YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEPLİDİR
DANIŞTAY BAŞKANLIĞI'NA Gönderilmek üzere İZMİR NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DAVACI : TEB 3. Bölge İzmir Eczacı Odası
VEKİLLERİ : Av.Canan ALPER- Av.Doğan ALPER
DAVALI : Sosyal Güvenlik Kurumu ANKARA
KONU : 25.05.2007 tarih ve 26532 sayılı resmi gazetede yayınlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin Tedavi kategorileri Başlıklı 4.1.2 maddesinin, yatarak tedavilerde reçetelerin düzenlenmesi başlıklı 12.1.2 maddesinin, uygulanacak indirim oranları başlıklı 14.1 maddesinin d bendinin 4. paragrafının 12.3, 12.10 ve 13 maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
I. İPTALİ TALEP EDİLEN MADDELER
4.1.2. Aşağıda belirtilen ve sağlık kurumlarında yatış ve taburcu işlemi yapılmadan, 24 saatlik zaman dilimi içinde yapılan tedaviler, günübirlik tedavi olarak değerlendirilir. Günübirlik tedavi kapsamındaki işlemler; a) Kemoterapi tedavisi, b) Radyoterapi tedavisi (radyoterapi tedavi planlaması hariç), c) Genel anestezi, bölgesel anestezi, intravenöz veya inhalasyon ile sedasyon gerçekleştirilen tanısal veya cerrahi tüm işlemler, ç) Diyaliz tedavileri, d) İntravenöz ilaç infüzyon uygulaması.
12.1.2. Yatarak tedavilerde reçetelerin düzenlenmesi başlıklı maddenin 1.paragrafı Yatarak tedavilerde hastanede kullanılacak ilaçların hastane tarafından temini zorunludur. Kurumla sözleşmeli resmi sağlık kurumlarında yapılan yatarak tedavilere ait faturalarda yer alan ilaç bedelleri, ayrıca belirtilmek kaydıyla faturaların Kuruma teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde avans olarak ödenir. Bu avans, tedavi faturalarının kesin ödemesi sırasında mahsup edilmek suretiyle kapatılır. 12.3. Hasta katılım payından muaf ilaçlar başlıklı maddenin 5.paragrafı Tebliğ eki EK-2 listesinde yer alan tüberküloz, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, disritmiler, arteriyel hipertansiyon, kardiyomiyopati, solunum sistemi hastalıkları, diabetes mellitus, kronik nörolojik hastalıklar ve glokom tedavisinde kullanılan ilaçlar, etken madde adının belirtildiği ilaç kullanım raporuna dayanılarak, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla herhangi bir hekim tarafından reçete edilmesi ve eczane tarafından reçete bilgilerinin (reçetenin tarihi, protokol no, ilaç adı, dozu ve kullanım miktarı) rapor arkasına işlenmesi halinde, işlenen reçetede belirtilen etken madde dozu ve günlük kullanım dozu esas alınarak rapor süresi boyunca tekrar reçete edilmesine gerek olmaksızın, en fazla üçer aylık miktarda sözleşmeli eczanelerden temin edilebilir. Etken maddenin miktarı ve/veya kullanım dozu değişikliği gereken hallerde yeniden reçete düzenlenecektir. Eczaneler, reçete olmaksızın vermiş oldukları ilaçların veriliş tarihini, adını ve miktarını rapor arkasına işleyeceklerdir. Ayrıca rapor arkasına, hastanın ilaçları aldığına dair imzasının alınması ve eczane kaşesinin basılması zorunludur. Bu işlem müracaat edilen her eczane tarafından, rapor süresince, her ilaç verilişinde tekrarlanacaktır. Raporun ön ve arka yüz fotokopisi reçetenin bilgisayar çıktısına eklenecektir. 12.10. İntravenöz ilaç tedavisi başlıklı maddenin 1. paragrafı Sağlık kurumlarında intravenöz tedaviler, hastanın yatışı yapılmadan uygulanabilir. Bu uygulama için tedavide kullanılacak ilaçlar ve sarf malzemelerinin tedaviyi yapan sağlık kurumu tarafından temin edilmesi halinde günübirlik tedavi kapsamında Kuruma fatura edilir. 13. Eczanelerle yapılacak sözleşme başlıklı maddenin 1. paragrafının son cümlesi Ancak, Kurumca yayımlanan tebliğlerin hükümleri ile yürürlükteki protokol hükümlerinin çelişmesi halinde tebliğlerde yer alan hükümler geçerlidir. 14.1. Uygulanacak indirim oranları başlıklı maddenin d bendinin 4. paragrafı Hastaneler, yatarak tedavilerde kullandıkları ve kendi eczanelerinden temin ettikleri ilaçlara da yukarıda belirtilen esaslara göre imalatçı/ithalatçı indirimi ile % 3,5 oranında eczacı indirimi uygulayarak fatura edeceklerdir. Serbest eczane satışı olmayan ve Sağlık Bakanlığı tarafından “depocu fiyatlı ilaçlar” şeklinde tanımlanan ürünlere, depocu satış fiyatı üzerinden Tebliğ eki EK–2/D Listesinde gösterilen imalatçı/ithalatçı indirimi uygulanır, ayrıca eczacı indirimi uygulanmaz.
II) DAVA NEDENLERİ
İzmir Eczacı Odası Anayasa'nın 135. maddesi uyarınca kurulmuş kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Müvekkil Oda Başkanlığı’nın, 6643 S.K., 6197 S.K. ve ilgili mevzuat gereğince üyelerinin ve mesleğin menfaatlerini korumak görevi olduğundan sözkonusu Sağlık Uygulama Tebliği'nin yukarıda belirtilen maddelerinin iptalini talep etmekteyiz. İptali talep edilen maddeler sağlık hizmetlerinin ticarileşmesi sonucunu doğuracak niteliktedir.
1) Sağlık Uygulama Tebliği'nin 4.maddesi tedavi kategorilerini belirlemiştir. Bu maddeye göre yatarak tedavi ve ayakta tedavi olmak üzere iki tedavi kategorisi belirlenmiştir. Ancak yatarak tedavi bölümünde daha önce hiçbir tıp literatüründe karşımıza çıkmayan “günübirlik tedavi” isimli tedavi biçimi öngörülmüştür. Ayrıca tanımı yapılan günübirlik tedavi kategorisi oldukça geniş tutulmuştur. Burada amaç yatarak tedavi kategorisinin sınırını genişletmektir. Tebliğin 12.10maddesinin 1 paragrafı ise intravenöz tedavilerinde kullanılacak ilaçların tedaviyi yapan sağlık kurumları tarafından karşılanabileceği belirtilmiştir.
Hastane Eczanelerinin yatan hastalar dışındaki hastalara ilaç temin etmeleri hukuken mümkün değildir. Eczacılık mevzuatını düzenleyen hükümler incelendiğinde bu durum otaya çıkacaktır.
6197 sayılı Eczaneler ve Eczacılar Hakkındaki Kanun'un 14/a maddesi hastane eczanelerinin yalnızca içindeki hastalara ilaç verebileceği hüküm altına alınmıştır. Aynı yasanın 1. maddesinde hastane eczanelerinin ancak serbest eczane bulunmaması halinde bedeli mukabilinde ilaç satabileceği belirtilmiştir.
Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmeliği'nin 9. maddesinin 4 paragrafında Sağlık Kurumları bünyesinde açılacak eczanelerin yalnızca yatarak tedavi gören hastalara ilaç verebileceğinden bodrum kat dışında başka herhangi bir katta açılabileceği düzenlenmiştir.
Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği'nin 1. maddesi ise Yataklı tedavi Kurumlarının eczanelerindeki ilaçların ne şekilde verilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre
a.Yatan hastaların tabelalarına yazılan ilaçlar eczacı veya hemşire tarafından, hazırlanmak üzere hastaneye verilir. Eczanede hazırlanan ilaçlar ilgili hemşireye teslim edilir.
b.Ücret karşılığı verilen ilaçlar kurumun bulunduğu yerde başka bir eczane bulunmadığı veya bulunup da önemli ve acil bir vak'a için kullanılacağı tabip raporu ile kanıtlanmış ilaçlar, serbest eczanelerden herhangi biri tarafından piyasada bulunmadığının belirtilmesi halinde perakende satış fiyatı üzerinden ücreti alınmak suretiyle verilir. Alınan ücret ilaçların giriş şekline göre döner sermaye veya maliye veznesine yatırılır.
Ayrıca Hususi Hastaneler Kanunu'nun 15. maddesi “hastane eczanelerinin bedeli mukabilinde dışarıya ilaç vermesi yasaktır.” denilerek özel hastanelerin dışarıya ilaç vermesi kesin olarak yasaklanmıştır.
