6566 sayılı yasa ile 14.11.2014 tarihinden itibaren “klinik eczacılık” ve “fitofarmasi” dallarında uzman eczacılık dönemi başladı.
Bunlardan “klinik eczacılık uzmanlığı” hastaneler için yeni bir zorunlu istihdam alanı olarak lanse edildi.
Buna göre hastaneler için uzman klinik eczacı çalıştırma zorunluluğu getirilecekti.
Getirildi getirilmesine…
Ancak bilin bakalım hangi tarih için getirildi?
Hadi bakalım “asıl uzmanlık sorusu” budur?..
Ve bu soruyu bilenler sadece “gönüllerin uzman eczacısı” olmakla kalmayıp, ilaç-eczacılık dünyasında işlerin nasıl yürüdüğü konusunda da çok önemli bireysel bir kazanım elde edecekler.
İşin esasına girecekler yani. Sırlarla dolu, ezoterik eczacılık dünyasında inisiye olacaklar.
Bildiğinizi biliyorum ama okuyucuya duyulan saygıyla benim de söylememe izin verin: 6197 sayılı kanuna eklenen geçici 5. maddenin son fıkrasına göre “uzman klinik eczacı istihdamı zorunluluğu 1/1/2023 tarihinde başlar.”
Yanlış duymadınız, uzman eczacılık kanununda 9 yıl sonrası için zorunluluk maddesi konulmuş.
Kalkınma planlarının bile beş yıllık yapıldığı bir ülkede 9 sene sonrasını planlamaya çalışmak ne menem iştir böyle… Üstelik buna planlamak da denilirse. Daha çok ertelemek, geciktirmek, yapmış gözükmektir bunun adı. Sanki bugün tepki göstermesi olası kesimler o gün yaklaştığında olmayacak. Sanki kanunlar, bugünden yarına nerdeyse bir genelge kolaylığıyla değiştirilmiyor.
Belki de planlayamamak da denebilir, geçiş süreci denebilir, ben yaptım oldu denebilir, hastanelere korkmayın daha çok süre var denebilir, eczacılara korkmayın geleceğiniz garanti on yıl sonrası istihdam sorununuz çözüldü denebilir, ya yaptık bişey işte denebilir, yol açıldı süre kısaltılabilir denebilir, bu kadarı bile devrimdir denebilir... Denebilir de denebilir.
Hatta korkum o ki; 25 kuruştu 75 kuruş oldu, 3500 kişiye bir eczane hayalini gerçekleştirdik, tıbbi malzeme satışıyla milyonlar kazandırdık, 2012’de değişen kanundan da ileri bir yönetmelik çıktı, ben yapmadım o yaptı, aşkın gözü kördür, alkışlarla yaşıyorum, “adı bahtiyar, suçu saz çalmakmış öğrendiğim kadar”, “ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda”, “keşke yalnız bunun için sevseydim seni” filan dahi denebilir.
Artık şaşırmayı unuttuk.
Muhtasar bir cümleyle bağlayayım o halde; yasa, klinik eczacıların zorunlu istihdamına ilişkin, “Yatak sayısı 100 ila 300 olan hastanelerde bir, 300’ün üzerindeki her 200 yatak için ilave bir uzman klinik eczacı istihdam edilir” hükmünü düzenlemiş, ancak bu maddede veya yürürlük maddesinde uygulama tarihinden söz etmemiş, bunun yerine geçici maddeye bu zorunluluğun 01.01.2023’de başlayacağı hükmünü sıkıştırıvermiş.
Klinik eczacılığın, hastanelerde yapılan bir iş olduğu yanılsamasını bir tarafa bırakıyorum; ancak eczacılar aleyhine herşey açıktan, aşikar yapılırken; bu gizlemeye dayalı ilginç yöntemi meslek dışı birisi olarak benim bile anlamam mümkün değildir. Tıpkı 6308 sayılı yasayla değiştirilen “münhasıran” eczanelerde satılabilen ürünlere ilişkin 28. maddeye benziyor bu.
Bilmem hatırlar mısınız, tam bu köşede Yönetmelik bile 2 yılda zar zor çıkarılıp hala bazı kısımları uygulanamayınca, eczacılık dünyasının hali duman, mealinde 05.05.2014 tarihinde “Yıl 2023…Eczacılık Mevzuatı Tamam” (http://www.eczacininsesi.com/index.php?yon=siscani&id=60) başlıklı ironik yazıyı yazmış, ancak, bu kara kehanetimin dikkate alınacağını ummamıştım!.. İvek Kongresinde “İlaç Sektörünün 2023 Hedefleri İçin Neler Yapmalıyız” başlıklı açılış toplantısını da görünce pes ettim, gözlerim yaşardı. İlaç eczacılık denizi an itibariyle o kadar durgun, o kadar durgun ki; 2023 yılında fırtınaya tutulmasın diye on sene sonrasını tartışıyor, planlıyor, yasalar çıkarılıyor.
Neyse ki işin bağlandığı yıl 2023... Neyse yani! Sıkışınca cumhuriyetçiliğe halel getirilmediği görüntüsü de ıssız bir adaya düşerseniz yanınıza alacağınız hoş bir gerekçe gibi duruyor.
Doğrusu, ölmez sağ kalırsak; değil eczacıların benim bile en fantastik hayalim, 2023’e bir hastanede klinik uzman eczacı olarak girmektir… Saygıyla.