82. Dünya Eczacılık ve Farmasötik Bilimler Kongresi'nin ikinci gününde, Güney Afrika Sağlık Bakanı Dr. Pakishe Aaron Motsoaledi’ nin yaptığı etkili konuşmayı yayımlıyoruz…

Konuşmayı, sosyal medya hesabından paylaşan Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Taner Ercanlı' nın sosyal medya paylaşımını olduğu gibi aşağıda yayımlıyoruz:

"82. Dünya Eczacılık ve Farmasötik Bilimler Kongresi'nin ikinci gününde, Güney Afrika Sağlık Bakanı Sayın Dr. Pakishe Aaron Motsoaledi "Eşit Kalitede Sağlık Hizmeti: Eczacılar için Harekete Geçme Çağrısı" adlı oturumda konuşmasını gerçekleştirdi. Beğenerek dinlediğim konuşmanın dikkat çeken taraflarını olduğu gibi paylaşmak istiyorum.

"İlk olay, iklim değişikliğidir. Söylemeye gerek yok, bu durum beraberinde felaketler ve belki de daha önce hiç görülmemiş hastalık süreçlerini getiriyor. Hepimizin bildiği ikinci çağdaş olay ise, hem insan hem de veteriner tıbbında artan antimikrobiyal dirençtir. Antimikrobiyal direncin artmasıyla, daha önce tedavi edilebilir olan enfeksiyonlar bile kontrol edilemez pandemilere dönüşecektir. Üçüncü olay ise habitat konusudur. Dünyanın birçok yerinde, insanlar yiyecek sağlama ve barınak arayışı içinde diğer türlerin yaşam alanlarını ihlal ediyorlar. Bu insan davranışı, daha önce bilinmeyen ve henüz çözümleri bulunmamış zoonotik hastalıkları beraberinde getiriyor. Eczacılar ve farmasötik bilim insanları olarak, bu olayların farkında olduğunuzdan ve çözüm arayışında bizim tarafımıza bakılacağını bildiğinizden eminim.

İnsanların bu gezegeni nüfuslandırmaya başlamasından bu yana, sağlık sistemlerinin yalnızca iki büyük geçiş sürecinden geçtiğini duydum. İnsanlığın başlangıcı hakkında hangi bilgiyi vermem gerektiğini bilemiyorum çünkü bazıları insan türünün bu gezegeni Aden Bahçesi'nde nüfuslandırmaya başladığına inanırken, diğerleri bunun genetik bir süreç olduğuna inanıyor. Ancak hangisine inanırsanız inanın, genel manzara oldukça net. İnsan denilen bu tür, bu gezegeni nüfuslandırmaya başladığından beri, sağlık sistemleri sadece iki geçiş süreci yaşadı. İlki, demografik geçiş olarak adlandırılan süreç, 18. yüzyılın sonlarında başladı ve 20. yüzyılda halk sağlığı iyileştirmeleri ile dünyayı değiştirdi. Yani, temiz akan su, temel kanalizasyon ve sanitasyon. Bugün bunu hafife alıyor olabiliriz, ancak bu gelişmeler, erken ölümleri azaltmaya yardımcı oldu. İkinci geçiş ise, Lancet'e göre, 20. yüzyılda başlayıp en zorlu ülkelere bile 21. yüzyılda ulaşan epidemiyolojik geçiştir. Bu, dünyaya aşıların tanıtıldığı dönemdir. Çiçek hastalığından çocuk felcine kadar bulaşıcı hastalıklar, hayal edilemeyecek ölçekte ortadan kaldırıldı veya kontrol altına alındı ve bu durum, bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele için günümüzdeki eylemlerin yolunu açtı. Bu ikinci geçiş, yani epidemiyolojik geçiş, ilaç bilimcilerin eseridir. Bugün burada toplanan sizler, bu geçişi gerçekleştiren kişilersiniz.

Aşılar konusunda, COVID-19 döneminde olduğu gibi, tüm insanlığın aşılanması gerektiğinde, gelişmiş ülkelerin aşıları kendileri için ayırıp, gelişmekte olan dünyayı kendi başına bırakması gibi bir durum yaşanmalı mı? Kesinlikle bundan daha iyisini yapabiliriz, çünkü bu bizim kapasitemiz dahilinde. Eminim ki, sizin tartışmalarınızda bu gerçekler göz ardı edilip halının altına süpürülmeyecektir. İnsanlık için çok şey söz konusu. Önümüzdeki 10 ila 15 yıl içinde modern enfeksiyonları ortadan kaldıracağımıza inananlardan biriyim. HIV ve AIDS, Ebola, Maymun Çiçeği, tüberküloz, sıtma gibi hastalıkları yeneceğiz. Ancak bunu yaparken, Lancet'in de belirttiği gibi, bulaşıcı olmayan hastalıklarla (NCD'ler) karşı karşıya kalacağımız yeni bir döneme gireceğiz. Bu yeni pandemilerle mücadelede ulaşılabilir ve uygun fiyatlı ilaçlar sağlamanız için yine size ihtiyaç duyulacak. Zaten bu NCD'ler, yani bulaşıcı olmayan hastalıklar, şu anda bile karşımızda duruyor. Bu göreve uygun muyuz? Bu zorluğun üstesinden gelebilecek miyiz? Sonsuz bir iyimserlikle, yapabileceğimize inanıyorum. Ve bu hafta burada toplanmanızın da bunun bir kanıtı olduğunu düşünüyorum. Bu hafta burada toplandınız çünkü küresel sağlık sisteminin geleceğini şekillendirmede kritik bir rol oynayacağımıza inanıyorsunuz.

Bu konferansta dikkatinizi çekmek istediğim beş konu var. Birincisi, dünya genelinde sağlık eşitsizliklerinin ele alınması gerektiği. Bir dünya bölgesinde yenilikçi tıbbi araştırmalar ve en ileri sağlık teknolojileri varken, başka yerlerde insanların en temel sağlık hizmetlerine bile erişimde zorluk çekmesiyle yetinemeyiz. Hiçbirimiz böyle bir dünyada yaşamayı kabul edemez. İkincisi, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğidir. COVID-19 pandemisi, sağlık sistemlerimizin kusurlarını ortaya çıkardı. Tedarik zincirlerimizdeki zayıflıklar, personel yetersizlikleri, altyapısal eşitsizlikler ve küresel yönetişim yapısındaki zorluklar gözler önüne serildi. Ancak pandemi, sağlık sistemlerimizi yeniden değerlendirmek, yeniden inşa etmek ve yeniden tasarlamak için bize bir fırsat sundu. Krizi boşa harcamamalıyız.

Üçüncüsü, sağlık sistemlerimizi dönüştürmek için yenilikleri ve teknolojiyi kullanma gerekliliğidir. Yenilikçi ve dijital sağlık çözümlerini benimsemek artık bir tercih değil, zorunluluktur.

Dördüncü olarak, sürdürülebilir ve adil bir sağlık finansmanına yatırım yapma ihtiyacını vurgulamak istiyorum. Sağlığın temel bir insan hakkı olduğunu hatırlamalıyız. Ancak bu hakkı kullanmaya çalışırken, en iyi sağlık politikaları ve girişimlerini tasarlamamız gerekiyor. Uygun bir sağlık finansmanı stratejisi olmadan bu hedeflere ulaşmakta zorlanırız. İşte burada evrensel sağlık kapsamı devreye giriyor.

Son olarak Cape Town'da, dönüşüm yolculuğuna çıkarken, sizleri değişimin anahtarı olmaya çağırıyorum. Sağlık sistemlerimizin sadece yüksek kaliteli olmasını değil, aynı zamanda adil ve kapsayıcı olmasını sağlamak için beraber çalışalım. Savunmasız insanların yaşamını önceleyen politikalar için hep birlikte harekete geçelim..."



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat