6308 sayılı yasa ile 6197 sayılı temel eczacılık yasasının, serbest eczacıların zorunlu nedenlerle mesleklerini yapamayacakları geçici sürelerde mesul müdür tayinine ilişkin 17. maddesi değiştirilmiştir.
17. madde serbest eczacıların, zorunlu olarak eczanede bulunamayacakları veya bulundukları takdirde diğer görevlerini aksatacakları kimi durumları kapsamaktadır. Kanun bu halleri, yoruma bırakmadan ve genişletmeden, tek tek sayma yoluyla belirtmiştir.
Bunlar askerlik, yüksek lisans veya doktora eğitimi yapma, milletvekili, belediye başkanı, TEB Başkanlık Divanı üyeliğine seçilme halleridir. Son düzenlemeye göre bu haller sözkonusu olduğunda, eczaneye “mesul müdür” atanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Maddedeki en dikkat çekici taraf, geçici durumlar için mesul müdür atama kapsamının genişletilmesi ve bunun bir zorunluluk olarak düzenlenmesidir. Daha önce ”askerlik yapanlara”, “milletvekili ve belediye başkanı seçilenlere” tanınan mesul müdür yoluyla eczanelerini açık tutma imkanı, bunlarla birlikte “yüksek lisans veya doktora eğitimi alacaklar” ile “Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı üyelerine” de tanınmıştır.
Yüksek lisans ve doktora yapanlar için bunun bir hak verme değil hak kaybı olduğu görülmekle birlikte; buna ilişkin ayrıntılı değerlendirme “Yüksek Lisans veya Doktora Yapan Eczacıların Mesul Müdür Atama Zorunluluğu” başlıklı ayrı bir yazıda yapılacaktır.
Öte yandan gerek hak verilen kişileri tanımlama biçimi, gerekse yetersiz çerçevesiyle Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı üyelerine tanınan “mesul müdür atama hakkı” üzerinde ayrıntılı durma ihtiyacı vardır.
Yasa bunu bir zorunluluk hali olarak düzenlemiştir. 17. madde incelendiğinde, ilgili kişiler için “mesul müdür atayabilir” denmediği, “mesul müdür atar” dendiği görülecektir. TBMM madde gerekçelerinden bu konu net biçimde anlaşılmaktadır. Diğerlerinden farklı olarak TEB Başkanlık Divanı üyelerinin atayacağı mesul müdürlerin finansmanı da kanun değişikliğine konu olmuş ve mesul müdürlerin ücret ve diğer yasal giderlerinin TEB bütçesinden ödeneceği hükme bağlanmıştır.
Ancak Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı araştırıldığında, 6643 sayılı Türk Eczacıları Birliği Kanunu’nda böyle bir birimin olmadığı ve hiçbir şekilde anılmadığı görülecektir.
Nasıl olur, 6197 sayılı yasaya adıyla sanıyla giren bir birim mutlaka eşiti bir kanunda karşılık bulmuştur, kaynağını oradan almıştır diye düşünüp boşuna aramayın, bulamazsınız; çünkü hiçbir yasada “Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı” yoktur.
Peki Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı kaynağını nerden almaktadır derseniz; bunun için 02.05.1995 tarihli Türk Eczacıları Birliği Yönetmeliği’nde buna yakın bir tanımlama olduğunu ve yorum yoluyla 17. maddede eczanelerine mesul müdür atama hakkı verilenlerin bu divan üyeleri olduğu sonucuna ulaşabilirsiniz.
Yönetmeliğin 42. maddesi “Merkez Heyeti Başkanlık Divanı” başlığını taşımaktadır. Aslında 6308 sayılı yasayla değiştirilerek 6197 sayılı kanunun 17. maddesinde sözü edilen Türk Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı’ndan, “Merkez Heyeti Başkanlık Divanı”nın kastedildiği görülüyor. TBMM kayıtlarındaki madde gerekçeleri incelendiğinde, burada da yine aynı şekilde “Türkiye Eczacıları Birliği Başkanlık Divanı” tanımlaması kullanılmaktadır.
Dikkatsizlik, dağınıklık, eksiklik… Yani bir kişi çıkıp da “kanuna koyuyorsunuz ama bunun tam adı bu değildir, bu ezberdir, kaynağına, tam adına bakın” dememiş. Oysa kanun çıkarılırken komisyonlara çağrılarak katılımı sağlanan kimler var kimler… Bunun için TBMM web sitesini ziyaret edip, yasa çıkmadan önce komisyonlardaki haline ve gerekçelerine bakmanız yeterli.
Sadede gelirsek; Yönetmeliğin 42. maddesi incelendiğinde “Merkez Heyeti Başkanı, İkinci Başkan, Genel Sekreter ve Sayman’ın”, dolayısıyla toplam 4 kişinin, mesul müdür atama hakkına sahip oldukları ve mesul müdür giderlerinin TEB bütçesinden ödendiğini zor da olsa tespit etmiş bulunuyoruz.
Öncelikle bu birimin 6643 sayılı Kanun’da hiç anılmadığından hareketle genellikle kanunların, yine kanunlardaki tanımlamalara atıfta bulunduğunu, bulunmuyorsa açıkça alt mevzuatın yazılması gerektiğini önemle belirtmek gerekiyor.
İkinci olarak 17. madde ile mesul müdür atama hakkını elde eden dört üst düzey TEB görevlisinin yaptıkları işi yadsımamakla birlikte, bu durumun önemli bir adaletsizliğe işaret ettiğini belirtmeden geçmek doğru değildir.
Tüm eczacı odalarının, hadi bunu bırakın İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerin eczacı odalarının sadece başkanlarını düşünelim. Bu kişiler de seçimle gelmektedir ve üyelerinin kendilerinden beklentileri bulunmaktadır. Ancak bunlar hem eczanelerinde işten güçten ayrı düşmeyecekler, hem de hakkıyla eczacıların menfaatlerini savunmaya kalkışacaklar; bunun olamayacağı, ne denli güç bir iş olduğu açıktır.
O halde hiç değilse sadece oda başkanlarının, olmazsa sadece büyükşehir illerindeki oda başkanlarının, maliyetleri bölge eczacı odası bütçesinden karşılanarak, olmazsa razı oldukları takdirde maliyetlerine kendileri katlanarak ve hatta zorunluluk olmazsa seçenekli yapılıp isterlerse; ama her nasılsa ve ne biçimde olacaksa olsun, sonuçta, bir hak olarak mesul müdür ataması yapabileceklerini sağlamak doğru ve eşitlikçi bir yaklaşım olurdu. İçeriğe ilişkin “olmazsa”, “olursa” şeklinde sayılan açıklamalar sadece bir fikir egzersizidir. Nasıl ve ne biçimde olacağı kuşkusuz meslek örgütlerinin bu yöndeki talepleriyle ilgilidir. Ancak işin özü, yaklaşım biçiminin adil olup olmamasında düğümleniyor.