Prof. Kaboğlu "sivillerle 'sivil' bir Anayasa oluşturulması gerektiğini belirtti; "Ancak bütün sorunlar da Anayasa'dan kaynaklanmıyor" dedi.
Bia Haber Merkezi - İstanbul
"Özgür ve Demokratik Bir Türkiye Yolunda Yeni Anayasa" bugün saat 11.30'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.
Toplantıda sunum yapan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, "Anayasa sivil toplum kuruluşları, yurttaşlar ve demokratik kitle örgütlerinin katkısıyla hazırlanmalı" dedi.
Kampanya Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB), Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği ortaklığında başladı.
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, 12 Eylül döneminde kabul edilen 1982 Anayasası'nın Türkiye'nin gelişiminin önünü tıkadığını belirtti.
Anayasanın değiştirilmesi tartışmalarında demokratik kitle örgütlerinin katkısının unutulmaması gerektiğini söyleyen Çelebi, "Anayasa'nın kimler tarafından, nasıl ve niçin değiştirildiğinin tartışılmasının" önemli olduğunu kaydetti.
Çelebi, "Toplum kesimlerinin katılımıyla bir tartışma ortamı yaratılmalı, özgürlükçü, demokratik bir anayasa hazırlanmalıdır" dedi.
Prof. Kaboğlu, 1921, 1924, 1961 Anayasalarının bir öncekini aşma hedefine rağmen, 1982 Anayasası'nın bu hedefi taşımadığını ve 1987'den başlayarak 17 kez değiştirildiğini anlattı.
1982 Anayasası'nın çağdaşlarını da takip etmediğini, askeri iktidara tepki yerine onu destekler nitelikte hazırlandığını aktaran Kaboğlu, yeni Anayasa tartışmaları sırasında gözden kaçırılan noktalar olduğunu söyledi.
Öncelikle, Anayasa'ya bağlı olmaksızın hayata geçirilebilecek değişiklikler olduğuna işaret eden Kaboğlu örnek olarak yurtdışında yaşayan vatandaşların oy verme hakkı, siyasi parti yasası ve seçimlerde yüzde 10 barajını gösterdi.
"Anayasa fetişizmi yapılmaya başlandı" diyen Kaboğlu şöyle devam etti:
"Sanki bütün sorunlar 82 anayasasından oluşmuş gibi bir hava estiriliyor. Oysa düşünce özgürlüğünü kısıtlayan 301. madde Anayasa'dan değil, yasama ve yürütmeden kaynaklı bir sorun."
Sivil anayasanın sivillerle yapılması gerektiğine işaret eden Kaboğlu, askerlerin karar mekanizmalarına dahil edilmemesinin yeterli olmadığını, hükümetin de siyasi olduğunu belirtti, sivil toplum örgütlerinin katılması gerektiğini anlattı.
Kaboğlu, anayasanın yenilenmesi için iki yol izlenmesi gerektiğini vurguladı:
Anayasanın "kısa ve özlü" olması gerektiği talebininse geçersiz olduğunu sözlerine ekleyen Kaboğlu, "Anayasalar artık sosyal hakları, kültürel hakları kapsadığı için kısa ve özlü olamaz. Kısa ve özlü Anayasa dönemi yirminci yüzyılın birinci yarısında bitmiştir" dedi.(AÖ/NZ)