Türkiye iklimin korunması için yürütülen uluslararası çabaya dahil olmakta sürekli geç kalmış olsa da bu yıl Kopenhag’da şekillendirilecek olan yeni protokole katkıda bulunma şansını yakaladı. Ancak bu sadece bir başlangıç, kaybedecek zaman da yok. Eğer hükümet halkımızı iklim değişikliğinin felaket boyutundaki etkilerinden korumak istiyorsa, 2012’den sonra başlayacak olan 2. taahhüt dönemi için sorumluluk almakta ve diğer ülkeleri de buna zorlamakta cesur davranmalı.
Türkiye tüm Ek-1 ülkeleri arasında 1990 seviyesine gore salım artış oranı (%82) en yüksek olan ülke. Aynı zamanda dünyada en çok salım yapan 23. ülke. Kyoto’yu onaylama kararıyla büyük bir zıtlık içerisinde 47 adet yeni planlanan veya yapım aşamasında olan kömürlü termik santral bulunuyor. Eğer bütün bu planlar hayata geçerse, Türkiye’nin salım miktarı önümüzdeki yıllarda %50 artacak.
Şimdi, Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyacak akılcı enerjilere geçmenin ve ormalarımızı korumanın tam zamanı. Yoksa yarın başımıza gelecek felaketlerin sorumlusu bugün bu soruna çözümü Türkiye’ye çok görmüş olan liderler olacak.