AÇIK MEKTUP                                                                  

 

 

Sn.Recep Tayyip Erdoğan                        23.05.2006

 

BAŞBAKAN

 

            ANKARA

 

 

Biz, bu ülkenin eczacıları olarak mesleğimizin gereğini, yurttaşlarımıza karşı sorumluluklarımızı yerine getirdiğimize inanıyoruz.

 

.İlaca dair, mesleğimizin sorumluluk alanına giren, ilacın korunup, hastaya sağlıklı ulaştırılmasından, doğru kullanımı için gereken bilgileri vermeye kadar tüm görevlerimizi yapıyoruz.

 

Bu görevimizi yaparken de bir dizi soruna göğüs germeye çalışıyoruz  

 

Bunlardan bazıları,.

 

1)Kamu kurumları eczacının ilaç parasını sözleşmelerin öngördüğü, bağıtladığı sürelerde ödemiyor. Örneğin, İstanbul’da SSK’ nun  % 10 ödemeleri tam 10 aydır ödenmiyor. Ödeme gecikmelerinden doğan sorunlar yüzünden eczacılar sürekli kredi kullanmak zorunda kalıyor, haksız bir biçimde faiz ödüyorlar. Öyle ki kredi faizleri eczacılar açısından sürekli işletme gideri olarak kabul edilir oldu. Bu yük yüzünden bir çok meslektaşımız eczanesini kapatma aşamasına geldi.

 

2)İlaç firmaları, yaptıkları fiyat indirimlerin de karşılamaları gereken stok kayıplarımızı karşılamıyor. Ucuz eşdeğer ilaç listesine girebilmek için sürekli fiyatlarıyla oynayan firmalar bunun bedelini eczacıya ödetiyorlar.

 

3)Sosyal Güvenlik Kurumlarının anlamsız bürokratik uygulamaları artık bıktırıcı bir noktaya, ilaç hizmetini ciddi anlamda aksatma noktasına geldi. Örneğin, son olarak SSK’ nun  fiyat farkı çıkan ilaçlarda hasta ya da hasta sahibine reçete arkasına   “ kuruma kabil-i rücu olmamak şartıyla kurumca verilen eşdeğer ilaç yerine reçetede yazılı ilacı kendi rızam ile fiyat farkı ödeyerek aldım”  ibaresinin yazdırılıp imzalatılmasını talep etmesi, hem hastalar açısından hem de eczacı açısından anlamsız bürokratik eziyetin nereye vardığını göstermektedir.

 

Kurumlar, ülkemizde ki gerçeklerle, hasta ve hasta yakını gerçeği ile eczane pratiğinde uygulanması olanaksız öylesine şeyler istiyorlar ki, zaman zaman şaka mı yapıyorlar, diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz.

 

Eczacı artık kurum bürokrasileri ile uğraşmaktan, kurumlarda ki işlerini bitirebilmek için kurum kurum dolaşmaktan işine yeterince zaman ayıramaz noktaya getirildi. 

 

4)Biz,  bütün bunlarla uğraşırken üstüne üstlük bir de eczanelerimiz sürekli soyguna uğruyor, soygunlar durdurulamıyor, nöbetlerimizde saldırılara uğruyoruz.

 

5)Son günlerde her nedense bazı çevreler sürekli olarak ilaçta yapılan kimi yolsuzlukları ısrarla gündeme getirmektedir . Her meslek alanında olabileceği gibi, mesleğimizde de   “çürük elmaların”  olabileceği açıktır.Biz de  bunların açığa çıkartılmasını  ısrarla talep ederken, verilen bazı haberlerin sanki geneli kapsıyormuş gibi yansıtılmasını da mesleğimize yapılan manevi bir saldırı olarak kabul ettiğimizin bilinmesini istiyoruz.

 

Bu ülkede etiket fiyatı üzerinden yıllık toplam tüm ilaç pazarı 9 milyar dolar iken, banka batıklarının ülkeye maliyetinin 150 milyar dolar olduğunu hatırlatmak istiyoruz.

 

Son günlerde basında da yer aldığı gibi, eczacılar noterlerin ardından en fazla vergi veren meslek gurubudur.

 

Bu gerçek hiç kimseyi yanıltmamalıdır. Bu, eczacıların çok para kazandığı gerçeğini değil, olması gerektiği gibi vergisini ödediğini göstermektedir. Bu durumdan da onur duyuyoruz.

 

İlaca ve eczacılara ilişkin kimi yerlerde yaptığınız açıklamaların yanlış bilgilendirmeden kaynaklandığını düşünüyor, bilgilerinizi bir kez daha gözden geçirmenizi dilerken sorunlarımızın çok ivedi çözüm beklediğini bildiriyoruz.

 

Gereği için bilgi ve değerlendirmenize arz ediyoruz.

 

Saygılarımızla.

 

 

                                                                       ECZACININ SESİ   



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat