Takviye edici gıda uygulamasında tren kaçtı.
Ama tren ne zaman kaçtı biliyor musunuz?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 02.05.2013 tarihinde çıkarılan “Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik”le dediğinizi duyar gibiyim.
Değil…
Bu Yönetmelik bir sonuçtur.
Tren, 6308 sayılı değişiklik yasası ile kaçtı.
Bildiğiniz gibi bu yasa, 1953 tarihinden beri yürürlükte olan 6197 sayılı kanunda en köklü değişiklikleri yapan yasadır. 31.05.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Çok alkışlandı ancak uygulaması kör topal gitmektedir. Hatta uygulanıp uygulanmadığı bile kuşkuludur. Hangi maddeler uygulanıyor hangileri uygulanmıyor bilen yoktur. Yasayı açacak Yönetmeliğin çıkarılması ise yılan hikayesine döndü.
6308 sayılı yasa ile 6197 sayılı yasanın, eczanede satılacak ürün yelpazesini tanımlayan 28. maddesi değiştirildi.
Bu madde değiştirilirken takviye edici gıdalar ve diğer başka bazı ürünler için “sadece eczanede satılır” şeklinde hüküm konulmadığı; 2. fıkrasında “eczanede satılabilir” denildiği için eczacılar tam bu aşamada açık düştüler.
28. maddenin birinci fıkrası “münhasıran” demek suretiyle, sadece eczanede satılacak ürünlerden söz ederken, ikinci fıkrası eczanede de satılabilecek ürünleri saymaktadır. Dolayısıyla ikinci fıkradaki ürünleri, başka yerlerde de satılabilir, ancak ‘eczanelerde de satılabilir’ olarak okumak gerekir.
28. maddenin 2. fıkrası şöyledir: “….İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri, eczacılık ve ziraatta kullanılan ilaç, kimyevi madde ve diğer sağlık ürünleri, veteriner biyolojik ürünler hariç veteriner tıbbi ürünleri, kozmetik ürünler, kapsamı Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi malzemeler, anne sütü ve beslenme yetersizliğinde kullanılan çocuk mamaları ile erişkinlerin metabolizma bozukluklarında kullanılan tüm destekleyici ürünler ve Türk Eczacıları Birliği tarafından çıkarılan bilimsel yayınlar eczanelerde satılabilir.
Trenin kaçtığı yeri işte tam da bu maddenin, şu apaçık hükmünde aramak gerekir. “….İlgili bakanlıktan izin, ruhsat veya fiyat alınarak üretilen veya ithal edilen gıda takviyeleri… eczanelerde satılabilir.”
Dikkat edin; birincisi, “ilgili bakanlık” diyor, yani Sağlık Bakanlığı demiyor… Bu nedenle insan sağlığı ile ilgili bir ürünü Sağlık Bakanlığı değil Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ruhsatlandırıyor.
İkincisi ise “eczanelerde satılabilir” diyor, satılır demiyor. Kesinlik yok. Dolayısıyla takviye edici gıda sadece eczanede değil belli sınırlılıklar içinde her yerde satılabilir.
Ve nihayet “Takviye Edici Gıdaların İthalatı, Üretimi, İşlenmesi ve Piyasaya Arzına İlişkin Yönetmelik”, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çıkarılıyor…
Hem de hangi kanuna dayanarak… “11.6.2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”na.
Düşünün, takviye edici gıdaya ruhsatı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı veriyor, ancak ilacı insan sağlığına aykırı diye piyasadan Sağlık Bakanlığı toplattırıyor.
Buna “rol çalma”mı dersiniz, davul bizim boynumuzda tokmak başkasının elinde mi dersiniz bilmem... Ama başta eczacı örgütlenmeleri olmak üzere şu yasayı övmekten artık vazgeçin; vazgeçin de eleştirel bir bakış açısıyla yasanın hiç değilse doğru dürüst revize edilmesine yardımcı olun.
Takviye edici gıdayla ilgili 6197 sayılı yasanın 28. maddesi doğru düzgün düzenlenseydi, Yönetmeliği Sağlık Bakanlığı çıkaracaktı ve çıkarırken kendi kanunları ile 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanuna dayanacaktı.
Geçmiş olsun.