Kortikosteroidler (kortizon, prednizon, deksametazon v.b.) vücutta böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormon olan kortizole benzer steroid yapıda ilaçlardır. Çok sayıda tipi geliştirilmiştir, ilk geliştirilen ve halk arasında ismi en bilinen kortizondur. Kortikosteroidler bazı ciddi hastalıklarda hayat kurtarıcıdır ve bu hastalıkların tedavisinde vazgeçilmezdir.

Dermatolojide lokal kortikosteroid uygulamaları hastalıkların tedavisinde önemli bir yere sahiptir. Lokal kortikosteroid tedavileri semptomatik amaçla uygulanır bu nedenle tedavide etiyolojik faktör sistematik olarak araştırılmalıdır. Kesinlikle teşhisi konulmamış bir hastalıkta kortikosteroid reçete edilmemelidir. Kortikosteroidlerin membranlar üzerinde çok çeşitli etkileri vardır. Çeşitli hastalıkların tedavi süreçlerinde kortikosteroidlerin aktivitesini aşağıdaki 5 başlıkta sınıflandırabiliriz.

1. Anti-enflamatuar aktivite (enflamatuar süreçler üzerindeki etki)

2. Antiproliferatif aktivite (hücre büyümesi üzerindeki etki)

3. İmmünosupresif aktivite (immünolojik süreçler üzerindeki etki)

4. Antitümör aktivite (lenfoid proliferasyonu üzerindeki etki, iyi huylu ve kötü huylu)

5. Fonksiyonel aktivite (kaşıntı nedenleri üzerindeki etki).

Piyasada yer alan kortikosteroid içeren çok sayıda müstahzar göz önüne alındığında müstahzarın etkisi yalnızca ürünün yapısı ve konsantrasyonu tarafından belirlenmez. Aktif maddenin molekül yapısı kadar yardımcı maddelerin özellikleri preparatın etkisini belirlemektedir. Genellikle merhemlerin; kremlerden veya losyonlardan daha etkili oldukları söylenebilir.

Dermatolojide kullanılan kortikosteroidler genellikle güçlerine göre 4 kategoriye ayrılmıştır:

"Çok güçlü"

"Güçlü"

"Orta derecede güçlü"

"Az güçlü"

Literatürde, sınıflandırmalar temel olarak farklılık gösterir çünkü değerlendirme kriterleri her zaman aynı değildir:

  1. Vazokonstriksiyon testleri,
  2. Antimitotik etki,
  3. Kullanılan yardımcı maddeye bağlı olarak değişken aktivite,
  4. Farklı dermatozlarda yapılan çeşitli terapötik testler

Hekim reçetelerinde yer alan farklı müstahzarların etkileri açısından sınıflandırılmaları;

  • Çok güçlü müstahzarlar:

% 0.064 (maksimum) betametazon dipropiyonat

% 0,05 (maksimum) klobetazol propiyonat

% 0,3 (maksimum) diflukortolon valerat

  • Güçlü müstahzarlar:

% 0.121 (maksimum) betametazon valerat

% 0.1 (maksimum) diflukortolon valerat

  • Orta derecede güçlü müstahzarlar:

% 0.1 (maksimum) triamsinolon asetonid

% 0.05 (maksimum) klobetazon bütirat

  • Düşük etkili müstahzarlar:

% 1 (maksimum) hidrokortizon asetat.

Günümüzde yerel kortikosteroidlerin etkinlik derecesi (potens), vazokonstriksiyon testi, atrofi oluşturma testi ve klinik deneylere göre yapılmaktadır. Sınıflamalardan biri Niedner sınıflamasıdır.

Her kortikosteroid için tavsiye edilen maksimum konsantrasyon aşılmamalıdır. Eczacı yüksek dozlarda reçete edilen kortikosteroidlerde mutlaka reçeteyi yazan hekimle iletişim kurup maksimum konsantrasyon dozunu doğrulamalıdır.

Kortikosteroidlerin gücüne bağlı olarak müstahzarların reçeteye yazılan miktarları şu şekilde olmalıdır.

  • Çok güçlü kortikosteroid içeren müstahzarların miktarını 50 g ile sınırlandırın, istisnai durumlarda; örneğin sedef hastalığında çok geniş yüzeylerde 50 g'dan büyük miktarlarda yazılan reçeteler kabul edilebilir.
  • Güçlü ve orta derecede güçlü kortikosteroid içeren müstahzarların miktarını 100 g ile sınırlandırın.

Keratolik amaçla yazılan reçetelerfr kortikosteroidlerin salisik asit ile kombinasyonunda salisilik asit miktarı %3'ü geçmemeli maksimum toplam miktar 50 g ile sınırlandırılmalıdır.

Terapötik gerekçeleri benzer olan farklı kortikosteroidlerin aynı formül içerisinde kombinasyonundan kaçınılmalıdır.

Benzer şekilde, kortikosteroidlerden oluşan spesiyalitelerin seyreltilmesi, doğru bir yöntem değildir.

Hammadde olarak temin edilebilen kortikosteroidlerden istenilen dozlarda yüksek etkide veya düşük etkide majistral preparat hazırlamak daha doğru bir rasyonel yaklaşım olarak kabul edilmelidir.

Kortikosteroid seçiminde tedavinin yeri, süresi hastanın ve hastalığın durumuna göre değerlendirilmelidir.

Kortikosteroidlerin sistemik istenmeyen yan etkilerinin en aza indirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar;

  • Aktif bileşenlerin difüzyonunun belirli faktörlerden etkilenebileceği,
  • Yaş ve ciltteki değişiklikler veya anormallikler gibi faktörler,
  • Cildin geçirgenliği, kendine özgü niteliklere bağlıdır, kişiden kişiye değişim gösterir ve tedavi edilecek yere göre değişir. Tedavi edilecek yer; Ayak kemeri ve avuç içi düşük emilim gösterirken, kafa derisi, koltuk altı, diğer kıvrımlar orta emilim, yüz bölgesi daha büyük bir emilim kapasitesine sahiptir. Ayrıca skrotum (testislerin içinde bulunduğu torba benzeri yapıdır) önemli bir emilim gücüne sahiptir.
  • Yaralı veya yarasız dermatozlar da geçirgenliği değiştirir.
  • Cilt üzerinde oklüzif bir sargı, emilimi büyük ölçüde artırır; o nedenle çocuk bezlerinin tıkayıcı etkisine dikkat etmeniz önerilir.
  • Üründe yer alan eksipiyan kortizonun perkütan penetrasyonunu etkileyebilir.

 

Devam edecek…

 

Kaynak:

  1. FORMULAIRE THERAPEUTIQUE MAGISTRAL Edition 2010

 


Uzm. Ecz. Ahmet Nezihi Pekcan

Pekcan Eczanesi- Konya

pekcanecz@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat