2016 İlaç Temin Protokolü ile yaptırım uygulamalarında önemli bir eksiklik daha giderilmeye çalışıldı.
Savunma hakkının esası isnadın dayandığı bilgi ve belgelerin bilinmesinden geçer. İddianın dayanaklarını bilmediğiniz zaman havaya yumruk sallamış olursunuz. Bilgi ve belgeye erişimde daha önce dilekçe kanunu, son dönemde de çok isabetli bir düzenleme olan Bilgi Edinme Kanunu genel bir çerçeve vermektedir. Ancak Sözleşmeye dayalı özgül ve sadece bu işe odaklanmış bir düzenleme maalesef bulunmamaktaydı.
2016 Protokolü ile Savunma başlıklı 5.2 maddesine “…Talep edilmesi halinde soruşturmanın gizliliğine riayet edilerek savunma istenilen konuyla ilgili eczacının Protokol kapsamında yaptığı iş ve işlemlere yönelik bilgi ve belgelerin birer örneği eczacıya verilir…” cümlesi eklenmiştir.
Savunma öncesi önemli bir hukuksal eksikliği giderecek olan bu düzenlemede kimi belirsizlikler vardır. Örneğin bilgi ve belge isteme bir usule bağlanmamıştır. Bilgi ve belgelerin süreye veya verilme zamanına ilişkin bir açıklık yoktur. Yine düzenlemedeki, “soruşturmanın gizliliğine riayet edilmesi” koşulu da belirsizlik içermekte ve hakkın kullanılmasını engelleme olasılığını barındırmaktadır. Kuşkusuz cumhuriyet savcılıklarıyla yürütülen işlerde hazırlık soruşturmasının gizliliğinden kaynaklanan yasal zorunluluklar mevcuttur.
Bilgi ve belge verilmesi hakkı “Savunma” başlıklı maddede düzenlenmiştir. Bunun doğal sonucu olarak istenilen bilgi ve belgelerin savunma yapılmadan önce verilmesini ve eczacının buna göre savunma yapmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu nedenle hakkın içeriğinin ayrıntılı düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Hakkın kullanımında etkinlik sağlanması, savunmadan önce bilgi ve belgelerin öğrenilmesi basit hukuksal gerçeğiyle doğrudan ilişkilidir. Yazılı savunma için “eczacıya 15 (onbeş) gün süre verildiği” de dikkate alındığında bilgi ve belge isteminin ya istem tarihine kadar savunma süresinden kalan süreyi durdurması ya da eczacıya ek süre verilerek yapılması zorunluluktur.
Öte yandan, belge istenmeyip sadece bilgi isteme durumlarında, elektronik başvuru yapılabilmesi ve cevabın elektronik verilmesi de kolaylık sağlayacak bir uygulama olarak düşünülebilir.
Buradaki önemli noktalardan birisi de, düzenlemenin sözleşmenin 5. bölümündeki işlemleri kapsıyor olmasıdır. Yani fesih, cezai şart ve yazılı uyarı şeklinde yaptırım uygulanması halinde bu hak kullanılabilmekte, buna karşın kesintiler için maddeye dayanarak bu türden bilgi ve belge isteminde bulunulamamaktadır.
Öte yandan sözleşmeden doğan bu bilgi ve belge isteme hakkı, kanundan yani 2003 yılında çıkarılan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’ndan doğan bilgi ve isteme hakkını ortadan kaldırmamakta, istenildiğinde belli koşulların varlığı halinde kanunda doğan bu hak da kullanılabilmektedir.
Nitekim Sözleşme’den önce SGK Sağlık Merkez Müdürlükleri ağırlıklı olarak Bilgi Edinme Kanununa dayanarak bilgi vermekteydi. Önemli ölçüde oturmuş bir uygulama olarak hâlâ Sağlık Merkez Müdürlükleri bilgi edinme uygulamasındaki bu pratiği sürdürmekte ve istenilen bilgileri vermektedir.
https://twitter.com/_FevziCakmak_