Hal böyle iken hastanelerin bir eczane gibi çalışmaları sözkonusu değildir. Hastaneler ancak yatarak tedavi gören hastaların ilaçlarını temin edebilirler. Bu hükümlerim amacı serbest eczaneler aleyhine haksız rekabet oluşmasını engellemek ve hastane eczanelerinin sağlık hizmetinin bir parçası olarak kalmasını temini ile hastanelerin kar amacı güden ticarethanelere dönüşmesini engellemektir. Ancak Sağlık Uygulama Tebliği “günübirlik tedavi” diye bir kavram icat etmiş ve böylece madde 12.10 sayesinde neredeyse tüm ilaçların hastaneden temin edilmesinin yolunu açmıştır. Sağlık Uygulama tebliğinde özel hastaneler ve kamu hastaneleri aynı kurallara tabi tutulmuştur. Bu durumda Sağlık Uygulama Tebliği'ne göre özel hastanelerde günübirlik tedavi kapsamında hizmet verebileceklerdir. Böylece kar amacıyla kurulan özel hastaneler hastane eczanelerinin karlılığını arttırmak için ellerinden geleni yapabileceklerdir. Özel hastanede tedavi olmak için başvuran bir hastaya madde 12.10 kapsamında gerekli olup olmadığına bakılmaksızın intravenöz ilaç tedavisi yapılabilecektir. Nitekim hastayı muayene eden hekim,hastane yönetimin yönlendirmesi sonucunda aynı türden ilaçlar arasında hastane için en karlı olan ilacı tedavide kullanacaktır. Sağlık hizmetlerinin bu kadar açık bir şekilde denetimsiz bırakmak oldukça kaygı vericidir. Evvelce sıkı denetimlere tabi tutulan bu alan “günübirlik tedavi” kavramı sayesinde özel hastanelerin serbestçe kar edebileceği bir alana dönüşecektir.
Özellikle 181 sayılı KHK'nin 8 maddesi uyarınca hastanelerin özel kişilere işletmek üzere 49 yıllığına kiralanması sözkonusu olabilecektir. Bu yasal düzenleme karşısında İlaç >Dağıtım sektöründe çalışan firmaların, hemen hastane açmak ya da varolan hastaneleri işletmek üzere 49 yıllığına kiralamayı tercih edeceğini söylemek herhalde müneccimlik olmayacaktır. Sağlık Uygulama Tebliği ile getirilen düzenlemeler hastane eczaneleri nedeniyle özel hastanelerinin karının arttırmaya, ilaç harcamasının denetimsiz olarak artmasına neden olacaktır.Önümüzdeki günlerde hastane eczaneleri muhtemelen büyük ilaç firmalarrıyla anlaşacak ve hastanın ayakta tedavi olması durumunda bile “günübirlik tedavi” kategorisinde değerlendirilerek halka hastane eczanesinden ilaç satışı yapılacaktır.
Sağlık Uygulama tebliği'nin 4.2.1 maddesinde belirtilen “günübirlik tedavi” adı altında sayılan kemoterapi, genel anestezi ile bölgesel anestezi ile yapılan veya cerrahi tüm işlemler diyaliz tedavileri de gören hastaları yatan hasta kabul etmek mümkün değildir. Zira bu hastalar hastanede ilaç uygulaması yapıldıktan sonra evine gönderilmektedir. Bu nedenle bu hastalara hastane eczanesinden ilaç satışı eczacılık mevzuatına aykırıdır. Halka perakende ilaç satışı ancak serbest eczaneler tarafından yapılabilir.6197 sayılı yasanın 14. maddesi bunun istisnalarını sınırlayıcı olarak belirtmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumunun çıkardığı bir tebliğle yasaca belirlenen bu durumu değiştiremez.
2) Sağlık Uygulama Tebliği'nin 12.1.2 maddesi yatarak tedavilerde hastanede kullanılacak ilaçların hastane tarafından teminin zorunlu kılmıştır va bu zorunluluğun 120 gün içerisinde uygulamaya konulacağını hüküm altına almıştır. Daha önceki uygulamalarda hastane eczanelerinde ilacın bulunmaması durumunda reçeteye “hastane eczanesinde bulunmamaktadır” kaşesi vurularak ilaç serbest eczanelerden temin ediliyordu. Tebliğle gelen yeni düzenlemede ise hastanede ilacın bulunmaması halinde ne yapılacağı belirtilmemiştir. Tedavide kullanılan tüm ilaçların hastane eczanesinde var olabileceğini kabul etmek imkansızdır. Ülkemiz koşullarında hizmet veren hastanelerde tam teşekküllü eczanelerin 120 gün içerisinde kurulacağını iddia etmekte imkansızdır. Mevcut durumda Türkiye genelinde bir çok hastanede eczane olmadığı düşünülecek olursa durumun vahameti iyice ortaya çıkacaktır.120 gün içerisinde her hastanede tam teşekküllü bir hastane eczanesinin kurulabilmesi ancak eczacı olmayan kişilere eczacılık hizmeti yaptırmak şeklinde gerçekleşebilir. Böyle bir durum yasaların açıkça ihlali anlamına gelir.
Ülkemizde mevcut hastanelerde eczane olmadığı bilinen bir gerçek iken yatarak tedavi gören hastaların ilaçlarını nasıl temin edecekleri tam bir muammadır. Hastane eczanesinde ilacını bulamayan hasta, tedavi imkanından yoksun bırakılmış olacaktır. Yatarak tedavi gören hasta tedavi süresince ilacını kendisi almak zorunda kalacaktır. Böyle bir durum öncelikle hastaların mağduriyetine sebep olacaktır.
Bu durum kişilerdeki “sosyal devlet” algısının da zayıflatmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 18.2.1985 gün ve E.84/9, K.85/4 sayılı kararında sosyal hukuk devleti açıklanmıştır. Buna göre: “Sosyal hukuk devleti, insan hak ve hürriyetlerine saygı gösteren, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ile toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşamasını ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadi ve mali tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve milli gelirin adalete uygun bir biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirleri alan, adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı, kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimi uygulayan devlettir.”
Sosyal hukuk devletinden beklenen hususlar bu kararda çok açık bir şekilde özetlenmiştir.
Sosyal devlet “sosyal güvenlik” ve “sosyal eşitlik” ilkelerine dayanır. Sosyal güvenlik bireylerin varolma yani ayakta kalabilme şartlarının eksikliği veya ortadan kalkması sonuçlarını doğurabilecek kriz durumlarında (fakirlik, hastalık, işsizlik) devreye girecek kurumların (sosyal sigorta, sosyal yardımlar gibi) oluşturulması ve desteklenmesidir.
Sağlık Uygulama Tebliği'nin iptali istenen maddeleri açıkça Anayasanın tanımını yaptığı “sosyal hukuk devleti” kavramını da zedelemektedir.
Ayrıca Sağlık Uygulama Tebliği' nin getirdiği yeni düzenleme sayesinde ayakta tedavi gören hasta ilacın serbest eczaneden bedel ödemeksizin temin etme şansına sahipken, yatarak tedavi gören hasta, ilacını kendi bütçesinden karşılamak durumunda kalacaktır. İlacı satın alma gücü olmayan hasta kendi kaderine terkedilecektir. Bu durum her türlü izahtan varestedir.
3) Sağlık Uygulama Tebliği'nin 14.1-d bendinin 4. paragrafında “hastaneler yatarak tedavilerde kullandıkları ve kendi eczanelerinden temin ettikleri ilaçlara da yukarıda belirtilen esaslara göre imalatçı ithalatçı indirimi ile %3,5 oranında eczacı indirimi uygulanarak fatura edeceklerdir.” denilmektedir. Serbest eczaneler reçete bedellerini kurumlara fatura ederken %4,5 iskonto yapmaktadırlar. Ancak tebliğle getirilen düzenlemeye göre, hastane eczaneleri ilaç bedeli üzerinden %3,5 iskonta yapacaklardır. Bu da iptalini talep ettiğimiz diğer maddeler gibi hastane eczanelerinin karlığını arttırmak için getirilmiş bir hükümdür. Yukarıda da değindiğimiz gibi Sağlık Uygulama Tebliği özel hastane ve kamu hastanesi ayırımı yapmamıştır. Sağlık Uygulama Tebliği ile getirilen tüm bu düzenlemeler açıkça serbest eczanelerle hastane eczanelerini haksız biçimde rekabet ettirmektedir. Getirilen uygulamalar kamu sağlığı amacına hizmet etmekten çok hastane eczanelerini ticari işletmelere dönüştürme amacına hizmet etmektedir. Oysa hastane eczaneleri tedavi hizmetinin bir parçası olup ticari amaçlı faaliyet gösteremezler.
