ROCHE SKANDALININ 5.DURUŞMASI İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİNDE GÖRÜLDÜ.

24/MART/2006-İSTANBUL



T.C.

İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

(CMK. 250.MADDESİ İLE GÖREVLİ)

DOSYA NO: 2005 / 67

DURUŞMA TARİHİ: 24/3/2006

CELSE NO: 5

SAYFA NO : 45

DURUŞMA TUTANAĞI

BAŞKAN: ZAFER BAŞKURT (23769)

ÜYE: RAMAZAN UÇAK (24706)

ÜYE: FEVZİYE BACAK (36918)

CUMHURİYET SAVCISI : SÜLEYMAN ERSÖZ (30949)

KATİP: FİLİZ ÖNEM (93512)

Belirli gün ve saatte celse açıldı.

Sanıklar Ahmet Sarıbay, Burak Mehmet Sarıbay, Müşteki Sanık Veysi Mungan, sanık Ümit Ceylan, sanık Azmi Arslan, Sanık Nazmi Celal Güler geldi.

Müşteki Sanık Veysi Mungan müdafii Av. Ayhan Erdoğan, sanık Orhan Canpolat ve Hülya Özdemir müdafii Av. Kemal Ölke, Sait Ersoy ve Nazmi Güleyüpoğlu müdafii Av. Müzmer Yüce, sanık Gülşen Terakye müdafii Av. Hilal Gülktepe, İhsan Yener Kaya Müd. Av.Hatice Nursel Alkan, Zehra İnci Koyuncu ve İhsan Yener Kaya müdafii Faruk Yöneyman müdafii Av. Uğur Alacakaptan, Okgan Gündüz Gökhan Demir müdafii Av. Aydın Metin, Ümit Ceylan Müdafii Av. Birsen Uluğ, Sanık Tahir Ünsal müdafii Av. Selçuk Şahin, sanıklar Ahmet Sarıbay ve Burak Sarıbay müdafi Av. Mustafa Erdoğan ve Murat Malkoç, Hülya Özdemir vekili Av. Muhiddin Arık, Nazmi Celal Güler müdafii Av. Alirıza Aral, Nazmi Arslan müdafii Av. Atilla Coşkun geldiler. Açık yargılamaya devam olundu.

Sanık Veysi Mungan Müdafii Av. M.Volkan Dülger imzalı 30.12.2005 tarihli duruşmada sorulmasını istedikleri bazı sorulara ilişkin dilekçesi,

Sanıklar Faruk Yöneyman ve Gökhan Demir müdafii Av.Murat Karkın ve Av.Gökhan Gökçe imzalı 06.01.2006 günlü dilekçeleri ekinde yer alan raporların Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesine karar verilmesi talepli dilekçe verdiği görüldü.

Muğla 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005/109 sayılı talimat evrakının gelmiş olduğu görüldü.

Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın davaya konu iddianame ile ilgili olarak Başbakanlık Başmüfettişi Mehmet Kılınçer ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Başmüfettişi Ramazan Arslan tarafından düzenlenen 19.01.2006 tarih 18/06-2 sayılı görüş yazısının gönderildiği görüldü.

Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün 28.12.2005 günü 107205 sayılı davanın safha ve sonucundan bilgi verilmesi talepli yazısının bulunduğu cevabının gelmiş olduğu görüldü.

İstanbul C. Başsavcılığı’nın 20.03.2006 gün 2004/1468 soruşturma sayılı yazısı ekinde İstanbul Organize Suçlar Şube Md. 17.03.2006 gün 2005/S.N.51 sayılı dosyasının mahkememiz dosyasına konmak için gönderildiği görüldü.

İstanbul C. Başsavcılığı'nın 07.03.2006 gün 2004/1568 Soruşturma sayılı yazısı ekinde Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın 27/12/2005 gün 095/1677 sayılı dosyasının gönderilmiş olduğu görüldü.

Müşteki Sanık Veysi Mungan müdafii Av. Ayhan Erdoğan ve Av.Volkan Dülger imzalı 21.03.2006 tarihli ekli bilimsel makalelerin Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi talepli dilekçe verildiği görüldü.

Sanıklar Faruk Yöneyman ve Gökhan Demir müdafii Av. Uğur Alacakaptan, Ayşe Bilgen imzalı 23.03.2006 tarihli beraat kararı verilmesi talepli dilekçe verdiği görüldü.

Sanıklar Ahmet Sarıbay ve Mehmet Burak Sarıbay müdafii Av.Mehmet Doğan ve Murat Malkoç’un dilekçe vermiş oldukları Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı yazısına karşı yazılı beyanda bulundukları ve ekinde belgeler sundukları görüldü. Alındı okundu dosyasına kondu.

Sanıklar Hülya Özdemir ve Orhan Canpolat müdafii Av. Kemal Ölke’nin Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun 29.11.2005 tarihli inceleme raporu ile ilgili yazılı beyanda bulunduğu ve ekinde belgeler sunduğu görüldü.

Adli Tıp Kurumu'na yazılan müzekkerimizin cevabının dönmemiş olduğu görüldü.

Başbakanlık Teftiş Kurulu’na yazılan müzekkeremize cevap verilmemiş olduğu görüldü.

İddia makamından soruldu: "Adli Tıp raporu ile Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun raporunun beklenilmesi talep olunur "dedi.

Sanık Faruk Yöneyman vekili Av.Aydın Metin: “Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun verdiği cevabi yazıda 1,9 trilyonluk bir zarardan bahsedilmektedir ancak bu zarar Roche firmasının ilaçları ile ilgilidir ,zaten Bilirkişi Raporu’nda da yazılmaktadır. Biz yazılı beyanda bulunup ayrıca açıkladık bu beyanlarımızı tekrar ederiz. C. Savcılığı’nca ayrıca dosyaya sunulan bir klasörde Roche firması ile ilgili doktorlar hakkında ilgili kurumlarca disiplin soruşturması yapılmasına yer olmadığına dair kararlar bulunmaktadır, bu da savunmamızı doğrulamaktadır. Bilgisayar çözümleri de mahkemeye ibraz edilmiştir. Bu çözümler ve belgeler savunmamızı doğrular mahiyettedir” dedi.

Sanık Gülşen Terakye vekili Av.Hilal Gültepe: “Müvekkilim Gülşen Terakye’nin de aralarında bulunduğu SSK yöneticileri hakkında idari soruşturma yapılmıştır. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun başvurusu üzerine idari tahkikat yapılmıştır. Müvekkilim hakkında idari kusuru olmadığından disiplin cezası tertibine yer olmadığına ancak kişi başı 134.90 YTL borç çıkarıldığı anlaşılmıştır. Söz konusu SSK yöneticileri hakkında bu idari soruşturma ile ilgili belgelerin celbini talep ediyoruz. Ara kararından sonra tahakkuk ettirilen borç çelişki doğurmaktadır” dedi ve “müvekkillerime ceza tayinine yer olmadığına karar verilmiştir. Bunun bir suretini sunuyorum” dedi. Alındı dosyaya kondu.

Müşteki Sanık Veysi Mungan vekili Av.Ayhan Erdoğan: “Başbakanlık Teftiş Kurulu raporları ile ilgili yazılı beyanlarımızı sunuyoruz. Ayrıca suç tarihinden sonraki raporda belirtilen 15.06.2004 – 31.03.2004 tarihleri arasındaki 8,3 trilyon kamu zararının bulunduğu bu raporda belirtilmektedir. Bu konuda suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyoruz. Ayrıca geçen celse bulunamayan tanık Gökhan Akdoğan hazırdır dinlenmesini talep ediyoruz” dedi.

İFADE SAHİBİ GÖKHAN AKDOĞAN: Orhan oğlu, 16.09.1959 doğumlu, …… Sitesi, …… Evleri …. blok … ……. İstanbul adresinde ikamet eder. Sanıkları tanır engel hali yok. Usulen yemini yaptırıldı. Soruldu.

İFADE SAHİBİ GÖKHAN AKDOĞAN: "2003 yılının Kamu İhale Kanunu’nun uygulanması ile ilgili dönem başladığında yaşadıklarımı ve yaşananları anlatmak istiyorum. Kamu İhale Kanunu çıkmadan önce SSK hastaneleri ilaçlarını kendi eczaneleri için ilaç firmalarından almakta idiler. Kanun’un yürürlüğe girmesi ile beraber ihale sistemi içinde yeni düzenleme ile alımlarını ihale ile yapmaya başladılar. İlaç firmaları sistem içinde ihaleye girecek depoları belirleyerek SSK’ya ihale ile mal satmaya devam ettiler.

Roche bu dönemde SSK ihaleleri için reçeteli ürünler bölümüne ait satışlarda tamamen rekabet kurallarına ve yasalara uygun bir şekilde Türkiye’de 8 veya 10 depo ile ihalelere katıldı.

Sadece kanser ürünlerinin bölümü yani Biotek bölümü Türkiye’de SSK’ya ait tüm ihalelere bir tek depo aracılığı ile katıldı. Bunun hem rekabet yasalarına hem de Roche’nin tüm çalışanlarına imzalattığı Rekabete Uyum Sözleşmesi’ne aykırı olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Bu durumda 2003 yılının sanıyorum nisan veya mayıs ayı idi. Veysi Mungan bu uygulamanın yanlışlığına dair önce beni, benim aracılığım ile ilk başlarda şirket yönetimini uyardı. Kendisinden bu konu ile ilgili yapmasını istediğim çalışmayı haziran ayı sonunda bana teslim etti.

Ben de bu çalışmayı yönetim kurulu başkanı Faruk Yöneyman’a teslim ettim. İlk 6 ayı içeren bu çalışmada çok yüksek ıskontolar ile Devletin alması gerekenden daha pahalıya yalnız belirlenmiş ilaç fiyatları sınırları içerisinde kalmak kaydı ile aracı kuruma verilen fiyat ile SSK’ya faturalanan fiyat arasında çok ciddi farkların bulunduğunu bu şekilde faturalamalar yapıldığını tespit ettik.

Bu konu ile ilgili Veysi Mungan çeşitli defalar benimle birlikte veya yalnız başına Faruk Yöneyman ile yaptığı görüşmelerde tamamen profesyonel nezaket içerisinde yapılanların ve uygulamaların yanlış olduğunu devletin soyulduğunu, kuruma zarar verildiğini defalarca anlattı.

Toplantılardan bir tanesinde Faruk Yöneyman evraklara bakarak Veysi Mungan’a “hem devleti hem de şirketi soymuşuz değil mi?” diye sordu.

Burada bilinmesini istediğim bir şey vardır Faruk Yöneyman 30 yılı aşkın bir süredir Roche’ta çalışmaktadır son 13 yılında emekli oluncaya kadar Genel Müdürlük yapmıştır. Bu evrakların ne demek olduğunu bu yüksek ıskonto ve faturalama farklarının neyi ifade ettiğini ondan daha iyi bilecek şirkette bir kimse yoktur.

2003 yılı sonunda 22 Aralık’ta SSK’nın yaptığı büyük ihale Veysi Mungan tarafından yönetime bir kez daha uyarı olarak iletilmiştir. Bunun üzerine satış idaresi departmanında yanılmıyorsam ihaleden birkaç gün önce bir toplantı yaptık. Toplantıda ben Veysi Mungan, Tahir Ünsal, şu anda burada olmayan Murat Karkın bu toplantıya katıldık. Toplantının konusu 22 Aralık'taki ihaleye katılacak depolardı.

Tahir Ünsal bu toplantıda 22 Aralık ihalesine sadece bir tek deponun Beşer ecza deposunun katılacağını bu konuda yönetim kurulu kararı olduğunu açıkladı.

Ben de kendisinden bu kararın yazılı olarak bana bildirilmesini istedim. Kendisi bu yazıyı bana aynı gün içinde yönetim kurulu üyesi Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Demir’e kopya yaparak gönderdi ve böylece uygulama sadece tek depo üzerinden yapıldı.

Bu süre içinde Veysi Mungan olayın yanlışlığı ile ilgili tekrar devletin ve şirketin zarar gördüğüne ve soyulduğuna dair çok kez görüşme yaptı. Bu görüşmelerin bir çoğunda ben de vardım.

İhale sonrasında Faruk Yöneyman tarafından Veysi Mungan’ın işten çıkarılması kararı bana iletildi. Veysi Mungan ile beraber benim departmanım ile ilgili 3 bölge müdürü arkadaşım da işten çıkarıldı. Önce tebligat bölge müdürlerine yapıldı. Daha sonra Veysi Mungan’a yapıldı. Ben Faruk Yöneyman’a nedenini sorduğumda Veysi Mungan’ı Gökhan Demir’in istemediğini bu nedenle kendisinin de Veysi Mungan’ı şirkette görmek istemediğini, kendisine bu kararın Veysi Mungan’a kendisinin anlatmasını istedim. Kendisinin değil benim anlatmam gerektiğini bana talimat olarak bildirdi.

2 Ocak 2004’te Veysi Mungan’ın şirket ile olan ilişkisi kesildi. Aynı gün Veysi Mungan şirketten ayrılırken partiler halinde bana ve Faruk Yöneyman’a verdiği dosyaların tamamını bilgisayar ortamında Faruk Yöneyman’a tekrar gönderdi. Bana da bir kopya verdi.

Sanıyorum akşam üstü 17.00 sıraları idi. Herkes çıkmak üzere idi. Faruk Yöneyman beni yanına çağırdı. Ben de yanına gittim. Elinde birtakım evraklar ile masasında beni karşıladı. Daha önce bilgisayar ortamından silmemizi istediği bilgilerin kendisine Veysi Mungan tarafından tekrar gönderildiğini ve bilgiler ile Veysi Mungan’ın yargıya gideceğini ifade ettiğini bu nedenle de yönetim kurulunu topladığını, içeride kendilerinin oturmakta olduğunu yönetim kurulu karşısında bu belgeleri onlara ilk kez gördüğünü ifade edeceğini, benim de bu konuda yorum yapmamamı istedi. Yaptığım takdirde işimi kaybedeceğimi ifade etti ve toplantı salonuna birlikte girdik.

Tüm yönetim kurulu üyeleri toplantı salonunda idi. Konuyu toplantı salonunda açıkladı ve bana bu bilgilerin daha önce nasıl ulaştırılmadığını sordu ben sessiz kaldım. Yönetim kurulu üyelerinden Ümit Ceylan bana bu sessiz kalmanın yakışmadığını, söylemem gereken bir şey varsa söylememi istedi. Ben yine sessiz kaldım.

Faruk Yöneyman benden masama gidip bilgisayarımdaki Veysi Mungan’ın gönderdiği evrakları print etmemi ve bunlar ile tekrar toplantı salonuna gelmemi istedi.

Gittiğimde bilgisayarım silinmekte idi. Bilgi işlem müdürünü aradım konuyu sorduğumda bir sorun olduğunu ve bunu engelleyemediğini söyledi. Ben de bilgilere ulaşamadan toplantı salonuna geri döndüm.

Daha sonra toplantıya katılan genel müdür yardımcısı Ümit Ceylan’ın bana söylediğine ve verdiği ifadelerden öğrendiğimde bütün bu bilgilerin arkamdan Faruk Yöneyman tarafından sildirildiği belirtildi. Bunlardan bir sureti Veysi Mungan’da vardır. Faruk Yöneyman’da da vardı. Benim bilgisayarımdan sildirmesinin sebebinin bilgisayar ortamında bulunmamasını istemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Belki de delilleri karartmaktır.

Daha sonra, bir gün sonra Faruk Yöneyman bana ulaştı. Veysi Mungan ile görüşmem lazım beni kendisi ile görüştürmemi istedi. Veysi Mungan’ın cep telefonları kapalı idi ulaşamadım. Faruk Yöneyman’a konuyu bildirmek için geri döndüm. Bana o telefonda söylediği Veysi ile mutlaka bir araya gelmesi gerektiği çünkü Veysi’nin elindeki belge ve evrakların şirketin başını fena halde derde sokabileceği ve herkesin zarar göreceğiydi.

Sonradan Ankara’daki resmi ilişkiler müdürü Fatih Kaygusuz aracılığı ile Veysi Mungan’a ulaştığını Swiss otelde birlikte yemek yediklerini, Ümit Ceylan’ın da yemeğe Faruk Yöneyman’ın daveti ile katıldığını öğrendim.

Daha sonra Veysi Mungan beni arayarak Faruk Yöneyman’ın kendisini göreve aldığını ve çalışmaya başlayacağını söyledi.

Ertesi gün işe geldi. Faruk Yöneyman ile onun odasında bir görüşme yaptı. Kendisine Faruk Yöneyman tarafından devletin bütün zararlarının karşılanacağı sözü verildiği ihale sisteminin daha iyi kontrol edileceği garantisinin verildiğini söyledi.

Daha sonra Veysi Mungan, ben Faruk Yöneyman ve Pascal Verle ile birlikte ihale sistemi üzerine toplantı yaptık bu toplantıda ıskontoların ayarlanması için yurt dışından haber beklediklerini bu nedenle bu haber gelinceye kadar sistemin davam edeceğini anlattı. Veysi bu toplantıda tekrar itiraz etti. Veysi’ye durumun düzeltileceğine dair bazı garantiler verdiler.

