Tarih: 07.06.2007 BÖLGE ECZACI ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA AKP iktidarı giderayak Meclisten geçirdiği iki yasa değişikliğiyle Türkiye’deki 24 bin eczanenin cirosundan yüzde 15’ini oluşturan kamu hastanelerindeki yatan hasta ilaçlarının ihaleyle bir sermaye grubuna peşkeş çekilmesinin önünü açtı. Bu yasa değişikliklerinden biri olan “Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” bugünkü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. İkinci yasa değişikliği olan “Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ise 3 Haziran Pazar günü Meclis’te kabul edilerek Cumhurbaşkanının onayına sunuldu. Kamu ihale yasasında değişiklik yapan yasa, hastanelerin “çerçeve sözleşme” modeliyle, yatan hasta ilaçlarını dağıtım kanallarından 24 ay süreyle reçete bazında ve ihtiyaç duyulduğunda almasını öngörüyor. Sözkonusu yasanın Ek 2. Maddesi’nde şöyle deniyor: “Sağlık hizmeti sunan idareler bu Kanunda öngörülen temel ihale usûllerini uygulamak kaydıyla sürekli biçimde ihtiyaç duydukları mal veya hizmet alımlarına ilişkin çerçeve sözleşmeler yapabilir ve bu çerçeve sözleşmelere istinaden alım ihaleleri düzenleyebilir. Çerçeve sözleşmenin yapılmasına ilişkin ihalelerde ödenek şartı aranmaz.” Bu yasa bizlere Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, 2003 yılında Batman Eczacı Odası’nın açılışında yaptığı konuşmadaki sözlerini hatırlattı. Akdağ o konuşmasında, dağıtım kanalı temsilcileri ile ortak bir proje hazırladıklarını ve hastanelerde yatan hasta ilaçlarının teminini kolaylaştıracaklarını ifade etmişti. Eczacıların karşı çıkışı sonucu hayata geçirilemeyen o proje, eczacılar, TEB Başkanının AKP’den milletvekili adaylığını tartışırken son günlerini yaşayan Meclis’te kabul edilerek yasalaşmış bulunuyor. İkinci önemli düzenlemeyse Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yapılan değişiklik oldu. Yasa değişikliği 3 Haziran Pazar günü Meclis’ten yine bir son dakika golü olarak geçirildi. O gün biz Eczacı Odası Başkanları ve yöneticileri Diyarbakır’daki Bölgelerarası Toplantıda AKP adayı TEB Başkanını istifaya davet eden konuşmalar yapıyorduk. TEB Başkanının aday olduğu parti ise Meclis’te giderayak canımıza okuyacak bu yasa değişiklikleriyle meşguldü. Mecliste kabul edilen bu değişikliğe göre Sağlık Bakanlığı bünyesinde “Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı” kuruluyor. Söz konusu, “Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, Madde 17/C’de şöyle deniyor: “Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığının görevleri şunlardır: a) Bakanlıkça verilecek ön proje ve belirlenecek temel standartlar çerçevesinde, ihale ile belirlenecek gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine kırkdokuz yılı geçmemek şartıyla belirli bir süre ve bedel üzerinden kiralama karşılığı yaptırılacak projelerle ilgili iş ve işlemleri yapmak.” Bu maddenin verdiği yetkiyle Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulacak Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı, kamu hastanelerindeki eczaneleri 49 yıllığına belirli bir kira karşılığı işletilmek üzere ihaleye çıkarabilecek. Bu iki yasal düzenleme son Sağlık Uygulama Tebliğindeki yatan hasta ilaçlarının hastane eczanelerinden temin edilmesi zorunluluğu (geri ödemesi 15 gün içinde yapılmak üzere) ile birlikte değerlendirildiğinde, tablo açık bir şekilde ortaya çıkıyor. 15 Haziran’da yürürlüğe girecek Tebliğde, bugünkü uygulamada ayaktan tedavi kapsamında serbest eczanelerden karşılanan kemoterapi, radyoterapi, diyaliz ilaçları vb. gibi pahalı ilaçların, “günübirlik tedavi” kapsamına alınarak hastanelerden karşılanması kuralı getiriliyor. Bu demektir ki, Türkiye’de ilaç tüketiminin yüzde 15’i, eczacıların eli değmeden 49 yıllığına kamu hastanelerindeki eczaneleri işletme ihalesini kazanacak olan dağıtım kanalına devredilecektir. Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararname’de yapılan değişiklik henüz Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmamıştır. 15 Haziran’a kadar süresi bulunmaktadır. İstanbul Eczacı Odası olarak Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’e konunun tehlikelerine dikkat çeken ve veto edilmesini talep eden bir yazı gönderdik. Bu yazıyı ekte bilgilerinize sunarız. Türkiye’deki 47 eczacı odasının her biri bu yasanın veto edilmesini sağlamak üzere Cumhurbaşkanlığına başvurmalıdır. Konuyla ilgili olarak görüşlerimizi aktarmak üzere de Sayın Ahmet Necdet Sezer’den bir randevu talebinde de bulunduk. Randevu talebimiz kabul edildiği takdirde, Sayın Sezer’le görüşmeye tüm eczacı odalarımızın başkanlarıyla birlikte gitmemiz gerektiği kanısındayız. Bilgilerinize saygılarımızla sunarız. İSTANBUL ECZACI ODASI YÖNETİM KURULU Adına BAŞKAN Ecz. Zafer KAPLAN |
SN. AHMET NECDET SEZER İSTANBUL ECZACI ODASIT.C. CUMHURBAŞKANI İktidar Partisi tarafından “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında, sağlık hizmetinin ticarileşmesi ve özelleştirilmesi kapsamında hastalar müşteri, hastaneler de kar getiren ticarethanelere dönüştürülmeye çalışılmakta, günübirlik ve anlık uygulamalar hiçbir alt yapı çalışması yapılmadan, yasa yapma tekniği dahi dikkate alınmadan acele ile hazırlanan mevzuat ile devreye girmekte ve sağlık sistemi adeta bir yapboz tahtasına dönüşmektedir. Bu amaca hizmet eden son gelişmelerden sizi haberdar etmek istiyoruz. 25.05.2007 tarihli 26532 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan 2007 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) ve Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliği (Sıra No. 8) ile yapılan düzenlemeler; 01.06.2007 ve 03.06.2007 tarihindeki TBMM oturumunda kabul edilen eczacılık mevzuatına, etik ve deontolojik kurallarına aykırılık teşkil eden Kanunların uygulanmasına ilişkin alt yapıyı hazırlamıştır. 01.06.2007 tarihli TBMM toplantısında kabul edilen, 07.06.2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5680 Kanun No.lu Kanun, Kamu İhale Kanununa tamamen aykırı bir biçimde ilaç alımına yeni bir usul getirmektedir. Yirmidört ay süreli çerçeve sözleşme kapsamında en az üç dağıtım kanalı ile ilaçların tedariki ön görülmektedir. İki yıl süreyle ödenek ortada yok iken hukuka aykırı bir biçimde ihale yapılıp sözleşme imzalanacaktır. Bu Kanunla, sağlık ile ilgili idarelerin sürekli ihtiyaç duydukları mal ve hizmet alımlarında, her defasında ihale işlemlerinin tekrarlanması yerine çerçeve sözleşme yapmaya hak kazanan ve yeterliliği olan firmalardan sadece fiyat teklifi alınması suretiyle ihtiyaçların giderilmesine imkan getirilmektedir. Hemen akabinde iki gün sonra, 03.06.2007 tarihli TBMM gündeminde kabul edilen 5683 Kanun No.lu Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile de 181 sayılı Sağlık Bakanlığı’nın görevlerini belirleyen Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 8. maddesine (j) ve (k) bentleri eklenmiş ve Ana Hizmet Birimleri bölümüne (j) bendinde İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanlığı (k) bendinde Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı eklenmiştir. Kabul edilen 5683 No.lu Kanunun 3. maddesi, 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 17/C maddesinin eklendiğini belirtmekte, eklenen 17/C maddesinin (a) bendinde ise bu Kanunla kurulan Kamu Özel Ortaklığı Daire Başkanlığı’nın görevlerinden ilki; gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine kırkdokuz (49) yılı geçmemek şartı ile kiralama karşılığı yaptırılacak projeleri düzenlemek olarak belirtilmektedir. Kabul edilen bu Kanun kapsamında kurulan Daire Başkanlığı ve üstte özetlenen görevi ile yapılmak istenen; özel teşebbüs finansmanı ile hastane binalarının yapılması ve bu binaların Sağlık Bakanlığı’nca uzun süreli kiralanmasını temin etmek amacına matuftur. Böylece devlete ait sağlık kuruluşları kırkdokuz yıl boyunca –örneğin bir müteahhide- kiralanabilecek ve bir ticarethane gibi çalıştırılacak, yap-kirala-devret modeli uygulanacaktır. Bu düzenlemeler ile; Sağlık Bakanlığı’na 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ile verilen görevler, özel kişilere ve müteahhitlere usulsüz biçimde ihale edilecek ve devredilecektir. 3359 sayılı Kanunun 3. maddesinde Sağlık Bakanlığı’nın görevleri sayılmış olup, bu görevlerin özel kişilere devri anlamına gelecek bu düzenleme ile hastanelerin birer ticarethaneye dönüşmesi sağlanacaktır. Bu durum ve yapılacak devir işlemleri Anayasamızın 56. maddesine de açıkca aykırılık teşkil etmektedir. Devletin Anayasadan kaynaklanan herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığını sürdürmesini sağlamak ve sağlık kuruluşlarının tek elden planlanıp hizmet vermesini sağlamak yönündeki görevinin, bu tarzda uzun süreli özel kişilere devri Sosyal Devlet ilkesi ile de bağdaşmamaktadır. Bu tarzda yapılan uygulama ile sağlık hizmeti özel kişilerin kar hırsına ve keyfine bırakılacaktır. Stratejik öneme sahip hastanelerimizin deprem, savaş gibi felaketlerdeki konum ve önemi bu hastanelerin özel kişilere devrinin mümkün olmadığını ispatlamaktadır. Kısa bir süre önce 22.07.2006 tarih ve 26236 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Tesislerinin Kiralama Karşılığı Yaptırılması İle Tesislerin Tıbbi Hizmet Alanları Dışındaki Hizmet Ve Alanlarının Yenilenmesine Dair Yönetmeliğin” 4. maddesinin (l) bendinde eczaneler tıbbi hizmet alanı dışında sayılmış ve hastane eczanelerinin devri öngörülmüştür. Bu durum Odamızca açılan dava ile engellenmiştir. Ekte hastane eczanelerinin ticarileştirilemeyeceği yönündeki kararı sunmaktayız. Hastane eczanelerini bu biçimde ticarileştiremeyen iktidar partisi, bu kez de hastane eczanelerinin ticari birer müessese gibi çalışmasını sağlayacak düzenlemelere imza atmaktadır. Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yayınlanan 15.06.2007 Yürürlük tarihli Tebliğlerde, yatarak tedavi kapsamına, eczacılık mevzuatına ve tıp literatürüne de aykırı olan “günübirlik tedavi” kavramı dahil edilmiştir. Böylece “günübirlik tedavi” kapsamında, yukarıda özetlenen “yap-kirala-devret” modeli ile özel sektöre kiralanan sağlık kuruluşlarında, perakende ilacın eczane dışında sarfiyatı da mümkün olacaktır. Belirtmek isteriz ki bu uygulamalar, özel kişilerin kar hırsına terk edilen hastaların müşteri pozisyonunda en pahalı ilacı almasına, ilaç sarfiyatının da ilaç firmalarının istekleri doğrultusunda yapılmasına neden olacaktır. Yukarda özetlemeye çalıştığımız gerek halk sağlığı açısından gerekse biz eczacıların mesleki geleceği açısından büyük tehlikeler içeren 01.06.2007 ve 03.06.2007 tarihli TBMM gündeminde kabul edilen 5680 Kanun No.lu ve 5683 Kanun No.lu Kanunların hayata geçirilmesi ihtimallerine karşı Yüksek Makamınızın hassasiyetinize sonsuz inanç duymaktayız. Bu üzücü gelişmelere karşı Yüksek Makamınızı bir teminat olarak görmekteyiz. Konuyu beraberimdeki heyetle birlikte Tebliğlerin yürürlük tarihi olan 15.06.2007 öncesinde huzurunuzda görüşmek üzere tarafımızın Makamınızda kabulünü arz ederiz. YÖNETİM KURULU Adına BAŞKAN Ecz. Zafer KAPLAN |