Merhabalar. Bugün ki yazımı eczanelerimizin cumartesi günleri kapalı olması ile kapatma ve açma arzusu arasındaki gitgellerimizden bahisle sürdüreceğim.
Bakınız özellikle sosyo ekonomik düzeyi yüksek bölgelerde motor kurye şirketleri veya eczacılık ilintili kimselerce yapıldığını düşündüğüm “Evlerinize ilaç teslim edilir” afişleri karşımıza çıkmaya başladı. Kurt puslu havayı severmiş. Mesleki kazanımlarımızla edindiğimiz ve bizden önceki meslektaşlarımızın kazanımlarından da miras mevcut iş potansiyelimize güvenip, eksiklerimizi görmezden gelme alışkanlığı bir çoğumuzda kronikleşmiş durumda. Timsahlar, çakallar, sırtlanlar ve kurtlar antilop sürüsünden yine yavrularını çalmaya devam ediyor. Sürü ise yoluna devam ediyor. Çünkü bir çoğunun yavrusunu henüz kapan olmadı. Oysa bir çok yeni mezun meslektaşımız henüz sürünün içine katılamadı ya da birçoğumuzun yanında yardımcı veya ikinci eczacı olarak kazancının düşüklüğünden yakınsa da hayatını sürdürmeye çalışmakta. Bazılarımız pozisyonlarını koruyabilse de henüz pozisyonunda rahatlaşamamış birçok meslektaşımız var. Bir gerçeği görmek zorundayız. Bu mesleğin bütününden kaybedilen parçaların, bir çok insanın hayatına dokunduğunu anlamalıyız. Bir an önce çözümlerimizi oluşturamaz isek mesleki bütünlüğümüzü kaybedeceğiz. Tekrar bütün olmak bizler için gelecekte çok daha zor olacak. Eczacılık mesleği bütün olmayı kaybettiği taktirde kayıpları birden bire yıkıcı bir şekilde artacak. Birgün çevremizde farklı sermaye ve iş gruplarının hep beraber bizlere saldırdığını göreceğiz ve o zaman yüzlerce parçaya ayrılacağız. Bu ihtimali görmezden gelmek genç nesillere ihanet olacaktır. Eczacılık camiası dışından eczacılara dönük oluşturulacak iş olanaklarına yeni mezun birçok meslektaşımız kayıtsız kalamayacak, biz süreci yönetemez isek!
Şimdi bir çok meslektaşımız cumartesileri pandemi sebebiyle eczanelerin kapalı olmasına evet diyor ya da sessiz kalıyor. İlginç olan şu ki; hafta içi beş gün çalışan eczanelerimizin hafta sonuna işlerinin sarkmıyor ve cumartesi çalışmaya ihtiyaç duymuyor olmaları meslek açısından iyi bir durum mudur yoksa yok oluşa açılan kapı mıdır? Bu mesleğin çalışan personel boyutu da çok önemli. Bizler kaliteli personel istihdamına zorunlu işkoluyuz. Çoğumuzun çalışanları son derece güzide, aklı başında, dürüst ve çalışkan insanlar. Eczacı kalfalığı (yeni adı teknisyen olsa da benim için aidiyeti kalfa tanımlaması içerir) da toplumda oldukça saygın konumda. Kalifiye insan çalıştırıp asgari ücret veremezsin, verirsen de tutamazsın. Hal böyle iken bizden sonrasından sorumluluğumuz göz ardı edilemez. Eczanelerimizden ürettiğimiz kazancımız önce personelimizi mutlu etmelidir ve onları doyurabilmelidir. Özlük hakları bizlere ve onlara yakışır verilebilmelidir. Dükkan sahibi, vergi dairesi, genel giderler ve bizlere atılmış toplumsal kazıkları karşıladıktan sonra kendimize ve ailemize fayda sunabiliyoruz onlara aş-ekmek götürebiliyoruz. Bizlerin kaçınılmaz gerçeği budur. Dolayısıyla cumartesi günleri çalışmayan bir eczanenin kazanmadığı parayı personeline verebilmesi de mümkün değildir. Cumartesileri çalışmamak bizden çalınan iş olduğunu düşünürsek kayıplarımızın personelimize yansımaması bence mümkün görünmüyor. Bizden çalınan işi nöbetçi eczaneye giden iş olarak kastetmiyorum asla. Ortaya çıkan boşluğu marketler ve mobilize iş organize eden illegal oluşumlar dolduruyor. Daha önemlisi karanlık alandan beslendikçe öğrenip güçleniyor ve meslek karşısında durum belirleyicisi oluyorlar. Bir anlamda kargayı biz besliyoruz gözümüzü oyması için...
Diyorum ki artık Türk Eczacılar Birliği gündemine daha az çalışmayı almasın. Gerçek manada birinci derece sağlık kuruluşu olma iddiasının sorumluluğuna dönsün.
Bir çok bölgede zaten meslektaşlarımız kendi aralarında küçük nöbet bölgeleri oluşturarak geçmişte de cumartesileri çalışmayı yada çalışmamayı düzenlemişlerdir. Eczacılık mesleği için genel kapamalar büyük kayıpları besliyor. Kirası 15.000 TL ve personel sayısı 6-7 olan eczacı ile kirası üç-dört bin TL ve 2-3 personeli olan eczacı için durum aynı değildir. Aylık masrafı 70.000 TL olan bir eczanenin kesinlikle cumartesi üreteceği ve düzenleyeceği hafta içinden sarkan işleri vardır. Oysa cumartesi günleri zorunlu kapatılma algısı personelin de içinde kuşku yaratıp sanki işvereni onu cumartesi günleri haksız yere çalıştırıyor algısı oluşturmaktadır ve birçok eczacı ve personeli arasında problem gelişmektedir.
Sonuç olarak diyorum ki birinci basamak sağlık kuruluşu olarak pazar günleri hariç sabah dokuz akşam yedi arası kesinlikle kesintisiz hizmet vermeliyiz. Biz eczacılar sokağa çıkma yasağında personeline evrak düzenleyip yol izni verme yetkisi taşıyan insanlarız (Elbette bu yetkiyi resmi tebliğ üzerinden alıyoruz).
Neticede kendi gerçeğimizden uzaklaşmak yine bizlere zarar verecektir...
Ecz. Mustafa Al
eczaneal@gmail.com