Bilindiği gibi Maliye Bakanlığı, kendisine Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257. maddesiyle verilen, “mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka veya benzeri finans kurumlarınca düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisini”, daha önce 320 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile kullanmıştır. Bu genel tebliğden sonra konuya ilişkin olarak 323, 324 ve 332 sayılı genel tebliğler ile 1 sayılı Vergi Usul Kanunu sirküleri yayımlanmıştır. Son olarak da 459 sayılı Genel Tebliğ’le 1.1.2016 tarihinden geçerli olmak üzere yeni bir düzenleme yapılmıştır. Biz de bu yazımızda, bu düzenlemelerle oluşan son durumu aktarmak istiyoruz.
Zorunluluk
Söz konusu genel tebliğler ile birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, kazancı basit usulde tespit edilenlere, defter tutmak zorunda olan çiftçilere, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafa, kendi aralarında yapacakları ticari işlemler ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları 8 bin Türk Lirası’nı aşan tahsilat ve ödemelerini banka veya özel finans kurumları, kredi kartları veya banka kartları, yahut PTT aracı kılınarak yapmaları ve bu kurumlarca düzenlenen hesap belgesi (dekont) veya hesap bildirim cetvelleri ile tevsik etmeleri zorunluluğu getirilmiştir. Buradaki tutar, 459 sayılı Genel Tebliğ ile 1.1.2016 tarihinden geçerli olmak üzere 7 bin TL’ye indirilmiştir. Düzenlemelerle, bu tutarı aşan avans, pey akçesi, depozito gibi ödemelerle işletmelerin kendi ortakları ile ve diğer gerçek ve tüzel kişilerle olan ve herhangi bir ticari içeriği olmayan nakit hareketlerinin de bu kurumlarca düzenlenen belgelerle tevsiki zorunlu kılınmıştır.
459 sayılı Genel Tebliğ’le ayrıca aynı günde aynı kişi veya kurumlarla yapılan işlemlerin toplam tutarının da haddi aşması durumunda, işlemlerin her biri işlem bazında belirlenen haddin altında kalsa bile, aştığı işlemden itibaren işleme konu tahsilat ve ödemelerin de aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılmasının da zorunlu olduğu açıklanmıştır. Tebliğe göre örneğin, bir şirketin, bir kişiye 5 bin 500 TL tutarında satış yaptıktan sonra aynı gün içerisinde 2 bin 500 TL tutarında ikinci bir satış daha yapsa, bu ikinci satış ile sınır geçildiğinden bu ödemenin aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılması gerekmektedir.
Zorunluluğun istisnaları
Banka veya anılan kuruluşlarla yapılan ödemelerle ispat zorunluluğunun istisnaları ise, anılan mevzuat ile,
1) Sermaye piyasası aracı kurumlarında, yetkili döviz müesseselerinde (döviz büfelerinde), noterlerde, tapu idarelerinde yapılan işlemlere konu ödeme ve tahsilatlar,
2) Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda yer alan merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile bunlara ait döner sermaye işletmelerinin işlemlerine konu tahsilat ve ödemelerin,
3) Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda yer alan merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ile bunların teşkil ettikleri birlikler, kanunla kurulan diğer kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan ve işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşlar veya bunlara ait veya tabi diğer müesseseler tarafından yapılan ihale işlemlerine ilişkin yatırılması gereken teminat tutarlarına ilişkin tahsilat ve ödemelerin,
belirtilen limiti aşsa bile bunlara ilişkin ödeme ve tahsilatlar şeklinde belirlenmiştir.
Söz konusu sınırın altında kalan ödeme ve tahsilatların da banka veya özel finans kurumu, banka veya kredi kartları yahut PTT aracılığı ile yapılması zorunlu değildir.
Ancak İdare, tespit edilen tutarın üzerinde kalan işlemlerin tevsik zorunluluğundan kaçınmak amacıyla parçalara ayrılmasını da, peçeleme oluşturacağından kabul edilmeyeceğini de açıklamıştır.
Mal veya hizmetin bedelinin 7 bin TL’yi aşması nedeniyle tahsilat ve ödemesi anılan kurumlardan alınacak belgelerle tevsiki zorunluluğu bulunan satışlarda, satışın vadeli veya taksitli olması ve her bir taksit tutarının sınırın altında kalması halinde dahi, söz konusu zorunluluğa yine uyulması gerekmektedir. Bir başka anlatımla, faturada gösterilen meblağın belirlenen tutarı aşması, zorunluluk için yeterlidir. Bu bedelin farklı tarihlerde ödenmesinde de her bir tahsilat ve ödemenin, anılan kurumlardan geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin, bir beyaz eşya satıcısının 12 bin TL bedelindeki bir malını, bedeli 6 taksit halinde ödenmek üzere satması halinde, taksit tutarları sınırın altında kalmasına rağmen taksit ödemelerinin banka, özel finans kurumları ve PTT aracılığıyla veya kredi kartı ile yapılması gerekecektir.
Banka sistemi içinde kaldığı müddetçe bir mal veya hizmet bedelinin müşterinin kendi çeki ya da ciro ettiği bir çek ile ödenmesi de mümkündür. Sattıkları mal veya hizmet bedellerini müşterilerinden aldıkları çeklerle tahsil eden ve ödemelerini de yine bu çeklerle yapan mükelleflerin çeklerini ciro etmelerinde uymaları gereken hususlar için, 1 sayılı Vergi Usul Kanunu sirkülerine bakabilirler.
Dünya Gazetesi 29.12.2015