İstanbul Eczacı Odası Yönetim Kurulu tarafından bugün düzenlenen basın toplantısında son dönemde kamuoyunun gündemine gelen yasadışı ilaç örgütlenmesiyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulunuldu. Oda Başkanı Ecz. Zafer Kaplan tarafından okunan basın açıklamasını aynen yayınlıyoruz.
BASINA VE KAMUOYUNA
13.03.2007
Son günlerde ortaya çıkan yasadışı ilaç skandalıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirmek, olayı doğru tanımlamak ve bu konuda bilgi aktarmak amacıyla bu basın toplantısını düzenlemiş bulunuyoruz.
Olayın boyutlarıyla ilgili basında ve kamuoyunda dolaşan söylemler insanlarımızın kafasında eczanelerle ve pazardaki ilaçlarla ilgili soru işaretleri yaratmıştır. Bu haberleri gerçek verilere dayandırarak kamuoyuna izah etmek zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Öncelikle şunu söylemek gerekir. Bu olay insan ve toplum sağlığına ciddi bir tehdit olarak ve insan sağlığı ve ilaç üzerinden haksız kazanç elde etmeye yönelik bir uygulamadır. Türkiye’de namusuyla çalışan dürüst eczacıları son derece üzmüştür, eczacılık camiasını derinden etkilemiştir.
İlaç, üretiminden itibaren hastaya ulaşıncaya kadar fabrika-ecza deposu-eczane ve hasta zincirini izlemektedir. Bir ilacın fabrikada üretildiği anda seri no’su, üretim tarihi, son kullanma tarihi, o ilacın kimliği olarak hem kutusuna, hem de iç ambalajı olan şişeye veya blistere basılır. Artık o ilaç tüketim için hastaya ulaşıncaya kadar ve ulaştıktan sonra da etkileri itibarıyla denetim ve gözetim altındadır. İlaç üretildiği, depolandığı ve hastaya sunulduğu her aşamada koşulları yasalarla belirlenmiş mekanlarda eczacının sorumluluğunda ve kontrolündedir. Son olayda ortaya çıkan sorunun depo aşamasında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. İlacın her aşamasını denetleme yetkisi ve sorumluluğu Sağlık Bakanlığındadır. Bu aşamada denetim eksiksiz ve tam yapılmak zorundadır. Bu olay denetim eksikliğini göstermektedir.
İlacı üreten firmalar da ilacı dağıtılması için ürünlerini verdikleri depoları çok iyi tanımalı, kendi ilaçlarının takipçisi olmalıdırlar. Firmalar kendi ilaçlarıyla ilgili ortaya çıkabilecek sahtecilik durumlarını önleyecek tedbirleri almalıdırlar.
Bu olayda başta failler ve ihmali olanlar cezalandırılmalıdır. Ancak ülkemizde bu alanda cezaların caydırıcı olduğu söylenemez.
***
Dağıtım aşamasında ortaya çıkan soruna bakarsak, Türkiye’de ilaç dağıtım pazarı tekelci bir yapıdadır. Türkiye’de üç büyük grup pazarın yüzde 90’ına sahiptir. Bunun dışındaki birkaç dağıtım kanalı da pazarın yüzde 9’unu oluşturmaktadır. Bu sayılan ilaç dağıtım kanallarının bu olayla bir ilgisi olmadığı görülmektedir. Basında adı geçen ilaç deposunun pazardaki payı binde birin altındadır.
***
Türkiye’de yılda örneğin 2006 yılında 1 milyar 300 milyon kutu ilaç tüketilmiştir. Sözkonusu olayda ele geçirilen sahte ilaç sayısına baktığımızda 200 bin civarında kutu olduğu anlaşılmaktadır. Bu olayın sonucu olarak ülkedeki tüm ilaçların halk tarafından şüpheyle karşılanması gibi bir durum sözkonusu olmamalıdır.
***
Son bir yılda Türkiye’de 300’e yakın eczane soyulmuştur. Bu olaydan da anlaşıldığı kadarıyla çalınan ilaçlar, bu ve benzeri şebekeler tarafından pazara tekrar sokulmak istenmiştir.
***
Cevaplanması gereken bir soru da sahte ilaç ile gerçeğinin nasıl ayırt edileceği sorusudur. Yukarıda anlattığımız bilgiler doğrultusunda eczanelerde hastalara sunulan ilaç hizmetinin güvenilir olduğundan kuşku duyulmaması gerekir.
***
Teknik olarak bir ilacın kutusundaki seri numarası ve son kullanma tarihi ile iç ambalajdaki bilgilerin birbirini tutması gerekir. Eğer tutmuyorsa o ilaçtan kuşkulanmak gerekir. Ayrıca dış kutunun üzerinde üretim tarihi, Sağlık Bakanlığından alınan ruhsat numarası ve tarihi de bulunmalıdır.
***
Sahte ilaç meselesi ve ilacın istismar edilmesi tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de maalesef önemli bir sorundur. Sağlık hizmetinin ve ilacın, üzerinden rant elde edilecek birer pazar malı gibi görülmesinin sonuçlarıdır bunlar. Son dönemde ilaçla ilgili sunulan yasa taslaklarına baktığımızda ilacı eczacıdan ve eczaneden ayırma çabaları gözlenmektedir. Bu çabaların amacı ilacı tamamen herhangi bir tüketim nesnesi haline getirmektir. Oysa Cumhuriyetin kuruluşundan beri ilacı, toplum sağlığını güvenceye alan çok önemli yasalar halen yürürlüktedir. Bu tip örneklerin yaşanmaması için bu yasalara sahip çıkılması gerekmektedir.
Saygılarımızla.
İSTANBUL ECZACI ODASI
YÖNETİM KURULU