Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2012 yılı bütçe görüşmelerinde muhalefet milletvekilleri, sağlığın patronajının el değiştirdiği ve Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) bürokrasisinin sağlığı canlarının istediği gibi yönetmeye zemin yarattığı gerekçeleriyle hükümeti eleştiri yağmuruna tuttu.

Milletvekilleri ayrıca, Türkiye’de sendikal örgütlenme özgürlüğünün olmadığı ve çalışanların çoğunun açlık sınırının altında olduğuna dikkat çekti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2012 yılı bütçe görüşmelerinde muhalefet milletvekilleri, sağlığın patronajının el değiştirdiği ve Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) bürokrasisinin sağlığı canlarının istediği gibi yönetmeye zemin yarattığı gerekçeleriyle hükümeti eleştiri yağmuruna tuttu. Milletvekilleri ayrıca, Türkiye’de sendikal örgütlenme özgürlüğünün olmadığı ve çalışanların çoğunun açlık sınırının altında olduğuna dikkat çekti.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sürüyor. Komisyonda söz alan CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, sivil toplum kuruluşlarının talebini ileterek konuşmasına başladı. Özel, "STK’ların beklentisi, siyaset tarihimizde örneği az görülür şekilde hem halef-selef hem selef-halef olduğunuz Ömer Dinçer’in tüm sosyal taraflarla yarattığı diyalog kopukluğunu ortadan kaldırmanızdır. Takip ettiğiniz politikalarımıza yönelik tüm eleştirilerimize karşı Bakan Çelik’in ve SGK Başkanı Fatih Acar’ın önceki dönemki mevkidaşlarımıza göre çok daha diyaloga ve eleştiriye açık kişiler olduğunu biliyoruz. Beklentimizde bu yöndedir" diye konuştu.

-"SGK’NIN BÜTÇE GÖRÜŞMESİNDE, SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN DAHA FAZLA SAĞLIK KONUŞULUR OLDU"-

Özel, bugün SGK bütçesini konuşurken Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinde konuşulandan daha çok sağlık konuşulduğunu söyleyerek, Türkiye’de artık sağlığın patronajının el değiştirdiğini bildirdi. SGK bürokrasisinin hükümetin sağlığı canlarının istediği gibi sağlıkçıların ve hastaların omuzlarına basarak, yönettiğine zemin hazırladığını ileri süren Özel, SSK’lıların serbest eczanelerden hizmet almaya başladığı süreçte ilaç sanayinin geçmişte SGK’ya yapmış olduğu indirimlere karşılık olarak kamu kurum iskontosu adı altında eczacıların devlete yaptığı iskontodan ayrı bir iskonto daha belirlendiğini söyledi. Özel, "Sistem eczacının bu iskontoyu yeniden alıp devlete aynen taşıması yönündeydi. Ancak süreç içinde sanayiciler bunu kendi satış fiyatlarından uygulamaya SGK ise eczacılardan PSF üzerinden takip etmeye başladı. İşte eczacıların kamu kurum iskontosu taşıma zararları dedikleri budur. Eczacılar uygulamanın başladığı son 5 gündür ilaç sanayinin devlete olan ödenmediği borcunu ödeyerek iflasa sürükleniyorlar. Çok sayıda ilaç alındığı fiyatın altında devlete veriliyor. AKP’nin ilaç politikası sayesinde eczanesine ilaç almaya gücü kalmamış olan eczacı 5 gündür dünya devi Novartis, Pfizer, Sanofi Avantis gibi çokuluslu şirketlerin Basel gibi iktidardan güç alan sözde yerli ilaç firmalarının devlete olan borcunu kendi alın teri ile ödemeye çalışıyor. Buna dur diyecek biri yok mu? AKP politikaları yüzünden 24 bin eczacı ve 100 bin çalışanı göçük altındadır. Sesimi duyan var mı? Orada kimse var mı" diye konuştu.

-"ECZACININ İLAÇ ŞİRKETLERİNİN ÜCRETSİZ KÖLESİ HALİNE GETİRİLMESİNE SEYİRCİ KALMAK BİZE YAKIŞMIYOR"-

"Eczacının ilaç şirketlerinin ücretsiz kölesi haline getirilmesine seyirci kalmak bize yakışıyor mu" diyen Özel, "Eğer bu memlekette eczane kalsın isteniyorsa o çok övünülen sağlık hizmetinin kılcal damarlarının kalması isteniyorsa ilaç şirketlerinin devletin çıkardığı kararnameye uymaya davet edilmesi gerektiği"ni vurguladı. Bu konuşmayı yaptığı son 5 dakikada bile 12 bin kutu ilacın eczacıyı iflasa sürükleyerek hastalara verildiğini vurgulayan Özel, karlarının ise çok uluslulara peşkeş çekildiğini dile getirdi. Bu konuyu açmasının nedeninin sadece eczacının durumu olmadığını vurgulayan Özel, "SGK artık ilaç politikalarını akılcılık zeminine oturtmaya bunun için meslek örgütleri ve uzmanlarla birlikte hareket etmeye başlamazsa hastalar ilaç bulamayacak" dedi. Özel, "Depremde soğuktan ölen çocuk haberlerine, şeker ilaçları, insülin, kanser ilacı ya da organ nakli ilaçları bulamadığı için vatandaşımızın haberleri eklenecektir. Bu ilaç kalemlerinde de çok ciddi sıkıntı söz konusudur" şeklinde konuştu.

-"HÜKÜMET, SENDİKAL ÖRGÜTLENME ANLAMINDA 12 EYLÜLÜN ARKASINA SAKLANIYOR"-

CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi de komisyonda söz aldı. İktidarın 12 Eylülle hesaplaşma görüntüsü adı altında özellikle sendikal örgütlenme anlamında 12 Eylülün arkasına saklandığını söyleyen Çelebi, "İktidarları boyunca 12 Eylül yasalarından beslenme, yararlanma var. Bu bugünün sorunu değil. 30 yıldır bu konuyu hangi iktidar gelirse aynı şeyi yapıyor" dedi.

Basın dahil sendikalaşmanın birçok alanda azaldığını ya da olmadığını ifade eden Çelebi, "Büyüyen ekonomiden bahsediyoruz. Sayın Bakan Çelik’e soruyoruz. Büyüyen ekonomi çalışanlar açısından ne anlam ifade ediyor. Gelir adaletsizliğinde Şili ve Meksika’dan sonra Türkiye 3. sırada. Türkiye’de neyin istihdamı artırıldı. Bu ülkede çalışanların yarısı asgari ücretler çalışıyor. Açlık sınırı olan 960 TL’nin altında yaşıyor. Sendikal örgütlenme özgürlüğü yok. Çalışanlar aç. Meclis’te bile taşeronlar çalışıyor" diye konuştu.
ANKA


Dosya

Özgür Köşe

Dünyada Eczacılık

Sektörel Bakış

Çepeçevre

Kültür Sanat