Kamuda 29 yıl görev yapmış, mesleğinin 35. yılında olup son iki yılda kendi mahallesinde semt eczacılığı yapmaya çalışan bir eczacıyım. Bu yazıda serbest eczanelerden bahsedeceğim. Yani Devlet kurumları ile ilişkilerinden dem vuracağım. Bilmediğim konularda katkı isteyeceğim ama herkesin şikâyetçi olduğu konularda da çıkış yolu veya çözüm bekleyeceğim. Tabi ben değil bütün serbest eczaneler bekleyecek.

Olaya hukuk bilmeyen ancak kendi hakkını korumak isteyen bir vatandaşın gözüyle hukuki açıdan bakmaya gayret edeceğim.

Eczane ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan sözleşmeden bahsediyorum. Bunu imzalayan taraf hepimiz adına TEB adı verilen meslek kuruluşudur. Elbette bizler de TEB’e bağlı bireyler olduğumuzdan hepimizi bağlamaktadır. Benim irdelemek istediğim konu, bizim adımıza imza atıp bizleri savunmasız, güçsüz, zavallı durumuna düşüren meslek örgütümüzün bu uygulamasının bizleri düşürdüğü durumdur.

Oyunun kuralları SGK tarafından konulmuştur. Sağlık Bakanlığınca belirlenen ilacın kullanım dozu, miktarı, ambalajı vb. nin dışındaki oyuncular Sağlık Bakanlığının personeli olan doktorlar olup diğer yanda kendi eczanesini korumaya ve yaşatmaya çalışan serbest eczacılardır. Ve bu uygulama SGK’nın online olarak muhataplarıyla paylaştığı MEDULA sistemi aracılığıyla yapılmaktadır.

Herkesin kendine ait şifresi tanımlıdır ve herkesin yetkili ve sorumlu olduğu alan bellidir. Hekim hastasını en uygun şartlarda tedavi etmekle, Eczacı da hekimin verdiği tedavi reçetesini hazırlayıp hastaya sunmakla sorumludur.  Ancak uygulamada hiç kimse Eczacı kadar yetkisiz ve sorumlu değildir.

Hekimin yazdığı bozuk yazıdan bile eczane sorumludur. Heyetin veya tek hekimin oluşturduğu Sağlık kurul raporunun ilaç kullanımı ile ilgili maddelerinden, dozundan, süresinden, tetkik ve sonuçlarından, kısaca her şeyinden ilacı veren eczacı sorumludur.

Mesela hasta hekime gittiğinde, hekim hastanın kullandığı veya kullanabileceği bütün ilaçları reçeteye aktarıp hastayı başından savmaktadır. Bu yazılan ilaçların ödenip ödenmediği, ambalajının uygun olup olmadığı, ilacın hastanın elinde bulunup bulunmadığı, hekimin branşının uygun olup olmadığına bakmaksızın bu kuralları hastaya uygulamayı eczaneye bırakmaktadır. Bu yüzden hasta-eczacı  tartışmaları ve karşılıklı güven bunalımı hiçbir zaman bitmemektedir.

Medula denen  online sistem bu kural hatalarına neden izin verir, madem ki vermişse bunun maddi, manevi ve cezai sorumlusu neden eczacı olur. Bunun insani ve hukuki açıdan açıklaması nasıl olmalıdır.

Ben:

 ‘’Senin bana gönderdiğin evrakta adı, dozu, miktarı, ambalajı, adedi belirtilmiş ve fiyatı devlet tarafından saptanmış olan malzemeyi depolama ve korunma şartlarına uymuş olarak, kullanımını anlaşılır şekilde izah ederek gönderdiğin kişiye verip, imza alarak vermekle mükellefim ‘’ desem kendimi ifade etmiş olur muyum.

Hastanın ilacını 6 aydan uzun süre kullanmış olup olmadığı, grubunun değişmesi, rapor dozunun eksik veya fazla olması, en son şu kadar zaman içinde kan veya belli tetkik sonuçlarının mevcut olup olmaması, hastalığı ile ilgili filanca teşhis bulunması vb. gibi soruların cevabı neden eczacıda olsun.

Hastanın acil ihtiyacı olan herhangi bir ilacın kural eksikliğinde eczanece verilmemesi halinde ( ki eczane vermeyecektir ) hastanın göreceği zarardan kural hatası yapan hekim mi yoksa ödemeyle ilgili o kuralı koyup tedaviye engel olan kurum mu sorumlu olacaktır?

Eczacının reçetelerinin yüzde 10 kuralına göre kontrolünden çıkacak hatanın bağlı olduğu reçete toplamının 10 katı parasal tutarının kesilmesinin insani boyuttaki açıklaması nedir? Bunu sözleşme imzalamak diye açıklamak yeterli olur mu?

Eczanenin yegane müşterisi Devlet’tir mantığıyla her denilene beş eğmek ve kabullenmek, mesleğimizin icrasına verdiği zararı ne kadar izah edebilir. Eğer bunlar kabul edilmezse zincir eczaneler olur, raporlu ilaçlar kamu kurumu tarafından dağıtılır gibi tehdit kokan ve sadece yöneticileri korkutan konuşmaların ne kadar anlam ifade ettiği tartışılabilir.

Bir konuya kolaylık sağlamak ve çözüm bulmak, tarafların uygun bir ahenk içerisinde çalışmalarına bağlıdır. Bizler, vatandaşlara ilaç temin etmek, hekimler onları tedavi amacıyla reçete yazmak, SGK da kamu hizmetinde veya serbest alanda onlarca yıl sağlık primi ödemiş olan vatandaşa gerekli tedaviyi sağlamak ve Devlet de bütün bunları birlikte ve sorunları en aza indirgeyerek yönetmek zorundadır.

Kimse kimsenin sorumluluğuna ortak edilemez. Bırakın herkes kendi işini, mesleğini yapsın.

Bu yazının bir faydası olmayacağını biliyorum zira yıllardan beridir gözlemlerimde yanılmamam bunun ispatıdır. Ancak vicdani, insani ve ahlaki değerler açısından söylemeyi kendime vazife edindim. Hiç kimse duymasa bizim mesleki yöneticilerimiz duyar, buna eminim.

Saygılarımla

 



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat