Başbakanlık, Rekabet Kurumu'nu göreve çağırdı

İNCİ HEKIMOĞLU
Rekabet Kurumu'na n Haziran'da yeni bir uyarı yazısı gönderen Başbakanlık Teftiş Kurulu son raporlarındaki belgelerle ilgili gereğinin yapılmasını istedi. Yazıda, "Kamu yararı gereği, Rekabet Kurulu tarafından Roche'den istendiği halde ibraz edilmeyen Ernst&Young şirketinin denetim raporlarıyla, Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun üçüncü raporunda yer alan bilgi ve belgelerin, mutlaka yeniden değerlendirilmesi ve gereğinin yapılması," denildi.

Rekabet Kurulu, Roche'nin İhalelerden Sorumlu Satış Müdürü Veysi Mungan'ın ihbarı üzerine yaptığı değerlendirmenin sonucunda, 20 Eylül 2004 tarihinde verdiği kararda, Roche'nin SSK'yı zarara uğrattığı ve rekabet kurallarına aykırı davrandığı yolundaki şikayeti oybirliği ile reddetmişti.

ROCHE İTİRAF ETMİŞ
Şimdi, Başbakanlık müfettişlerinin bu son uyarısının ve Savcı Nazmi Okumuş'un daha önce yazdığı yazıların, Roche ile ilgili son kararı vermek üzere 30 haziranda toplanacak olan Rekabet Kurulu tarafından ne ölçüde dikkate alınacağı merakla bekleniyor. Roche'nin, içlerinde Roche Dünya CEO'su Franz B. Humer, Roche Dünya Hukuk Başkanı Maier Bruno ve Dünya İlaç Başkanı William M. Burns'un da olduğu sadece üst düzey yöneticilere verdiği iç raporda ise "haksız rekabette bulunduklarını" belirtiyor ve yeni bir düzenleme yapılması gerektiğine vurgu yapılıyor. Ernst&Young'tan denetçilerin de bulunduğu, haziran 2004 yılına ait "İhale İşleri ve satış Emri Yönetimi Denetim Raporu"nda şu ifadeler yer alıyor: "Şu andaki tüm iş uygulamaları Roche'nin 'Rekabet Tutumu' kılavuzuna ve ulusal rekabet hukukuna tamamen uygun değildir."

Raporun bir başka bölümünde Roche'nin, "SSK ve devlet hastaneleri için her yıl çok sayıda (2000'den fazla) ihale gerçekleşmekte" olduğu anlaşılırken, bu kez tersten bir ifadeyle Roche'nin bir kez daha rekabet hukukuna uymadığı da kendi raporlarından öğreniliyor:

"Hakim konumdaki ürünlerin tanımlanması ve şirket hukukçularının yeni iş uygulamalarının belirlenmesinde yer alması, şirketin Rekabet Tutumu kılavuzuna ve ulusal rekabet hukukuna uyar hale gelmesine yardım edecektir..."

İlaç yolsuzluğu iddiaları Meclis’i gerdi
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart önceki akşam TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de kamu yönetiminde, politikacı-bürokrat-iş adamı üçgeni içinde dokunulamaz çetelerin, adacıkların oluştuğunu, bunun en son örneğinin ilaç sektöründe yaşandığını ifade etti. Kart, şunları söyledi:

'Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu, nisan 2005 ve kasım 2005 tarihli Başbakanlık Teftiş Kurulu raporları ve İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın iddianamesine dayanarak söylüyorum. Aslında bu, kamuoyuna da yansıyan bir olay. Nedir bu iddia: Belli bir ilaç firması var. Burada isimlendirme de yapmak istemiyorum. O ilaç firması merkezli olarak kaynaklanan ama o ilaç firmasıyla sınırlı olmayan, 29 firmayı kapsayan, bakanlık bürokrasisinin de içinde olduğu ve -raporlara göre söylüyorum, gelişigüzel, soyut ifadelerle söylemiyorum- ilaç sektöründe değerli arkadaşlarım, yıl itibariyle, yapılan yolsuzluğun tutarı 6 milyar doları buluyor. Türkiye'nin yatırım bütçesinin yarısı. İşin vahametini tasavvur edebiliyor musunuz? Ne yapıyor, buna karşı, Sağlık Bakanlığı bürokrasisi, buna karşı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ne yapıyor, Maliye Bakanlığı ne yapıyor? Ne yaptığını size iddianameden okumak istiyorum."

'SAVCI FERYAT EDİYOR'
CHP Konya Milletvekili Kart daha sonra sözlerine şöyle devam etti:

"Bakın, devletin savcısı, İstanbul'dan feryat ediyor, isyan ediyor. Başbakanlık'a yazıyor, Sağlık Ba-kanlığı'na yazıyor, 'bu davaları niye takip etmiyorsun' diyor. Aynen oradaki ifadelerle okuyorum. Ne diyor, devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhuriyet Başsavcısı diyor ki, "Devletin sistemli ve organize bir şekilde zarara uğratıldığı sabit olmasına rağmen, gerek Sağlık Bakanlığı'nın gerekse Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bu davayla ilgilenmediği, zararın tahsili konusunda hiçbir hukukî yaptırımın yapılmadığı gözlemlenmektedir."

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a da seslenen CHP'li Kart, söz konusu iddiaların cevaplandırılmasını istedi. Kart, ad vermeden Bakan Akdağ'a, "Demagoji yapmadan, saptırma yapmadan, bunlara, bu sorulara, somut bir şekilde cevap vermesi gerekir," şeklinde gönderme yaptı. Konuşmasında AKP Meclis grubuna da seslenen CHP'li Kart şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlarım, halen, neyin savunmasını yapıyorsunuz? Neden sorgulama yapmıyorsunuz da savunmaya geçiyorsunuz? Siz, hükümet değilsiniz, siz yasama organısınız. Siz, sorgulama yapacaksınız, siz, bunların hesabını soracaksınız."

BAKAN AKDAĞ KÜRSÜDE
Daha sonra kürsüye gelen Sağlık Bakanı Recep Ak-dağ, Kart'ı yanıtlarken, "Türkiye'nin yıllık ilaç harcamasının 6 milyar dolar olduğunu ifade etti ve halen devam etmekte olan bir davanın söz konusu yapıldığını söyledi. Bakan Akdağ "Bakanlık Teftiş Kurulumuzun yaptığı incelemeler sonucunda, değerli savcılığa gerekli suç duyurusunda bulunan biziz. Bu savcının iddianamesi, bizim suç duyurumuzdan sonra ortaya çıkıyor. Biz, ilgili firmaların, eksik beyanlarından dolayı, ödeme yapmaları için, Maliye Muhasebata da gerekli bildirimleri yapmışız. Muhtemelen sayın savcı, dosyaları yeterince incelemediği için, böyle bir dava açmış," dedi.

Akdağ'ın konuşması sırasında Kart'ın "6 milyar dolar raporda yer alıyor" şeklinde laf atması üzerine Sağlık Bakanı kürsüden "Ben, raporu falan bilmem" karşılığını verdi. Kart söz konusu raporun "Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporu" olduğunu hatırlatması üzerine tartışma çıktı. AKP Bursa Milletvekili Faruk Anbarcıoğlu CHP'li Kart'a hitaben, "İşi gücü yalan söylemek!" şeklinde laf atınca Kart, "Saygısız, terbiyesiz! Saygısız adam, sorumsuz adamfkarşılığını verdi. Birgün Ankara

HABERİMİZ DOĞRULANDI: 'Rekabet Kurumu şüphe uyandırıyor'
REKABET
Hukukçuları Derneği Başkanı Prof. Arif Esin, Faruk Yöneyman'ın AİFD'yi tehdit ettiğine ilişkin haberimizi doğrulayarak, kendisinin o sırada toplantıda bulunduğunu açıkladı.Bir dönem Roche'nin ve AİFD'nin rekabet hukukçuluğunu da yapan Prof. Esin, tanıklığını şu sözlerle anlattı:

"Ben o toplantıda hukukçu olarak bulunuyordum. Çünkü o zaman, AİFD'nin rekabet hukukçuluğunu yapıyordum. SSK yolsuzluğu ortaya çıkınca AİFD'den Roche'yi atmak istediler ama bir türlü bu kararı çıkaramadılar. Birgün Faruk Yöneyman toplantıya savunmaya geldi. Ve herkesin önünde, "kardeşim siz de aynı şeyi yapıyorsunuz. Benim çantada (çantayı kaldırdı) hepsinin delilleri var' dedi. Onun için beni savunacaksınız, bu işi benim başıma saran Eczacıbaşı ile Fako'dur dedi. Beni, Bülent Eczacıbaşı ile Kaya Turgut ihbar etti dedi. Benim tahminim de bütün bunları savcılığa ihbar eden de Faruk'tur. Çünkü vardı elinde böyle deliller, göstermişti. Tabii onlar da savunmak istemediler. Nitekim geçen perşembe Roche'yi attılar AİFD'den. Eczacıbaşı geçen gün 'böyle ilaç firmaları varsa atarız AİFD'den' dedi. Atsın o zaman Fako'yla Abdi İbrahim'i. Atabilir mi? Zaten üç tane firma kalmış. Fako zaten satıldı, artık yabancı sermaye, orada ne işi var anlamıyorum."

'BELGELER ORTADA'
Rekabet Kurumu'nun Roche aleyhinde karar almamasını da oldukça şüpheli bulan Prof. Dr. Arif Esin, Roche'den ayrılmasının nedeninin de "kanuna aykırı işler yapmaları" olduğunu belirterek, şu açıklamaları yaptı:

"2003'ün yaz aylarından itibaren Roche'nin uygulamalarının kamu ihale ve rekabet kanunlarına aykırı olduğuna karar verdim. Bunlar ihalelere tek depo sokarak, devleti zarara uğratan bir mekanizma kurmuşlar. Bunun yasaya aykırı olduğunu raporlarla bildirdik. Baktık ki olmuyor, ondan sonra yollarımızı ayırdık. Bunca bilgi ve belgeye rağlmen eğer Rekabet Kurulu'ndan cuma günkü toplantıda da Roche aleyhine karar çıkmazsa, başka ilişkileri düşünmek gerekir."



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat