Ecz. Ebru Cumbul
‘YA ODANDA ÖLDÜRDÜĞÜN ÖRÜMCEK BÜTÜN HAYATI BOYUNCA SENİN ONUN ODA ARKADAŞI OLDUĞUNU SANIYORSA’
Dostoyevski
Bilir misiniz bir canlının öldürülürken ne kadar acı çektiğini, ölüm korkusunu, attığı çığlıkları, çırpınışlarını? Bir gece eczanede nöbet tutarken, gözlerimin önünde bir sokak köpeğinin belediye görevlileri tarafından zehirli iğne ile (şimdi ötenazi diye nitelendirilen) öldürülmesine şahit oldum. Nasıl olurdu? Bilerek isteyerek öldürmek? Hiçbir suçu yokken! Çığlığı duyup fırlamıştım eczaneden, büyük bir acıyla kıvranarak can verdi. Çünkü bir insanın hissettiği acı ile bir köpeğin hissettiği acı arasında hiçbir fark yoktu, onlar da bizimle aynı duygu ve hislere sahipler...
Uzun zaman etkisinden kurtulamadım, dilekçeler yazdım, gelen cevaplar olayı inkâr ediyordu, tam tersi belediye olarak besleme ve bakım yaptıklarını yazıyorlardı. Bir süre sonrasında aynı olayın tekrarlarını yaşadık. Bunun üzerine HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) ile iletişim kurup, çareler aramaya başladım. Çünkü suçlamak yerine çözümün bir parçası olmak istiyordum. Belediyenin bir veteriner hekim alması şartı ile gösterilen yere bir ameliyathane kurduk. Hollanda’lı bir vakıftan ilaç bağışı aldık. HAYTAP’ın gönüllü veteriner hekimleri geldiler, hem toplu kısırlaştırma-aşılama yapıldı hem de bizim veteriner hekimimize eğitim verdiler, aynı çalışmayı yan ilçede de yaptık. Sonuç ne oldu derseniz, kısırlaştırma çalışmalarımızı belediye devam ettiremedi, veterineri tam kadrolu değildi, yarı zamanlı çalışıyordu. Onun yerine şikâyet edilen köpekleri çöplüğe atmak gibi geçici yöntemlerle durumları geçiştirdi. Oysa ki, 2004’den beri kısırlaştırma ve aşılama belediyenin görev ve sorumlulukları arasındaydı. Şimdi siz görevini yapmayan belediyeler, görevliler için köpekleri suçlayabilir misiniz? Siz çocuğunuz hastalandığında nasıl doktora, aşıya götürüyorsanız, binlerce yıl önce evcilleştirdiğiniz hayvanların sağlıklarından da sorumlusunuz.
Bilimsel eğitim almış, bu ülkenin bir ferdi ve eczacılık mesleğinin mensubu olarak Öldürme Yasasını geri çekmelerini istiyorum. Evcil hayvan üretimi, ticareti yasaklansın… Belediyeler mevcut yasadaki görevlerini yerine getirsinler, kısırlaştırma ve aşılama yapılsın, yapalım… Köylerdeki insanlarımızın beslediği köpekler kısırlaştırılmadıkça, üremeleri kontrol altına alınmadığı sürece, popülasyonu kontrol edemezsiniz. Görüşülen yasada bunlara hiç değinilmiyor.
Yaşam hakkı kutsaldır!
Bu dünyada insanlar bir piramidin en üstünde diğer tüm canlılar da onun altında dilediği gibi, ilkel, vahşice davransın, tüketsin diye var olmamışlardır. Dünyada bir kürenin içinde hep birlikte bir bütün olarak yaşıyoruz. Köpeklere, hayvanlara soykırım niteliğinde yapılan, bilerek, isteyerek öldürmeler tüm ekolojik dengeyi bozacağı gibi, çocuklarımız başta olmak üzere hepimizin sağlığını çok kötü etkileyecektir. Hayvanlar toplumdaki en zayıf halka, öldürme yasasının bırakın geçmesini öldürme kelimesiyle müzakere edilmesi bile, toplumdaki şiddeti artıracaktır.
Duygusu olan, sizinle birlikte sevinen, üzülen, mahallemizin bekçisi, sürümüzün çobanı, deprem doğal afetlerde can dostumuz, emniyet güçlerimize yardımcı, yaban hayattan kuduz dahil pek çok hastalığın gelmesini engelleyen, insana, yaşlıya, çocuğumuza terapi, arkadaş can yoldaşlarımız O’nlar.
Lütfen Yaşatalım, Yaşamak İçin…
Eczacı Ebru Cumbul