6566 sayılı yasa ile klinik eczacılık ve fitofarmasi dallarında uzman eczacılık getirildi.

Bu iki daldan, anlaşıldığı kadarıyla en çok önem verilenin, yasanın ekinde Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatına, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun merkez ve taşra teşkilatına, Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna kadro verilmesinden de anlaşılacağı üzere “klinik eczacılık” olduğu görülüyor. Bu kadroların ihtisas yapılırken kullanılacak kadrolar olmaması, doğrudan uzman eczacı kadrosu olarak düzenlenmiş olması da bu durumu göstermektedir.

Ancak yasa metninden ve gerekçesinden yasayı yapanların klinik eczacılık hakkında yanlış fikir sahibi oldukları gözüküyor.

Yasa, dünyada ve Türkiye’deki gelişimini ve ülkemizde üniversitelerde bu konuyla uğraşanların emeklerini boşa çıkaracak şekilde; klinik eczacılığı, sadece hastanede (sağlık kuruluşunda), klinikte yapılan ve klinikten dışarıya taşmayan bir iş olarak ortaya koymaktadır.

Nitekim bu maksatla, 2023 yılında yürürlüğe girecek şekilde, “yatak sayısı 100 ila 300 olan hastanelerde bir, 300’ün üzerindeki her 200 yatak için ilave bir uzman klinik eczacı istihdam edilir” şeklinde hüküm konulmuştur.(6566/Ek Madde 1)

Bu hüküm de yine “uzman klinik eczacılığın” yasayı yapanlar tarafından sadece hastanede yapılan bir iş olduğu sanısı üzerine konulmuştur. Dikkat edilirse, kanun ve uygulaması hep bir sağlık kuruluşundan, üstelik de yataklı sağlık kuruluşundan söz ediyor. Yani bırakın eczane eczacısını, yataklı olmayan sağlık kuruluşlarında örneğin tıp merkezlerinde bile çalışamayacakları yanılgısını devam ettiriyor.

Bu gerçekten ilginç bir durum… İlaç eczacılık dünyasında mevzuat düzenlemelerinin hep “attıktan sonra nişan almak” şeklinde geliştiğini daha önce yazmıştım. Ancak bu kez, attıktan sonra nişan alma anlayışının kardeşleri “kervan yolda düzülür” ve ikizi “istim arkadan gelir” de “uzman eczacılık” düzenlemesinde yardıma çağrılmış.

İşte bu doğucul üç kardeş, oturmuş hüküm vermiş: Ben anlamam arkadaş, klinik eczacılık hastanede yapılır.

Böylece “klinik eczacılık” yamuk yumuk doğmuş bir bebek gibi kalakalmış. Büyümesi için hastanelerde klinik eczacı zorunluluğu konulmuş ama o da 2023’te başlayacak denilerek, biz yaptık, siz de lütfen punduna getirip kaldırın ya da kadük edin diye bas bas bağırıyor.

Oysa bu yasayı hazırlayan ve çıkaranlara, meslek dışından birisi olarak söylemek ihtiyacı hissediyorum: Uzman klinik eczacılığın tanımında, geçmişinde ve yapılan işin niteliğinde sadece sağlık kuruluşunda, üstelik de yataklı sağlık kuruluşunda yapılacağına dair ne bir bilimsel bilgi ne de bir uygulama var.

Klinik Eczacılık Derneği web sitesinde klinik eczacılık şöyle tanımlanmış: “Klinik eczacılık, eczacının tüm eczacılık bilgilerini hasta yararına kullanması anlamına gelen bir halk sağlığı bilimidir. Klinik eczacılık kavramı, içerdiği klinik kelimesinden dolayı çoğu zaman hastane eczacılığı olarak algılanmaktadır. Oysa ki buradaki klinik kelimesi hasta odaklı eczacı anlamına gelmektedir. Günümüzde klinik eczacılık hizmetleri sadece hastanelerde değil, eczanelerde ve eczacıların görev yaptıkları diğer alanlarda da verilmektedir. Son yıllarda klinik eczacılık terimi yerine kendisiyle aynı anlamı taşıyan “pharmacuetical care” (eczacılık hizmetleri), “pharmacy practice” (eczacılık uygulamaları), “patient oriented pharmacy” (hasta odaklı eczacılık) ve “social pharmacy” (sosyal eczacılık) gibi ifadeler de kullanılmaya başlanmıştır.”

Klinik eczacılığın gerçekte ne olduğunu, Ankara Eczacı Odasının yayın organı Doz Dergisi’nin Mayıs-Haziran 2013 sayısındaki Aygin Ekincioğlu ve Kutay Demirkan röportajından ayrıntılı olarak öğrenmek mümkün. Bu güzel röportaj yanında, ülkemizde bu alanın ne olduğunu bilen insan sayısı giderek artıyor. Üniversitelerde açılan anabilim dalları yanında, “klinik eczacılık” yüksek lisans programları da yaygınlaşmaya başladı. Ancak uzman eczacılık yasası “klinik eczacılık yüksek lisansı” yapanları da yok sayıyor.

Yasayı ve gerekçesini okuyun, göreceksiniz ki, kanun klinik eczacılığı değil, hastanede çalışacak “hastane eczacısını” tanımlıyor… Şu an çalışan hastane eczacılarından tek farkı alınacak uzmanlık eğitimi. Ancak bu kanunla çizilen hukuksal çerçeve, bilimsel anlamda klinik eczacılığı kavramıyor. Eczane eczacısını yok sayıyor, klinik eczacı olarak nasıl ve ne biçimde çalışacağını düzenlemiyor.

Buna göre kanun, klinik uzman eczacıların sadece hastane eczacısı olarak çalışacağını kurguluyor ve pratikte bu uzmanlığı hastane eczacısının üstüne biçiyor. Nitekim kanun gerekçesinde “…Sağlıkta Dönüşüm Programı ile ortaya çıkan hizmetin niteliğinin arttırılması, şehir hastaneleri ile nitelikli yatak sayısının artması nitelikli eczacılık hizmetinin sunulmasını gerekli kılmaktadır” denilmesinden de bu anlaşılmaktadır.

Böylece eczacılığı dönüştüreceği ve istihdam sorununu çözeceği iddiasıyla iktidar ve muhalefetin işbirliği yaptığı uzmanlık kanununda klinik eczacılık düzenlemesi, yasayı çıkaranların odağına aldığı “yataklı tedavi kuruluşunda çalışmaya” indirgenemeyecek çapta geniş ve oturmuş bir kavram ve uzmanlık dalı olması nedeniyle yetersiz bir düzenleme halinde kalıyor.

 

https://twitter.com/_FevziCakmak_

f.cakmak@eczacininsesi.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat