Vaktiyle Erol Evgin’in sunduğu bir yarışma programı vardı... 100 kişiye sorduk diye başlar ve yanıtlar tahmin edilmeye çalışılırdı.

Şimdi çıkın sokağa “Bu ilaçlar neden ucuz?” diye sorun, kimse buna yanıt veremeyecek ve sizin sorunuzun cevabı olmadığı halde, ilacın ucuz olmasının iyi bir şey olduğunu söyleyecektir. Algı yönetimi dedikleri bu olsa gerek: Ben ne söylüyorum tamburam ne çalıyor yani.

Peki soruyu değiştiriyorum. Çıkın sokağa ve şu memlekette fiyatı sabit kalan/düşen bir ürün gösterin deyin. Hiç ipucu vermediğinizde sanırım hiç kimse ilaç fiyatlarının giderek düştüğünü büyük oranda bilemeyecek. Ayrıca fiyatı sabit kalan bir mal ve hizmet de söyleyemeyecektir.

Dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz iddiası hep vardır…

Tarım ürünlerinin zaman zaman arzın çokluğuna göre yaz aylarında düştüğü iddiaları da hep vardır. Hatta enflasyonu domates ve patlıcana göre ölçüp, zam şampiyonluğunu domatese, bibere verenler de yaygındır. Örneğin limonun fiyatının birden yükseldiğinde tanık olursunuz ama anlamakta güçlük çekmezsiniz.

Diğer sağlık ürün ve hizmetlerinin (hastane masrafları, medikal malzeme vs) fiyatları artarken, ilaç fiyatları ya sabit kalmakta ya da çok az değişmektedir.

Herşeyin fiyatı artarken ilacın durmadan sabit kalması, reel olarak düşüyor olması niyeyse hiç kimseye garip gelmez. Üstelik vergi gibi, sigorta primi gibi devletin aldıkları da hızla yükselirken… Özetle yüz kişiye sorun ilaç fiyatları niye düşük diye, 90’ı e ne var bunda çok güzel diyecektir. Kalanı da bundan haberdar olmayanlardır muhtemelen…

Gerçekte ilaç fiyatlarının düşük olması iyi ve istenilen bir şeydir. Toplumsal eşitlik gibi bir derdi olmayan bir siyasal ortamda hele çok daha kıymetli olabilir. Ancak finansal yöntemlerle ilaç fiyatlarını baskılamak suretiyle düşük tutmak veya değiştirmemek vatandaşın daha az ilaç parası ve türevlerini ödemediği, kısaca cebinden daha az para çıktığı anlamına gelmiyor.

Vatandaş bakımından bakarsak; devlet ilaç masraflarını karşılamaktan giderek el ayak çektiği için, cepten ödemeler, katılım payları artmaktadır. İlaçlar ucuz diye daha çok insan ilaçlarını reçetesiz almaya, ayrıca reçeteyle katlanılan maliyet arttığı için de yine daha çok insan cepten/peşin almaya başlamıştır. İlaç maliyetine katılma idmanı, etkin biçimde alışkanlık yaratmaktadır. Vatandaş piyasaya daha çok eklemlenmiştir.

Eczacılara bakarsak; ilaç kârları fiyat kararnamesi ile sabitlendiği/çok az değiştiği için ilaç fiyatının baskılanması ve manipülasyonundan en çok etkilenen kesim olduğunu görüyoruz. Gelirlerini giderlerine göre ayarlayamayan bir grup durumunda şu an eczacılar. Bunun ana nedeni, sadece ilaç satışı sürecinde piyasanın son aşaması olarak hatırlanmalarından geçiyor. Başka deyişle sağlık sisteminin değil finansal piyasaların unsuru olarak görülmektedirler.

Bir yanıyla devlet sosyal sigorta yoluyla çok güçlü alıcı durumundandır ve tek taraflı bir etkinlik ve güç sağlamaktadır. Diğer yandan eczacılar, gerçekçi olmayan ilaç fiyatlandırma yöntemi nedeniyle “avara kasnak” durumunda… İlaç eczacılık süreçlerinde giderek güçsüzleşiyor. Referans fiyat uygulamasındaki ilaç fiyatı belirleme yöntemi ile rafında ilaç azalıyor ve satışlar ithal ilaç uygulamasına kayıyor.

İlaç ucuz olabilir, ancak parasal(finansal) baskılama yöntemleriyle bunu yaparsanız; bir gün ilaç yokluğuyla, diğer gün fiyatın birden artması, başka bir gün üretim dışı kalmasıyla karşılaşabilirsiniz. Meslek mensuplarının çektikleri ise yanınıza kâr kalır. Şu an ilaç politikası tamamen sağlık politikasından yani sosyal politikadan bağımsız yürütülmektedir. İlaç; tişört gibi ayakkabı gibi sıradan bir piyasa malı olarak görülmektedir.

Oysa gerçek ucuzluk ve etkinlik, ancak ilacın, süreçlerinin ve ilaçla ilgili meslek mensuplarının üretim yani reel ekonomi bakımından değerlendirilmesi ve hakkının verilmesiyle gerçekleşebilir.

Belirtmeden geçmeyelim; saplantılı biçimde ve koşulsuz olarak ilaç fiyatlarının düşük olmasını sağlamaya çalışmak da sağlık ve sosyal politikadan nasibini almamış bir bakış açısının yansımasıdır.

Dönüp dolaşıp şuraya geliyoruz; ilaç, ilaç politikası, kurumları ve meslek mensupları öyle iki çift lafla, yüzeysel yaklaşımlarla ve polemikle geçirilecek şeyler değildir. En azından bu “ucuz değildir” yani...

fecakmak@gmail.com



Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat