CEP TELEFONUNUN SAĞLIĞA ZARARLARI... | |||
Cep telefonsuz hayat düşünemeyenlere... "Bilmemek ayıp değil,öğrenmemek ayıp."demiş atalarımız. |
|||
Cep telefonu ithalatı
Bu yıl 6 milyon adet cihazın ithal edilmesinin beklendiği cep telefonu pazarının büyüklüğü 2 milyar dolara dayandı. Cari açıkta önemli bir rolü olan sektörde, yüzde 20'lere varan kayıt dışılık da devletin trilyonlarca lira vergi kaybına yol açıyor.
Yüzde 20-25'i kayıt dışı olan cep telefonu ithalatının ulaştığı rakam ürkütücü boyutlara çıktı. Tamamen ithalata dayalı olan sektörde yıllık tüketim 6 milyon adet, toplam pazar büyüklüğü de yaklaşık 2 milyar dolara yükseldi. Cari açığın oluşmasındaki en önemli kalemlerden biri olarak gösterilen cep telefonu ithalatında, 20-25'lere varan kayıtdışılık nedeniyle de yıllık 125 trilyon liralık bir vergi kaybının oluştuğu belirtiliyor. 2001 krizinden sonra küçülme gösteren sektörde 2003 yılı ile birlikte yüzde 15'lik bir büyüme oranına ulaşıldı. Genpa Pazarlama Müdürü Berna Akyüzöğüt, 2004 yılında cep telefonu cihazı ithalatının 6 milyon adet olarak tahmin edildiğini söyledi. Bu rakam içerisinde yüzde 15-20'si kaçak, yüzde 10-15 paralel ticaret olmak üzere toplamda kaçak ve paralelin yüzde 30'lara çıktığını belirten Akyüzöğüt, "Toplam pazar büyüklüğünün 1,5 milyar euro olarak gerçekleşmesini bekliyoruz" dedi. Yüksek vergi kayıt dışını körüklüyor Cep telefonu alımında yüzde 6,75'i Özel Tüketim Vergisi, yüzde 18'i Katma Değer Vergisi olmak üzere toplam yüzde 25 vergi alındığına dikkat çeken Akyüzöğüt, "Bu oranların yüksek olması kaçakçılığın artmasına yol açıyor. Tüketici açısından 150 euroluk cihazı 100-120 euroya almak çok cazip. Ekonomik koşulları bizimki gibi bir ülkeden bahsediyorsak bu çok daha kolay hale geliyor. Yüzde 25'lik fark 400 euroluk bir cihazda 100 euro haline geliyor. 100 euro ise neredeyse başka bir cihaz parası" diye konuştu. Kayıt dışının faturası 125 trilyon! Sektörde faaliyet gösteren 10 bin civarında perakendeci ve bayinin yaklaşık olarak bin 500'ü yasal olarak kayıtlı, 8 bin 500'ü ise kayıtsız. Yüksek vergiden kaçmak için cihaz parçaları monte edilmemiş biçimde ayrı ayrı ithal ediliyor. İstanbul Ticaret Odası'nın araştırmasına göre pazara giren yıllık yaklaşık 1 milyon kaçak cihazın devlete faturası 125 trilyon lira. 47 firmanın ithalat yaptığı, 5 ana üreticinin, 3 operatörün ve 10 bin satıcı bayiinin bulunduğu Türkiye GSM pazarındaki kayıtdışı cironun boyutu yaklaşık 250 milyon euro. Bir telefonda 100 milyon liradan başlayıp 300 milyon liraya ulaşabilen kayıtdışılıktan kaynaklanan indirim, tüketiciyi kaçak telefona yöneltmeye yetebiliyor. Üstelik bu seçimi yapan yalnızca dar gelirli olmuyor. Refah düzeyleri ve alım gücü çok yüksek tüketiciler bile bayilerden kaçak cihaz isteyebiliyor. Hiç değilse montajını yapalım Sektördeki distribütör firmalardan edinilen bilgilere göre, cep telefonu penetrasyon (kullanım oranı) açısından karşılaştırma yapıldığında Avrupa ülkelerine göre çok önemli bir pazar konumunda olan Türkiye'de yaklaşık 20 milyon cep telefonu abonesi bulunuyor. Ortalama 2-3 yılda bir telefonların yenilendiği dikkate alındığında bugüne kadar 50 milyondan fazla cep telefonu ithal edilmiş olduğu belirtiliyor. Sektörde ithalatçı konumunda olan firmaların ve Vestel, Arçelik gibi teknoloji devlerinin, Tayvan, Malezya gibi en azından montaj için birer tesis kurması halinde, tamamen ithalatçı olan Türkiye'nin, başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere Ortadoğu ve Afrika ülkelerine yönelik ihracat da gerçekleştirilebileceği kaydediliyor. Bu konuda en büyük görevin ise gerekli teşvik ve yol göstericilik açısından hükümete düştüğü vurgulanıyor.
Operatörler Bayi sayısı Turkcell 800 Telsim 500 Aria 300 Aycell 60 Bilinmeyen 8.500 TOPLAM 10.000 (Kaynak- Yeni şafak 26 Eylül 2004) |
|||
BAZ İSTASYONLARI Hazırlayan; Müstakil Tüketiciler Birliği
Baz istasyonu nedir ? Baz istasyonları, GSM. iletişimin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, genellikle beyaz renkli ve kutu şeklinde, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihazlardır. Mikrodalga, dalga boyu 0.1-100 cm., frekansı 0.3-300 gigahertz (Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik dalgalardır. Çubuk antenler mikrodalgaları toplayıp çanak antenlere verir ve bu dalgalar çanak anten aracılığıyla 16 farklı frekanstan ve UHF (ultra-high frequency) üzerinden yayınlanır. Baz istasyonlarının çevreye zararları Vücudumuzdaki manyetik alanlar, doğal çevremizdeki yerkürenin manyetik alanı ile uyum içerisindedir. Baz istasyonlarının çevresinde elektromanyetik alan oluşmaktadır ve oluşan bu elektromanyetik alanın insan vücudundaki ve doğal çevredeki elektromanyetik alandan fazla olması sebebiyle mevcut uyum bozulur. Bu da, elektromanyetik kirlilik adı verilen bir tür çevre kirliliğine neden olur. Baz istasyonlarının sağlığa zararları: -Baz istasyonları tarafından da yayınlanabilen mikrodalgaların dokulara iki temel etkisi bulunmaktadır: -Mikrodalga dokuları ısıtır. (termal etki) -Mikrodalga hücrelerin kimyasını bozar (termal olmayan ya da kimyasal etki) -Mikrodalgaların özellikle ikinci etkisi,yani hücrelerin kimyasını bozarak oluşturduğu etki insan sağlığı açısından önem taşımaktadır. Yapılan araştırmalarda hücrelerin -kimyasal etkiye maruz kalması ile şu sonuçların meydana gelebileceği saptanmıştır: -Hücrelerde büyük moleküllerin (proteinler vb.) deforme oluşu. -Hücre zarlarının birbirine yapışması. -Hücre zarlarında delikler açılması (elektro-porasyon) -Ca-ATPaz ve Na-K-ATPaz enzimlerinin bozulması sonucu hücre dışına Ca”, Na’ ve K’ kaçışı. -Sinir zarlarının bozuluşu: Sinir zarlarının bozulması ile REM uykusu adı verilen rüya görmenin azalışı, EEG değişimleri, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanlık, depresyon, başağrısı, başdönmesi, Alzheimer, Parkinson, Multipl Skleroz gibi dejeneratif beyin hastalıkları meydana gelir. -Hücre enzimlerinde bozulmalar. -DNA tahribi Mikro dalgaların kanser yapıcı etkisi: Mikro dalgaların kanser ile ilişkisi üç şekilde mümkündür: Mikrodal ganın kendisinin kanseri oluşturması, kanser yapıcı maddelerin hücreye girişini kolaylaştırması veya mevcut kanserli ortamın yaygınlaşmasını hızlandırması. Mikro dalga, DNA’yı onararak kanseri engelleyen melatonini azaltmakta ve dolayısıyla vücudun bağışıklık sistemi zayıflamaktadır. Sonuçta mikrodalgalar nedeniyle lösemi, beyin Mikrodalgaların göze zararları: Tavşanlar üzerinde yapılan araştırmalarda mikrodalgalar nedeniyle göz merceğinin bulanması (perde veya katarakt), göz saydam tabakasının (kornea) bulanması, renkli tabaka (iris) iltihabı, gözdibi (retina) harabiyeti meydana geldiği tespit edilmiştir. Mikrodalgaların kulağa zararları: 20 mJ/cm3’ten daha düşük dozda darbeli mikrodalga enerjileri bile kulak çınlamasına ve işitme kaybına yol açmaktadır. Mikrodalgaların cinsel yaşama etkileri: Deney hayvanları üzerinde yapılan çalışmalarda erbezlerindeki hücrelerin ölmesi sonucu kısırlık, mutant yavruların doğması, dölütün dölyatağında ölmesi, adet bozuklukları, östrojen artışı nedeniyle gebeliğin tehlikeye girmesi, düşüklerin artması tespit edilmiştir. Mikrodalgaya maruz kalan fizik tedavi teknisyenlerinde yukarıdaki rahatsızlıklar tespit edilmiştir. Mikrodalgaların bağışıklık sistemine zararları: Mikrodalgaların vücuttaki T8 lenfositlerini ve doğal öldürücü (natural killer) lenfositlerini azalttığı, antikorları azalttığı ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin çöktüğü artık tıbbi bir gerçekliktir. Mikrodalgaların kana zararları: Mikrodalgalar kan hücrelerini (alyuvar, akyuvar, pıhtı oluşturucu pulcuklar) azaltır, kanın kimyasını bozar, beyin ve kan için çok önem taşıyan bir enzim olan asetilkolin esterazı azaltır. Bu enzimin azalması ölüme yola açar. Kronik düşük doz mikrodalgaların kanser yaptığına ilişkin birçok yayın vardır. Baz istasyonlarına bağlı kanserler, istasyona yakın birçok meskende yıllar sonra birden patlak verecek, adeta o bölgede bir kanser salgını olacaktır. Çevre etkenlerine bağlı kanserler hemen değil, yıllar sonra başlar. Sigara ve alkol, yıllarca içildikten sonra kanser yapmaktadır. Asbestin ( amyant ) akciğer, akciğer zarı ve periton kanseri yaptığı çok geç, ancak 1970' de anlaşıldı; tüm önlemler o tarihten itibaren alındıysa da, asbestin neden olduğu kanserler 2020' ye kadar devam edecektir. Örneğin, Japonya' da atom bombası atılışından 7-10 yıl sonra kanserler artmaya başlamıştır. Ulaştırma Bakanlığı, meskun mahallere ve özellikle de okul, hastane gibi kurumlara baz istasyonu kurulmasına izin vererek vatandaşlarımızı, önümüzdeki 10 yıl için kobay olarak kullanmakta ve ortaya vatandaşlarımızın hayatlarının konulduğu bir kumar oynanmaktadır. Yapılan ölçümler sonucunda, baz istasyonunun limit değerleri aşmadığı tespit edilmiş olsa bile, bu çok sağlam bir bilgi olmayacaktır. Şöyle ki; yanlış yer seçimi ve hatalı yerleşim ile verilen limit değerlerin aşılması sözkonusudur. Baz istasyonu anteninin ana hüzmesinin ne yöne baktığı ve yansımalar durumu oldukça değiştirebilmektedir. Tek yönlü yayınlarda mikrodalgalar dar bir hüzme şeklinde gönderilir, hüzme daraldıkça güç artar, dar hüzme çevredeki yakın binalardan ya da balkonlardan yansıdığında ve telefon görüşmeleri çoğaldıkça bu değer artacaktır. Tüm bu açıklamalarımız sonucunda mevcut yönetmeliğin insan sağlığını koruyucu hükümler getirmediği rahatlıkla söylenebilir. Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinin ardından kamu sağılığına önem vererek çalışma yürüten İstanbul İl Mahalli Çevre Kurulu ilginç bir olaya imza atarak bu konu ile ilgili bir kararını Resmi Gazetede yayınlattı. Bütün bu önerilerimizin yerine getirilmesi de esasen insan sağlığının korunması anlamında yeterli güvenceyi sağlayamayabilir. Bu nedenle sonuç olarak binlerce baz istasyonu içinde yaşayan bir ülke olmaktansa baz istasyonlarının insan yerleşiminin olmadığı mekanlara kurulması yönünde yasal düzenleme yapılmalı ve insan yaşamının söz konusu olduğu yerlere baz istasyonu kurulması yasaklanmalıdır. YARARLANILAN KAYNAKLAR 1-Doç. Dr. Selçuk Alsan,Cep Telefonlarının Sağlığa Zararları. 2-Doç. Dr. Levent Sevgi, Elektromanyetik Kirlilik, Cep Telefonları ve Baz İstasyonları, EMO İstanbul Şubesi Bülteni Ocak-Temmuz 2000 sayısı. 3-Dr. Efe Onganer, Cep Telefonu ve Sağlık, www.nethaber.com/haber/yazarlar/0.1084.281_7.00.html 4-Zülfü Livaneli, Baz İstasyonu Cinayeti, Sabah Gazetesi, 30.06.2000 5-Prof. Dr. Nesrin Seyhan Atalay, Bilişim toplumuna Giderken Elektromanyetik Kirlilik Etkileri Sempozyumu Tebliği. 6-Operatörlerden Baz Savunması: İstasyonlar Standartlara Uygun, www.nethaber.com/haber/haberler/0.1082.16148_3.00.html 7- Cep Yasaklanmalı, Radikal, 30.06.2000 (Ankara Tabip Odası Açıklaması) 8-Perihan Mağden, İçine Sindirmek, Su Bu; Uzuyor Bu Konu, Radikal, 30.06.2000 9-Bakırköy Kaymakamlığı’nın BO54VLK4342601 sayılı ve 28.07.2000 tarihli yazısı. 10- www.bilimteknik.cumhuriyet.com.tr/w/b1404.htm 11-TÜBİTAK’ın Korkutucu Raporu, Hürriyet İstanbul, 29.08.2000-09-07 12-IEGMP (Independent Expert Group on Mobile Phones) Raporu, Mobile Phones and Health, http://www.iegmp.org.uk) 13-F. Akleman-L. Sevgi, FDTD Analysis of Human Head – Mobile Phone Interaction in Terms of Specific Absorption Rate (SAR) Calculations and Antenna Design, Proc. of IEEE-APS, Conference on Antennas & Propagation for Wireless Comm., pp.85-88, Waltham, MA, USA 1998
|
|||
|