Yeni Dönemde Eczane Devralınması ve Sonuç
Biri “2018 Girerken Nüfusa Göre Eczane Uygulamasında Eczanenin Devralınması”, diğeri de “Yönetmelik’te Eczane Devralınması” başlıklı arka arkaya iki yazı ile nüfusa göre eczane sistemi diyebileceğimiz yeni dönemde eczane devralınması uygulamasının mevzuat karşısındaki durumunu değerlendirmiştik.
Bu yazıyla, önceki iki yazıdan hareketle gerek 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun ve gerekse bu kanuna dayanılarak çıkarılan Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik çerçevesinde ortaya çıkabilecek durumları ve uygulamanın yaratacağı sonuçları irdelemeye çalışacağız.
6197 sayılı yasada yapılan değişiklikle 2012 yılında yürürlüğe giren ve kazanılmış haklara ilişkin en kapsamlı sonuçlarını 2018 yılında göreceğimiz nüfusa göre eczane sınırlaması uygulamasında boşluklar ve eksiklikler ibadullah vardır. Yasanın bu konuyu içeren maddeleri çok zayıftır. İlaç-eczacılık sosyolojisini ve ekonomisini kavramadığı gibi, epidemiyolojik yetersizlikler içermektedir. Boşluklar ve yoruma açık konular yeni bir yasal düzenlemeye konu edilmemiş; tartışmalı bir sürecin malzemesi olarak orta yerde bırakılmıştır.
Bunların en önemlilerinden birisi, bu sistem içinde eczacı veya eczacılık fakültesi öğrencilerinin kısıtlamaların istisnası olarak “istediği kadar eczane devralabileceği” ve bu durumun ilçe içindeki eczane sayısını değiştirmeyeceği için nüfusa göre eczane sınırlaması sistemine aykırı olmadığı şeklindeki yaygın kanaattir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’da değişiklik yapan 6308 sayılı değişiklik yasasında böyle bir hüküm yoktur. Yani eczacıların istediği kadar eczaneyi devralabilecekleri yönünde açık bir düzenleme yoktur.
Bunun olması demek esas itibariyle nüfusa göre eczane sisteminin çökmesi demektir. Zira aynı sırada oturan iki eczacılık fakültesi öğrencisinden birinin parası var diye ülkenin istediği her yerinde devralma yoluyla eczane açması, diğerinin ise ilk defa eczane açması nedeniyle yasanın başarısız ölçme sistemi nedeniyle puanlamaya girerek ilkinin açtığı yere hiçbir zaman ulaşamaması hali doğacaktır. Bu süreç, kazanılmış haklarını kaybeden eczacılar için de böyle işleyecektir.
Yani bu mantıkla hareket edilirse parası olan için “nüfusa göre eczane sistemi” yoktur. Böyle bir yorumla yola çıkıp uygulama yapıldığı takdirde sistemin virüsü de “eşitsizlik” olarak kendi içinden çıkacak ve orta yerde duracaktır.
Bir sistemden söz ediyorsanız, bunun ana teması bütünlük ve eşitlik olmalıdır. Herkesin aynı sisteme, aynı koşullarda, aynı şekilde muhatap olması gerekir. Bunun asıl adı sosyal adalettir.
Yasanın asıl maddeleri ve Geçici 3. maddesinde devreden için kazanılmış hakların belirtilmesi devralan için boşluk bırakılması, bu kadar önemli bir mülkiyet ilişkisi için sistemi altüst edecek bir eksikliktir. Şayet bu boşluk devralan için lehe yorumlanırsa, (Yönetmelik’in yasayı aşan düzenlemesinde kazanılmış hakları olanlara bir kere tanınmasına karşın) ilaç eczacılık alanında yeni bir rant alanına hoşgeldiniz demek gerekecektir.
Bu konuda yasada net ve açık bir düzenleme yapılması zorunluluktur. Yapılmadığı takdirde, bu boşluğun eczaneyi devralan lehine değerlendirilemeyeceği, zira “devir işleminin” içeriği ve sonuçları itibariyle bir eczacı için yeni bir eczane açmakla eşdeğer olduğu, bu durumun 6197 sayılı Yasa’da ve Yönetmelik’te belirlendiğini söyleyebiliriz.
Devir işlemi, eczanenin bir sağlık kuruluşu olmasından ve kapanmadan hizmetin sürdürülebilmesinden kaynaklanan özellikli bir satış ya da eczane açma işlemi olarak adlandırılabilir. Dolayısıyla devralma işlemine, bir ilçe içinde eczane sayısını azaltmadığı için istisna olarak bakmak son derece hatalıdır. Üstelik bu kadar net bir mülkiyet ilişkisi için kanunda, diğer istisnalar sayılırken “eczane devralmanın nüfusa göre eczane sınırlaması sisteminin istisnası” olduğu yönünde açık bir düzenleme yapılmamıştır.
Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik’te ise 2016 yılında eklenen Geçici 2. madde ile kazanılmış hakları olan eczacıların eczane devralmaları halinde eczane açmış sayılmayacakları ve bir kerelik devir ve nakil haklarını da ancak devraldıkları eczane üzerinden kullanabilecekleri şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Sonuç olarak Kanun ve Yönetmelik’te “eczane devralmanın” nüfusa göre eczane sınırlamasının istisnası olduğu ve bunun sınırsız biçimde yapılabileceği şeklinde bir düzenleme olmadığını belirtmek gerekir. Bunun bu şekilde uygulanması mevzuata aykırıdır. Hukuksal gerçek bu yöndedir. Ancak pragmatik ve yaygın kanaate göre bunun ilçedeki eczane sayısını azaltmadığı, bu nedenle nüfusa göre eczane kısıtlaması sistemine aykırı olmadığı iddiası bu gerçekle çelişmektedir. Yasa koyucu eczane devretmeyi kısıtlayıp bir kerelik kazanılmış hak vermiştir. Devralma kısmını ise unutmuştur. Sistemin istisnası olarak da belirtmemiştir. Sistemin istisnası ise bunun açıkça ortaya konulması, değilse bir kerelik kazanılmış haklar kapsamına alınması gerekirdi.
Buna karşın bu boşluk, bilerek yapılmışsa, sistemin çöküşüne de zemin hazırlanmış demektir. Paran kadar eczane devralma demektir? Eşitsizlik demektir. Aynı sırada oturan öğrencinin birinin parası ölçüsünde istediği yerde, diğerinin puanlamayla istemediği yerde eczane açması demektir. Puanlama sistemine göre mesleki kıdemleri çok olanların (emekli, aktif, serbest, kamu eczacısı) devir yarışına girmeleri demektir. Hava(dan) para(sı) demektir. Bu kadar “çok demektir”in özeti ise; önümüzdeki dönemde ve her zaman bir eczane devir mezatı ve sorunu yaşanması demektir.