SİNOP’ta kurulması planlanan nükleer santral için Türkiye ile Japonya arasında yapılan anlaşmanın ardından Nükleer Karşıtı Platform üyeleri ve sivil toplum örgütleri bugün bir eylem düzenleyerek, "Nükleer santral istemiyoruz" dedi.
Sinop’ta nükleer platforma karşı çıkan çevre örgütleri ve sivil toplum kuruluşları Japonya’daki fukuşima felaketi ile Çernobil’i hatırlatarak, "Güvenli nükleer yoktur" diyerek nükleer santrallere karşı eylem yaptı. Uğur Mumcu Meydanı’nda yaklaşık 100 kişinin katıldığı gösteride çevreciler, sonuna kadar direneceklerini söyledi. Sık sık slogan ve alkışlarla nükleer santrali ve hükümetin protesto edildiği eylemde basın açıklaması yapan Sinop Çevre Platformu Sözcüsü Zeki Karataş, "Türkiye ile Japonya arasında Sinop-İnceburun mevkiine Fukuşima benzeri kazaların yaşanabileceği santral üniteleri kurulması konusunda imzalanan anlaşmaya göre, Türk tarafı bedelsiz olarak Sinop İnceburun mevkiini Japon ve Fransız şirketlerine devredecek. Enerjimizi ve geleceğimizi Ruslardan sonra Japonlara teslim ediyoruz. Sinop nükleer için uygun bir yer değildir. Doğası, turizmi, yeşili ve mavisi ile Sinop bu ülkenin ender yörelerinden birisidir. Bu yöreye nükleer santral düşünen zihniyet doğa katilidir. Japonya’da, 11 Mart 2011 tarihinde meydana gelen deprem ve tsunami sonrasında, Fukuşima nükleer santralinden radyoaktif sızıntılar başlamıştır. Yaşanan felaket sonucu oluşan nükleer risk hala devam etmektedir" diye konuştu.
Karataş, gelinen aşamada tehlike düzeyinin Çernobil ile eşdeğer olduğunun açıklandığını ve santral etrafındaki 20 km yarıçapındaki alana girilmesinin yasaklandığını belirtti. Zeki Karataş, "Son yapılan değerlendirmelere göre, santralin güvenli bir şekilde faaliyetlerini durdurması için en az 30 yıla ihtiyaç olduğu ve kapatma işleminin maliyetinin 19 milyar doları bulacağı hesaplanmaktadır. Japonya gibi yüksek teknolojiye sahip bir ülkede yaşanan bu kaza, tüm gelişmiş ülkelerin nükleer enerji politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden olmuştur. Almanya ve İsviçre’den sonra İtalya’da nükleer enerjiden vazgeçme kararı almıştır. Yapılan referandum sonucu, İtalyan halkının yaklaşık yüzde 95’i nükleer enerjiye ’hayır’ demiştir. Ülkemizde ise hükümet tarafından Rusya ve Japonya ile nükleer enerji üretimi konusunda yürütülen süreç, ne yazıkki tüm bunlar yaşanmamış gibi devam etmektedir" dedi.
Gelişmiş ülkeler tarafından nükleer enerjinin terk edildiğini belirten Zeki Karataş, "Gelişmiş ülkeler nükleer enerji programlarından vazgeçerken, bu seçenek bizlerin karşısına bir dayatma olarak çıkmaktadır. ABD, enerji ofisinin öngörülerine göre, 2020 yılında dünya üzerinde Nükleer Santral Kurulu gücünde önemli bir değişiklik olmayacağı, ancak gelişmiş ülkelerde santral sayısı azalırken, yeni santrallerin sadece gelişmekte olan ülkelerde kurulacağı belirtilmektedir. Son 30 yıllık dönemde ABD’de 9.764 MW kapasitesindeki nükleer santral kapatılırken 35 bin MW’nin üzerinde rüzgar enerjisi santrali kurulmuştur" diye konuştu.
Zeki Karataş, nükleer enerji anlaşmasını pahalı bir seçenek olarak değerlendirdi. Karataş, "Türkiye’nin geleceğini ipotek altına almıştır. Türkiye, Akkuyu Nükleer Santral’dan ortalama 12.35 sent gibi çok yüksek bir tarifeden, 15 yıl boyunca elektrik satın almayı garanti etmiş durumdadır. Türkiye ortalama fiyat üzerinden, Rusya’ya 15 yılda satın alacağı 415 milyar kilovat saatlik elektrik karşılığında 51 milyar dolar ödeyecektir. Diğer taraftan, Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 50’ye yakını doğalgaz çevrim santrallerinden karşılanmaktadır. Elektrik fiyatlarının yüksek olmasında başrolü oynayan doğalgazın çok büyük bölümünün Rusya’dan alınmasının yanı sıra, yüksek maliyetli nükleer enerjide de aynı ülkeye bağımlı olunması Rusya’ya olan enerji bağımlılığını daha da artıracaktır. Zaten halkta çok büyük ödeme zorluğu yaratan elektrik faturaları, böylece daha da kabaracaktır. ’Enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız’ diye yola çıkan AKP iktidarı bu yüksek maliyetlerle dışa bağımlılığı daha da arttırıp Türkiye hazinesini, Rusya’ya, Japonya’ya ve Fransa’ya aktaracaktır" dedi.
Yapılan basın açıklaması sonrası grup, çeşitli sloganlar atarak olaysız bir şekilde dağıldı.