4)Sağlık Uygulama Tebliğinin 12.3 maddesinin 5 paragrafında özetle kimi hastaların reçetesiz ilaç alabileceği durumları düzenlemiştir. Bu durumu algılamak mümkün değildir.Dünya tıp literatüründe hastanın tedavisinde hekimin muayenesi ve bunun neticesinde yazdığı reçete mukabilinde ilaç vermesi esastır. Ayrıca 6197 sayılı yasanın 24. maddesinde “reçete mukabilinde verilmesi meşrut olan ilaçların reçetesiz verilmesi yasaktır” denilmektedir.Tebliğin öngördüğü bu durum açıkça yasalara aykırılık teşkil etmektedir.
5)Sağlık Uygulama tebliği'nin 13 maddesinin son cümlesinde kurumca yayımlanan tebliğlerin hükümleri ile protokol hükümlerinin çelişmesi halinde tebliğlerde yer alan hükümlerin geçerli olacağı düzenlenmiştir. Bilindiği gibi Türk Eczacıları birliği heryıl 6643 sayılı yasanın 39/j maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumları ile tip sözleşme imzalamakta ve bu sözleşmede ilaç alım koşulları, eczanenin yapacağı iskontolar, eczaneye nasıl ödeme yapılacağı gibi hususlar hükme bağlanmakta ve bu hükümler sözleşmeyi kabul edip imzalayan tüm eczacılar için sözleşme süresince geçerli olmaktadır.
Sözleşmeler her iki tarafın özgür iradesiyle oluşan, her iki tarafın hak ve sorumluluklarını düzenleyen metinlerdir. Sözleşmeler taraflarca imzalandıktan sonra sözleşme dışında bir metinle tek taraflı olarak değiştirilemez.Bu durum açıkça kurumla sözleşme yapan eczacıların güvenin sarsmaktadır.
III-HUKUKİ DEĞERLENDİRME
A - İDARE HUKUKU AÇISINDAN
a) YETKİ: Sosyal Güvenlik Kurumu 5502 sayılı yasa ile kurulmuştur. 5510 sayılı yasa ise kurumun sağlık sigortası bakımından görevlerini düzenlemektadir.Ancak Anayasa Mahkemesi 2006/1111E. 2006/112K. Sayılı kararı ile 5510 saylılı yasanın kimi maddelerini iptal edilmiştir. Bunun üzerine sosyal Güvenlik Kurumunun görevlerini ve yetkilerini sağlık Hizmeti sunucularından sağlık hizmeti alınmasına dair husuları düzenleyen 5510 ayıı yasanın yürürlük tarihi 5565 sayılı 2007 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 30/4 maddesi gereğince 5510 sayılı yasanın yürürlük tarihi ile önce 01/0/2007ve daha sonra da 01/01/2008 oalarak belirlenmiştir. Dolayısıyla şu an için Sosyal Güvenlik Kurumu'nun görevlerini belirleyen 5510 sayılı yasa yürürlükte değildir.
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sağlık hizmeti sunucularından sağlık hizmeti alımını düzenleyen herhangi bir yasa mevcut değildir. Sağlık Uygulama Tebliği yetki yönünden hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
b) ŞEKİL: Yukarıda da açıkladığımız üzere Sağlık Uygulama Tebliği'nin iptalini talep ettiğimiz maddeleri varolan mevzuatı da hiçe sayarak mevcut uygulamayı değiştirmiştir. Ancak bu değiştirme gerekçeleri açıklanmamıştır. “Günübirlik” tedavi” kavramının hangi ihtiyaçlardan doğduğu belirtilmemiştir. Oysa bu kavram başlı başına mevcut uygulamayı değiştirmiştir. Türkiye'de sağlık alanında yapılan bu köklü değişiklik, mevcut durumun yeterli analizi yapılmadan, bilimsellikten uzak, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri dikkate alınmadan yapılmıştır. Sağlık kuruluşları altyapısı hazırlanmadan yürürlüğe giren düzenlemeler nedeniyle tam bir karmaşa yaşamaktadır.
c) SEBEP : Sağlık Uygulama Tebliği'nin iptalini talep ettiğimiz maddeleri varolan yapıda köklü değişiklikler öngörmektedir. Ancak “sağlıkta dönüşüm” adı altında sunulan bu değişiklikler sağlık hizmetlerinin ticarileşmesine neden olacaktır. Tüm bunların gerekçeleri açıklanmamıştır.
d) KONU : İptalini talep ettiğimiz düzenlemelerin konusu insan sağlığıyla ilgilidir. İnsan sağlığının korunması devletin temel görevlerinden olup, ticaret malzemesi haline getirilmesi temel haklara aykırıdır.
e) AMAÇ : Sağlık Uygulama Tebliği'nin iptalini telep ettiğimiz maddeleri “günübirlik tedavi” kavramı diye icat etmişler daha sonra “günübirlik tedavi” kapsamında hastanelerden ayakta tedavi gören hastalarında ilaç temin edebileceklerini, hastane eczanelerinin için ilaç alımında %3,5 gibi eczacılardan daha az bir indirim yapabileceklerini öngörmüştür. Bu durum yukarıda da izah ettiğimiz gibi yasaya aykırıdır. Tüm bu düzenlemeler hastane eczanelerinin serbest eczane gibi çalışmasına ve tebliğde öngörülen iskonto nedeni ile serbest eczanelerden çok da kar etmelerine neden olacaktır. Tebliğ, Kamu hastanesi özel hastane diye ayırım yapmadığından ilaç alımı üzerinde kamunun denetimi imkansızlaşacak ve istismarlar artacaktır. Bu da hastanelerin ticarethanelere dönüşmesine neden olacaktır. Sonuçta Sağlık Uygulama Tebliği amaç yönünden de hukuka aykırılık teşkil etmektedir.
B- TEMEL HUKUK KURALLARI AÇISINDAN
Sosyal Devlet tanımı içerisinde,çalışan ve yeterli ücret alan insanların, yarın yaşlılık, hastalık, sakatlık, işsizlik gibi sebeplerle çalışamayacak duruma düştüklerinde, sosyal güvenlik haklarının tanınmış ve gerçekleştirilmiş olması gerekir.Anayasada da tanımı yapılan “Sosyal Güvenlik Hakkı” bu türden tebliğlerle sekteye uğratılamaz. Hastane eczanelerinin tam teşekküllü olmadığı bilenen bi gerçektir. Yatarak tedavi gören hasta, hastane eczanesinde temin edemediği ialacı dışardan serbest eczaneden kendi bütçesiyle satın alacaktır. İptalini talep ettiğimiz 12.1.2 maddesi ne yazık ki yatarak tedavi gören hastalar açısından bu sonucu doğuracaktır. Bu da kişilerin “sosyal güvenlik hakkı”nın gaspı anlamına gelir.
IV- YÜRÜTMEYİ DURDURMA TALEBİMİZ
SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ AÇIKÇA HUKUKA AYKIRIDIR.Bu hususta yukarıdaki açıklamalarımızı tekrar ediyoruz. Tebliğ ayrıca sosyal hukuk devleti ilkelerine de açıkça aykırıdır.
TEBLİĞİN UYGULANMASI GİDERİLMESİ OLANAKSIZ ZARARLARA SEBEP OLACAKTIR. Tebliğin getirdiği düzenlemeler hastane eczanelerinin imtiyazlarla donatımış yüksek kar getiren kuruluşlara dönüşmesini sağlayacaktır.Bu nedenle iptali istenen maddeler açısından öncelikle yürütmeyi durdurma kararı verilmesini telep etmekteyiz.
HUKUKİ SEBEPLER : Anayasa, 6197 sayılı yasa, Eczacılar ve Eczaneler hakkında yönetmelik, İdari Yargılama Usul Kanunu ve ilgili mevzuat.
DELİLLER : Her tür Delil.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız ve resen gözetilecek nedenlerle,
- Sosyal Güvenlik Kurumunca 25.05.2007 tarih 26532 mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan tedavi yardımın ilişkin uygulama tebliğinin;
1) 4.1.2. Aşağıda belirtilen ve sağlık kurumlarında yatış ve taburcu işlemi yapılmadan, 24 saatlik zaman dilimi içinde yapılan tedaviler, günübirlik tedavi olarak değerlendirilir. Günübirlik tedavi kapsamındaki işlemler; a) Kemoterapi tedavisi, b) Radyoterapi tedavisi (radyoterapi tedavi planlaması hariç), c) Genel anestezi, bölgesel anestezi, intravenöz veya inhalasyon ile sedasyon gerçekleştirilen tanısal veya cerrahi tüm işlemler, ç) Diyaliz tedavileri, d) İntravenöz ilaç infüzyon uygulaması.
2) 2.1.2. Yatarak tedavilerde reçetelerin düzenlenmesi başlıklı maddenin 1.paragrafı : Yatarak tedavilerde hastanede kullanılacak ilaçların hastane tarafından temini zorunludur. Kurumla sözleşmeli resmi sağlık kurumlarında yapılan yatarak tedavilere ait faturalarda yer alan ilaç bedelleri, ayrıca belirtilmek kaydıyla faturaların Kuruma teslim tarihinden itibaren 15 gün içinde avans olarak ödenir. Bu avans, tedavi faturalarının kesin ödemesi sırasında mahsup edilmek suretiyle kapatılır. 3) 12.3. Hasta katılım payından muaf ilaçlar başlıklı maddenin 5.paragrafı : Tebliğ eki EK-2 listesinde yer alan tüberküloz, kalp yetmezliği, koroner arter hastalığı, disritmiler, arteriyel hipertansiyon, kardiyomiyopati, solunum sistemi hastalıkları, diabetes mellitus, kronik nörolojik hastalıklar ve glokom tedavisinde kullanılan ilaçlar, etken madde adının belirtildiği ilaç kullanım raporuna dayanılarak, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla herhangi bir hekim tarafından reçete edilmesi ve eczane tarafından reçete bilgilerinin (reçetenin tarihi, protokol no, ilaç adı, dozu ve kullanım miktarı) rapor arkasına işlenmesi halinde, işlenen reçetede belirtilen etken madde dozu ve günlük kullanım dozu esas alınarak rapor süresi boyunca tekrar reçete edilmesine gerek olmaksızın, en fazla üçer aylık miktarda sözleşmeli eczanelerden temin edilebilir. Etken maddenin miktarı ve/veya kullanım dozu değişikliği gereken hallerde yeniden reçete düzenlenecektir. Eczaneler, reçete olmaksızın vermiş oldukları ilaçların veriliş tarihini, adını ve miktarını rapor arkasına işleyeceklerdir. Ayrıca rapor arkasına, hastanın ilaçları aldığına dair imzasının alınması ve eczane kaşesinin basılması zorunludur. Bu işlem müracaat edilen her eczane tarafından, rapor süresince, her ilaç verilişinde tekrarlanacaktır. Raporun ön ve arka yüz fotokopisi reçetenin bilgisayar çıktısına eklenecektir. 4) 12.10. İntravenöz ilaç tedavisi başlıklı maddenin 1. paragrafı : Sağlık kurumlarında intravenöz tedaviler, hastanın yatışı yapılmadan uygulanabilir. Bu uygulama için tedavide kullanılacak ilaçlar ve sarf malzemelerinin tedaviyi yapan sağlık kurumu tarafından temin edilmesi halinde günübirlik tedavi kapsamında Kuruma fatura edilir. 5) 13. Eczanelerle yapılacak sözleşme başlıklı maddenin 1. paragrafının son cümlesi : “Ancak, Kurumca yayımlanan tebliğlerin hükümleri ile yürürlükteki protokol hükümlerinin çelişmesi halinde tebliğlerde yer alan hükümler geçerlidir.” 6) 14.1. Uygulanacak indirim oranları başlıklı maddenin d bendinin 4. paragrafı : Hastaneler, yatarak tedavilerde kullandıkları ve kendi eczanelerinden temin ettikleri ilaçlara da yukarıda belirtilen esaslara göre imalatçı/ithalatçı indirimi ile % 3,5 oranında eczacı indirimi uygulayarak fatura edeceklerdir. Serbest eczane satışı olmayan ve Sağlık Bakanlığı tarafından “depocu fiyatlı ilaçlar” şeklinde tanımlanan ürünlere, depocu satış fiyatı üzerinden Tebliğ eki EK–2/D Listesinde gösterilen imalatçı/ithalatçı indirimi uygulanır, ayrıca eczacı indirimi uygulanmaz.
Şeklinde yazılı maddelerin iptaline,
B) İptali istenen maddeler açıkça hukuka aykırı olduğundan ve uygulanması giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağından YÜRÜTÜLMESİNİN durdurulmasına, C) Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı idareye yükletilmesine,
karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim. 23.07.2007
Davacı vekili Av.Canan Alper |