç ay çalışıyor veya iki buçuk ay çalışıyor ve bunlardan bir yıl destekleme primi kesiliyor. Sayın Bakanımıza anlattık, o da kabul etti. Önergemiz herhâlde gelecek. Buna teşekkür etmiştik biz bütün arkadaşlara. Sayın Bakanımız yine yok, orada teşekkür ederken yine yoktu.

Bu konuda da mutlaka bir düzenlemeyi, sayın gruplarımızdan da bundan sonra olursa da bekliyoruz. En azından böyle bir problemin halkımızın arasında mevcut olduğunu, halk arasındaki insanların böyle bir beklentisi olduğunu, kendi hayatlarının artık başkasının eline muhtaç duruma düşmüş insanların da elinden tutmak ve onları hayata kazandırmak, hayatta onların, kaşığından suyuna kadar mutlaka birisinin ilgileneceği bir malullük durumunda da devletimiz mutlaka bu konunun da adilane bir şekilde sonuçlandırılması ve Bakanımızın da mutlaka buna hassasiyetle eğileceğini, bu konunun mutlaka bu yasa içinde mütalaa edilerek bu gibi vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi noktasında çaba sarf edileceğine olan inancımdan dolayı, bu duygularımızı da halkımızın duygularını da bu vesileyle dile getirdik.

Ben emeği geçenlere, geçeceklere ve ilgililere teşekkür ediyorum. Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 19'u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 20 üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73 üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesinin birinci, beşinci, altıncı ve onikinci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Elitaş Ertekin Çolak Yılmaz Helvacıoğlu

Kayseri Artvin Siirt

Turan Kıratlı Hamza Yerlikaya Reha Denemeç

Kırıkkale Sivas Ankara

"506 sayılı, Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri ile aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahipleri herhangi bir işleme gerek kalmaksızın bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek bu Kanun kapsamına alınır. Üç yıllık süre Bakanlar Kurulu Kararı ile en fazla iki yıl daha uzatılabilir, Devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri bu Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar."

"Devir işlemi tamamlandıktan sonra sandıklarca ödenen aylık ve gelirlerin, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki süreler için 506 sayılı Kanun, yürürlük tarihinden sonraki süreler için bu Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle hesaplanacak aylık ve gelirlerin üzerinde olması halinde söz konusu farklar, peşin değer hesabında dikkate alınır ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Devir tarihinden sonra bu kişilerin gelir ve aylıklarının durum değişikliği nedeni ile artırılması, azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri sırasında vakıf

senetlerine göre yapılacak hesaplamalar ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde yapılır.

Devir tarihi itibariyle sandıklarda iştirakçi olanlar ile sandıklardan ayrılmış olup, aylık veya gelir almayanların sandıklara karşı hak sahibi olmaları halinde tahsis talep tarihi itibariyle aylıkları, bu Kanunun Geçici 2 nci maddesi hükümlerine göre hesaplanır. Geçici 2 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmasında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için 506 sayılı Kanun hükümlerine göre Kurum tarafından ve vakıf senetlerine göre ilgili sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde hesaplama yapılır, Geçici 2 nci madde kapsamında hesaplanacak aylıklar ile sandıkta geçen süreler dikkate alınarak sandık hükümlerine göre hesaplanacak aylıklar arasında fark olması halinde söz konusu farklar, peşin değer hesabında dikkate alınır ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Bu kişilerin gelir ve aylıklarının durum değişikliği nedeni ile artırılması, azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri sırasında vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde yapılır."

"30/4/2008 tarihinden itibaren, sandıklarca bağlanmış/bağlanacak olan gelir veya aylıklara yapılacak artışlar, 506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir veya aylıklara yapılan artışlardan fazla olamaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan "yüzde 9,8" ibaresinin "yüzde 10,04" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim. Saygılarımla,

Recep Taner Beytullah Asil Mustafa Kalaycı

Aydın Eskişehir Konya

Ahmet Orhan Münir Kutluata Mümin İnan

Manisa Sakarya Niğde

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Biz de katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

AHMET ORHAN (Manisa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatinde, üç haftadır görüşülmekte olan bu kanun tasarısıyla ilgili ben de bir şeyler söylemek istiyorum. Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı kanun tasarısının 73'üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanun'un 108'inci maddesine eklenen Geçici 20'nci maddesinin beşinci fıkrasında yapılmasını istediğimiz değişiklik önergesi için söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İnsanoğlu, yaşamı boyunca yaşamını sürdürmek için çeşitli risklere karşı önlem almıştır. Bu önlem, her üretim biçimine bağlı olarak oluşan toplumsal formasyona göre oluşmuştur. Sanayileşme sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkan sosyal güvenlik, ilk insandan beri önemli bir ihtiyaçtır. Çünkü, insanın karşılaştığı risk ve tehlikelere karşı kendisini koruma hissi insanlık tarihiyle yaşıttır. Yarınlar endişesi, insanoğlunun bireysel gelişimine olumsuz etkide bulunmaktadır. Bununla birlikte, sosyal güvenlik ihtiyacı özellikle sanayileşme ile had safhaya çıkmıştır. İnsanoğlunun sosyal güvenlik ihtiyacını karşılama çabası tarihî süreç içerisinde bireysel olmaktan çıkıp günümüzde toplumsal nitelikte bir öneme bürünmüştür. 20'nci yüzyılın ikinci yarısıyla, gelişmiş ülkelerde refah devleti, gelişmekte olan ülkelerde sosyal devlet anlayışının en önemli göstergesi sosyal güvenlik oluşmaya başlamıştır. Bir başka ifadeyle, gelirin yeniden dağılımını sağlayarak sosyal adaleti gerçekleştirmede en etkin sosyal politika aracı sosyal güvenlik olmuştur. Öyleyse yaygın söyleme göre öncelikli kaygımız sosyal güvenlik giderlerinin neden olduğu bütçe açıkları, kara delikler olmamalı, onun yerine kaygımız sosyal güvenlik ihtiyacının layıkıyla karşılanması olmalıdır.

Sayın milletvekilleri, genel olarak sosyal güvenlik reformundan söz edildiğinde, öncelikle yardımları sağlayan kurumların bir çatı altında toplanması düşünülmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu sosyoekonomik durum dikkate alınarak sigortalılar arasındaki dengesizliğin giderilmesi başta olmak üzere, genç yaşta emeklilik, yaşlılık aylarının hesaplanması ve sisteme devletin katkısının sağlanması gibi temel noktalarda farklı sosyal güvenlik yasalarında öngörülen normların birbiriyle tutarlı ve eşit hâle getirilmesi esastır.

Sayın milletvekilleri, bankaların çalışanları için kurduğu sandıklar uzun süredir bazı bankalar için sorun teşkil ediyor. Hâlen on iki banka, dört sigorta şirketi ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde faaliyet gösteren personel sandıklarından bazıları emeklilerin aylıklarını ödemekte sıkıntı çekmektedirler.

Sosyal güvenlik sisteminde aktüeryal dengenin sağlanabilmesi için normalde 4 çalışana 1 emeklinin düşmesi gerekirken yurdumuzda bu oran 1,99 çalışana 1 emekli düzeyinde bulunuyor. Bankaların personel sandıklarında ise bu oran daha kötü durumda ve 1,09 çalışana karşılık 1 emekli düşüyor. Dolayısıyla zaman yetersizliğiyle tamamına değinemediğim sorunların tamamıyla bir anda çözümlenemeyeceği gerçek olup bu önergeyle, 2007 yılında hazine ihaleleri birleşik faiz oranlarının yüzde 18,8, yıllık ortalama TÜFE oranının yüzde 8,76 olduğu dikkate alınarak devredilen sandıkların

gelir ve giderlerinin peşin değerinin aktüeryal hesabında kullanılacak teknik faiz oranının devlet lehine 10,04 uygulamasının dikkate alınacağının düşüncesiyle yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Orhan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73 üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun Geçici 20 nci maddesinin birinci, beşinci, altıncı ve onikinci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları.

"506 sayılı, Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri ile aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahipleri herhangi bir işleme gerek kalmaksızın bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek bu Kanun kapsamına alınır. Üç yıllık süre Bakanlar Kurulu Kararı ile en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Devir tarihi itibarıyla sandık iştirakçileri bu Kanunun 4 üncü maddesinin (a) bendi kapsamında sigortalı sayılırlar."

"Devir işlemi tamamlandıktan sonra sandıklarca ödenen aylık ve gelirlerin, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki süreler için 506 sayılı Kanun, yürürlük tarihinden sonraki süreler için bu Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle hesaplanacak aylık ve gelirlerin üzerinde olması halinde söz konusu farklar, peşin değer hesabında dikkate alınır ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Devir tarihinden sonra bu kişilerin gelir ve aylıklarının durum değişikliği nedeni ile artırılması, azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri sırasında vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde yapılır.

Devir tarihi itibariyle sandıklarda iştirakçi olanlar ile sandıklardan ayrılmış olup, aylık veya gelir almayanların sandıklara karşı hak sahibi olmaları halinde tahsis talep tarihi itibariyle aylıkları, bu Kanunun Geçici 2 nci maddesi hükümlerine göre hesaplanır. Geçici 2 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmasında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönem için 506 sayılı Kanun hükümlerine göre Kurum tarafından ve vakıf senetlerine göre ilgili sandıklar ve sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde hesaplama yapılır, Geçici 2 nci madde kapsamında hesaplanacak aylıklar ile sandıkta geçen süreler dikkate alınarak sandık hükümlerine göre hesaplanacak aylıklar arasında fark olması halinde söz konusu farklar, peşin değer hesabında dikkate alınır ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgililere ödenmeye devam edilir. Bu kişilerin gelir ve aylıklarının durum değişikliği nedeni ile artırılması, azaltılması, kesilmesi ve yeniden bağlanması işlemleri sırasında vakıf senetlerine göre yapılacak hesaplamalar ilgili sandıklar veya sandık iştirakçilerini istihdam eden kuruluşlar tarafından Kurum kontrolünde yapılır."

"30/4/2008 tarihinden itibaren, sandıklarca bağlanmış/bağlanacak olan gelir veya aylıklara yapılacak artışlar, 506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir veya aylıklara yapılan artışlardan fazla olamaz."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Önerge sahipleri adına Sayın Reha Denemeç, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Denemeç. (AK Parti sıralarından alkışlar)

REHA DENEMEÇ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın çerçeve 73'üncü maddesiyle düzenlenen 5510 sayılı Kanun'un geçici 20'nci maddesinin birinci, beşinci, altıncı ve on ikinci fıkralarının değişikliğiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Ama, bu söz hakkımı biraz evvel bir arkadaşımızın verdiği -yanlış demek istiyorum- yanlış bilgileri düzeltmek için çıktım. Biraz evvel Sayın Başbakanımızın 2 milyar dolar bir varlığı olduğu hakkında bir İnternet sayfasından bilgi indirmişlerdi, göstermişlerdi. Ben şunu söylemek istiyorum bu arkadaşlara bu konular hakkında bilgisi olan bir arkadaşınız olarak: Arkadaşlar, bilgi kirliliği, dezenformasyon diye bir konu var. Bunu, belirli kurumlar, belirli devletler yapmaktadırlar ve İnternet gibi son on yıldır çok yoğun olarak çok geniş kitlelerin kullandığı araçların üzerinden de bu bilgi kirliliği yapılmaktadır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Emniyet yapıyor...

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Arkadaşlar, "Wikipedia" denilen bu sitede, biraz evvel çıktım ve cebimdeki şu küçücük bilgisayardan indirdim, size de veririm bilgiyi, orada onsekiz ülkenin devlet başkanının ve hükûmet başkanlarının gelirlerini yazmışlar. Kral Abdullah'tan başlıyor ve beşle altıncı

sıranın arasına da Tayyip Erdoğan'ınkini -sizin şeyi- sıkıştırmışlardı. Böyle bir şey yok, aslına girdiğiniz zaman böyle bir şey yoktur.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Sana mı düştü?

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Bakın, dört sene evvel bir işadamı "Recep Tayyip Erdoğan'ın 1 milyar dolar geliri var" diye ortaya çıkmıştı, ondan sonra bir sene dünyayı dolaştı.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Yoksa az mı geldi bu servet? Az mı geldi?

OKTAY VURAL (İzmir) - Zorunlu olarak mı dünyayı dolaştı?

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Bakın, doğru bilgiyi istiyorsanız, oradan laf atacağınıza Başbakanlığın sitesine girin, bütün bilgiler açıkça orada vardır. Böyle yanlış bilgileri de kullanmayın.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kral Abdullah'tan aldığı hediyeyi açıklasın.

REHA DENEMEÇ (Devamla) -Yanlış bilgilerle Meclisin kürsüsünü lütfen işgal etmeyin.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Abdullah'ın verdiği hediyeyi açıklasın.

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Bunu, Kemal Bey size de söylüyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Abdullah'ın verdiği hediyeyi aldı mı almadı mı?

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Bakın, ben şunu söylemek…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hediye aldı mı almadı mı, onu söyleyin ya?

BAŞKAN - Sayın Denemeç, siz Genel Kurula hitap edin, lütfen konuya da gelin.

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Ben şunu söylüyorum:

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hediye aldı mı almadı mı?

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Hayır, konuları değiştirmeyin efendim, öyle bir şey yok. Ben onun hakkında konuşuyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır, bu kadar şeffaf, bu kadar saydam…

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Benim sözümü kesmeyin, lütfen dinleyin. Ben doğru bir şey söylüyorum.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ben de bir soru sordum.

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Arkadaşların burada doğru beyanlarla… O elinizdeki yanlış bir bilgidir. İsterseniz ben size 25 milyar dolar Kral Fahd'ın üzerine koyarım, daha da zengin olursunuz.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Az mı geldi, bu servet az mı geldi?

REHA DENEMEÇ (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum arkadaşlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kral Abdullah'tan ne hediye aldı?

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 20'yi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Geçici madde 21 üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 21 nci maddede yer alan "altı ay" ibaresinin "bir yıl" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla,

Recep Taner Mustafa Kalaycı Beytullah Asil

Aydın Konya Eskişehir

Mümin İnan Münir Kutluata Akif Akkuş

Niğde Sakarya Mersin

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Efendim biz katılamıyoruz.

OKTAY VURAL (İzmir) - Mersin Milletvekili Sayın Akif Akkuş konuşacak efendim.

BAŞKAN - Sayın Akif Akkuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

AKİF AKKUŞ (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 73'üncü maddesine eklenen geçici 21'inci maddede istediğimiz değişiklik önergesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, ben buradaki istediğimiz değişiklik önergesi üzerinde konuşmadan evvel bir konunun altını çizmek istiyorum. Elbette ki sosyal güvenlik yasası bir ülke için, bir toplum için, vatandaşlarımız için fevkalade önemli olan bir yasa ve bu yasayla ilgili çalışmalar üçüncü haftasını sürdürüyor, yasada birtakım eksiklik ve aksaklıkların olduğu da hem milletvekili arkadaşlarımız tarafından belirtiliyor hem de sokaktaki insan tarafından, vatandaşlarımız tarafından belirtiliyor. Bundan da anlaşılıyor ki bunda birtakım eksiklik ve aksaklıklar var. Muhalefet görevini yapan milletvekilleri yasaya, haklı olarak, eleştirel bir açıdan yaklaşıyorlar ve eksik ve aksaklıkları sanki biraz daha rahat görüyorlar diye düşünüyorum. İktidar milletvekillerinin en azından bir kısmının da bunları gördüğü kanaatindeyim ancak taraftar olmaları mecburiymiş gibi hareket ederek bunları

görmezden geliyor veya kabul etmiyorlar. Yasa kanunlaşıp uygulamaya başlandığında bu eksiklikler bir bir ortaya çıkacak ve sıkıntılar doğuracaktır.