Toplantıdan ayrıldı Veysi. Masasına döndüğünde bana bu konudan duyduğu rahatsızlığı ifade etti. Çalışmak istemediğini söyledi. Faruk Yöneyman bizi kendi odasının olduğu binaya çağırdı. İnsan Kaynakları müdürü Belgin Boydak’ın masasında ben bekliyordum. Kısa süre sonra Belgin Boydak’ı içeri çağırdı. Belgin birtakım evraklar ile içeri girdi. Daha sonra çıktığında bana “nihayet artık rahat uyku uyuyabileceğiz” diye Belgin söyledi. Nedenini sorduğumda Veysi’yi ikinci sözleşme yapmaya ikna ettiklerini, çünkü daha önce de bir sözleşme yapılmıştı ve Veysi’ye sistemin tamamen değiştirileceği sözünün verileceğini ifade etti daha sonra masalarımıza geri döndük.

Daha sonra Veysi Mungan değiştirilmeyen sistem üzerine çok kez yazılı ve sözlü uyarılarda bulundu. Daha önce bir toplantıda Veysi Mungan’ın ihale sistemi yanlışlığı üzerine yaptığı bir itirazda Faruk Yöneyman’ın Beşer ecza deposu bizim için çok önemli bir depodur bunun üzerine yorum yapmayalım dediğini ardından Gökhan Demir’in bu şirkette karar vericilerin kendilerini olduğunu bizim sadece uygulamadan sorumlu olduğumuzu karar mekanizmalarına müdahale edemeyeceğimizi bildirdiğini söyledi.

Veysi Mungan Nisan 12’ye kadar çeşitli kez sistemin düzeltilmesi ile ilgili yazılar yazdı. Bu arada Faruk Yöneyman şirketin danışmanlık ve denetim kurulu şirketi olan Price Water House’a denetleme yaptırmak yerine nedenini kimsenin bilemediği ve açıklayamadığı bir şekilde başka bir danışmanlık ve denetim şirketi olan Ernest&Young’a denetim yaptırdığını bunun sonucunda karar verileceğini söyledi. Bu denetim 3,5 ay sürdü.

12 Nisan günü Veysi Mungan artık sistemin değiştirilmesi ve uygulamaya son verilmesi konusunda son bir yazı yazdı. 15 Nisan’da ise Veysi Mungan’ın defalarca itiraz ettiği 22 Aralık SSK ihalesi onaylandı. 16 Nisan günü Veysi Mungan’ın işine ikinci kez son verildi ve polis eşliğinde gasp bürosuna götürüldü ve orada 6 saat sorgulandı.

Bu süreci aynen ben de yaşadım benim de işime son verildi ve gasp bürosunda sorgulandım. Veysi Mungan’ın Faruk Yöneyman’ı tehdit ettiği konusunda bir suç isnatı idi. Bu konuda Veysi’nin sorgulanması yapıldı. Bana da konu soruldu.

Şirketten ayrılışımız bize tebliğ edilirken şirket avukatlarından Murat Karkın tebliğ sonrasında bana yargıya gittiğimiz takdirde haklarımızı aradığımız takdirde ömrümüzün sonuna kadar çok kalabalık avukat orduları karşısında mahkeme koridorlarında sürüneceğimizi bunu yapmamamızı tavsiye ettiğini söyledi. İşten ayrılış tebligatları bize tek tek verildiği için aynı tehtidi benden önce Veysi Mungan’a da yaptığını Veysi’den öğrendim. Beyanlarım bundan ibarettir.

Bu konuda ben İş mahkemesine dava açtım. Davayı kazandım, Yargıtay onayladı. Yasal haklarımı aldım. Benim aleyhime herhangi bir dava açılmadı. Yargıtay’ın verdiği karar tamamen benim işten çıkarılışımın haksız bir fesih olduğu, bu tür yasadışı uygulamaların şirket yönetim kurulu ve başkanı tarafından kapılamayacağı ve bu fesihin haksız olduğu gerekçesidir dedi.

Müşteki Veysi Mungan müdafiinin talebi ve sorusu üzerine ifade sahibi Gökhan Akdoğan’dan soruldu: “Biotek ürünleri ile ilgili ihaleye girmek için Beşer ecza deposu dışında 3 depodan talep geldi. Roche olarak bu depoların ihalelerin fiyat atmamaları gerektiği ve ticari yaşamlarını tehdit edecek yaptırımların uygulanması noktasında kendilerine bilgi verildi. Hatta bunun ile ilgili şirket içi yazışmalar da vardır. Bu depolardan bir tanesi Karadeniz’de ihaleye fiyat atma girişiminde bulundu.

Oradaki bölge yöneticilerinin satış müdürüne yazdığı yazı ve genel müdür yardımcısının bana yazdığı yazı bu depoya biotek ürünlerin satılmamasının uygun olduğu şeklinde yazdığı yazıdır. Yani biotek ürünlerine ait ihalelerde tek depo üzerinden yapılan satışlarda Tekel, haksız rekabet ve ihalede sağlanması gereken fiyat avantajı ortadan kaldırılmış olmaktadır.”

Müşteki Veysi Mungan müdafiinin talebi üzerine ifade sahibinden soruldu: “Diğer bir iki depoda bu şekilde davrandı Roche tarafında kendilerine bu davranışlarda bulunulmaması bildirildi. Bu konu birkaç kez Faruk Yöneyman ile yaptığımız toplantıda kendisine anlatıldığında zaten Roche ile uğraşamazlar diyerek kendince çözümler üretti. Çıkarmaya niyetli olanlar da zaten Roche ile uğraşmazlar diyerek kendince çözümler üretti.

İhale sistemini bilen herkesin anlayabileceği şekilde etken maddenin yanına ilacı tam tarif çıkarılarak bana Tahir Ünsal tarafından gönderilmiştir. SSK ihalesi ile ilgili çok depo başvurdu ancak hiçbirine fiyat verilmedi ve bu ihale ile ilgilenmemeleri gerektiği anlatıldı. Tahir Ünsal’ın benim üzerimde idari yaptırım gücü yoktur, aynı seviyedeyiz ben satış idaresi departman müdürü olarak çalışıyordum dedi.

Sanıklar Ahmet Sarıbay ve Burak Mehmet Sarıbay müdafii Av. Ahmet Murat Malkoç’un sorusu üzerine ifade sahibinden soruldu: "Ben sanıkları birkaç yıldır tanıyorum. 2001 yılı olabilir tam hatırlamıyorum. Roche firmasına Beşer ecza deposu benim ile birlikte çalışan Ahmet Gültekin’in tavsiyesi ile getirildiğini biliyorum.

Çalışmak isteyen depo şartları yerine getirdiğinde bizim mal vermememiz söz konusu olamaz. Beşer ecza deposu da bu şartları yerine getirmiştir. Yaptığımız araştırmada bu piyasada o yıllarda çok iyi itibarları olduğunu tespit ettik. 2003 yılı göz önüne alındığında Beşer ecza deposu Türkiye çapında büyük 10 depodan biridir. Türkiye çapında faaliyet gösterebilen bir yapısı vardır.

SSK ihalesi olmadan önce SSK hastanelerine ithalat fiyatı üzerinden satış yapılıyordu. Aynı dönemlerde devlet ve üniversite hastanelerine katılan depolar ıskonto yapabiliyordu. Bu ıskontolar adı geçen tarihler üzerinde yapılan yani 2003 yılındaki SSK hastanelerine satılan biotek mallarında aracı kurumlara ıskonto olarak verilen rakamların çok altındadır.

2003 yılında verilen ıskontolar Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda da açık bir şekilde belirtilmiştir. Iskontolar ticari eğilimin çok üstündedir yüzde altmış ve yüzde yetmişler seviyesinde ıskonto ile ihaleler ne devlet hastanelerine ne de başka kurumlara daha önce yapılmamıştır. Deposunun karlılığı konusunda bilgim yoktur dedi. Beşer ecza deposu önce teklif verdi daha sonra bizden fiyat aldı. Başka bir deponun fiyat vermediği ihaleye tek deponun girdiği sistemlerde verilebilecek en üst düzeyde fiyat verilmiştir. Daha sonra bizden fiyat talebi örneklerde açıklandığı gibi gerek 88 gerek 90 milyon gibi fiyatlar ile faturalanmıştır.

Asıl doğrusu şirketin mevzuatında ve uygulamalarında daha önce olduğu gibi ihaleye verilen fiyatın üzerinden maksimum yüzde yedi civarında bir ıskontonun yapılması, ihale masrafları yüzde 3,5-4 civarındadır, arta kalan kısmını da ihaleye giren aracı kurumunun parayı tahsil süresi içinde kaybettiği bir miktar finans kayıplarını karşılar diğeri de ihale karlılığıdır.

Beşer ecza deposu 22 aralıktaki SSK ihalesine Beşer ecza deposu tek başına katılmıştır. Verilen fiyat üzerinden Yüzde yedi ıskonto yapılmıştır. Beşer ecza deposu da aldığı fiyattan yüzde yedi ıskontolu olarak satmıştır.

2004 yılında farklı depolar ihaleye girmiştir ve fiyat rekabeti büyük oranda sağlanmıştır. 2003 yılında tek depo olarak Beşer ecza deposu vardı fiyat rekabeti yoktu. Roche şirketinin depolar ile imzaladığı SSK ihale sözleşmelerinde benim de imzam vardır. Yönetim kurulu üyelerinin de imzaları vardır. Bu sözleşmeler ile ihalelere girecek depolar seçilmektedir. Kesinlikle tek depoya ilişkin sözleşme değildir.

Birçok depo ile de bu sözleşmeler yapılmıştır. Bu sözleşmeler uyarınca diğer bazı depolarda teklif vardı ancak Roche şirketi tehdit ile bu teklifleri geri aldırdılar. Depoların özür mektupları vardır. Dava dosyası içindedir Vetilpa ecza deposu, Akay ecza deposu ve Afyon ecza deposudur, özür mektupları vardır ve Roche’a karşı bir daha böyle hata yapmayacaklarını bildirir yazıları vardır.

Veysi Mungan hem devletin hem şirketin zarara uğratıldığını söylediğinde Roche firmasında çalışan profesyonel yöneticilerinin Roche şirketine zarar verdiğini belirtmiştir. Beşer ecza deposunun Roche’a zarar verdiğine dair bir beyanı yoktur. Beşer ecza deposu çalıştığımız yıllar içinde ticari yükümlülüklerini yerine getirmiş düzgün diye isimlendirebileceğimiz depolardan bir tanesidir. Uygulama içinde yer alması sadece kendisinin Roche yönlendirmesi ile olduğunu belirtmek isterim. Faruk Yöneyman, Gökhan Demir ve Tahir Ünsal yönlendirmiştir. 2003 yılında fiyatlar ile ilgili çeşitli fiyat avantajları ve tek deponun ihaleye girmesi ile tekel oluşturulmuştur. Alış şartları değişmeyebilir ama satış şartları değişebilir “dedi.

Sanık Ahmet Sarıbay ve Burak Mehmet Sarıbay vekili Av. Mehmet Doğan’ın talebi üzerine ifade sahibinden soruldu: “Depolar isterse şirketten ilaç almaya bilirler, bir rekabet vardır. Almayabilirler. Olayda depoların ihaleye girmesi engellenerek tehdit ve rekabetsizlik oluşmuştur. Deponun firmadan mal almamasının bu konu ile bir ilgilisi yoktur."

Sanık Gökhan Demir müdafii Av.Aydın Metin’in sorusu üzerine ifade sahibinden soruldu: “Ben satış idaresi departmanı müdürü olarak görev yapardım. Roche’da genel müdür yardımcılıklarının almış oldukları satış kararlarının faturalandırması ve tahsilatı ile sorumluydum. Kaç liradan hangi ıskontoda hangi vadede satılacağına karar verirler benim birimim faturaya bağlar ve tahsil eder.

Bunun ile ilgili her ayın başında genel müdür yardımcıları ve Faruk Yöneyman’ın katıldığı toplantılar yapılırdı. Bu toplantılarda genel müdür yardımcılıklarının aldıkları satış kararları bir yazıya dökülürdü bunlar genel müdür ve Pascal Verle’ye iletilirdi: 48 saat içinde itiraz gelmezse satış uygulamasına geçirilirdi.

Bu dosyalara Biotek ürünlerini satışına ilişkin hiçbir karar yoktur, bu kararı Faruk Yöneyman ve Gökhan Demir ile birlikte verirler bizden sadece uygulamamızı isterlerdir. Karara müdahalemiz olamaz.

