16.07.2008 tarihli internet gazetesinde okuduğum habere göre “1,5 milyon memur,15 Ağustosta ek ödeme zammı alacak. Bakanlar kurulu, her meslek grubu için ayrı ayrı ek ödeme oranları belirleyecek.
Devlet Bakanı Başesgioğlu koordinatörlüğünde yürütülen çalışmalar sonucu hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca kabul edilen düzenlemeyle denge tazminatının yerini ek ödeme alıyor. Bu hafta Meclis'te ele alınması beklenen düzenlemeye göre, Bakanlar Kurulu, her meslek grubu için ayrı ayrı ek ödeme oranları belirleyecek. Ek ödeme, maaşlara 50 YTL ek zam olarak yansıyacak, bazı meslek gruplarında da 100 YTL'yi bulabilecek “ deniliyor.
Bu yazılanın sağlık personeliyle ilgili olup, olmadığı hakkında net bilgim yok.
Olsa da, olmasa da düşüncelerimi sevgili meslektaşlarımla paylaşmak istedim.
Bu ayın başında günlerce TV ve Gazete haberlerinde Serbest eczacıları ilgilendiren Bütçe Uygulama Talimatı üzerinde yapılacak düzenlemeler, serbest eczanelerin SGK ya uygulayacakları iskonto oranlarının değiştirilmesi vs konularında toplu eylem ve meslek örgütü kararlılığı falan gibi göze, kulağa hoş gelen türden konuşmalar izledik.
Tarafların karşılıklı tartışma ve restleşmelerinden sonra,ilgili Bakan ve TEB yöneticilerinin mutabık kalarak, kameralara demeç ve görüntü vermeleriyle sonuçlanan bir dizi hareketlilik bitti.
En azından şimdilik.
Sonuçta serbest eczacının bu konudaki kazanımı kimine göre az, kimine göre iyi oranda.
Mücadelemiz sürecek sloganları devam ediyor ve etmeli.
Her zaman daha iyi ve daha güzel hedeflenmeli tabi ki.
Eczacı odalarının serbest ve kamu eczacısının sorunlarıyla ilgilenmeleri de, bu meslek mensuplarının nüfuslarıyla doğru orantılı.
TEB in veya diğer eczacı platformlarının davranışı da bu orana uygun.
Kamu eczacıları genelde sessizliğe mahkûm çalışıyorsa, bu onların sorunlarının olmadığı anlamına gelmiyor.
Bağlı bulundukları meslek örgütleri kendilerine uzanan olumsuz düzenlemeleri nasıl bertaraf etmeye çalışıyorlarsa, bu meslektaşlarının da sesi olmaya mecburdurlar.
Kamu da, özellikle hastanelerde maddi ve manevi ağır sorumlulukla görev yapmaya çalışan bir personeldir eczacı.
İlacın satın alınmasından, hastaya kullanılmasına kadar olan süreçte teslim, depolama, muhafaza, en faydalısını en ucuza ve yeter miktarda temin etme, zamanında sarf, bitince hesabını sıfırlama ve evrakları arşivleme, ilaçla ilgili herkese uzman bilgi aktarıcısı sıfatı taşımak gibi basit işlerle uğraşır.
Fiziki şartlardan dolayı yaşanan, kayıp, çalıntı, miadın geçmesi, uygun olmayan koşullarda muhafaza ve bunun olumsuz sonuçlarındaki mesuliyet yaftasını taşıyan kahraman personeldir.
Ama nedense Sağlık teşkilatında eczacı kimliği “ dış kapının mandalı” ndan öte bir anlam ifade etmez kimseye.
Zaman zaman tuzu kuru eczacıların ( memur olmaya can atan alt gelir düzeyi serbest eczacı meslektaşlarımı tenzih ediyorum ) " Şeytan diyor, eczaneyi kapa, git memur ol, başın kulağın rahat....." filan gibi başlayan ve sürüp giden sözlerine de katlanmak zorundadır.
Herifin bu deyişi, sanki “ git kendini çatıdan at” der gibidir.
Bu sözleri dinlemekten usanan kamu eczacılarının ek ödemesiyle ilgili, kendini örgüt yöneticisi veya sorumlu makamda hisseden birilerinin Bakan’a veya yetkili birimlere bu konuyu dile getirmesi gerekiyor.
Yılbaşından bu yana uygulanan ve yatan hasta ilaçlarının tamamının ilgili hastanelerce karşılanması, eczacıların sorumluluğunu ve iş hacmini ne kadar arttırdı acaba?
Sağlık personeli olup, olmadığı belli olmayan eczacıya ek ödeme konusunda hak ettiği şekilde uygulama yapılıyor mu acaba?
Sağlıktaki yakın meslek gruplarına göre, vasıfsız personel gibi kabul edilmesinin sebebi nedir acaba?
Genellikle kamu eczacısının ilgisiz ve sahipsiz olduğu sitemimi hoşgörün.
Yani eczanelerin iskonto oranı, BUT daki değişiklikler, SGK nın uygulamaları şu anda beni heyecanlandırmıyor. Belki de hiç heyecanlandırmayacak.
Kamu eczacısının çalışma koşulları, sorumlulukları, ek ödemenin ne olduğu ve neye yaradığı, nasıl hesaplandığı da sizi heyecanlandırmıyor olabilir.
Ama ben kişiyim, siz örgütsünüz.
Benim bağlı olduğum meslek örgütü.
Ben ve benim gibiler de, odaya, yardımlaşma sandığına dolayısıyla TEB e aidat ödüyor.
Sayımız az olsa da, o oranda ilgi beklentimiz var.
Son haftalarda Bakanlık ve Meclis yetkililerine sık gidiş, gelişinizden ve mutabık sonuç çıkarmanızdan dolayı kurulmuş samimiyetinizle haberde geçen konu ile ilgili yapacağınız talep ve çalışmalarınızı lütfen eczacı kamuoyu ile paylaşarak ortaya koyunuz.(Geçmişten bu yana ortaya koyanları biliyor ve teşekkür ediyoruz)
Ama sizin de, kongre kürsülerinde söyleyecek birkaç lafınız olur. Çalıştık, beceremedik diye.
Kamu eczacısı sizin reçetelerinizden aşırı miktarlarda kesinti yapan !! veya eczanenizi denetleyip size ceza uygulayan !! görevlerin yanında;
Eczanenizi açma aşamasında size ruhsat düzenleyerek ilk müjde ile “ Hayırlı olsun “ diyen kişidir.
Kamu hastanelerinde yatarak tedavi gören, hatta ayakta tedavi görüp Yurtdışından ilaca ihtiyacı olan aile bireylerinize ilacı temin eden ve ulaştıran kişidir.
Serbest eczanenin satış emtiası olan ilacın, rafa gelmeden önce Sağlık Bakanlığı’nın ilgili bölümlerindeki tüm işlemlerde hizmet sunan kişidir.
Yani kısaca Kamu eczacısı olmazsa, serbest eczacı olmaz.
Serbest eczacı olmazsa da TEB, Oda, Meslek Örgütü, Kongre, Seçim, Kariyer, Makam olmaz.
O halde;
Biz yaşayalım ki,
Sizler de yaşamaya devam edin.
Saygılarımla.
Ecz.Abdulkadir Nur Gördük
akadirgorduk@yahoo.com.tr