Ben memurluk yaptığım sırada, yani üniversitede bulunduğum sırada zaman zaman böyle aksaklıklarla karşılaştım ve kendi kendime -tabii sonra çözülürdü o- niye bunu çözülecek şekilde, çözülen tarzda yapmamışlar diye düşünürdüm. Ama bugün görüyorum ki, bir kısmımızın ileri sürdüğü yapıcı teklifler bile kabul edilmiyor, böylece eksiklik ve aksaklıkla çıkıyor. Nitekim, bir önceki konuşmamda, 67'nci maddenin (ç) fıkrasına, yüksek lisans yapanların yüksek lisans sürelerinin sigortalılık borçlanmasını talep etmiştim, kabul edilmedi ancak doktora yapanların kabul edildi, askerlikte geçen süreler kabul edildi, hatta, biraz önce Sayın Elitaş konuşurken söyledi "Ev kadınlarının bile geçen süreleri, isterse, borçlandırma usulüyle sigortalı sayılabilecek." dedi. Ama maalesef, doktorayla hiçbir farkı olmayan yüksek lisansta geçen süreyi kabul etmedik. Bu da gösteriyor ki, demek ki, biz, bu yasayı yaparken bazı olumlu teklifleri bile kabul etmiyoruz. Dolayısıyla, bu yüzden, bizim önergelerimize gereken hassasiyeti gösteriniz ve yasanın daha düzgün çıkmasına katkı sağlayınız, katkı sağlayalım hep birlikte diyorum.

Değerli milletvekilleri, bu teklifimizde, muhtarların emeklilik işlemleriyle ilgili yahut da sigortalılık işlemleriyle ilgili müracaatlarını tescil tarihinden sonraki altı ay içerisinde yapmaları istenmektedir. Biz, bu önergeyle, bu sürenin bir yıl olarak değiştirilmesini talep ediyoruz. Diyeceksiniz ki, yani, altı ayda yaptırmayan kişi, bir yılda yaptıracak mı? Ama, köy ve mahallelerimizde, toplumu ve vatandaşlarımızı ilgilendiren en küçük meselelerle dahi ilgilenmesini, çözüm bulmasını istediğimiz muhtarlar, bu alt kademe yerleşmelerinde her türlü hizmeti yapmalarına karşılık sosyal güvenlik kurumlarından en az istifade eden vatandaşlarımızdır.

Muhtarlar köy ve mahallelerimizi uzun zaman meccani olarak idare etmişlerdir, yani, para almadan muhtarlık yapmışlardır. Yaptıkları iş önemli olmakla beraber, herhangi bir maddi karşılık beklememişlerdir, onun şanı şöhretine rıza göstermişler ve muhtarlıklarını devam ettirmişlerdir. Aslında burada bir öykü vardı bunların şan şöhretiyle ilgili ama dakikalar hızlı geçti, o yüzden onların üzerinde durmayacağım.

Muhtarlarımız, bugün, az da olsa bir maaş almakta ve sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmış bulunmaktadır. Ancak bunun yeterli olduğunu belirtmek mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Akkuş, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

AKİF AKKUŞ (Devamla) - Muhtarlarımıza asgari ücret kadar ücret ödenmesi ve bu ücretten doğacak sigorta primlerinin de devlet tarafından ödenmesi uygun olacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla, muhtarlarımıza sigortalılık sürelerini asgari ücretten sağlamış olacaklardır diye belirtiyorum.

Netice olarak, kanun tasarısında teklif edilen altı aylık sürenin iki katına, yani, bir yıla çıkartılması, kendilerinin özlük hakkı olan sigortalılık taleplerini yerine getirmeleri açısından çok daha uygun olacaktır diye belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akkuş.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Geçici madde 21'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.00

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.10

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

------ 0 ------

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90'ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

73'üncü maddeye bağlı geçici madde 22 üzerinde iki önerge vardır.

OKTAY VURAL (İzmir) - Önergemizi çekiyoruz efendim.

BAŞKAN - Önergeleri çekiyorsunuz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Efendim, bizim önergemiz var, Milliyetçi Hareket Partisi çekiyor.

BAŞKAN - Sizinkini okuyoruz.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Evet.

BAŞKAN - Peki.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73'üncü maddesi ile düzenlenen 5510 sayılı Kanunun geçici madde 22 ye "Anonim Şirket Kurucu Ortaklarının Sigortalıklarına İlişkin Geçiş Hükümleri" başlığının eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mustafa Elitaş Ramazan Başak Osman Coşkun

Kayseri Şanlıurfa Yozgat

Fatih Arıkan Veysi Kaynak

Kahramanmaraş Kahramanmaraş

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Katılıyoruz efendim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Gerekçe.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe: Anonim şirketlerin kurucu ortakları 1479 sayılı Kanunda zorunlu sigortalı sayıldıkları hâlde 5510 sayılı Kanunda bunlardan yönetim kurulu üyesi olanları zorunlu sigortalı saymışlar ve önceki sigortalılara bu konuda bir hak tanınmıştır. Bu amaçla düzenleme yapılmıştır.

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Tamam.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde geçici madde 22'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, maddeye yeni geçici madde eklenmesini öngören üç önerge vardır.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 73 üncü Maddesinin sonuna aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla,

Mehmet Günal Mustafa Kalaycı Ahmet Orhan

Antalya Konya Manisa

Recep Taner Erkan Akçay K. Erdal Sipahi

Aydın Manisa İzmir

"Geçici Madde 25 - 12/04/1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu hükümlerine göre bu kanun yürürlüğe girdiği tarihte terör suçlarından mahkum olanlara, mahkumiyet sürelerince bu kanuna göre aylık bağlanmaz ve bağlanmış olan aylıklar ödenmez. 12/04/1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu hükümleri kapsamında terör suçlarından aranan ve kaçak durumda olanlara da bu Kanuna göre aylık bağlanmaz ve bağlanmış olan aylıklar ödenmez."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Erdal Sipahi konuşacak.

BAŞKAN - Sayın Sipahi, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) - Sayın Başkan, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Terör, Türkiye'nin yirmi beş senelik bir problemi ve bu yirmi beş senelik problemde kaybedilmiş binlerce can var. Sanıyorum hepiniz seçim bölgelerinde terörden zarara uğramış insanları, şehit yakınlarını, ailelerini, akrabalarını gördüğünüz zaman birileri ya yakanıza sarılıyor veyahut da sizin Mecliste olduğunuzu ve olacağınızı gördüğü zaman, terör yandaşı olup da hüküm giymiş kişilerin devlet kasasından nasıl beslendikleriyle ilgili olarak size, haklı olarak sorular soruyorlar. Sizler, bu sorulara cevap vermekte zorlanıyorsunuz ve "Merak etmeyin, Meclis bu konuda gerekeni yapacak, gerekeni düşünecek, devlete karşı kalkan eller elbette bir gün kırılacak. Bunların devlet kasasından beslenmesine biz de razı değiliz, vicdanımız da sizler gibi razı değil ama yasal bazı konular var. Bu yasal zorunluluklar nedeniyle bu paralar ödenmek zorunda kalınıyor. Ama merak etmeyin, bizler Mecliste en kısa zamanda bununla ilgili yasal düzenlemeleri yapacağız ve terörden hüküm giymiş kişilere, eline asker kanı, polis kanı, vatandaş kanı bulaşmış olan devlet düşmanlarına, bölücülere devlet kasasından ödeme yapılması konusundaki haksızlık muhakkak bir gün bir şekilde Meclis tarafından sona erdirilecek." şeklinde kendilerini teselli etmeye çalışıyorsunuz. Bununla ilgili bizler seçim çevrelerinde vatandaşlarımızın sorularına çok fazla muhatap olduğumuz için, cami avlularındaki şehit yakınlarının yakalarımıza yapışmasına ve bizden hesap sormasına çok fazla sizler gibi maruz kaldığımız için, 11 Ocak 2008 tarihinde bununla ilgili Sayın Başbakanın cevaplaması amacıyla bir soru önergesi vermiştik. Şu soruları sormuştuk: "PKK terör örgütüyle organik bağı olan ve bu yüzden mahkûm olmuş bahse konu kişilere milletvekili maaş ve

temsil ödeneği verilmekte midir? İlgili şahısların vatana ihanete ve terör örgütüne fiilen destek suçlarından milletvekillikleri düşmüştür. Maaş ve temsil ödeneği veriliyorsa, milletvekilliklerinin düşmesiyle kazandıkları özlük haklarının hâlâ devam etmesi hangi kanuna dayandırılmaktadır? Bu haksız uygulamayı önlemek için, ilgili kanunda değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?" diye sorduk. Gene, 3 tane eski milletvekilinin ismini vererek "Emniyet güçlerince bu şahıslar aranmakta mıdır? Eğer aranıyorlarsa hangi suçlamayla aranmaktadırlar? Kaçak olmalarına rağmen, bu kişiler her ay devletten maaş alıyorlarsa, yerleri neden tespit edilememektedir?" şeklinde Sayın Başbakanın cevaplaması dileğiyle soru sorduk. Bize bununla ilgili olarak yazılı verilen cevapta, Emekli Sandığı Kanunu'nun 92'inci maddesi hiç de bizi tatmin etmeyecek şekilde bir cevap olarak sunuldu ve şu cevap ilgili kanun maddesiyle yer aldı: "İştirakçilerden Türk vatandaşlığından çıkartılan, Türk vatandaşlığını bırakan, yabancı memleket uyruğuna girenlerin bu kanunla tanınan her çeşit hakları düşer." dendi. Ancak terör konusundaki hüküm giymiş kişilerle ilgili herhangi bir cevap alamadık. Şu anda şehit yakınlarıyla, terörden zarar görmüş olanlarla, bu konuda vicdanınızla hesaplaşma zamanı gelmiştir sayın milletvekilleri. Onlar cami avlularında yakanıza yapıştıklarında veya seçim çevresinde o şehit yakınlarıyla muhatap olduğunuzda "Bu insanlara, terörden hüküm giymiş, benim babamı, eşimi öldürmüş olanlara devlet kasasından nasıl para ödüyorsunuz?" şeklindeki sorulara maruz kaldığınızda, onlara verecek cevap için şu anda elinizi kaldırarak bununla ilgili Meclisi aklamak, kendi vicdanlarınızı aklamak ve onlara karşı vicdanınızı temizlemek ile ilgili şans şu anda önünüzde.

Ne diyoruz biz bu değişiklik önergesinde? "73'üncü maddenin sonuna bir paragraf eklensin." diyoruz ve "Terörle Mücadele Kanunu hükümlerine göre terör suçlarından mahkûm olanlara mahkûmiyet sürelerince bu Kanun'a göre aylık bağlanmaz ve bağlanmış olan aylıklar ödenmez." diyoruz. Yani terörle ilgili ne hüküm giydiyse onun cezasını çeksin, o cezayı çektikten sonra gene eğer bir para alacaksa alsın. Gene aynı şekilde "Terörle Mücadele Kanunu hükümleri kapsamında terör suçlarından aranan veya kaçak durumda olanlara da bu Kanun'a göre aylık bağlanmaz ve bağlanmış olan aylıklar ödenmez şeklindeki bir ikinci…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Sipahi.

KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

Önergemiz tamamen kamu vicdanının yerine getirilmesi ve yarın, öbür gün yakanıza cami avlularında şehit yakınları tarafından tekrar sarılındığında veyahut da seçim çevrelerinde şehit yakınlarıyla baş başa kaldığınızda vicdanlarınızın sesini dinleyerek onlara vereceğiniz cevap için ben konuyu sizin vicdanlarınıza havale ediyorum ve bu konudaki önergemizin desteklenmesini sizlerden istirham ediyorum. Çünkü terörle mücadele sırasında devlet kasasından, belediye kasasından bir taraftan finanse edilirken, öbür taraftan dağda Mehmetçiğe kurşun sıkan Cudi Dağı'ndaki, Gabar Dağı'ndaki teröristlerle çok karşılaşmış birisi olarak bu konuda vicdanlarınıza sesleniyorum, lütfen vicdanlarınızın sesini yerine getirin. Tekrar buradaki Meclis klasiği, "Komisyon? Hayır. Hükûmet? Hayır." Klasiği tekrarlanmasın. Terörle mücadelede canını kaybetmiş, eşini, çocuğunu kaybetmiş insanlara verecek bir vicdani cevabınız olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73. Maddesi ile 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Recep Taner Erkan Akçay Mustafa Kalaycı

Aydın Manisa Konya

Prof. Dr. Akif Akkuş Metin Ergun Cemaleddin Uslu

Mersin Muğla Edirne

"Geçici Madde 23- 31/12/2008 tarihine kadar (bu tarih dahil) yapılacak müracaatlara uygulanmak üzere; 1479 ve 2926 sayılı kanunlara tabi olanların prim borçları ile buna ilişkin gecikme zammı ve gecikme cezasından oluşan borçlarından; 31/03/2008 tarihinden (bu tarih dahil) önce vadesi geldiği halde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ödenmemiş olanlar 6183 sayılı kanunun 48 inci maddesinde aranılan şartlar çerçevesinde müracaat tarihinden itibaren 5 yılı aşmamak üzere ve azami tecil süresine ilişkin uygulanmakta olan tecil faiz oranının 1/6'sı dikkate alınmak suretiyle teminat alınmaksızın tecil edilir.

Bu madde hükümlerinden yararlanmak için müracaat edenlerin taksitlendirilecek borçlarının hesabında sağlık sigortası prim borçları ile buna ilişkin gecikme zammı ve gecikme cezası borçları dikkate alınmaz, taksitlendirilen borçların tümünün ödenmesi halinde kayıtlardan silinir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Erkan Akçay…

BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarının 73'üncü maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı'nı görüştüğümüz bugünlerde ülkemiz hangi ortamdadır? İçinde bulunduğumuz siyasi ortamı bir kenara bıraksak dahi ülkemizin ekonomik ve sosyal şartlarını göz önünde bulundurmak zorundayız. Çiftçimiz, esnafımız, memurumuz, işçimiz ve geniş kitleler geçim sıkıntısı içindedir. Ekonomik bakımdan bu kadar sıkıntılı bir ortamda Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borcu bulunan vatandaşlarımız ödeme güçlüğü içindedirler. Sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununa uyumun sağlanmasına katkıda bulunmak, ödeme kolaylığı sağlamak ve kurumun alacaklarını kolaylıkla tahsil imkânı getirmek amacıyla sosyal güvenlik prim alacaklarının yeniden yapılandırılmasını teklif ediyoruz ve bu önergemizle prim borçlarının beş yılı aşmamak üzere ve azami tecil süresine ilişkin uygulanmakta olan tecil faiz oranının altıda 1'i dikkate alınmak suretiyle teminat alınmaksızın tecil edilmesini öneriyoruz.

Değerli milletvekilleri, ekonomide, deyim yerindeyse yaprak kıpırdamıyor. İnsanlar evlerine ekmek götüremiyor. Evlerde aş yerine dert kaynıyor. AKP'nin uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle üretmediğini tüketen, kazanmadığını harcayan, gırtlağına kadar borçlu bir millet hâline geldik. Vatandaşlarımız borç içinde yüzmektedir. AKP bu tasarıyı Meclise getirdi ancak vatandaşın gündemi bu değil. Vatandaş ekonomik sıkıntılar içinde aş ve iş istiyor. Esnaf perişan, çiftçi perişan, memur perişan ancak AKP bu olumsuz yasada ısrar ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre neredeyse 1 milyona yakın insan açlık sınırının ve 13 milyon kişi ise yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik tabloyu saatlerce dile getirip tartışabiliriz. Yalnız, ben bu kısa süre içerisinde memleketimizden insan manzaralarını çok açık bir şekilde ifade eden iki tabloyu yüce dikkatinize ve takdirlerinize sunmak istiyorum: Birincisi, seçim bölgem Manisa ve Gördes ilçesinde bir benzin istasyonuna benzin almak için girdiğimizde, bir vatandaşımızı iki buçuk litrelik kola pet şişesine mazot alırken gördük. Bu vatandaşımız, bu iki buçuk litrelik pet şişeye dahi mazotunu dolduramıyor ve 5 milyon civarında...

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) - Araba yolda kalmıştır!

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, acı olan bu manzara değil, daha acısını söyleyeyim, bu vatandaşımız bu mazotu kredi kartıyla aldı yani 5 YTL dahi cebinde nakit parası yok. Bizzat tanık olduğumuz bu manzaraları daha da gösteririz.

Daha dikkat çekici olan Alaşehir'den bir manzara değerli arkadaşlar. Her zaman halkımızla, vatandaşlarımızla iç içeyiz ve Alaşehir'de biz cep telefonu satan bir dükkâna girdik, öyle cep telefonu sattığını zannettiğimiz bir dükkâna girdik ve gördük ki aynı zamanda bir berber dükkânı. Vatandaşımız, hem tıraş yapıyor hem de cep telefonu satıyor.

AHMET ORHAN (Manisa) - Diş de çekiyordur!

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Biz, yıllardır berberlerin iğne yaptığını, diş çektiğini bilirdik de cep telefonu sattığını bilmezdik. Nedendir diye sorduk? Vatandaşımız dedi ki."Oğlum askerden geldi işsiz ve maalesef iş bulamadık. Ayrı bir dükkân açsak bir sürü masraf. Bari gelsin benim dükkânımda cep telefonu satsın." Şimdi cep telefonunu oğlu satıyor, babası da tıraş yapıyor. Memleketimizin hâli budur. Alaşehir'e giderseniz bu berberimiz size de bir tıraş yapar değerli arkadaşlarım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısının 73. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici maddelerden sonra aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.

Mümin İnan Erkan Akçay Mustafa Kalaycı

Niğde Manisa Konya

Mehmet Günal Emin Haluk Ayhan

Antalya Denizli

Geçici Madde 23 - Ev hanımları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talep edilmesi halinde, 10 yıllık süreyi aşmamak kaydıyla talep ettikleri ev hanımı olarak geçen sürelerini borçlanabilirler. Sigorta primi 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında sigortalı tarafından belirlenen günlük kazanç ve prim ödeme gün sayısı üzerinden bulunacak kazancın %32'sidir. Sigortalının kendisine tebliğ edilen borçlanma tutarının tamamını 6 ay içinde ödemesi halinde, bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu süreler 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükûmet?

ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Biz de katılmıyoruz efendim.

OKTAY VURAL (İzmir) - Mümin İnan konuşacak.

BAŞKAN - Sayın İnan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MÜMİN İNAN (Niğde) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşülmekte olan 119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 73'üncü maddesiyle 5510 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddelere bu önergemiz ile bir geçici madde eklenerek, sayıları yaklaşık 12,5 milyonu bulan ev hanımlarımızı doğrudan ilgilendiren bir konuda devletimizin bu insanlarımıza sahip çıkmasını sağlamak istiyoruz.

Bu kanunun geneline bakıldığında, Hükûmet ve kendisini destekleyen bazı kesimler, uzun süredir sosyal güvenlik kurumlarının verdiği açıkları büyük bir felaketmiş gibi gündeme getirmişler ve tek çözüm olarak da vatandaşlara ağır külfetler yükleyen ve birçok haklarını tırpanlayan bu yasa tasarısının dayatılmasını öngörmüşlerdir.

Daha bir buçuk yıl önce, çalışan tüm kesimin karşı çıktığı ve Hükûmet tarafından en önemli sosyal güvenlik reformu olarak deklare edilen ancak içinde barındırdığı hukuka aykırı hükümler yüzünden doğru dürüst uygulama imkânı bulunamayan 5510 sayılı Kanun'a göre daha da ağırlaştırıcı hükümler içeren bu tasarı gündeme getirilmiştir.

Hükûmet üyelerimizin fırsat buldukları her ortamda aktüeryal dengeden yani kaç çalışanın kaç emekliyi finanse ettiğinden söz etmektedirler. Demeçlerinde 4 çalışanın 1 emekliye bakmasının en ideal denge olduğunu, ancak ülkemizde ise 2 çalışanın 1 emekliyi finanse ettiğini, bu nedenle çözüm olarak da sosyal güvenlik sistemindeki mali dengesizliğin makroekonomik nedenleri ve yapısal özellikleri göz önüne alınmadan açığın giderilmesi için katkıların artırılması, yararlarının azaltılması olarak özetleyebileceğimiz bu tasarı önerilmektedir.

Evet, aktüeryal dengede sıkıntı vardır. Ama bu sıkıntının en büyük nedeni emekli sayısının çok olması değil, yıllardır uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu işsizliğin çığ gibi büyümesi ve çalışanlara yüklenen külfetlerden dolayı kayıt dışılığın artmasıdır. Yani, kayıtlı çalışan sayısının az olması, uluslararası kurumların ve şirketlerin istedikleri düzenlemeleri değil de toplumdan gelen taleplere kulak verip memleketin menfaatine olan düzenlemeler yaparak, bugün yabancıların denetimsiz ve kontrolsüz bir şekilde istediği gibi at oynattığı bir hâl alan ekonomi, bizim ekonomimiz hâline getirilmelidir.

İstihdama yönelik projelerle işsizliğe çözüm bulunup insanlara çalışabilecekleri iş imkânları yaratıp istihdam üzerindeki yükleri azaltarak akabinde kayıt dışılıkla mücadeleye gereken önem verilirse, aktüeryal dengenin kendiliğinden nasıl düzeleceğine hep beraber görürüz.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; toplumsal yaşamın belki de en önemli unsurlarından birisi, bireylerin karşı karşıya kaldıkları risklerde birbirlerine destek olma imkânı bulabilmeleridir. Sosyal güvenlik sistemi özünde, bu dayanışma gereksiniminin ülke ölçeğinde kurumsallaşması olarak tanımlanabilir. Kurumsallaşmayı gerçekleştirmiş bir toplumsal dayanışma yani sosyal güvenlik sistemi, gerek genç nesillerden yaşlı ve muhtaç nesillere ve gerekse yüksek gelir gruplarından düşük gelir gruplarına büyük ölçekli gelir transferleri şeklinde somutlaşır.

Dünyada sosyal devlet ilkesine bağlı kalıp da bütçesinden sosyal güvenliğe kaynak aktarmayan hiçbir gelişmiş ülke gösteremeyiz. Sosyal devlet olmanın bir gereğidir bu kaynak aktarımı. Ülkemizin nüfusunun çok büyük bir kısmını ilgilendiren bu konuda, devlet, vatandaşlarından topladığı paranın bir kısmını yine vatandaşlarına aktarıyor. Şimdiye kadar en çok kaynağın aktarıldığı 2007 yılında aktarılan para 25 milyar YTL civarındadır. Aslında bundan faydalanan insan sayısı göz önüne alındığında, rakamsal olarak felaketlere neden olacak kadar büyük bir para değildir. Ancak, bu parayı alınması gereken kesimlerden almayıp da başka yollardan finansmanı temin edilirse, yani ekonomiyi kayıt altına alıp da yerli ve yabancı ayrımı yapmadan vergi gelirleri gerçek değerlerinden özelleştirme yaparak temin edilirse, bu para devlete söylediğimiz kadar yük getirmez.

Türkiye, devleti, özel sektör ve çalışanların temsilcisi olan sendikaları ortak bir masa etrafında daha çok nasıl üretebiliriz, daha çok nasıl insanı iş sahibi yapabiliriz, ürettiklerimizi dünyada aranan markalı ürünler hâline nasıl getirebiliriz, buna bağlı olarak da insanca yaşayacağımız ücretlerle geleceğe umutla nasıl bakabiliriz, bunları tartışmalıdır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; verdiğimiz bu önergeyle, hâlen 3201 sayılı Kanun'la yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızdan ev hanımı olanların faydalandığı haklardan yurt içinde yaşayan ev hanımlarının da faydalanmasına imkân tanınması amaçlanmaktadır. Ayrıca, Anayasa'mızın 10'uncu maddesindeki "Kanun önünde eşitlik." ilkesi gereği, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza tanıdığımız bir hakkın, yurt içinde yaşayan vatandaşlarımıza da tanınması gerektiği inancındayız.

Umuyoruz ki, önergemizi destekleyerek sizler de evi, çocukları ve eşi için her türlü fedakârlığa katlanan ve çok bilinen tabirle sevdikleri için saçını süpürge eden ev hanımı

kardeşlerimizin sigorta olma hakkına kavuşarak, devletin sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmesine imkân sağlarsınız.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜMİN İNAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu arada, yine çok sayıda gelen mektup, faks ve telefonlarla, çarşı ve mahalle bekçileriyle ilgili yasa çalışmalarının da bu yasanın hemen akabinde gelmesini dört gözle bekleyen insanlarımız vardır, onların da saygı ve sevgilerini sizlere iletiyorum. İnşallah, en kısa süre içerisinde bu da Meclisimizde yasalaşır ve o insanlarımızın beklentileri yerine getirilmiş olur.

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yeter sayısı aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - Tamam Sayın Genç.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.35

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.38

BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER : Yusuf Coşkun (Bingöl), Harun TÜFEKCİ (Konya)

-----0-----

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90'ıncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

119 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Bundan sonra da Komisyonun ve Hükûmetin bulunmayacağı anlaşıldığından alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16 Nisan 2008 Çarşamba günü saat 13.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı geceler diliyorum.

Kapanma Saati: 23.39

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat