KAMUOYUNA DUYURU
Yaşadığımız süreçte ilaç eczacılık ve halk sağlığı alanlarında yaşanan olumsuz gelişmeler eczacı kamuoyunda değerlendirilmiş, eczacı tabanı ve örgüt yöneticilerinin ortak kararı olarak sorunlarımızın kamuoyu ile paylaşılması gerekliliğinde anlayış birliği sağlanmıştır. Miting tertip komitesi tarafından çağrı yapılmış, bu çağrıyı destekleyen eczacı odaları eczacı kamuoyuna açıklama yaparak sorunların çözümü için artık eylemlilik sürecinin başladığını belirtmiş ve tüm örgütü eyleme davet etmiştir. Bu çağrıda alanımızın en önemli sorunları olarak;
• Mevcut ödeme gecikmeleri ve 2004 İlaç Fiyat Kararnamesince eczacı meslek hakkının düşürülmesi sonucu eczanelerin iflasın eşiğine gelmesi,
• Yeniden gündeme getirilen avans uygulamalarına ve dayatılmak istenen 75 günlük ödeme süresi,
• Haksız kesintiler, sürekli değişen kurallar ve yetersiz provizyon sistemleri nedeni ile ilaç veremez hale gelmemiz,
• IMF dayatmaları neticesi siyasal iktidarlarca gündeme getirilen yasalar, yalnızca ilaç sanayi ve dağıtım tekelleri gözetilerek hükümet eliyle yürürlüğe konulan düzenlemeler ve depoların satış koşullarında dayattığı katı uygulamalar sonucu eczacının tam bir ekonomik kıskaca alınması,
• 6197 sayılı yasa ile ilgili “olmazsa olmazlarımızın” söz verilmesine rağmen yeni taslakta göz ardı edilmesini ve mesleğimizin can damarı 1262 sayılı yasayı ortadan kaldırmaya yönelik girişimler, olarak belirlenmiştir.
Miting çağrımız kamuoyunda geniş yankı bulmuş ve yetkililer Tertip Komitesi ile irtibata geçerek görüşme çağrısında bulunmuştur. En üst düzeyde yapılan iki ayrı görüşmede de karşılıklı iyi niyet mesajları verilmesine karşın sorunların çözümüne yönelik olumlu bir adım atılamamıştır.
14 Ocak Büyük Eczacı Mitingi Kadıköy Meydanında binlerce kişinin katılımıyla yapılmış ve halk sağlığı, ilaç ve eczacılık mesleğinin sorunları dile getirilmiştir. Bu miting sonucu Türkiye kamuoyu ilaç ve eczacılıkla ilgili sorunları yakından öğrenme fırsatı buldu.
Olağanüstü bir kalabalık Kadıköy’de buluşup bu sorunları haykırınca basın ve kamuoyunun ilgisi bu konuya daha fazla odaklanmıştır. Mitingin muhatapları siyasi iktidar, ilaç sanayi kesimi gerekli mesajları almış ve bu taleplere yanıt üretme arayışına girmiştir. Diğer yandan Türkiye’deki 26 bin eczacı sahipsiz olmadıkları, sorunlarının kamuoyuna doğru bir şekilde ulaştırıldığını görmüş, meslektaşların birbirlerine ve kendilerine güvenleri artmıştır.
Sorunlarımızın çözülmesi anlamında sadece görüşmelerin yetmediği, sesimizin duyulması için eylemliliğin ne kadar doğru bir yöntem olduğu devlet tarafından eylem öncesi ve eylem sonrası yapılan toplantı çağrıları ile kanıtlanmıştır.
Öyle ki Sayın Başbakan’ın önünde yaklaşık bir yıldır bekleyen randevu talebinin mitingin hemen sonrasına rastlaması anlamlıdır.
TEB tarafından yapılan açıklamada; TEB Başkanı Ecz. Mehmet DOMAÇ’ın 18 Ocak 2007 tarihinde beraberinde dağıtım tekelleri temsilcisi ve ilaç firmaları temsilcisi olduğu halde Sayın Başbakan ile görüştüğü ve yapılan görüşmede eczacının hayati sorunları dururken sanki eczacının kurtuluş reçetesi gibi “Finans Kurumu Projesi”nin sunulduğu ve olumlu karşılandığı ifade edilmektedir. Eczacı örgütünde tartışılmayan, oda başkanları tarafından bile detayları bilinmeyen bu projenin doğrudan Başbakan’a aktarılmasını doğru bulmuyoruz.
Sayın Başbakan ile yapılan görüşmede ne 2007 Protokolü, ne 6197 Sayılı Yasadaki taleplerimiz, ne İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa Tasarısı ne de ödemelerin düzenli bir takvime bağlanması gibi eczacının hayati sorunları gündem bile edilmemiştir. Görünen o ki toplantının amacı daha çok dağıtım tekellerinin sorunlarının çözümüne yöneliktir.Sonuç olarak Sayın Başbakan ile yapılan görüşmeden de talep ve beklentilerimizi karşılayacak bir çözüm çıkmamıştır.
Finans Kurumu projesi eczacılar tarafından bilinmemektedir. Dağıtım tekellerinin alacağını garanti altına almak için eczacılara uygun faizli kredi sağlanması esasına dayalı olan bu projenin mevcut hali ile kabul edilmesi olanaksızdır. İlaç firmalarının sisteme nasıl dahil olacağına dair bir bilgi yoktur ki bu yaklaşım kamu ıskontolarında olduğu gibi keyfiyet arz edecek ve yük yine eczacının sırtında kalacaktır. Sonuçta hiçbir ekonomik modelde görülmediği üzere eczacı günü geciken alacağını almaması yetmezmiş gibi bir de üzerine faiz ödeyecektir. Ne gariptir ki ödemeyi yapmayan kamu kesimi hiçbir yükümlülük altına girmemektedir. Korkulan odur ki bir süredir nispeten düzenli ödeme yapan Bağ-Kur, SSK ve Emekli Sandığı bu sistemin rehaveti ve yükümlülükleri olmadığından ödemeleri geciktirecek ve eczacının mağduriyeti daha da artacaktır.
Ödemelerin hangi tarihte yapılacağı konusundaki bilgi yeni bir bilgi olmayıp kamu yetkililerinin çok daha önceki açıklamaları ile örtüşmektedir, ayrıca medyada yer alan ödeme rakamları ile gerçekler çok farklıdır.
6197 Sayılı Yasamız konusunda Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan çalışmaların Başbakanlıkta beklediğinin bilindiği dönemde bu konuda verilen cevabın da beklentileri karşılamadığı aşikârdır.
Yakalanan fırsatlar doğru kullanılmalıdır.
Artık uzlaşma ile teslimiyet arasındaki ince çizgi fark edilmelidir.
Böylesine önemli bir görüşmede bizleri alanlara taşıyan sorunlarımızın gündem edilmemesi ve çözüme yönelik herhangi bir adım atılmadığını öğrenmek bizleri hayrete düşürmüştür.
Eczacının gücünün kamuoyuna kanıtlandığı bu günde biz eczacının gösterdiği doğrultuda yürümeye devam ediyoruz. Herkesi de sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz.
TERTİP KOMİTESİ
Zafer Kaplan Nevzat Akman Hüseyin Şimşek
İstanbul Eczacı Odası Bşk. Trabzon Eczacı Odası Bşk. Mersin Eczacı Odası Bşk