Depolar malı Roche’den alırlar. Depocu Roche’nin kendisine dönük yüzü olan faturayı kesen ve tahsilatı yapan olarak bizi yani satış idaresi departmanını tanır, fakat ürünlerin bu depodan hastanelere ihale ve eczanelere satış konusundaki yetkilisi olarak da o departmana bağlı satış müdürü Tahir Ünsal’ı ve üstündeki Gökhan Demir’i tanır yani depolar satış müdürü ve genel müdür yardımcısının satış kararlarını uygulamak üzere aldıkları faturaları bizden, tahsilatı da bizim yaptığımızı bilirler ama nereye satılacağına dair kararları biz vermeyiz.

Veysi Mungan 2003 yılı sonuna kadar bana bağlı olarak çalıştı. 2004 yılında Faruk Yöneyman’ın tekrar göreve alması ile benim ile aynı pozisyona geldi. Depo sahiplerinin vermiş oldukları ifadeleri biliyorum.

Depoların 2003 yılında yazmış oldukları yazılara baktığımızda başka bir yazıya gerek yoktur. Roche’a yazdıkları yazılar vardır. 88 milyona satılan ilacın SSK’ya 232 milyona ihale edilmesi konusunda 88 milyona alınan bir mal, devletin bir kuruma 232 milyona satılmıştır. SSK hastanelerine bu ilaç tek deponun katılması ile bir rekabet sağlanmadığı için ciddi yüksek fiyatlara satılmıştır.

Yani aslında Roche bu ilacı devlete 88 veya 90 milyona satabilir durumdadır. Pascal Vherle’nin bir yönetim toplantısında NeoRecormon isimli ilacın kutusun 64 milyona kadar satılabileceği konusuna beyanı vardır.

Ben yalan yanlış ifade vermiyorum bana sorulan soruları nezaket içinde cevaplıyorum. 88 milyona Roche’den mal alıp SSK’ya değil devlet hastanesine ve üniversite hastanesine satış yapılmıştır."

Mahkeme üyesi Ramazan Uçak'un sorusu üzerine ifade sahibinden soruldu: “22 Aralıkta SSK ile ilgili yapılan ihalede yönetim kurulu kararı alınması ve bu karar sonucunda belirlenmiş depoya belirlenen fiyatlardan satılması 15 Nisan’da karar onaylandıktan sonra ben 16 Nisan’da görevi bıraktım faturalama işlemi ondan sonra yapılmıştır. Kaç liraya faturalandığını hatırlamıyorum. Nisan ayında onandıktan sonra Türkiye’de değişen fiyat kararnamesi nedeni ile fiyat değişiklikleri oldu. 160 YTL küsur olduğunu hatırlıyorum."

Sanık Hülya Özdemir ve Orhan Canpolat müdafii Av. Kemal Ölke’nin sorusu üzerine ifade sahibinden soruldu: “Şu anda bu ilaçların fiyatları konusunda ve ihale fiyatları konusunda bilgim yoktur ben 16 Nisan 2004’de Roche’deki görevimden ayrıldım” dedi.

İddia makamından soruldu: "Tanık beyanına bir diyeceğim yoktur "dedi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ İSTEM GİBİ:

1-Sanık Faruk Yöneyman vekillerine tanık beyanlarına karşı varsa yazılı beyanda bulunmaları için süre verilmesine,

2-Adli Tıp Kurumunu Başkanlığı’na yazılan rapor alınması için müzekkerenin beklenilmesine,

3-Müşteki sanık Veysi Mungan vekillerinin 15.06.2004 31.03.2004 tarihleri arasındaki kamu zararı ile ilgili suç duyurusunda bulunma talebinin kendilerinin de bulunma imkanı bulunduğundan bu aşamada reddine,

4-SSK Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak Hülya Özdemir Servet Rüştü Karahan, Gülşen Terakye, Nazmi Güleyüpoğlu, Yener Kaya, Şeref Sümer, Zehra İnci Koyuncu ve Sait Ersoy haklarında yapılan idari soruşturma dosyasının ve kurum zararının tahsili için bu şahıslara borç çıkarılmadığı konusundaki belgelerin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmasına,

5-Bu nedenle yargılamanın yazılan yazı içerikleri defter durumu ve arada hiç boş gün olmaması göz önüne alınarak ve zorunlu olarak 06.06.2006 günü saat 10.00’a bırakılmasına oybirliğiyle karar verildi. 24.03.2006

Başkan 23769 Üye 24706 Üye 36918 Katip 93512





Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat