İSTANBUL - Eczacılar en son, İstanbul, Mersin ve Trabzon eczacı odalarınca düzenlenen “Büyük Eczacı Mitingi”nde Kadıköy Meydanı’nda toplandı. Mitingde, “Eczacılık mesleği sahipsiz değildir”, “Sağlık haktır satılamaz” “Sağlıksız toplum istemiyoruz”, “Malımızı kurutan Unakıtan” “Eczacıların yüzde 80’ni boğaz tokluğuna çalışıyor” gibi pankartlar dikkat çekti. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Kaplan, eczacıları sokaklara döken sorunları anlattı.

SEKTÖRE YABANCILAR EGEMEN
Zafer Kaplan, eczacıların emek ve hizmetlerinin karşılığını alamadığını, bu yüzden hem ekonomik hem de moral olarak büyük sıkıntı içinde olduklarını belirterek, “Eczacıların tek istediği içinde bulundukları bu zor durumdan kurtulmak” dedi. “İlaç pazarı dünyada en hızlı büyüyen pazar, bunun için de yabancı ilaç firmaları ile tekelleşmiş küresel sermayenin önemli temsilcileri Türkiye’de ilaç sektörünü ele geçiriyor” şeklinde konuşan Kaplan, Türkiye’de ilaç sanayinin yüzde 70’inin yabancıların eline geçtiğini söyledi.
ECZACILARIN PAYI HER GEÇEN GÜN AZALIYOR
İlaç pazarının 2005’te yüzde 45 büyüdüğünü, üretici, ithalatçı ve dağıtımcıların keyfinin yerinde olduğunu, oysa eczacıların bu süre içinde paylarının azaldığını ifade eden Kaplan sözlerini, “Yabancı sermaye pazar büyümesinin bütün nimetlerinden yararlanıp karlarını katlıyor. Onların bir ilacı kaça mal edip kaça sattığını kimse sorgulamıyor ama eczacının ilaçtaki küçük payı hep sorgulanıyor ve bu pay sürekli azalıyor” şeklinde sürdürdü.
İLAÇ PARALARI ÖDENMİYOR
Türkiye’de 23 bin eczacı olduğunu söyleyen Kaplan, eczacıların sorunlarını dört başlık altında topladı.”Birinci sorunumuz geri ödeme ile ilgili. Her şeyimizi AB’ye uyarlıyorsak niçin eczacılığımızı da AB’ye uyarlamıyoruz. Orada eczacılar hem ilaçtan hem de reçete başına pay alırlar. İkincisi parayı vaktinde alma sorunu. Örneğin Emekli Sandığı ile bir protokol imzalıyoruz ve paramızı 18 günde almamız gerekiyor ancak 95 gün geçiyor, para alamıyoruz.”
’HASTALARLA KARŞI KARŞIYA GETİRİLİYORUZ’
Hasta ile eczacının karşı karşıya getirilmesiyle yaşanan stres ve istenmeyen olayları üçüncü sorun olarak nitelendiren Kaplan, “İlaç verme koşulları çok sık değişiyor ve hekimler bu koşulları maalesef okumuyor. Bildikleri gibi reçete yazıyorlar, mesela doz, protokol numarası ve tarih gibi bilgileri reçeteye yazmıyorlar. Teşhise ‘öksürük’ diyorlar ama ağrı kesici ilaç yazıyorlar. Kuyrukta beklemiş insanlar da eczanede sorunla karşılaşınca eczacıya patlıyor. Biz hastayla kafa göz kırıyoruz. Hasta bizi suçluyor ve ‘Doktor yazdığı halde ilacımızı niye vermiyorsunuz?’ diye soruyor” dedi.
’ECZACILIK YASALARI DEĞİŞMELİ’
Eczacıların dördüncü sorunun eczacılıkla ilgili yasalar olduğunu belirten Zafer Kaplan, 1262 ilaç ve 984 sayılı ilaç dağıtım yasalarının değiştirilmek istendiğini ve bu değişikliğin olmaması için de mücadele ettiklerini söyledi. “Bu yasaların ikisi de Cumhuriyet yani Atatürk yasalarıdır. O dönemden beri toplum sağlığını ve ilacı garantiye alan yasalardır. Şimdi bunlar kaldırılmak ve yerine ‘Tıbbi ürün ve tıbbi cihaz’ adlı eczacıyı yok sayan bir taslak getirilmek isteniyor. Şiddetle itiraz ettik ve bakanlık da yasaların değiştirilmeyeceğine dair söz verdi.”
GELECEK KAYGISI BAŞLADI
Sosyal güvenlik kurumlarının ilaç paralarını vaktinde ödemediğini ya da kesinti yaptığını söyleyen Kaplan’a göre, Türkiye’de eczacıların sadece yüzde 10’u ekonomik anlamda rahat: “Onlar da ya hastanelerin karşısındadır ya da büyük eczanedirler ve çok ciro yaparlar, yani sürümden kazanırlar. Ama geri kalan kesim, yani eczacıların yüzde 80’i, 90’ı geleceğinden kaygılıdır. Bu yüzde 80 içinde de de yüzde 30’u ayakta kalıp kendini geçindirebilir durumda ama eczacıların çoğu karın tokluğuna çalışıyor ve yüzde 40’ı kredi ve borç batağında.”